Tuncer KÖSEOĞLU
Begonvil boy vermiştir şimdi
Yasemen basmıştır Bodrum’u
Kokusu geldi rüzgarın
Bi yasemen öptü boynumu. Sezen Aksu, Begonvil şarkısı
Çok bencilce gelecek belki şu anda en çok küçük bahçeme diktiğim biber, domates, salatalık ve patlıcan fidanlarıyla babaannemden görerek ektiğim dört fasulye ocağının geleceğiyle ilgiliyim. Küçük fidelerin gelişimini izlemek için her sabah heyecan içinde çıkıyorum bahçeye. Fideler boy veriyor, toprağa ektiğim fasulyeler henüz ortaya çıkmadı. Babaannem Nafiye fasulye ocakları açarken acaba kaygı duymuş muydu, bilmiyorum. O ocak yapıp ekerdi, salatalık, fasulye ve mısırı, sonra boy verirdi filizleri. Çocukluğumda ben de ona inek gübresi taşırdım, özenle ocakların etrafına dökerdi bir çocuğu sever gibi. Bütün deneyimim de bundan ibaretti.
Yapabilir miyim diye endişelerim vardı, özellikle fasulyeler için. Benden çok daha deneyimli olan kız kardeşimi arayarak yardım istedim. O çok rahat bir sesle ‘ne var bunda’ der gibi tarif etti ne yapacağımı. Bilemedi benim için olmak ya da olmamak meselesi olduğunu…
Öyle ya; koronavirüs günlerindeydik dünya bir salgınla boğuşurken, kendisinden daha bilgili olduğunu sandığı dünyanın birçok yerini görmüş ağabeyi fasulyeyi nasıl dikeceği konusunda yardım istiyordu. Kendimi korona virüsün dünyayı sardığı günlerde, ‘yaşam ve gelecek’ adına böyle yaptığımı söyleyerek savunabilirim. Ama yapmam çünkü; virüs daha ortada yokken planlamıştım bunu. Yaşamı savunmaktan, geleceği kurgulamaktan ziyade, kendi karantinamla ilgisi vardı daha çok. Aylar önce gönüllü olarak yoldan çıkmış, kendimi karantinaya almaya karar vermiştim. Birlikte yoldaş olacağım insanla…
Bu karantinaya alma halleri kolay olmadı. Çocukluğunu küçük bir Karadeniz köyünde geçirdikten sonra yaşamını İstanbul’da geçiren, o kalabalıklar içinde kaybolan, anılarını biriktiren birinin hiç tanımadığı küçük bir Ege kasabasına yerleşmesi. En çok da yakın arkadaşlarım tepki gösterdi bu duruma. “Sana en fazla iki ay veriyoruz. Geri dönersin buraya” diyenler oldu. Çok da haksız sayılmazlardı aslında geri dönme konusunda, kalabileceğimden ben bile emin değildim. Aslına bakarsanız hala da emin değilim. Benim açımdan bakınca oldukça ezik bir durum da yok değil hani. Yeni yerleştiğimiz yerde, beraber yürüdüğüm Dilek’in çiçekleri ve iki kedisinden sonra Atilla İlhan’ın şiirindeki gibi üçüncü şahıs olmak. Yıllarca haber yapan, gazetelerde yöneticilik, hasbelkader yazan biri olarak hafiften de egomuz var icabında, pek belli etmesek de. Zor işler bunlar, bir çiçeği yanlışlıkla ezdiğinizde ‘ne olacak yani’ dersiniz, ama Dilek için yaşamın kendisidir o çiçeği yaşatma arzusu. Her bitkiye kendinden yaşam katar çünkü…
Böyle anlarda Rizeli olmanın genlerde yarattığı avantaj olmalı ki, kolayca uyum sağladım. Yakın dostların benim adıma ‘kaç ayda geri döner’ şeklinde üzerime bahis oynamalarına aldırmadan bu küçük balıkçı kasabasında yaşamanın yollarını buldum. (Bu arada dünyayı saran koronavirüs salgınından evde kalmaktan sıyrılmak isteyip, bu taraflara gelmek isteyenlere büyük bir uyarı. Sakın gelmeyin, virüsü kapmış olabilirsiniz ya da burada kapabilirsiniz. Bulunduğum yerde sizi tedavi edecek yeterlilikte hastane yok, en iyisi yaşadığınız yerde kalmanız.)
Bu sosyal mesajı verdikten sonra hikayeye döneyim. Derdim, ‘Korona günlerinde aşkı’ yazmak değil elbette. Gabriel Garcia Marquez alasını yazmış zaten, böyle zamanlarda okumamış olanlar okusun. Bundan altı ay önce aldığımız iki begonvil fidanının sizin için belki de hiçbir anlamı olmayan hikayesini anlatacağım. Begonvilleri İzmir dönüşü bir yakınımızın Ödemiş’deki fidanlığından almıştık. Kırmızı ve pembe… İlk şoku orada yaşadık zaten, bunları “Nisan ayında dikeceksiniz” dedi, fidanlık sahibi. O zamana kadar saksıda kalsınlar diye de ekledi. Öyle dediği halde niye aldık bilmiyorum, aldık işte… Çok soğuk havalarda çocuk uyurken yorgan örtercesine üzerine naylon örttük. Şubat ortasında ise ikimizde sabredemeyip saksılarından çıkarıp diktik begonvilleri bahçenin iki köşesine…
O günden sonra sürekli izlemeye başladık, diktiğimiz begonvil fidanlarını. Öyle ya; toprağa tutunacaklar mıydı fidanlar. Bir de bize inat havalar soğuk gitmeye başladı. Mart ayının ortalarına doğru dünyada ve ülkemizde korona virüs salgını yayılırken, bahçenin sol tarafında diktiğimiz kırmızı begonvil tomurcuklar vermeye başladı, Dilek’de bir mutluluk halleri. Ama yarım kalan bir mutluluk, çünkü sağ tarafta diktiğimiz begonvilde hiçbir hayat emaresi yok…
Salgın giderek yaygınlaşıyor ülkemizde, haberler yürek yakıcı. İki gün önce her sabah kalkar kalkmaz yaptığım gibi televizyonda, salgınla ilgili dünyada ve ülkemizde yaşanan gelişmeleri izliyor,bir yandan da haber sitelerini tarıyorum bilgisayarımda. Bahçeden Dilek’in çığlığını duydum. Ne olduğunu anlayamadım. Bana eliyle bir yeri işaret ediyordu, sağ tarafa diktiğimiz begonvilin dallarının birinin altında minik bir tomurcuk çıkmış, begonvil yaşamayı seçmişti. O tomurcuk beni bir anda çocukluğuma götürdü. Karadeniz de bahar, toprak kokusuyla gelir, dereler başka çağlar. Kızılağaçlar tomurcuk verirken kuş sesleri yerdeki menekşelere selam durur. O tomurcukta çocukluğumdaki masumiyeti gördüm.
Aynı zamanda bir sağlık çalışanı olan Dilek’in kaygılı ve depresif hallerini de giderdi o minicik tomurcuk. Dünya denen gezegende, insanlık tarihindeki en büyük kaygı ve korkularından birini yaşarken,doğanın kendi yaşamsal döngüsünü hiç aksatmadan devam ettiğini de. İnsanlık için bundan daha büyük bir umut mu olur…
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.12.2023
20.05.2023
7.03.2022
1.03.2022
14.02.2022
28.01.2022
24.01.2022
12.01.2022
29.12.2021
20.12.2021