Vahap COŞKUN
14 ve 28 Mayıs 2023 seçimlerinin ardından Türkiye’de daha bir kıymete binen milliyetçilik kavramı hakkında George Orwell’ın ilgi çekici fikirleri vardır. Milliyetçilik Üzerine Notlar* başlıklı denemesinde Orwell, milliyetçiliğe iki anlam verir:
Anlamlardan ilki, milliyetçiliğin tasnifçiliğine ve damgalama alışkanlığına dairdir. Ona göre milliyetçilik, her şeyden evvel, insanların böcekler gibi sınıflandırılabileceğini ve milyonlarca insanın rahatlıkla “iyi” ya da “kötü” diye etiketlenebileceğini varsayma alışkanlığıdır.
Daha mühimi olan diğer anlam ise, insanın kendisini bir milletle ya da başka bir birimle özdeşleştirmesini içerir. Milliyetçilik, bu bağlamda, insanın kendini özdeşleştirdiği birimi iyi ve kötünün ötesine yerleştirmesi ve onun çıkarları için çalışmaktan başka bir görev tanımamasıdır.
Orwell, anlaşıldığı üzere, milliyetçiliği bilinenden daha geniş bir manada kullanır, onu daha ziyade bir “düşünme şekli” olarak ele alır ve “daha iyi bir isim bulmadığı” için bu düşünme şeklini milliyetçilik olarak adlandırır. Onun genişletilmiş milliyetçilik anlayışında, milliyetçilik salt bir milletle ilgili bir duygu veya bir tutumu ifade etmez; milliyetçilik bir din, bir ideoloji, bir ırk ile alakalı olarak da meydana çıkabilir; Katolik veya Müslüman, komünist veya Troçkist, ırkçı ya da pasifist bir milliyetçilikten bahsedilebilir.
“Aşikâr birkaç örnek sayarsak, Yahudilik, İslam, Hristiyanlık, proletarya veya beyaz ırk, hepsi de tutkulu bir milliyetçilik duygusunun nesnesidir; ama gerçekte var olup olmadıkları ciddi bir şekilde sorgulanabilir ve hiçbirinin evrensel kabul gören bir tanımı yoktur.” (s.32)
“Kendini Aldatmayla Karışık Bir İktidar Açlığı”
Orwell, bir milliyetçinin doğasını daha yakından tanımayı mümkün kılan üç özelliğinden söz eder.
Birincisi, milliyetçinin her konuya, sadece veya esasen, bir prestij yarışı gözüyle bakmasıdır. Milliyetçinin beslediği duygu müspet veya menfi olabilir, desteklemek veya kösteklemek için kullanılabilir, ama her halükârda zihni enerjisi galibiyet ya da mağlubiyete, zafere ya da küçük düşürmeye odaklıdır.
İkincisi, milliyetçi, basit olarak, güce tapınan kişi değildir, daima güçlünün yanında olmak gibi bir ilkeyle hareket etmez. O, bir tarafı seçer ve o tarafın en güçlü olduğuna kendini inandırır. Aksi kanıtlar bu inancı çürütülse dahi, o inandığından vazgeçmez.
“Milliyetçilik, kendini aldatmayla karışık bir iktidar açlığıdır” (s. 33)
Üçüncüsü, her milliyetçi dürüstlükten açık bir biçimde sapabilir. Ancak bu sapma onun için bir sorun teşkil etmez. Çünkü mücadelesinin şahsi menfaatleri için olmadığını söyler ve kendinden daha büyük bir birime (dine, sınıfa, mezhebe, ümmete, ırka vb.) adanmışlık bilinciyle hareket eder. Gerektiğinde dürüstlük yolundan çıkmasını “dava”nın ulviliğiyle meşrulaştırır ve her daim haklı olduğundan zerre kadar şüphe etmez.
“Milliyetçi Düşünce Bir Miktar Büyücülük İçerir”
Bir ülkedeki düşünce dünyası milliyetçilik ne kadar iltihaplanırsa, o ülkede meseleleri -ister siyasi ister edebi olsun- akli olarak ele almak o kadar zorlaşır. Çünkü milliyetçilik entelektüel hassasiyeti, tutarlığı ve dürüstlüğü köreltir. Milliyetçi, kendiyle özdeşleşmeyenin değerini takdir etmekten kaçınır; adil bir değerlendirmeye gerek duymaksızın “biz”den olana övgü düzmek için fırsat kollarken, “biz”e ters düşenin kötü olduğunu söylemeye hazır bir ruh hali taşır.
İngiliz entelektüelleri arasında siyasi Katolik, Siyonist, anti-Semitist ve Troçkist milliyetçiliklere rastlansa da, Orwell, 1940’ların ortalarında İngiltere’de hâkim milliyetçilik biçiminin komünizm olduğunu belirtir. Elbette bütün milliyetçilikleri tek kaba koymak durumu fazla basitleştirmek olur ama yine de Orwell, bütün milliyetçiliklerde geçerli üç temel ilke tespit eder:
İlki, saplantıdır. Milliyetçi kendi iktidar biriminin iktidarına düşkündür; elden geldiğince onun haricinde bir konuya girmez. Kendi birimine yönelik küçük bir itiraz ya da rakip birime dönük ufak bir iltifat, onun kaşlarını kaldırır, ruhuna azap verir. Milliyetçinin bağlılığı mutlaktır; bağlılığın gizlenmesi, olanaksız olmasa da, çok güçtür.
“Ayrıca milliyetçi düşünce -siyasal düşmanlarının kuklalarını yakma veya fotoğraflarını atış poligonlarında hedef olarak kullanmak gibi yaygın geleneklerle yüzeye çıkan- bir miktar büyücülük içerdiği izlenimi de verir.” (s. 38)
İkincisi, istikrarsızlıktır. Evet, milliyetçi sadakat şiddetle savunulur ama bu o sadakatin hep aynı yerde kalacağı ve asla başka yerlere aktarılmayacağı anlamına gelmez. Bir milliyetçinin yıllarca bağlandığı ülke ya da nesne birden bir nefret objesine dönüşebilir, uzun zaman hayranlık beslenen kişi ya da birim aniden tiksindirici bir hal alabilir.
İngiliz yazar H. G. Wells’in dönüşümünü misal verir Orwell. Wells’in Kısa Dünya Tarihi’nin ilk basımında ve o dönemki yazılarında ABD’ye güzellemelerin yer aldığını belirtir. Fakat bu yüzeysel hayranlığın birkaç yıl içinde keskin bir düşmanlığa dönüştüğünü, Wells’in ABD’nin yerine SSCB’yi geçirdiğini söyler.
“Geri kafalı bir komünistin birkaç haftalık bir boşlukta eşit derecede geri kafalı bir Troçkiste dönüşmesi sıradan bir manzaradır. Kıta Avrupası’nda faşist hareketler genellikle komünistler arasında üye bulmuştur ve önümüzdeki birkaç yıl içinde bunun tam tersi bir süreç de yaşanabilir. Milliyetçinin duygularının nesnesi değişebilir ve hatta hayal ürünü de olabilir; değişmeyen tek şey kendi ruhsal durumudur.” (s. 38-39)
“Almanlar Asarsa Barbarlık, Ruslar Asarsa Değil”
Üçüncüsü, gerçeğe kayıtsızlıktır. Milliyetçiler, olgulara seçici yaklaşırlar; kendilerine yarayacağını düşündüklerini öne çıkarır, kendilerine zarar vereceğini düşündüklerini ise arkaya iterler. Olgular arasındaki benzerliklere gözlerini kapatmaktan imtina etmezler. Muhafazakâr Partili bir Britanyalı, Avrupa için kendi kaderinin tayin hakkının amansız bir müdafisi olurken, aynı hakkın Hindistan’a tanınmasına mutlak surette itiraz etmekte bir beis bulmaz.
Milliyetçi, eylemi niteliğine göre değil, yapanın kimliğine göre bir değerlendirmeye tabi tutar. “Başkaları” yaptığında vahşiliğinden kötülüğünden şüphe duyulmayan bir eylem, “bizimkiler” yaptığında ya nötr karşılanır ya da daha vahimi övgüye değer bulunur.
“Örneğin, liberal New Chronical gazetesi, Almanların astığı Rusların fotoğraflarını şoke edici bir barbarlık örneği olarak yayımladıktan bir-iki yıl sonra Rusların astığı Almanların çok benzer fotoğraflarını can-ı gönülden onaylayarak verdi.” (s. 40)
Milliyetçiler, hadiseler karşısında aynı ahlaki ölçütlere başvurmazlar. Eyleyenin bizden ya da onlardan olmalarına bağlı olarak işin ahlaki rengi değişir. Bir eylemin, ahlaken kınanıp kınanmamasına, her zaman siyasi tercihlere göre karar verilir. Taraftarlarının yaptıkları barbarlığı eleştirmekten kaçınan milliyetçiler, aynı zamanda bu barbarlıklarla ilgili haberleri ve bilgileri de duymazlıktan gelirler.
Mesela, Hitler’in İngiliz hayranları Dachau ve Buchenwald, toplama kamplarının varlığını altı yıl boyunca öğrenmemeyi becerirler. Almaların toplama kamplarına karşı cansiperane mücadele verenler ise, Rusya’daki toplama kamplarını ya bilmezliğe vururlar ya da bunların varlığının hayal meyyal farkındaymış gibi davranırlar.
“Solun Komünistleri Haşlayan Kahramanı”
Milliyetçi, geçmişin değiştirilebileceğine ilişkin bir saplantıya sahiptir. Mesaisinin büyük bir kısmını, tarihi ve dünyayı olmasını istediği bir biçime sokmak için uğraşarak geçirir. Maddi gerçekleri saklar ya da tahrif eder, tarihleri değiştirir, sözleri bağlamından ve manasından koparır. Her şeyi bir propaganda malzemesine dönüştür.
“Milliyetçinin hissiyatına göre olmamış olması gereken olaylar anılmaz ve sonunda inkâr edilir. 1927’de Çan Kay Şek yüzlerce komünisti canlı canlı haşladı ama üzerinden on yıl geçmeden solun kahramanlarından biri oldu. Dünya siyasetinde değişen konumlar onu anti-faşist grup içine taşıdı ve böylelikle komünistlerin haşlanması ‘sayılmaz’, hatta belki hiç yaşanmamış oldu.” (s. 41-42)
Milliyetçi, nesnel hakikate kayıtsızdır, gerçeği hep kendine yontar. Gerçeğin mümkün mertebe belirsizleştirilmesi, insanların büyük büyük hikâyelere, delice inançlara daha sıkı bağlanmasını kolaylaştırır. Milliyetçi, gerçek dünyada ne olup bittiğine bir değer izafe etmez. Olguları incelemek, bunların kendi üstünlük iddialarını destekleyip desteklemediğini görmek gibi zahmetli işlere girmez. Onun istediği, kendi biriminin, rakip birimleri yerle bir ettiğini hissetmektir.
“Bütün milliyetçi tartışmalar münazara kulübü düzeyindedir. Hep sonuçsuz kalırlar; çünkü her tartışmacı zaferi kendisinin kazandığına inanır. Bazı milliyetçilerle şizofreni arasındaki mesafe pek kısadır; fiziksel dünyayla hiçbir bağlantısı olmayan iktidar ve fetih hülyaları içinde gayet mutlu yaşarlar.” (s. 43)
Velhasıl Orwell, milliyetçiliği bir tek ideoloji ile sınırlandırmaz; her etnisitenin, her dinin, her mezhebinin, her ideolojinin milliyetçi müntesiplerinin olabileceğini bize gösterir. Eğer Orwell’ın bu milliyetçi aynasını çevremize tutarsak, kimliklerinden azade, sağımızda solumuzda ne kadar çok milliyetçinin olduğunu fark edebiliriz.
Ve hatta kim bilir, o aynada belki kendimizi de görebiliriz!
* George Orwell, Faşizm Kehanetleri, Çeviri: Aylin Onacak, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2016, s. 31-54.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025