Vahap COŞKUN
CHP’de genel başkanlık düğümünün, Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı son açıklamayla çözüldüğünü söylemek mümkün. İmamoğlu, “genel başkanlık mı yoksa belediye başkanlığı mı?” sorusuna belediye başkanlığı cevabını verdi. Gerçi “Adayım demedim” dese de, vurguları adrese teslim ve kastı da barizdi. Zira “İstanbul ile Türkiye’nin kaderinin mühürlü olduğunu”, “kendisini de İstanbul’la mühürlü kabul ettiğini” belirtti ve “İstanbul için yola çıktığını” söyledi. Herhalde bundan daha net bir adaylık açıklaması olamaz.
Aslında bu, malumun ilamıydı. Geçen hafta, İmamoğlu’nun gerek Kılıçdaroğlu’ndan ve gerek CHP’nin müesses nizamından beklediği ışığı alamadığı için rotayı mecburen belediye başkanlığına kırmaya bir nevi mecbur olduğunu belirtmiştim. Beklenen oldu, bu manada! Genel başkanlık iddiasından vazgeçmesinin, İmamoğlu’nun elinin birkaç açıdan rahatlatacağı söylenebilir:
Birincisi, görev süresini tamamlaması ve özellikle partisinden gelen “İstanbul’u iktidara teslim etmek” ithamından kurtulmasıdır. İkincisi, İstanbul’da birlikte çalıştığı partisine mensup belediye başkanlarının kendisine yönelik sert eleştirilenin de önünü kesmiş olmasıdır; yarın oy istenecek bir adayın artık ulu orta yerden yere vurulması düşünülemez. Ve üçüncüsü de, ön alarak adaylığını tahkim etmesi, İBB’ye talip olmaya niyetli muhtemel rakiplerinin ortaya çıkmasını zorlaştırmasıdır.
Yükselen hedef çıtası
İmamoğlu, konuşmasında CHP içi iktidar mücadelelerine girmekten kaçındı. Zaten kendini CHP’nin bir adayı olmaktan ziyade 2019’da olduğu muhalefetin ortak adayı olarak sunmaya gayret etti. Elbette şartlar, 2019’dan farklı; o birleşik muhalefet köprüsünün altından çok sular aktı. Ancak İmamoğlu o ruhu tekrar yakalamak ve o ruhla seçimleri tekrar almak için çalışacak.
İmamoğlu, eğer 2024’te İBB Başkanı sıfatını muhafaza ederse, muhalefetin kanadın en kuvvetli ismi haline gelir. AK Parti karşısında sürekli kazanması, iktidar karşısında galibiyet özlemi çeken muhalefet seçmeninin gönlünü çeler, onun önünde durmayı zorlaştırır ve nihayetinde ona Cumhurbaşkanlığı yarışında aday olmanın yolunu açar. Dolayısıyla İmamoğlu’nun hedef çıtasını artık daha yüksek bir noktaya koyduğu, CHP Genel Başkanlığına değil Cumhurbaşkanlığına, söylenebilir.
Hülasa İmamoğlu gözünü 2028’de sahnelenecek oyundaki başrole dikmiş durumda, ancak bunun için evvela 2024’teki sandıktan çıkması gerekir. Peki, nasıl olacak bu?
İmamoğlu, siyasi güzergâhını çizdiği konuşmasında iki hususa temas etti: Biri “değişim”, diğeri ise “İstanbul İttifakı” idi. Lakin ne bu değişimden neyi murat ettiğini, ne de İstanbul İttifakı’nın hangi fikrin üzerine bina edileceğini açıklığa kavuşturdu.
Fikir eksikliği
Zannımca İmamoğlu’ndaki temel eksiklik de bu; siyasal yürüyüşünü çerçevelendirecek ve onu tanımlayacak bir fikri yok! İmamoğlu,her toplantıda halkın üzerine onların hoşuna gideceğini tahmin ettiği mesajları boca ediyor. Fakat toplantı bitiğinde insanların aklında nerdeyse tek bir söz kalmıyor.
Etkili bir siyaset için, doğru bir metot değil bu. Siyaset; öncelikle bir düşünceyi gerektirir. “aman eksik kalmasın” psikolojisiyle ve “ne kadar çok şey olursa o kadar iyi” denilerek bir oradan bir buradan her konuyu torbaya doldurarak siyaset yapılmaz. İsmet Berkan’ın bir keresinde dediği gibi “Siyaset fikirle yapılır.”
Türkiye’nin siyasi tarihine bakıldığında da, bu tarihe imza atan her liderin bir düşüncenin temsilci ve müdafisi olarak tezahür ettikleri görülür. Menderes, milli iradeye kutsiyet atfetti ve “Yeter, söz milletindir” dedi. Demirel, her halükarda kalkınmacıydı ve hep “Büyük Türkiye” hayaliyle nefes alıp verdi. Ecevit, CHP’nin ideolojik ve sosyolojik dar kabuğunu kırmaya niyetlendi ve daha taşa “Karaoğlan” yazdırdı. Özal, dünyayla uyum sağlamanın peşinde koştu ve ülkeye “çağ atlamayı/atlatmayı” vaat etti.
Erbakan, dindar kitlelerinin taleplerinin taşıyıcılığı soyundu ve “Milli Görüş”ü ve “Adil Düzen”i hâkim kılmaya çalıştı. Erdoğan, daima kenarda tutulan ve mağdur edilen büyük bir kitleye merkeze taşıdı ve birçok limandan geçtikten sonra “Türkiye Yüzyılı”na demir attı. Bugün yoğun eleştirilere maruz kalan Kılıçdaroğlu bile, iyi kötü, CHP ile geniş toplum kesimleri arsındaki soğukluğu gidermek için çabaladı ve kendisi gereğini yerine getirmese de bir “Helalleşme” zorunluluğuna dikkat çekti.
Peki, İmamoğlu’nun diğerlerinden ayırt eden böyle bir fikri var mıdır? Hayır, yoktur. Onu gördüğünde seçmenin kafasında beliren bir düşünceden söz edilebilir mi? Hayır, edilemez.
Binaenaleyh her şeyden önce İmamoğlu’nun herkes tarafından bilinen bir düşüncesinin olması icap eder. Bu düşünce, Mesut Yeğen’in işaret ettiği gibi, “sekülerleri, milliyetçileri, Kürtleri ve muhafazakârları bir araya getiren bir demokrasiye dönüş” olabilir. O halde de, İmamoğlu’nun bu düşünceyi samimi bir şekilde sahiplenmesi ve her platformda bu düşüncenin arkasında durması gerekir.
Yoksa siyasi bir ömür, bir vatandaşın spontane telaffuz ettiği “Her şey çok güzel olacak” ile ne doldurulur ne de geçer!
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025