Vahap COŞKUN
Derin devlet, Türkiye’de siyaseti anlamak için en çok müracaat edilen kavramlardan biridir. Bu kavram, devletin ikili bir yapısı olduğuna işaret eder. Buna göre, bir tarafta hukukla işleyen ve görünen bir devlet, diğer tarafta ise kendini kurallarla bağlı saymayan ve gizli faaliyetlerde bulunan derin bir devlet vardır. Devlet yüzeyde kaidelerle işler ama derine inildikçe rutinin dışına çıkar.
Bu rutin dışına çıkma hali, en sarih ifadesini Süleyman Demirel’de bulur. Türkiye, 1990’lı yıllarda bir korku tünelinden geçer. 1996’da meydana gelen ve emniyet-mafya-siyaset üçgenini tevil götürmez bir biçimde ifşa eden Susurluk Kazası, bu korku tünelinde yaşanan kötülüklerin bir kısmını açığa çıkarır. Kayıp Silahlar Davası da bunlardan biridir. Batman’da kurulan Karma Özel Harekât Birliği adlı özel birlik için Valiliğin yurt dışından ithal ettiği ağır makineli tüfekler, roketatarlar ve benzeri silahların bir kısmı Hizbullah’ın silah depolarında çıkar.
12 Şubat 2000’de, bu konuyla alakalı bir soruya dönemin Cumhurbaşkanı Demirel, tarihe geçen bir cevap verir: “Devlet rutin dışına çıkabilir” der ve bir nevi mevzuyu ayan beyan ortaya koyar:
“Devlet halin icabına göre hareket eder. Yani her zaman rutini takip etmek zorunda değildir. Devletin yüksek menfaatleri -ki bunu takdir etmek hükümetlere aittir- icap ettirdiği zaman devlet rutinin dışına çıkabilir. Yani kanunsuzluk yapma manasında söylemiyorum. Rutinin dışına çıkma payı vardır.”
Elbette bu söz, büyük bir tartışma koparır. Farklı kesimler Demirel’i eleştirirler. Barolar Birliği sert bir tepki gösterir. Demirel, bunun üzerine, iki gün sonra bu açıklamasını düzeltme mecburiyetinde kalır. Rutin dışına çıkmayı “yasaları aşmama koşuluna” bağladığını “devletin hangi gerekçelerle olursa olsun kanunsuz hareketleri himaye etmeyeceğini” söyler (Tanıl Bora, Demirel, İletişim Yayınları, 2023, s. 444).
Hurdacıya Düşen Büyük Sır
İşte Demirel’in tarif ettiği bu rutin dışına çıkma halinin belgesi, yıllar sonra bir kâğıt hurdacısında bulundu. Eski Cumhurbaşkanı Özal’ın İstanbul-Balmumcu’daki evinden çıkan ve yolu kâğıt hurdacısına düşen bir belge, Cumhuriyet tarihin en karanlık dönemlerinden birinin üzerindeki perdeyi araladı.
10 Haber’den Masum Gök’ün ulaştığı bu belge; Millî Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği tarafından 20 Aralık 1992 tarihinde hazırlanmış. Kırmızı kapla ciltlenmiş belge, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başyaverince “Sayın Cumhurbaşkanına sunulmak üzere”’ 22 Ocak 1993’te imza karşılığı teslim alınmış.
“Psikolojik Etkinlik Çalışmaları-Sonuç Raporu” adını taşıyan ve ekleri hariç 67 sayfa tutan bu belge, devletin PKK ile mücadelede başvurması gereken psikolojik harekâtları tanımlıyor ve gereğinin yerine getirilmesi için devletin ilgili birimlerinin bir “psikolojik harekât birimi” kurmalarını emrediyor. Psikolojik harekâta ise şu misyon biçiliyor:
“Yapılan çalışmanın amacı devletin PKK silahlı bölücü terör örgütü ile mücadelesinde psikolojik güç birliğini sağlamak, karşı propaganda ile PKK’nın yurt içinde ve dışında her alanda yaptığı propagandasını etkisiz kılmak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu halkının devlete güven ve bağlılık duygularını tazelemek ve pekiştirmek ve bunların neticesi olarak da psikolojik üstünlük mücadelesini kazanmaktır.”
Belgenin giriş kısmında, devletin PKK ile bugüne kadar “demokratik hukuk devleti kurallarıyla mücadele ettiği” belirtiliyor. Fakat alınan bütün tedbirlere rağmen beklenen neticeye ulaşılamadığından, terör eylemleri ve terör söyleminin hızla yayılmaya devam ettiğinden yakınıyor. Dolayısıyla belge, hukuk içinde kalmanın artık devlete yetmediğini ima eden bir söyleme yaslanıyor.
O halde, mücadeleyi derinleştirmek ve arzulanan sonuca varmak için ne yapılmalıdır? Cevap bellidir: Hukuki sınırları aşmak, yani rutinin dışına çıkmak! Bu meyanda, belgede özellikle jandarmaya verilen görevleri vurgulamak gerekir. Jandarmaya birçok görev veriliyor ama en çok “Örgüte destek sağladığı bilinen işadamlarına özel tedbirler uygulamak” görevi dikkat çekiyor.
Tabiatıyla sormak icap ediyor: Acaba jandarma, işadamlarına ne gibi bir özel tedbir uygulayabilir? Neden olması gerektiği gibi devletin mali ve iktisadi işlerine bakan birimleri değil de bu işle jandarma vazifelendiriliyor?
Jandarmanın işadamları için -hem de özel tedbirler uygulamakla– görevlendirilmesi, akla hemen o dönemde çok sayıda Kürt işadamının ve kanaat önderinin faili meçhul cinayetlerde katledilmelerini getiriyor.
“Her biçimde”
Zira bu belgenin hazırlanmasından yaklaşık bir yıl sonra, 4 Kasım 1993’te dönemin Başbakanı Tansu Çiller, İstanbul’da gazetecilere çok mühim bir açıklama yapar. “Elimizde PKK’ya yardım eden Kürt işadamlarının listesi var” der Çiller ve ardından ekler: “Listede 60 kadar isim bulunuyor. Devlet PKK’yla olduğu gibi PKK’ya mali destek sağlayanlarla da her biçimde mücadele edecektir.”
Çiller’in her biçimde vurgusunun altını çizmek lazımdır. Zira bu açıklamanın yapılmasından 70 gün sonra, ilk olarak Behçet Cantürk öldürülür. Daha sonra bir cinayet serisi başlar. Kürt kimlikleriyle maruf işadamları, avukatlar ve bürokratlar katledilirler. Yusuf Ziya Ekinci, Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım, Namık Erdoğan, Medet Serhat, Faik Candan, Fevzi Arslan, Şahin Arslan ve Mecit Baskın gibi isimler faili meçhul cinayetler dalgasının kurbanı olurlar.
Gök’ün ele geçirdiği bu belgeden hareketler hem dünümüz hem de bugünümüz için geçerli iki noktaya temas edilebilir:
Evvelen, bu belge, Türkiye’de gayrihukuki, anti-demokratik ve özgürlük karşıtı dil ve pratiklerin büyük bir kısmının kaynağının Kürt meselesi olduğunu bir kez daha teyit ediyor. Kürt meselesinde siyasetten uzaklaşıp sopaya tutundukça, devletin hukuk dışına çıkması, suça batması ve devlet içinde çetelerin oluşması engellenemez.
Demokratik ve hukuki bir çerçeve içinde çözülmediği müddetçe bu mesele, her zaman hak ve hürriyetlerin altını oyar, hukuksuzluk üretir, siyasi ve iktisadi krizlere yol açar. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle ve muhtemel yarın da böyle olacak.
Saniyen, devlet yetkisini kullanan kişileri hukuktan azade kılmak; Susurluk Çetesi benzeri yapıların devlet içinde yuvalanmasını sağlamış, memleketi bir yargısız infazlar çukuruna ve faili meçhul cinayetler mezarlığına döndürmüştür. Devletin rutin dışına çıkmasına cevaz vermek, bu kara tabloya onay vermekten başka bir mana taşımaz. Zira hukukla bağı kopmuş bir devletin çürümesi, yozlaşması ve çeteleşmesi kaçınılmazdır. Devlet demek, rutin demektir. Devlet demek, hukuk demektir.
Devleti devlet yapan hukuktur; hukuk yoksa devlet çeteden başka bir şey değildir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025