Vahap COŞKUN
Aslında Diyarbakır’da son “çok partili seçim” 2002 yılında yapıldı. BDP’nin şehirdeki hâkimiyeti büyüktü ve en yüksek oyu -açık arayla- alacağı da kesindi. Ancak BDP’nin bir baraj sorunu vardı. Seçimde 437.593 seçmen oy kullandı, BDP 236.103 oy aldı ama barajı aşamadığından milletvekili çıkaramadı. AKP 67.064 oyla 8, CHP ise 24.856 oyla 2 milletvekili çıkardı.
2002 seçimleri, hem Türkiye’nin genelinde hem de Doğu ve Güneydoğu özelinde önemli siyasi neticeler doğurdu. Türkiye siyasetinde bir tasfiye yaşandı. Sadece iki parti (AKP ve CHP) parlamentoya girebildi; merkez sağda (ANAP ve DYP) ve merkez solda (DSP) yer alan partiler barajın altında kalarak siyaset sahnesinden silindiler. Doğu ve Güneydoğu’da da iki parti kaldı. Ulusalcılığa yelken açan CHP bölgeye dair bir siyasi iddiadan vazgeçince iki partili bir yapı doğdu, genel ve yerel seçimler “iki partili” oldu. Elbette resmiyette seçimlere çok sayıda parti giriyordu ama fiiliyatta yarış BDP ve AKP arasında geçiyordu.
İki partili siyasi yapı
Önce genel seçimlere bakalım: 2007’de BDP ile AKP arasındaki makas daraldı. Baraja takılmamak için seçimlere bağımsız adaylarla giren BDP 219.799 (% 47), AKP 191.214 (% 40) oy aldı. Fakat 2011 de iki parti arasındaki fark tekrar açıldı; yine bağımsızlarla yarışa giren BDP’nin aldığı oy 402.222 ( % 58) olurken, AKP ise 230.213’te ( % 33) kaldı.
Yerel seçimlere gelince: Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde, 2004’te BDP 88.907 (% 58), AKP 53.816 (% 35) oy aldı. 2009’da BDP’nin oy oranı arttı, AKP’nin ise düştü. BDP 226.557 oy ile % 65’e çıkarken, AKP 111.489 oy ile % 32’ye geriledi.
2002’den bu yana yapılan üç milletvekili ve iki belediye seçimin sonuçları göz önünde bulundurulduğunda, Diyarbakır’da oyların yaklaşık % 90-95’ine BDP ve AKP’nin hükmettiği görülür. Genel olarak BDP’nin % 60, AKP’nin % 35 gibi bir ortalaması söz konusu. Konjonktürel şartlara ve izlenen siyasetlere bağlı olarak partiler bazen bu ortalamalarının üzerine çıkıyor, bazen de altına düşüyorlar. Mart 2014’te Diyarbakır’da nasıl bir tablo ortaya çıkacağını kestirmek için seçime bu arka plan üzerinde bakmakta fayda var.
Karşılıklı hamleler
Seçimlere gidilirken her iki parti de oylarını maksimize etmek için önemli hamleler yaptı.BDP’de süreç sancılı başladı. Seçimlere HDP ile girme kararının alınması ve Diyarbakır’ın kadın kotasına ayrılması, parti içinde, daha sonra basına da yansıyan, bazı rahatsızlıklar yarattı. BDP bu rahatsızlığı atlatmak için iki hamle yaptı: İlkin, aday olarak Gültan Kışanak’ı belirledi. Kışanak dışındaki herhangi bir isim rahatsızlığı büyütebilirdi. Ama partinin eş başkanlığını yürüten Kışanak’ın adaylığı, isimler üzerinden yaşanacak tartışmaların önünü kesti.
İkincisi, BDP belediyelerde de eş-başkanlık sistemine geçme ve eş-başkanın da seçimle gelmesi yönünde bir karar aldı. Diyarbakır’da eş-başkanlık için seçilen isim ise Fırat Anlı oldu. Çok genç yaşlardan itibaren aktif siyasetin içinde yer alan Anlı, 2004-2009 arasında Diyarbakır-Yenişehir’de belediye başkanlığı yaptı, partinin il başkanlığını görevini yürüttü ve üç yıl kadar bir süre de KCK Davası’ndan tutuklu kaldı. Her kesimle sağlıklı bir diyalog kurabilmesi Anlı’yı bölgenin etkin ve saygın bir siyasi aktörü haline getiriyor. BDP, Kışanak ve Anlı isimleriyle sıkıntıyı aştı ve başlangıçtaki negatif havayı pozitife çevirmeyi başardı.
AKP ise BDP’ye karşı Galip Ensarioğlu’nu sahaya sürdü. Mart 2014’e bir genel seçime girer gibi hazırlanıyor AKP. Türkiye bir seçim maratonuna girdi, iki yılda üç seçim yapacak. Yerel seçimlerden alınacak netice, hemen akabinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğrudan tesir edecek. Bu nedenle AKP kazanabileceği yerlerde, sadece kazanmayı değil, en yüksek oyla kazanmayı hedefliyor. Kazanmasının çok zor ve hatta imkânsız olduğu yerlerde ise kendisine mümkün olan en fazla oyu getirecek olan adaylarla seçime girmeyi planlıyor. Mesela CHP’nin Diyarbakır’da kendisine en fazla oy getirecek bir adayı belirleme gibi bir derdi görülmüyor, ama AKP’nin böyle bir derdi ve çabası var. Ensarioğlu tercihinin altında bu düşünce yatıyor.
AKP’nin avantajları
AKP’nin 2009’a oranla iki önemli avantajı bulunuyor: İlki, siyasi hava o dönemden çok farklı. 2009 seçimlerine gidilerken AKP son derece milliyetçi bir dile yaslanmıştı. Öyle ki Başbakan işi MHP’nin ezeli sloganı “Ya sev ya terk et”i çağrıştıracak sözleri kullanacak raddeye getirmişti. Bu dil, Kürtler arasında derin bir tepkiye neden olmuş ve AKP’liler sokakta rahatça yürüyemez bir hale gelmişti. Oysa bugün çözüm sürecini yürüten, Diyarbakır’da kullandığı Kürdistan ifadesini Ankara’da ve ülkenin diğer bölgelerinde savunan, dağların ve hapishanelerini boşalmasından söz eden bir Başbakan var. Hiç kuşkusuz bu, bir taraftan AKP’nin Kürt tabanını tahkim ediyor, onların parti aidiyetini güçlendiriyor, diğer taraftan ise AKP’li Kürt siyasetçilerin elini rahatlatıyor, siyaset yapabilme imkân ve alanını güçlendiriyor.
İkincisi, aday profili. Ensarioğlu, daha önceki adaylarla mukayese edilemeyecek bir kamusal bilinirliğe sahip. Güçlü bir aileden geliyor; ailenin dikkate değer bir oy potansiyeli var. Ailenin ve aile bağlarının güçlü olması, sahada seçim faaliyetlerinin yürütülmesinde de önemli bir etken; Ensarioğlu kırda ve kentte her yere girebilir, her yerde seçim çalışması yapabilir.
Ayrıca Ensarioğlu, AKP vekilleri içinde Kürt meselesine duyarlılığıyla da öne çıkıyor. Partisiyle ters düşme pahasına anadilde eğitimi ilkesel düzeyde savunması, Başbakan’ın BDP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılmasını hararetle savunduğu bir dönemde buna karşı çıkması, açlık grevleri esnasında grevin son bulması için çaba göstermesi onun kitleyle daha rahat ilişkiye girmesini mümkün kılıyor.
AKP’nin dezavantajları
Bunun yanında AKP açısından iki dezavantajın olduğu da söylenebilir: Biri, yine Ensarioğlu’nun kendisiyle ilgili. Malum, Ensarioğlu uzun yıllar DYP’de siyaset yapmıştı. Bölge en karanlık dönemini 1990-1995 arasında DYP iktidarında yaşamış ve Ensarioğlu da bu dönemde partinin il başkanlığı yürütmüştü. Ensarioğlu’na yönelik mühim eleştirilerden biri bu ve bunun seçim dönemi boyunca sıklıkla Ensarioğlu’nun karşısına çıkması muhtemel.
Diğeri ise Hüda Par’ın seçime girecek olması. Hüda Par, 19 Aralık’ta Diyarbakır adaylarını açıklayacağını duyurdu. Seçim Hüda Par için de hayati önemde; zira kuvvetli bir siyasi aktör olabilmesi için hatırı sayılır bir oy oranına ulaşması gerekiyor. Bu durumda, daha önceki seçimlerde BDP’ye karşı AKP’ye oy vermiş olan ve Hüda Par’ın etki alanı içinde bulunan kitlenin bu seçimde kendi partilerine yönelmeleri beklenebilir. Bunun ise AKP’nin oyunu olumsuz etkileyebilir.
Diyarbakır’da bizi hareketli bir seçim süreci bekliyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Mesele CHP Değil!
8.09.2025 - Yıkıcı korku değil kurucu cesaret
3.09.2025 - Hepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç
27.08.2025 - Suriye’de dahil olunacak bir ordu var mı?
23.08.2025 - İnsan Bazen Kendi Tavsiyesine Uymalı
19.08.2025 - Niyet Hayır, Akıbet Hayır
14.08.2025 - Kalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın!
5.08.2025 - “Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?”
29.07.2025 - Çözüm Sürecinin Hukuki Mutfağı
22.07.2025 - Geri Dönüşsüz Yol
15.07.2025
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları




































































































































muharrem
politikacıların sözüne inanılmaz.115 pkk lı öldürüldü diyorlar devletin başka kurumu yok o kadar pkk lı öldürülmedi diyor politikacıların umurunda olan tek şey var oy.ne zamanki kış geliyor pkk inine çekiliyor hemen politikacılar ortaya çıkıp tamam bu sene pkk bitti silahları teslim edecek yöneticileri başka ülkelere gidecek diyorlar.hatta bu konuyu bu yaz pkk terör örgütü bitecek diye siz bile işlediniz.aslında anlaşılan pkk terör örgütü yazın faliyete geçiyor.yani dön dolaş aynı hamam aynı tas