Vahap COŞKUN
Davutoğlu, başbakanlık görevini Erdoğan’dan devraldıktan sonra kabinede dar kapsamlı bir değişikliğe gitti. Dört yeni isim bakan oldu, bazı bakanlar farklı sahalarda görevlendirildi. Sınırlı değişiklik iki hususa işaret ediyor: İlki, bugüne kadar izlenen siyasetten duyulan memnuniyettir. AKP yönetimi bakanlarının performansından şikâyetçi değil. Bakanların yürüttüğü siyaset, elde ettikleri sonuçlar ve hükümetin genel politikasıyla gösterdikleri uyum tatmin edici bulunuyor.
İkincisi, normalden daha büyük bir önem arz eden seçim öncesi bir risk almama düşüncesidir. AKP, 2015 genel seçimlerinde anayasal sistemi değiştirmeye yetecek bir çoğunluğa varmak istiyor. Böylesine kritik bir seçime 10 ay gibi kısa bir süre kalmışken kabinede çok sayıda yeni isme yer vermek birçok tehlike barındırır: Parti içindeki dengeleri sarsabilir, küskünlüklere yol açabilir. Yeni bakan eskisine nazaran daha pasif kalabilir, hizmet üretiminde aksamalar olabilir. Takvimin sıkışık olması da muhtemel bir hatanın telafisini imkânsız kılıyor. Bu sebeple Davutoğlu, bilinen isimlerle seçime gitme kararı verdi.
Kabinenin öncelikleri
Meclis’te 306 oyla güvenoyu alan Davutoğlu hükümetinin programında bazı konular öne çıkıyor: Programın merkezinde, ekonomik istikrarın korunması yer alıyor. Türkiye’de hanelerin dörtte üçü için temel mesele, evlerini geçindirmek. Genel olarak seçmen, ekonomiye çok duyarlı; ekonomide yaşanan gelişmeler seçmenin oy davranışının şekillenmesinde çok belirleyici. Dolayısıyla hem ülkenin büyüme hedeflerinin gerçekleştirilmesi ve hem de halkın iktidar partisine verdiği desteğin devam etmesi için ekonominin bir kazaya uğramaması gerekiyor. 62. Hükümet, bu gerekliliğe uygun bir yapıda kuruldu, AKP içinde daha popülist ve müdahaleci politikaları savunanlara prim vermedi, dış dünyada da itibarı olan başarılı ekonomi kadrosuyla yoluna devam etti.
Hükümet programında;
- Otonom yapılanmayla hukuk içerisinde mücadele,
- “Stratejik bir hedef” olarak nitelenen Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerin kararlılıkla sürdürülmesi,
- Yeni ve demokratik bir anayasanın yapılması,
- Toplumsal kesimlerin (Aleviler, gayri-Müslimler, vd.) taleplerinin karşılanması,
- Herkesin kendini eşit gördüğü bir vatandaşlık hukukun geliştirilmesi,
- Kamusal hizmetlerin daha verimli ve etkili bir şekilde üretilmesi ve verilmesi,
- Çok yönlü bir dış politika izlenmesi, altı çizilen diğer öncelikler arasında.
Süreçteki yenilikler
Davutoğlu Kabinesi, devam etmekte olan Çözüm Süreci bağlamında iki yenilik yapıldı: İlkin, süreç, hükümet programına dâhil edildi. Programda “Çözüm süreci başta olmak üzere ülkenin iç meselelerinin çözümüne yönelik güçlü adımların kararlılıkla atılacağı”belirtilerek sürecin arkasındaki siyasal irade bir kez daha deklare edildi.
İkincisi, süreç ile ilgili hükümette yeni bir yapılanmaya gidildi. Önceki hükümetlerde çözümün koordinasyonu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay tarafından yürütülüyordu. 62. Hükümet’te ise, koordinasyon tek bir kişiye bırakılmadı. Başbakan Davutoğlu’nun başkanlığında yeni bir mekanizma kuruldu. Sürecin hükümet kanadındaki tüm aktörlerini kapsayan bu mekanizmanın, asgari 15 günde bir biraraya gelerek durum değerlendirmesi yapması kararlaştırıldı.
Bu gelişmeler sürecin yeni bir kavşağa geldiğini gösteriyor. Nitekim Öcalan da HDP heyetiyle yaptığı son görüşmesinde “çeşitli sıkıntı, engelleme, provokasyon, ağırdan alma ve tek yanlı dayatmalara rağmen yürüttüğümüz diyalog süreci yeni bir format altında ve yakın dönemde önemli bir pratikleşme aşamasına gelmiştir” diyerek bunu teyit ediyor.
Yol haritasının kilometre taşları
Öcalan, Çözüm Süreci’nin “sadece Türkiye’nin değil, Ortadoğu’nun kaderini de belirleyecek” derecede mühim olduğunu vurguluyor. Benzer bir şekilde hükümet programında da Çözüm Süreci “bölünmenin değil birleşmenin, küçülmenin değil büyümenin, parçalanmanın değil bütünleşmenin ve kalıcı bir bölgesel güç olabilmenin yegâne anahtarı” şeklinde tanımlanıyor. Dolayısıyla sürecin tarafları arasında, sürece biçilen mana ve sürecin taşıdığı önem noktasında benzer bir bakışın olduğu görülüyor.
Sürecin geldiği merhalede en önemli adım, bu ay içinde açıklanması beklenen yol haritası olacak. İçişleri Bakanı Efkan Âlâ katıldığı bir televizyon programında, yol haritasının altı temel unsurunun bulunduğunu söyledi. Bunlar; çekilme, silahların bırakılması, geriye dönüş, geriye döndükten sonra alınan kararlar, topluma kazandırma ve siyaset alanı. Âlâ, bu kapsamda yılbaşına kadar somut adımlar atmayı planladıklarını açıkladı. (http://www.aljazeera.com.tr/haber/surecin-yol-haritasini-acikladi)
AKP’ye üç öneri
Gelinen aşama son derece önemli. Değeri bilinmeli, kazanımlar sağlamlaştırılmalı ve şiddete dönüşe sebebiyet verecek bütün yolların kapatılmasına çalışılmalı. Burada hükümete düşen sorumluklar var. Haziran ayında Diyarbakır’da yapılan Çözüm Süreci Çalıştayı’nda İbrahim Uslu, AKP’ye üç öneride bulunmuştu.
Birincisi, süreçte hızlı olunmasıdır. Hükümet, sürecin taraflarının yıpranmaması, sürecin inanılırlığının ve güvenilirliğinin sarsılmaması için mazeret arayanlara malzeme vermemeli, fırsat tanımamalı. Müzakere edilmesi gerekmeyen konularda acilen düzenlemeler yapmalı. Mesela hasta tutukluların şartlarının düzeltilmesi/tahliyelerin sağlanması ve/veya Avrupa Yerel Özerklik Şartı’nın imzalanması için beklemeyi gerektirecek bir durum yok.
İkincisi, eleştirilerden korkulmamasıdır. Hükümet, doğrudan veya dolaylı olarak sürece taraf olanları, katkı sunmak isteyenleri dinlemeli, süreci ilerletmeyi hedefleyen önerileri dikkate almalı. Her eleştiriyi kendisini hedeflemiş veya kendi varlığına kast etmiş olarak algılamamalı. Eleştirilerden ders almalı, yolu ona göre belirlemeli. Yanlışların ortaya çıkmasına gayret etmeli, aynı hataların tekrarlanmasını engellemeli.
Üçüncüsü, cesur olunmasıdır. Süreç, halkın desteğine sahiptir. Süreç derinleştikçe korkular izale olmakta, mitler çökmekte ve halkın süreci sahiplenmesi artmaktadır. Cesur olmamayı haklı kılacak hiçbir neden bulunmuyor.
Bugün itibariyle bu önerilerin daha gerekli ve geçerli olduğunu söylenebilir. Daha hızlı, eleştirilere daha açık ve daha cesur bir politika, 2015’i gerçekten de Kürt meselesinin demokratik çözümünde final yılı yapabilir.
Yazarlar
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025