Vahap COŞKUN
Geçen hafta İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Democratic Progress Instute (Demokratik Gelişim Enstitüsü – DPI) ile Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Merkezi’nin (seçbir) işbirliğiyle bir toplantı yapıldı. Toplantının konusu “Dilin, Kimliğin ve Medyanın Çatışma Çözümündeki Rolü” idi.
Gerek konuşmacı olarak davet edilen konuklar ve gerek seçilen temalar, toplantının muradının, süreçte kullanılacak dilin ne gibi özellikler içermesi gerektiğinin tartışılmasıydı. Türkiye’de devam etmekte olan süreç var. Ama süreç, 6-7 Ekim olaylarıyla birlikte önemli bir kriz yaşadı. Tarafların, başlangıçta kullandıkları dil krizin atlatılmasına yardımcı olmaktan ziyade derinleşmesine hizmet etti. Sürecin ruhuna uygun bir dilden uzaklaşıldı. Mevcut durum, toplantının önemini artırıyordu.
Felakete ve iyiliğe giden yol
Toplantıda David Harland, Bosna ve Tunus’taki deneyimleri merkeze alarak hazırladığı “Modern Çatışmalar ve Bunların Çözümünde Dil ve Kimlik” başlıklı etkileyici bir tebliğ sundu. Harland, etkileyici bir özgeçmişe sahip. Birleşmiş Milletler (BM) adına birçok görevde bulunmuş. Haiti, Priştina ve Doğu Timor’da BM Özel Temsilcisi olarak görev yapmış. Latin Amerika’da ve Avrupa’da Barışı Koruma Birimi Direktörü olarak çalışmış. Bosna Hersek’te BM Sivil İşler Başkanı olmuş. Bir Boşnakla evli ve Bosna’da yaşıyor.
Bir çatışmayı sonlandırma niyetiyle girilen bir süreç, kan ve gözyaşı ile de mutluluk ve sevinçle de. Her iki ihtimalden hangisinin gerçekleşeceğini belirleyen birçok faktör vardır. Bunların başında, sürecin taraflarının siyasi tercihleri gelir. Harland, felakete veya iyiliğe giden yolu tayin edenin, öncelikle, tarafların yürüttükleri siyaset ve onların arkasındaki siyasal destek olduğunun altını çizdi.
Ancak sürecin akıbeti sadece siyasilerin davranışlarıyla belirlenmez. Sürece yön veren, süreci kolaylaştıran veya zorlaştıran başka aktörler de vardır. Harland, bu kapsamda, iki aktörün önemine işaret etti: Biri “elitler”, diğeri ise sivil toplum örgütleriydi. Söz konusu iki aktör “barış” fikri üzerinde uzlaştıklarında, toplumun barış istikametinde ilerlemesi daha rahat ve daha hızlı olacaktı. Aksi durumda, barışa varmanın zahmeti ve süresi artacaktı.
İktidara karşıtlık / barışa karşıtlık
Bu açıdan bakıldığında Türkiye’deki barış sürecinin şanssız olduğu söylenmeli. Türkiye, büyük bir değişimden geçiyor. Bununla bağlantılı olarak iş dünyasında, medyada, akademide, vb. birçok alanda yeni elitler oluşuyor. Eski elitler halının altlarından kaydığını hissediyorlar, güç kaybediyorlar. Bu da iktidar karşı dinmez bir öfke beslemelerine neden oluyor. Öyle ki, iktidara karşıtlıklarını, iktidarın içinde yer aldığı her şeye – tabii bu arada çözüme ve barışa da- karşıtlık haline getiriyorlar.
Keza, sivil toplum konusunda da sıkıntı var. En zor günlerde dahi barışı dillendirmiş istisnalar hariç tutulursa, Türkiye’de STK’lar barışın yapıcı bir şekilde inşa edilmesinde etkin bir rol üstlenemedi. Gülçin Avşar’ın da belirttiği üzere, ağırlıklı bir kesimi sol ve seküler düşünceler etrafında toplanan STK’lar, sürecin başladığı ilk andan itibaren, sürekli “olmaz”ları hatırlattılar, kalın kırmızı çizgilerden söz ettiler. Süreci kuvvetlendirecek bir pozisyon almaktan çok onu zayıflatacak bir noktada durmayı yeğlediler.
“Türkiye sivil toplumu, uzaklardan yapılanları izliyor. Zaman zaman eleştirileriyle taraflara söylemler geliştiriyor. Aksiyoner olamadığı gibi çoğu kez içi boş sloganik cümlelerle taraflara güvensizlik aşılamayı da ihmal etmiyor. Dahası her kriz çıktığında, her aksaklık anında sürecin bittiğini dillendirmekten de geri durmuyor… İlerici tutum almaları, tarafların toplumdaki alanlarını genişleterek rahat hareket etmelerini sağlamaları beklenen hak örgütleri, tam aksine durdurma söylemlerini kullanmayı tercih etti.” (http://haber.stargazete.com/acikgorus/baris-vaktiyle-bir-ihtimaldi-ve-cok-guzeldi/haber-963403)
Şiddeti durdurmak
Bir Çözüm Süreci’ne çok büyük anlamlar atfedilebilir, ondan çok şey beklenebilir. Fakat Harland’ın da uyardığı gibi “Bütün barış süreçleri arzu edilen kadar kapsayıcı olamayabilirler.” Süreçler de önemli olan şiddeti durdurmak ve var olan sorunların çözümü için bir siyasal çerçeve oluşturmaktır, birikmiş bütün sorunları kesin bir çözüme kavuşturmak değil.
Türkiye’de bu noktada da önemli problemler var. Bir kesim, barışa mistik bir anlam yüklüyor. Eşitlikçi, özgürlükçü ve adaletli bir yapı kurulmadan barıştan veya süreçten bahsetmenin abesle iştigal olduğunu söylüyor. Farklı alanlardaki tüm eksiklikleri gidermeyen yaklaşımın barış getiremeyeceğini belirtiyor. Kadın, çevre, enerji, işsizlik, şehirleşme, vb. tüm konuları sürece dâhil ediyor, bunlardan birinde veya birkaçında eksiklik olması halinde süreci yürütmenin imkânsızlaşacağını ifade ediyor.
Yine bu kesim, barışın olabilmesi için tarafların ancak kendilerini tarif ettiği bazı özelliklere sahip olmasını şart koşuyor. Tarafların kendi ölçülerinde demokrat olmalarını ekolojik hassasiyet taşımalarını, kadın haklarına duyarlılık göstermelerini bekliyor. Tarafların bu özeliklerde bir eksiklik taşımalarını onların barışı gerçekleştiremeyeceklerinin bir karinesi olarak yorumluyor. Aynı şekilde tarafların herhangi bir konudaki yanlışını, hemen süreç ile ilintilendiriyor ve bu yanlışı yapanın barışı gerçekleştiremeyeceğini belirtiyor. Mesela, Yırca’daki zeytin ağaçlarının kesilmesini delil göstererek “ağaç kesenle barış yapılmaz” diyor.
Oysa birikmiş tüm sorunları süreçle birlikte çözüleceğini düşünmek de yanlış, sadece belli bir kimliği taşıyanların barış yapabileceğini sanmak da. Süreçte nelerin yapılıp, nelerin yapılamayacağı iyi analiz edilmeli, beklentiler ona göre ayarlanmalı, sürece taşıyamayacağı kadar ağır yük bindirilmemeli. Aynı şekilde, sürecin taraflarının bizim istediğimiz bir hüviyette olmaları veya o hüviyete bürünmeleri de beklenmemeli. Sürecin tarafların mutlak demokrat ve özgürlükçü olmalarını istemek, aslında süreci imkânsız şartlara bağlamak demek. Ne buna gerek var, ne de hiç kimsenin bu kadar vakti var.
Sözün değeri
Harland, tarafların birbirlerine ve topluma karşı kullandıkları dilin sürecin akıbetini yakından ilgilendirdiğinden önemle bahsetti. Gerçekten hele Türkiye’de olduğu gibi 30 yıldır hüküm süren ve onbinlerce insanın hayatına mal olan bir çatışma söz konusu ise, o zaman taraflar cümlelerini kullanırken daha bir dikkatli olmalılar. Ağızlarından çıkacak olanların önünü ve arkasını gözetmeli, toplumun farklı kesimlerinin hassasiyetlerine duyarlı olmalı, vereceği tepkileri hesaplamalılar. Küçük ve gündelik siyasi menfaatler uğruna zaman içerisinde binbir güçlükle elde edilmiş kazanımları heba etmemeliler. Kişileri ve grupları “çözüm” ve “barış” düşüncesi etrafında bir araya getirmek ve onların desteğini kazanmak için taraflar, Harland’ın deyimiyle “doğru kelimeleri bulmaya çalışmalılar.”
Yürümekte olan süreçte bu konuda da bazı sıkıntılar var. Mesela tarafalar baş başa görüşmeleri gereken hususları genellikle kamuoyu önünde tartışıyorlar. Polemiklere giriyorlar, sözün şehvetine kapılıyorlar. Kendilerine karşı söylenenin altında kalmamak için sürekli çıtayı yükseltiyorlar. Bu da doğru kelimeleri bulmayı güçleştiriyor.
Bununla birlikte, taraflar son bir haftada doğru kelimeleri bulmakta daha gayretli bir çaba içindeler. 6-7 Ekim’de yaşanan kırılmayı tamir edecek adımlar atılıyor. Karşılıklı irade beyanları açıklanıyor, tıkanmış kanalları açmak için tarafların üstlerine düşeni yapacakları ilan ediliyor. Yani doğru kelimler, tarihi barışı yakınlaştırıyor. O halde bu kelimeleri kullanmakta ısrar etmek gerekiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025