Vahap COŞKUN
İki yıldan fazla bir süredir devam eden çözüm sürecinde 28 Şubat 2015’te çok önemli bir gelişme yaşandı. Hükümet yetkilileri ile HDP’nin İmralı Heyeti, Dolmabahçe Sarayı’nda ortak bir basın toplantısı düzenledi. 10 maddelik bir mutabakat çerçevesi topluma deklere edildi, tarafların buna uygun olarak üzerlerine düşen görevleri yerine getireceklerinin ve sürecin hızlandırılacağının sözü verildi.
Bu, çözüm sürecinin tepe noktasıydı. Toplantının mekânı, birlikte verilen fotoğraf, kullanılan dil, vb. hepsi sembolik değere sahipti. Süreçte yeni bir aşamaya geçilmişti ve sonuç alıcı müzakerelerin kapısına gelinmişti.
Bozulan oyun planı
Zannımca hükümet bu toplantıyı yaparken kafasında bir oyun planı vardı. Buna göre, hükümet toplantıdan sonra ilk adımı atıp İzleme Heyeti’ni kamuya duyuracak, Heyet çalışmalarına başlayacak ve bu kapsamda Öcalan ile de görüşecekti. Ardından Öcalan, PKK’ye silahsızlanma kongresini toplaması çağrısında bulunacaktı. PKK, kongreyi toplayacak ve Öcalan’ın talebi üzerine “Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bıraktığını” dünyaya ilan edecekti. Böylece hükümet de, süreci son safhasına getirmiş olacak ve otuz yıldır devam eden çatışmayı bitiren bir hükümet olarak seçime girecekti. Halktan “barışı inşa eden bir hükümet” olarak oy isteyecekti.
Ancak tam bu aşamada devreye Cumhurbaşkanı Erdoğan girdi. Muhtemelen Erdoğan, yaptırdığı araştırmalarda AKP’nin milliyetçi tabanından oy kaybettiğini ve kaybedilen oyların da MHP’ye gittiğini gördü. Bu oy kaybını –bence tamamen yanlış bir okumayla- çözüm sürecine bağladı. Ve eğer sürece karşıt bir dil geliştirirse bunu engelleyebileceğini düşündü. Önce Dolmabahçe’deki toplantıdan haberi olmadığını iddia etti. (Oysa Hükümet Sözcüsü Arınç’a göre, Cumhurbaşkanının bu konuda bilgilendirilmemesi düşünülemezdi.) Dolmabahçe’deki görüntüye de içeriği de karşı olduğunu söyledi. PKK’nin meşruluğunu artıracağı gerekçesiyle İzleme Heyeti’ni kabul etmeyeceğini belirtti. Kürt sorunun varlığını reddetti. “Masa da yok, taraf da yok, mutabakat da yok” diyerek süreç içerinde elde edilen bütün kazanımları inkâr noktasına geldi.
Sadece bununla da yetinmedi Erdoğan, son derece milliyetçi bir söylem kullandı. HDP’yi ve PKK’yi -artık geride kaldığını düşündüğümüz bir dille- şeytanlaştırmaya başladı. HDP’nin kampanyasını tamamen ona karşı örgütlemesinin de etkisiyle, her geçen gün saldırılarının dozunu artırdı. Örgütün dinle imanla alakasının olmadığını söyledi. Tekrardan Zerdüştlük bahsini aştı. Iğdır’da olduğu gibi protestoyla karşılaştığında ise bütün Kürtleri inciten sözler sarf etti. Laf geldiğinde çözüm sürecinin kendi inisiyatifle başlatıldığını ve sürecin mimarının kendisi olduğunu söylüyordu ama dili ve tavrıyla süreci zehirliyordu.
Hükümetin sorumluluğu
Böylece hükümetin başlangıçtaki oyun planı suya düştü. Hükümet, Cumhurbaşkanı’ndan farklı bir siyasi çizgi izleyebilir, süreci destekleyebilirdi. Aslında başta bunun emareleri de yok değildi. Mesela Arınç, Cumhurbaşkanı tasvip etmese de, sürecin sorumluluğunun hükümette olduğunu ve hükümetin de İzleme Heyeti’nin kurulmasında fayda gördüğünü belirtmişti. Lakin daha sonra hava değişti. Hükümet Cumhurbaşkanı ile daha fazla ters düşmenin kendilerine daha çok zarar vereceğini hesap etti. Bunun için Cumhurbaşkanı’na karşıt bir pozisyon edinmeyi göze alamadı ve Cumhurbaşkanı’nın süreci torpilleyen kampanyasına itiraz etmedi. Aksine bazı hükümet üyeleri çabucak Cumhurbaşkanı’na ayak uydurarak sürecin ruhuna aykırı sert bir söylem tutturdular. Böylece hükümet süreci ilerleterek seçime girmek yerine sürece karşısında durarak ve süreci dondurarak seçime girdi.
Bu süreç karşıtlığının bir maliyetinin olacağı belliydi. Nitekim seçimden kısa bir süre kaleme aldığım bir yazıda, Erdoğan’ın dilinin AKP’yi Kürt seçmenlerin gözünden düşürdüğünü ve eğer AKP bölgede önceki seçimlerde aldığından daha az bir oy alırsa bunda en önemli hissenin Erdoğan’ın kampanyasına ait olacağına dikkat çekmiştim. (Seçim ve Siyasi Rüşt, Serbestiyet, 01.06.2015) Seçim sonuçları açıklandığında AKP oylarındaki düşüş benim düşündüğümün çok ötesinde oldu. AKP bölgede çakıldı ve oy üstünlüğünü HDP’ye kaptırdı.
Süreç hatası ve özeleştiri
Şimdi AKP’de bunun muhasebesi yapılıyor. Sürece uzun zaman emek veren ve sürecin koordinatörlüğünü üstlenen Beşir Atalay, Kanal 7’de katıldığı Başken Kulisi programında, partisinin seçim dönemindeki çözüm süreci politikasının yanlış olduğunu ifade etti. Atalay, Doğu ve Güneydoğu’da oy kaybının en önemli faktörlerinden biri olarak süreçte frene basılmasını gösterdi.“Doğrusu her şey planlanmış ve giderken, artık nerdeyse silah bırakmayla ilgili son adımlara gelinirken, seçim öncesi o sürecin bir anlamda seçim sonrasına erteleniyor gibi bir hava verilmesi ya da durdurulması –oy kaybında- faktörlerden biri olmuştur.”
Atalay’a göre, sürecin nihai hedefi silahların bırakılmasını ve eve dönüşü sağlamaktı. Hükümetin nihai hedefe yakın bir noktaya varmışken seçim gerekçesiyle süreci durdurması bir hataydı. Atalay, bunu bir özeleştiri olarak dile getiriyor.
Çıkış yolu
Bu özeleştiri, AKP’nin düştüğü yerden kalkması için çıkış yolunu da gösteriyor. AKP, genel bir demokratikleşme perspektifi içerisinde çözüm sürecinin derinleştirilmesine ve beklenen şekilde sonuçlandırılmasına odaklanmalı. Bunu hem kendi siyasetinin temeli haline getirmeli, hem de koalisyon görüşmelerinin merkezine oturtmalı. Süreçte mütereddit davranmamalı, tam tersine süreci hızlandırmalı. Zira sürece asıldıkça, hem ülke kazandı, hem de AKP.
Süreç eksenli bir siyaset, kaçınılmaz olarak, AKP ile sürecin diğer tarafı olan HDP ilişkilerinin de rayına girmesini sağlar. Nitekim PKK yöneticilerinden Muzaffer Ayata, demokratik adımlar ve çözüm süreci temelinde AKP ile HDP arasında bir koalisyonun olabileceğine işaret ediyor.
Fırat Haber Ajansı’na konuşan Ayata’ya göre, mevcut durumda AKP ile MHP’nin bir koalisyonda bir araya gelmeleri söz konusu olabilir. Çünkü bu iki parti zihniyet ve taban olarak birbirine yakındır. Ancak buradaki sorun çözüm sürecidir. AKP süreci kendi lehine kullanarak yok olmaktan kurtulmak isterken MHP çözüm sürecine tamamen karşıt bir tutum sergiliyor. Eğer süreç hakkında bir uzlaşmaya varabilirlerse böyle bir ittifak kurulabilir.
Ayata, AKP ile HDP’nin var olan şartlarda bir koalisyona girmelerinin çok zor olduğunu belirtmekle beraber bunun mümkün olabileceğinin de altını çiziyor. “Eğer AKP barış sürecini sahiplenirse, ortak bir proje olarak bunu sürdürmek isterse, bu temelde anayasal bir değişim, köklü bir çözüm ve yine seçim yasalarından 12 Eylül kurumlarının kaldırılmasına kadar belli bir projeyi geliştirirse HDP ile AKP koalisyonu tartışılabilinir. Ya da AKP azınlık hükümetini dışarıdan destekleyebilir.”
Kategorik ret ve demokratik uzlaşma
HDP’ye sadece AKP’yi ve Erdoğan’ı durdurma misyonu biçen ve HDP ile ittifak halinde olan kesimler var. AKP ile böyle bir işbirliği geliştirmesi halinde bu kesimlerin HDP’yi tüm ağırlıklarıyla yüklenecekleri açık. Zaten şimdiden HDP çok yönlü bir baskı altına alınmak isteniyor; bazı köşe yazarları ve sivil toplum kuruluşları AKP ile koalisyon kuran partinin AKP’nin tüm günahlarına ortak olacağını belirtiyor ve HDP’yi “Sakın ola ki AKP ile koalisyon kurmayınız” diye uyarıyorlar.
Ayata, HDP’ye bu yönden gelecek eleştirilere verilecek cevabı da gösteriyor. Ona göre, oylarını AKP’ye peşkeş çekmeyeceğine dair bir söz veren HDP başarılı oldu ve sözünde durdu. AKP’yi iktidardan düşürdü, Erdoğan’ın başkanlık hayallerini de bitirdi. HDP ile AKP’nin anlaştıkları, danışıklı dövüş yaptıkları gibi temelsiz iddialar boşa çıkarıldı. “Şimdi artık eşit şartlarda olan iki güç var. AKP hükümeti düşürülmüş Erdoğan’ın başkanlık hayallerine son verilmiştir. Bu konuda HDP başarılı. HDP tabanının da talep ettiği barış demokrasi hak ve özgürlüklerin genişletilmesi temelinde anlaşmalar ve uzlaşmalar olabilir.”
Doğru siyasi tavır, budur. Siyasette bir mevzua ilişkin tasavvurunuzu sunar ve bunun için uzlaşma kapılarını açık tutarsınız. Eğer birileri ile ortak bir zeminde buluşursanız oradan da ilerlerseniz.
HDP’nin seçimden hemen sonra AKP’ye ne içeriden ne de dışarıdan hiçbir destek vermeyeceğini duyurması yanlıştı. HDP’nin bununla Erdoğan karşıtı müttefiklerinin içini rahatlatmak istediği aşikar. Ama HDP’nin siyasetteki varlık nedeni, herhalde kafasını AKP ve Erdoğan ile bozanların gönlünü soğutmak olmasa gerek. HDP’yi çözüm sürecini yürütmek ve demokrasiyi güçlendirecek adımların atılmasını sağlamak gibi vazifeler bekliyor. AKP’yi kategorik ret etmek ise bunlara hizmet etmez. HDP’ye düşen, koalisyon görüşmeleri yapmak, kendi teklifini hazırlamak, demokrasinin genişletilmesi ve sürecin ilerletilmesini hedefleyen bir program ortaya koymaktır. Eğer AKP ile bu program üzerinde ortaklaşmaya varırsa da, işbirliğinden imtina etmemek ve birlikte yol almaya devam etmektir. Öyle bir koalisyon bir çözüm hükümeti işlevi görür ve ülkenin rahatlamasına katkı sunar.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025
11.07.2025