Vahap COŞKUN
MHP, 15 Temmuz’dan sonra ustaca bir siyasi hamle yaptı. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını yürütme tarzının ciddi bir soruna dönüştüğünü belirtti. Fiili durumun yasal ve denetlenebilir bir çerçeveye kavuşması mecburiyetinin altını çizdi. Bu meyanda AKP’nin başkanlık sistemine dair önerisini tartışmaya hazır olduğunu bildirdi.
Herhangi bir talebinin olmadığı bir ortamda MHP’nin yaktığı bu ışık, AKP içinde sevinç yarattığı gibi kafaları da karıştırdı. Abdülkadir Selvi’nin verdiği kulis bilgilerine göre, AKP Meclis grubunun yüzde 90’ı -- yani ezici bir çoğunluğu -- MHP’nin ansızın gelişen desteğine iştiyakla sahip çıktı. Onlar uzun süredir bekledikleri ve hayati bir önem atfettikleri hükümet sistemi değişikliğinin ancak bu sayede gerçekleşebileceği kanısındaydılar.
Azınlıkta kalan bir kısım AKP’liye göre ise ihtiyatı elden bırakmamak lâzımdı. Bahçeli, parti menfaatini her şeyin üstünde tutan bir siyasi kişilikti. Dolayısıyla Bahçeli’nin uzun vâdede partisinin aleyhine olacağı açık bir sistem değişikliğine omuz vermesi, siyasetin rasyonalitesine uygun düşmüyordu. İşin içinde bir çapanoğlu olabilirdi. Yoksa MHP, başkanlık zaafını kaşıyıp AKP’yi Meclis’te ve/ya sandıkta faka bastırmayı mı hesap ediyordu?
Kurt siyasetçi
Önceleri AKP sıralarında mırıldanma olarak dolaşan bu kuşku en net ifadesini Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’te buldu. Haliyle Bahçeli’yi çok iyi tanıyan Türkeş’e göre, Bahçeli “kurt ve deneyimli bir siyasetçi” idi. MHP’nin 40 milletvekili ile AKP’ye Meclis’te bir zarar vermesinin imkânı yoktu. Ancak MHP’nin vereceği el ile gidilecek bir referandumda alınacak menfi bir netice hem hükümeti hem de cumhurbaşkanını hırpalayabilirdi. Özal’ın yaşadığı sarsıntıyı örnek veriyordu Türkeş:
“Turgut Özal Anavatan Partisi’nin başında ve iktidarda, en güçlü zamanları. ‘Eski siyasetçiler zaman tünelinde kaldı’ dedi ve 1987’de bir referanduma gitti. Özal’ın maksadı ‘Benim cazibem var, iktidardayım, kendi gücümle bunları paketler bitiririm. Ben parti içinde bir talimat verince birinin gidip Demirel’le öbürünün gidip Erbakan’la konuşmasının yolunu kapatayım’ dedi. Referandumda halk yüzde 49.8’e yüzde 50.2 ile eski siyasetçilere siyaset yolunu açtı.
“Bakın bir tehlikeye dikkat çekmeye çalışıyorum. Özal’ın istediği referandumun sonunda ne oldu? Demirel tekrar siyaset sahnesine çıktı, Erbakan çıktı, Türkeş çıktı. Ve rahmetli Özal’ın düşüşü başladı. İktidardaki bir partinin bunu dikkate alması lazım. Referandum genel seçim değildir. 7 Haziran’da yüzde 41 alırsın, 1 Kasım’da yüzde 49.5’e çıkarırsın ve mutlak galipsin. Referandumda aynı yüzde 49.5’u aldığında seçimi kaybettin demektir.”(http://www.hurriyet.com.tr/tugrul-turkes-49-9-secimi-kazandirir-referandumu-kaybettirir-40290149)
“Kafatasçı” dediği bir partiyle can ciğer kuzu sarması olmak
Peki, AKP halk oylamasından galip çıkmazsa ne olur? Türkeş’e göre bu durum iki sonuç doğurur: Biri, önerisi halk tarafından reddedilen hükümetin siyaseten seçime gitme mecburiyetinin doğmasıdır. Diğeri ise, cumhurbaşkanının yasallığının ve meşruluğunun kamuoyunda tekrar tartışmaya açılacak olmasıdır. İktidar bütün bu ihtimalleri ince eleyip sık dokumak ve kurulan tuzaklara karşı dikkatli olmak zorundadır.
Türkeş muhtemel tuzaklara dikkat çekiyor. Son Yıldırım-Bahçeli buluşmasından sonra, AKP ve MHP’nin artık bir metin üzerinde mutabakata vardıkları söylenebilir. İki partinin anlaştıkları metnin önce Meclisten, ardından halktan onay alıp alamayacağını; ortak önerinin reddi durumunda ise iktidarın hangi açmazların içine düşeceğini zaman gösterecek; bu konular hakkında ileride çok konuşuluyor olacak.
Fakat tüm bunlardan önce üzerinde durulması gereken bir hal var. O da MHP ile yakın temasın AKP bünyesine nasıl bir tesirde bulunduğudur. Acaba, daha yakın bir zamana kadar “kafatasçı” ve “ırkçı” olmakla itham ettiği bir partiyle can ciğer kuzu sarması olacak kadar sıcak bir ilişkiye girmek, AKP’de ne tür tahribat yaratacak?
Hemen belirtelim; burada bir tuzak ya da kandırılma yok. Aksine, AKP’nin bile isteye yaptığı bir tercih var. Ve bu bilinçli tercih AKP’nin siyasetine (gelecekte olabilecekleri bir yana koyalım) şimdi, hâlihazırda ciddi zarar veriyor. Dolayısıyla gelecekteki muhtemel tuzaklardan ziyade şimdiki mevcut tehlikelere odaklanmak daha doğru olur.
MHP’lileşen AKP
Tehlike iki yönlü. Biri, AKP’nin demokratik iddialarından vazgeçmesi. AKP şimdiye kadar anayasa mevzuunu hep özgürlükçü bir temelde savunuyordu. AKP’ye göre yeni bir anayasanın gayesi, sistemi daha sivil ve demokratik kılmak olmalıydı. Anayasa, insanların hak alanlarını korumalı ve büyütmeliydi. Toplumsal çoğulculuğu tanıyıp onları güvence altına alacak mekanizmaları ihtiva etmeli, merkeziyetçiliği aşındırıp adem-i merkeziyetçiliği güçlendirmeliydi.
Şimdi ise bütün bu söylemlerin yerinde yeller esiyor. AKP, MHP’nin hassasiyetlerini azami düzeyde gözetiyor. Hattâ MHP’nin politikalarına MHP’den daha fazla sahip çıkan bir performans sergiliyor. Yani AKP giderek MHP’lileşiyor. Artık AKP anayasanın değiştirilemeyen ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddelerini bir sorun olarak görmüyor. Anadilde eğitimin yanından bile geçmiyor. Etnik vurguya dayanan vatandaşlık tanımından bir rahatsızlık hissetmiyor. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin sözünü dahi etmiyor. Böylece AKP, MHP’nin mihmandarlığında haktan, hukuktan ve demokratik değerlerden her geçen gün daha çok uzaklaşıyor.
Tehlikenin diğer yönü ise, Kürt meselesi ile irtibatlı. Çözüm sürecinde “Her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık” diyen AKP, bugün milliyetçiliğin bayraktarlığını üstleniyor. Milliyetçilik gazının pedalına abandıkça da, Kürt meselesinin demokratik ve siyasi çözümünü arkasında bırakıyor. AKP kerameti kendinden menkul bir “yerlilik” ve “millilik” duvarını yükselttiği oranda, Kürtlere söyleyebileceği sözlerin sayısını da azaltıyor.
Zaten milliyetçiliğe demir atmış ve MHP’den bir tık ileride duran bir AKP’nin Kürtlere söyleyeceği ne olabilir ki?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025