Vahap COŞKUN
Aslında herkes bilir kralın çıplak olduğunu. Büyüğü küçüğü, kadını erkeği, akıllısı delisi, genci ihtiyarı… herkes görür hükümdarın üzerinde bir elbisenin bulunmadığını. Görür, bilir ama sesini çıkarmaz. Kiminin menfaati öyle gerektirir. Kimi ödetilecek bedelin büyüklüğünden korkar. Kimi böyle gelip böyle gideceğini düşünür. Kimi de rahatını bozmak istemez; “Şimdi, ne gerek başıma bir iş almaya?” der ve kapar gözünü.
Orta yerde bir oyun oynanır. İnsanlar kendilerini öyle ya da böyle, o sebepten veya bu sebepten bir büyüye kaptırır. Lâkin gün olur; oyundan haberdar olmayan bir çocuk çıkar ve herkesin bildiği, gördüğü ama söylenmekten imtina ettiği gerçeği âşikâr kılar. En saf haliyle dile gelen gerçeğe sırt çevrilemez, perde iner ve oyun biter. Büyü bozulmuş ve kralın kendi anormalliğini topluma normallik olarak sunmasının imkânı ortadan kalkmıştır artık.
Bazen böyle olur; basit bir soru büyük bir garabeti faş eder, büyük bir haksızlığı meydana döker.
Tek kale maç
HDP’ye getirilen fiili ekran yasağı ve bunun üzerine başlayan tartışmalar da bir “kral çıplak” hikâyesi. Habertürk’te hukukçu Salim Şen’in “Sadece bu televizyonda değil, her televizyonda HDP tartışılıyor ama HDP’den kimse bu programlara dâvet edilmiyor” demesi üzerine başlayan tartışmalar, hem muhataplarını bir tavır alma mecburiyetinde bıraktı hem de çok öğretici oldu.
HDP, Türkiye’nin üçüncü büyük siyasi partisi; her parti gibi HDP de çeşitli yönlerden değerlendirilmeli ve eleştiriye tabi tutulmalı. Zira taraftarlarının ve karşıtlarının aklında HDP’ye yönelik çok sayıda kritik soru var. Dolayısıyla hemen her gün haber kanallarında HDP’nin tartışma masasına yatırılmasında tuhaf bir durum yok. Tuhaf olan, sürekli HDP’yi konuşurken — 2015’ten beri — HDP’nin temsilcilerine yer vermemek.
Kabak Habertürk’ün başında patladı ama bu salt Habertürk’le alâkalı bir sorun değil; ana akım olarak adlandırılan medyanın tamamında her gece tek kale bir maç oynanıyor. HDP kıyasıya eleştiriliyor, lime lime ediliyor. Söylenenler türlü türlü. Haklı olanları da var, yalan-yanlış bilgileri hiçbir süzgeçten geçirmeden halkın üzerine boca edenleri de. Kendisine ekranlar kapatıldığı için HDP ne bu yerinde tenkitlere cevap verebiliyor, ne de yalanlara, çarpıtmalara, iftiralara. Böylece bir taraftan meşru bir partinin kurumsal kimliği hırpalanıyor, diğer taraftan partinin mensupları kişilik katline uğratılıyor.
Hakikati karartma
Hem hakikati karartan, hem de milyonlarca seçmenin iradesi yansıtan bir partiyi şeytanileştiren böyle bir yayıncılık yaptığınız için eleştirildiğinizde, üç şekilde davranabilirsiniz.
İlki, absürdlüğü kabul eder ve izleyenlere bunu yaratan nedenleri izah edersiniz. HDP’lileri çıkarmamanın kendinizin değil çalıştığınız kurumun bir kararı olduğunu söylersiniz. Hattâ yeterince güçlüyseniz veya sonrasında çıkartılacak maliyeti göze alabiliyorsanız, bu karara katılmadığınızı ama uygulamak zorunda olduğunuzu belirtirsiniz. Nitekim Fatih Altaylı bunu yaptı; kamu yararı varsa gazetecilerin herkesle konuşabileceğini düşündüğünü ve bu bağlamda Habertürk’ün HDP’lileri konuşturmamaya dönük kararını doğru bulmadığını belirtti.
İkincisi, muhatabınıza hak verdiğinizi ima edersiniz. Olmadı, söyleneni suskunlukla geçiştirmeye çalışırsınız. Muhatabınız, içinde bulunulan hali sizin tercih etmediğinizi muhtemelen anlar. İplerin başkalarının elinde olduğunu bilir. Bunun için üzerinize daha fazla varmaz ve zaten yeterince güç olan konumunuzu daha da güçleştirmez. Kendisinin ehemmiyet verdiği bir hususu kamuoyunun gündemine taşımış olmakla yetinir ve diğer mevzulara geçer.
Çırpındıkça batmak
Üçüncüsü, saçma sapanlığı bariz olan bu durumu kerameti kendinden menkul tezlerle meşrulaştırmaya çalışırsınız. En olmayacak olanı da budur; tenkide açık olsa da ilk iki davranış yine de anlaşılabilir ama üçüncüsünün konulabileceği bir yer yoktur. Söylediğinize ne kendiniz inanırsınız, ne de başkaları. Haklı çıkmak için öne sürdüğünüz görüşler tezler tel tel dökülür; hangisine el atsanız elinizde patlar.
Mesela “Özel sektörüz” derseniz, komik duruma düşersiniz; olmaz. “Teröristleri kınamadıkları için çıkarmıyoruz” derseniz, geçmişte HDP’liler ile yaptığınız programların arşivden önünüze düştüğünü görürsünüz; olmaz. “Evrensel yayıncılık kuralları” derseniz, herkesi üzerinize güldürürsünüz; yine olmaz.
Velhasıl bir öncekini temizlemek için başvurduğunuz sonraki her argüman, sizi daha derin bir bataklığa çeker. Çırpındıkça kendinizi daha derinde bulursunuz. Çünkü ne herkes kör, ne de âlem sersem. Millet neyin ne olduğunu, sandıkta esamesi okunmayanlar ekranda cirit atarken altı milyon oyun temsilcilerine kimin ekran ambargosu koyduğunu gayet iyi biliyor.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025