Vahap COŞKUN
Türkiye’nin gündemine reform söyleminin geri gelmesini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktisadi ve hukuki reform vaadinde bulunmasını sağlayan üç önemli dinamik vardı.
Birincisi, başta ekonomi olmak üzere iç politikadaki tercihlerin artık taşınamaz olduğunun görülmesiydi. İzlenen siyasetin sürdürülmesi halinde iktidarın bir duvara çarpacağı, artık AK Parti içindeki teknokrat kökenli siyasetçiler tarafından da açıkça dile getirilmeye başlamıştı.
İkincisi, dış dünyada meydana gelen değişimlerdi. Bilhassa ABD’de Trump döneminin sona ermesi ve Biden’in gelmesi, Türkiye’de de yürütülen politikaların bir ayara tabi tutulması mecburiyetini doğurdu. Nitekim Erdoğan da bunu teyit eden ifadeler kullandı.
Üçüncüsü ise, iktidarın gözle görülür bir şekilde zemin kaybetmeye başlamasıydı. Ciddi kamuoyu araştırmaları, iktidarın arkasındaki halk desteğinin giderek küçüldüğüne işaret ediyordu. Daha mühimi, AK Parti’nin tabanından da gayri memnun seslerin yükselmeye başlaması, iktidarın kendi seçmenini ikna etme becerisinin aşınmasıydı. Bu eğilimin devam etmesi, kurulacak ilk sandıkta Cumhur İttifakı’nın iktidarı yitirme ihtimalini güçlendiriyordu.
Zihniyet problemi
Gerek içte ve gerek dışta kötüye gidişi tersine çevirmek adına Türkiye’nin kapsamlı bir reform programına ihtiyaç duyduğuna şüphe yok. Lâkin iktidarın, bilhassa iktidarın büyük ortağı AK Parti’nin geçmişteki gibi reformist bir çizgiye dönmesini zorlaştıran yapısal sorunlar var.
Sorunlardan biri, merkeziyetçiliğin devletin her tarafına sirayet etmiş olmasıdır. AK Parti, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte bütün yetkileri tek bir elde topladı. Her iş ve her karar için tek bir adresin belirleyici olduğu bu sistemde, yasama ve yargı güç kaybederken, yürütme üzerinde de bürokratik bir hegemonya kuruldu.
Reform adını hak edebilecek bir hamlenin, öncelikle, millet iradesinin temsil edildiği Meclisi güçlendirecek, yargının olması gerektiği gibi bağımsız ve tarafsız bir kimlik edinebilmesini sağlayacak, yerel yönetimlerin hareket alanını genişletecek tedbirleri alması beklenir. Böylesi geniş çaplı bir dönüşümün yapılabilmesi ise, merkeziyetçiliği bir kenara bırakmaya hazır bir zihne ihtiyaç duyar.
Mevcut iktidar ise zihin olarak buna hazır değil; iktidar ile adem-i merkeziyetçilik arasında çok uzun bir mesafe var ve iktidarın bu mesafeyi kapatma yönünde bir iradesi görünmüyor. Aksine, içte ve dışta dayandığı temellerin zayıfladığını hisseden bir iktidarın merkezden çevreye yetki aktarımını ve denge-denetleme mekanizmalarının kurulmasını kabullenmesi son derece güçtür.
Keza AK Parti, uzun süre işbaşında olmanın getirdiği bir yıpranmanın olumsuz neticelerini de yaşıyor. Bugün iyileştirileceği veya yeniden inşa edileceği söylenen alanların tamamı bizzat AK Parti tarafından tahrip edildi. Bunun yarattığı derin şüphe ve giderek azalan güven duygusu da iktidarın elini zayıflatıyor.
AK Parti üzerinde vesayet
İkinci sorun ise iktidarın çok ortaklı yapısıdır. Erdoğan, iktidar koltuğunda tek adam olarak oturmuyor. Dolayısıyla aldığı kararları kendi başına hayata geçirebileceği ve doğru bulduğu adımları uygun gördüğü zamanlarda atabileceği bir pozisyona sahip değil. Ortakları var ve her ne yapacaksa ancak ortaklarının “olur”u ile yapabiliyor.
Bahçeli, iktidarın teşekkül biçiminin kendisine sağladığı bu imkânı sonuna kadar kullanıyor. Ne yapılıp ne yapılamayacağına dair keskin hudutlar çiziyor. Erdoğan’ın dillendirdiği reformu MHP’nin düşünceleri doğrultusunda bir çerçeveye oturtuyor ve ancak bu çerçeve dâhilinde davranabileceği intibaını yerleştirmeye çalışıyor. Kamuoyunu sürekli bir mesaj bombardımanına tabi tutarak iktidardaki tayin ediciliğinin altını kalınca çiziyor. Hülasa AK Parti üzerinde bir vesayet makamı gibi hareket ediyor.
Vesayet, en çok Kürt meselesinde etkili oluyor. MHP iktisadi sahada yapılacak düzenlemelere bir itirazda bulunmuyor ama iş hukuk ve demokrasi mevzularına geldiğinde, Kürt meselesini vesile kılarak elini masaya vuruyor. Bahçeli’nin HDP’nin bir daha açılmamak üzere -nasıl olacaksa bu!- kapısına temelli kilit vurulmasını istemesi ve yardımcısının da HDP’nin “itlaf edilmesi gereken bir siyasi haşere sürüsü” olduğunu söyleyecek kadar dilini bozabilmesi bunun yansıması.
“Tarafsız bir alan yok”
MHP’nin HDP üzerinden AK Parti’yi sıkıştırma siyaseti, iki hususun net bir şekilde görülmesini sağlıyor.
Birincisi, iktidar yapısındaki çatlağın su yüzüne çıkmasıdır. Bir tarafta HDP’ye ağır bir dille saldıran ve temelli kapatılmasını isteyen küçük ortak, diğer tarafta ise bu öneriye katılmayan büyük ortak var. Nitekim AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş “Parti kapatmanın Türkiye’de olumlu bir sonucu görülmedi” diyerek, bu konuda MHP’den ayrı bir noktada durduklarını gösterdi.
Bahçeli’nin buna tepkisi de çok sert oldu; ismini vermeden ama sözlerini alıntılayıp belli ederek Kurtulmuş’u CHP’liler ve İYİ Partililerle birlikte zikretti ve meselenin parti kapatmanın ötesinde “ihaneti cezalandırmak” olduğunu belirtti. Bahçeli’ye göre tarafsız bir alan yoktu, herkes tarafını belli etmek mecburiyetindeydi:
“HDP açılmamak üzere kapatılmalıdır. Etnik bölücülüğü ve terörü referans alan hiçbir parti kuruluşuna da müsaade edilmemelidir. Gerekirse Anayasa’da düzenleme yapalım, gerekirse Siyasi Partiler Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda reform yapalım, bu kanayan yarayı durduralım.
“Zehirli haşeratla mücadele milli haysiyete muhteşem hizmettir. Bölücülükle mücadele istiklalimize onur verici destektir. Artık seçenek kalmamıştır: Ya terörizm ya temizlik, ya bölücülük ya da huzur. Her siyasi parti tarafını ve tercihini yapmalıdır. Terörle milli birlik ve kardeşlik arasında tarafsız bir alan yoktur.”
“Temizlik”, “haşere”, “itlaf” gibi faşistlerin ve Nazilerin kullandığı zehirli ve çok tehlikeli bir dili sürekli tedavülde tutup el yükselten MHP’nin gayesi belli: Kürt meselesinde kendi bakışını iktidara bütünüyle hâkim kılmak. Eğer AK Parti bu dile teslim olursa hayati bir hataya zorlanmış olur; yok eğer buna karşı tavır alırsa o vakit de çatlak büyür.
Değişim mecburiyeti
İkincisi, Bahçeli, AK Parti ile birlikte olmalarını sağlayan şartların değişme ihtimalinin güçlendiğini görüyor ve buna karşı tedbir alıyor. Cumhur İttifakı’nın varlık sebebi ve gayesi hem içeride hem de dışarıda Kürt siyasetini daimî bir baskı altında tutmaktı. İçeride amaç post-modern bir kapatma sürecine maruz bırakılan HDP’nin arkasındaki halk desteğini azaltmak, Suriye ve Irak’taki Kürt yapılarını da güçsüz düşürmekti.
Netice aldığı alanlar oldu bu siyasetin, ama arzu edilen tablo oluşmadı. HDP halen yüzde 10’un üzerinde seyrediyor; Kürt seçmenin tercihinin iktidar dengelerini değiştirme kapasitesinin büyüklüğü 2019 yerel seçimlerinde görülmüştü. Mevcut siyasette ısrar, Erdoğan’ın iktidarına mal olabilir ve bu ihtimal her geçen gün büyüyor. Beri taraftan ABD seçimlerinden Biden zaferle çıktı ve çekirdek kadrosunu ABD’nin Suriye ve Irak’ta Kürtlerle daha fazla işbirliği yapmasını savunan isimlerden oluşturdu. Beyaz Saray’daki bu değişimin Türkiye’nin Batı, Ortadoğu ve Kürt perspektifine tesir edeceğine şüphe yok.
Velhasıl hem iç hem de dış koşullar iktidarın siyasetinde bir revizyonu gerekli kılıyor. Bu meyanda bir değişim ise başlıca üç netice üretebilir: Bir, “yerli” ve “milli” diye pazarlanan siyasetin tonu düşebilir. İki, AB ve ABD ile açılan mesafenin kapanması ve daha yakın ilişkiler kurulması için yön değişikliğine gidilebilir. Ve üç, içte ve dışta Kürt meselesinde bir yumuşama ve diyalog süreci başlayabilir.
Zemin kaybı
Bahçeli’nin kaygısı bu; HDP’ye ilişkin tehditlerin asıl adresi Erdoğan. MHP, Cumhur İttifakını mümkün kılan zeminin kaydığını görüyor ve buna karşı tedbir almaya çalışıyor. Erdoğan’ın pragmatist siyaset tarzını gözeterek, öncelikle statükoyu mümkün mertebe korumak, ama bu mümkün olmaz da bir değişim kendini dayatırsa o vakit de bunun kendi belirlediği sınırlara bağlı olarak yapılmasını sağlamak için ön alıyor.
MHP’nin sert duruşuna karşı Erdoğan’ın vereceği karşılık, siyasetin kaderini belirleyecek. İki ihtimal var: Biri, koşulların gerekli kıldığı reformları yapması, sadece ekonomiyle yetinmeyip hukuku ve siyaseti de rahatlatacak adımlar atmasıdır. Diğeri ise, hem kendi iktidar sistematiğini bozmamak hem de MHP’yi rahatsız etmemek için, ekonomide reform kapısını geniş tutmak ama hukuki ve siyasi alanda görüntüyü kurtaracak düzenlemelerle yetinmektir.
İlk ihtimal, iktidardaki çatlağı büyüterek Erdoğan’ın bu krizi yönetmesini zorlaştırabilir. İkinci ihtimalde ise AK Parti tabanının bir kısmını kaybedebilir. Zira siyasette alternatiflerin arttığı bir dönemde, derin dertlere derman olmayan ve sadece yarayı örtmeye yarayan makyaj çözümler, halkı ikna etmeye yetmeyebilir.
Hülasa, her hâlükârda AK Parti’yi zor günler bekliyor. Cumhur İttifakının üstünde yükseldiği denklem bozuldu, yeni bir denklem kurmak ise artık o kadar kolay değil.
(*) Perspektif, 18.12.2020
Yazarlar
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025