Vahap COŞKUN
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 Mart 2021’de, görkemli bir törenle İnsan Hakları Eylem Planı’nı (İHEP) tanıttı. Türkiye’nin önümüzdeki iki yılda insan haklarındaki rotasını çizecek olan planda, 11 temel ilke etrafında 9 amaç, 50 hedef ve 393 faaliyet bulunuyor. Listenin kabarık olması, Türkiye’nin temel hak ve hürriyetleri teminat altına almak için alması gereken büyük bir mesafenin olduğuna işaret ediyor.
İlkesel tavrım; insanı, hakları, hukuk devletini ve demokrasiyi tahkim etmeyi hedefleyen her çabayı teşvik etmek yönündedir. Elbette bu, “reform” adı altında sunulan her paketin ardında motamot durulmasını değil, insan hakları perspektifini esas alarak eleştirel bir değerlendirmeye tabi tutulmasını ifade eder. Yapılması gereken, atılan ya da niyet edilen adımların güçlü taraflarını desteklemek, zayıf yanlarını tespit edip geliştirmeye çabalamak olmalıdır.
Özeleştiri
İHEP’in, bu meyanda, hem bir özeleştiri hem de bir niyet beyanı metni olduğu söylenebilir. Ülkede ciddi bir insan hakları probleminin olduğunun ilan edilmesi ve birçok sorunlu alanın düzeltilmesi için geniş kapsamlı bir planın yapılmış olması, iktidarın bir özeleştirisi olarak okunabilir.
İfade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, adil yargılanma, kişi güvenliği, uzun ve haksız tutuklanmalar gibi konuları Türkiye’nin çoktan bir dert olmaktan çıkarması icap ediyordu. Bir sorun yumağı olarak bütün bunların halen orta yerde durması, hukuk ve özgürlükler sahasında çok kısa bir yol alındığının bir itirafı. Velhasıl iktidar, açıkça dillendirmese de, insan haklarında eksikliklerini, hatalarını ve yetmezliklerini kabul ediyor ve yeni bir programla bunu düzelteceğini beyan ediyor.
İHEP’te hem bazı teknik düzenlemeler hem de ancak siyasi iradeyle giderilebilecek mevzular var. Teknik düzeltmelerin yapılması ve siyasi arızaların giderilmesi, insan haklarını ilerletir. Sorun, iktidarın bunları yapıp yapamayacağında düğümlenir. Şüphesiz iktidarın performansını görmek için biraz beklemek lazımdır. Bununla birlikte iktidarın iradesinin sahihliği noktasında kafaları karıştıran bazı özelliklerine de dikkat edilmelidir:
Güller ve dikenler
Evvela, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eylem programını sunarken kullandığı çiçek-diken metaforunun, çok problemli olduğuna değinilmelidir. İnsan hakları, farklıklardan ve taşıdıkları kimliklerden bağımsız olarak, bütün insanların sahip olduğu haklardır. Böyle bir mevzuda bile lafa ayrımcı bir dille girilmesi, ciddi bir zihniyet sorunu. İşe çiçekler ve dikenler ayrımıyla giriş yapılması, çiçeklerin (bizden olanların) haklara ulaşması için çalışılacağının ve dikenlerin (bizden olmayanlar) ise haklardan mahrum edileceğinin belirtilmesi, planı daha baştan sakatlar nitelikte.
İnsan hakları, herkesindir; devletin vazifesi bu hakları tanımak ve herkesin kullanabileceği şartları oluşturmaktır. Oysa iktidar, kafasındaki sınırlardan ötürü, bu hakları sadece bazı kesimlere layık görüyor, bazı kesimleri ise bundan uzak tutacağını önceden belirtiyor. Ne kadar parlak cümleler ihtiva ederse etsin, bu zihniyetle hiçbir program başarıya ulaşamaz.
Mühim olan icraat
Kritik konularda somut çözümler öngörmemesi, İHEP’in en zayıf noktasını oluşturuyor. Zira Planda büyük bir önem arz eden meselelerde, ihlallerin giderilmesi için nelerin yapılacağının adı konmuyor. Sadece “mevzuat gözden geçirilecektir, ilgililere eğitim verilecektir, standartlar yükseltilecektir, analiz edilecektir, farkındalık artırılacaktır” gibi temenni içeren cümleler kullanılıyor.
Ele aldığı dertlere nasıl deva olacağını belirtmemesi ve çözümleri belirsiz bir vakte tehir etmesi, programın inandırıcılığını aşağıya çekiyor doğal olarak. İçerikte bu zaafın yanı sıra, programın inandırıcılığını düşüren asıl husus, iktidarın yapıp ettikleri. İfade ve basın hürriyeti, insan onuru, yargı bağımsızlığı, uzun ve haksız tutuklanma, adil yargılanma, masumiyet hakkı, lekelenmeme hakkı, insan hakları konusunda üst düzey duyarlılık, vb. konularda programda çok iddialı sözler ediliyor.
Ancak tüm bu konularda sorunlar mevzuattan değil, iktidarın tavrından kaynaklanıyor. Mevzuatta tüm bu hakları yeteri kadar güvence altına alacak hükümler bulunuyor. Şüphesiz her zaman daha iyisi aranabilir ve yapılabilir. Ama altını çizerek bertmek gerekir ki bugün Türkiye’deki temel sorun, mevzuat değildir, tatbikattır. Bu da iki yönlü ele alınabilir:
İnandırıcılığın düşmanı
Biri, anayasal ve yasal hükümlerle teminat altına alınmış olan birçok hakkın, bizatihi iktidarın uygulamalarıyla sınırlandırılması ve ihlal edilmesidir. Dolayısıyla bir reformdan bahsederken, getirilecek yeni maddelerden ziyade, öncelikle iktidarın mevcut koruyucu hükümlere uyup uymadığına bakmak gerekir.
Diğeri ise, söylenen ile yapılan birbirine açıkça ters düşmesidir. Basın hürriyetini överken gazetecileri hapse tıktığınızda, siyasi katılım mekanizmalarının güçlendirileceğini taahhüt ederken milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırmaya ve parti kapatmaya çalıştığınızda, masumiyet ilkesinin önemini vurgularken yargılanmakta olan muhalif liderleri her gün terörist ilan ettiğinizde, reform vaadiniz de havada kalır.
İnandırıcılığın en büyük düşmanı, eylem ile söylem arasında böylesine derin bir uçurumun olmasıdır.
Kürdistan 24, 10.03.2021
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025