Yalçın AKDOĞAN

Yalçın AKDOĞAN
Yalçın AKDOĞAN
Star GAZETESİ Tüm Yazıları
İşin aslı, niyet bozukluğu
30.09.2011
1933

 Çözüm sürecinde ne yapmaya çalıştığınız ve çözüm projenizin ne olduğu kadar süreçteki aktörlerin ne gibi özelliklere sahip oldukları da önemlidir. Aktör deyince ise öncelikli mesele niyet ve iradedir. Eğer çözüm sürecindeki aktörler kötü niyetli veya açgözlü ise, vizyonsuz ve çapsız ise, başka hesap kitaplar içindeyse süreci neticelendirmek kolay olmaz. Sorunun parçası olan kesimleri, çözümün parçası haline getirmeden süreci işletmek de bir yoldur. Kenarda bırakılan sorunlu kesimleri sürece katmak ise aktörlerin kafa yapısına ve karakterine göre bir çok zorluk barındırır.

Benim kanaatim, BDP ve uzantısı olduğu yapı, çözüm merkezli bir sonuca ulaşarak bir fayda elde etmek yerine, süreci tüketerek kısmi ve geçici faydalara odaklanmaktadır. Bunda ucuzculuk, çapsızlık ve vizyonsuzluk kadar kötü niyet ve farklı amaçlara ulaşmaya çalışmak da rol oynamaktadır.

Bu kesim sonuç üzerinden bir noktaya varmak yerine süreç üzerinden güç devşirmeye çalışmaktadır. Sonuca odaklanmaktansa süreci tüketmek, süreci tüketerek mevzi kazanmaya çalışmak, açıkçası süreci sabote eder, herkesi sonuçtan mahrum bırakır. Bu ucuzculuk veya şark kurnazlığı aslında çapsızlığın ve niyet bozukluğunun bir göstergesidir.

Bu durumu destekleyen üç olay ve üç aktör zikredilebilir.

Birincisi, yıllardır 'Öcalan muhatap alınsın' ezberini tekrarlayan BDP'dir. BDP'nin bu kadar dünyadan bihaber olduğu düşünülemeyeceğine göre bir durumu alenileştirerek buradan fayda elde etmeye çalıştığı söylenebilir. (Nitekim Öcalan'ın ve PKK'nın ne olacağı ve nasıl bir imtiyaza sahip olacağı meselesi, Kürtlerin haklarından daha öncelikli görülen ve asıl hedef haline getirilen konudur).

İkincisi, Habur'u şova dönüştüren Kandil'dir. Küçük bir grup örgüt üyesinin Türkiye'ye dönüşünü büyük bir zafere ve şova dönüştürmek, ucuz bir tüketim olmuş, daha olumlu gelişmelerin önünü kesmiştir.

Üçüncüsü, avukat görüşmelerinde ortaya koyduğu söylemlerle durumu zorlaştıran Öcalan'dır. Önemli bir aktör ve muhatap olarak kendisini konumlandırma arzusu süreci sabote etmenin ve kamuoyu algısını bombalamanın ötesinde bir etki yapmamıştır.

Bu şovcu ve deşifreci tarz, sadece ciddiyetsizlikle ve küçük düşünmeyle izah edilemez. Kötü niyetliliğe ve farklı amaçlara ulaşmak için başka hesaplar gütmeye yorulabilir.

Sürecin bu noktaya gelmesini devletin ve hükümetin tavrıyla ilişkilendirmek ancak kandırmaca olur.

PKK içinde bir kanat görüşmelere ne kadar karşıysa silah dışındaki yöntemlere ve demokratik çözüme de o kadar karşıdır. BDP'nin Meclis'e gelmesi bu yüzden terör eylemlerini azaltmayacaktır. Siyasi diyalog ve yeni anayasa süreci tam da bu kanadın öne çıkardığı yöntemin düşmanıdır.

Devrimci halk savaşına inanan PKK'lı gruplar, demokratik çözümden, diyalogtan ve AK Parti'den büyük rahatsızlık duymaktadır, Arap baharı türü bir kalkışmayla bölgede netice alacağı yanılgısına düşmektedir. Buna engel olamayan Öcalan, otorite zafiyeti görüntüsü vermemek için Silvan saldırısını eleştirememiş, muhtemel eylemlere çanak tutmuş, yeni anayasanın ve diyaloğun öne çıktığı bu dönemde terörü bir koz olarak devrede tutma yanlışına düşmüştür.

Siyaset zemininde yapılacak görüşmelerde ise "Kürtlerin temsilcisi BDP" ve "devletin temsilcisi AK Parti" gibi iki taraf algısına kapılmak büyük bir yanlış olur. Siyaset kurumundaki tüm aktörler (buna CHP ve MHP'de dahil) çözüm sürecinin ve uzlaşı arayışının bir parçası olmalıdır. Hiçbir parti kendisini bir etnik grubun temsilcisi ve diyalog sürecinde sözcüsü gibi konumlandıramaz.

Siyasilerin, terör yöntemini kutsayan, mazur göstermeye çalışan veya gerekli gören bir anlayış içine girmelerinin ise demokratik çözüm sürecini kendi varlığına aykırı görerek sabote etmeye çalışan terörist kliğin amacına hizmet etmekten başka bir anlam taşımayacağı muhakkaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar