Yıldıray OĞUR
“Paris / Nanterre banliyösü… 17 yaşındaki Mağripli Nahel dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle polis kurşunuyla katledildi. Fransa’da olaylar giderek büyüyor. Şehirler yanıyor, polis sokaklarda. TRTHaber her zamanki gibi olay yerinde.”
TRT’nin Belçika muhabiri günlerdir Paris sokaklarından bildiriyor.
Başında savaş bölgelerinde takılan kaskı, bütün şiddet olaylarının peşinde koşuyor.
Fransa’yı eleştiriyor, ırkçılıktan, göçmen karşıtlığından bahsediyor.
Sık sık da Batı dünyasının çifte standartlarından dem vuruyor:
“Bir konunun altını çizmekte fayda var. Güneşin doğup battığı (Batılı olmayan ülkelerle ilgili tabi ki) ülkelerdeki her olay için açıklama yayınlayan Avrupa Birliği ve AGİT’ten Fransa’da yaşanan derin ırkçılık ve devamındaki isyan ateşine yönelik tabi ki hiçbir açıklama gelmedi.”
Ama Batı’nın çifte standardını teşhir etmeye çalışırken teşhir ettiği çifte standartın farkında bile değil.
Neredeyse anayasal toplantı gösteri yürüyüşü hakkını bile lağvetmiş bir devletin resmi kanalı başka bir ülkedeki protesto gösterilerini özgürce izlemek için sahada.
Ama 1993’den beri her cumartesi yakınlarının akıbeti için gösteri yapabilmiş Cumartesi Anneleri’nin bile artık her cumartesi gözaltılara biten ve iki akbil basarak gidilebilen gösterisi için sahada değil.
Çünkü Paris’ten canlı yayınların sebebi “TRT Haber’in her zamanki gibi olay yerinde” olması değil.
Hala haber için Paris’e muhabir gönderebilecek kadar bütçesi olan iktidara yakın medya kuruluşlarından kalabalık bir gazeteci grubunun günlerdir Fransa’dan bildirme heyecanının sebebi de ‘gazetecilik aşkı’ değil
Basit bir rövanş arzusu, ‘düşmanı’nı, senden daha gelişmiş bir ülkeyi zor durumda görme zevkini yaşamak ve yaşatmak, Batı ile olan karmaşık aşk-nefret, eziklik-kibir duygularını tatmin bu.
Yoksa, Türkiye’de 1000 kişi bir yerde eylem yapsa “kaos planı” haberleri yapacak, arkasında dış güçleri arayacak, hele birileri mala, mülke saldırıp yakıp yıksa “çapulcular, vandallar, devlet düşmanları, vatan hainleri” diye manşetler atacak, polis çapulcuların kolunu bacağını kırsa alkış tutacak medyanın protesto hakkının kutsallığı için Paris’te olduğunu zaten herhalde kimse beş saniye bile düşünmemiştir.
Mesele tabii ki ırkçılık karşıtlığı falan da değil.
Türkiye’de Suriyeliler, polisin öldürdüğü bir Suriyeli genç için sokakları yakıp yıksa, polisle birlikte vatandaşlar hatta gazeteciler bile sürek avına çıkar, yakalanan Suriyelilerden hayatta kalabilenler soluğu İdlip’te alırdı. Kimsenin de aklına olayın sosyal ve tarihsel arka planını konuşmak gelmezdi.
Ama Paris’te aşk gibi özgür gazetecilik de bir başka yaşanıyor.
Türkiye’de yerli araba övmekten iflahı kesilen gazeteciler, Paris’te yanan arabaların yanında gurur pozları çektiriyor, Türkiye’de Twitter’da “halkı kin ve nefrete tahrik” diye sanatçı tutuklatan, Cumhurbaşkanı’nı eleştirdi diye şarkıcı cancellayanlar, Fransa’da Macron’u yerden yere vurmanın, Paris’in “savaş alanı gibi olduğunu” söylemenin, polisi eleştirmenin keyfini çıkarıyorlar.
Aslında gerçek bir tatil bu.
Birkaç günlüğüne de olsa ülkeden uzaklaşıp Paris’te muhalifliğin, ifade hürriyetinin, gazeteciliğin, protesto hakkının keyfini çıkarıyorsun.
Ne de olsa Paris’te Fransız polisini eleştirmek, protestocuları tutmak, “iç savaş”, “savaş gibi”, “turistler şehri terk ediyor” demek, Fransa’nın sömürgeci geçmişinden girip, Fransızların kibrinden, Macron’un ırkçılığından çıkmak serbest.
Bir sivil polisin koluna girip, seni merkeze çekmeyeceğini, ertesi gün Fransız gazetelerinde hakkında Fransa’yı karıştırmaya gelmiş gazeteci kılığındaki Türk ajan diye haberler çıkmayacağını, mesleğini yaptığın için gözaltı alınmayacağını ve kimsenin aklına seni Türkiye’ye deport etmenin gelmeceğini gayet iyi biliyorsun.
Bunları bilmek ne büyük konfor ve güvence.
Üstelik “Paris yanıyor”, “burası savaş bölgesi gibi” dedikten, savaş muhabiri kaskınla, “press” yazılı havalı kol bandınla haberini geçtikten kısa bir süre sonra şık bir cafe’de kahveni bile yudumlayabilirsin.
Bunu yaparken Paris’in yanmasından, Fransa’nın karışmasından duyduğun memnuniyeti saklamana bile gerek yok.
Zaten tam da izleyicilerin beklediği bu muzaffer sevinç hissi.
Biraz “Onlar bizim ülkemizdeki gösterileri böyle verdi, şimdi sıra bizde” tatmini, bir miktar “neredesin ey demokrasi havarisi Batı” seslenmesi…
Hepsi bu kadar.
Nahel’in kim olduğunu falan karıştırmaya bile gerek yok.
Çünkü Nahel bahane, bu derin ve tarihsel tatmin hislerini yaşamak için yanan Paris’te olmak şahane.
O yüzden aynı günlerde Batı Şeria’daki Cenin mülteci kampına İsrail ordusunun son 20 yılın en büyük operasyonunu düzenlerken, en az 10 Filistinli öldürülmüşken olay yerine gitme imkanı olan iktidara yakın medya tercihini Paris’ten yana kullandı.
Filistinli kardeşlerimize desteğin bu aralar fazla müşterisi yok.
Ne de olsa dünkü Kabine toplantısından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan da Paris’teki olaylar hakkında konuştu ama ilişkilerin düzeldiği İsrail’in ölümcül büyük operasyonuyla ilgili bir şey söylemedi.
Fransa için de şöyle dedi:
“Fransa’da başlayarak yayılan olayların kökeninde sömürgeci zihniyetin inşa ettiği sosyal mimari vardır. Fransa’daki sosyal patlamadan otoritelerin ders çıkarmaları gerekir, bize hak hukuk dersi verenlerin bugün derin bir sessizliğe bürünmesi manidardır.”
Fransa’daki şiddetli sokak olayları sosyolojik analizi, Fransa’daki göstericiler anlaşılmayı, gösterilerden Fransız otoriteleri ders çıkarmayı hak ediyor.
Onlar sokağa çıktıklarında kaos planının aktörü, dış güçlerin maşası, çapulcu, vandal ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları değil ne de olsa.
Halbuki Fransa’da Macron’dan medyaya konuyla ilgili ağzını açan herkes olaylardan ders çıkarmaktan bahsediyor, şiddete hayır ama göstericilerin mesajı anlaşılmalı diyor.
Fransız gazeteciler de sokaklarda vandal, çapulcu avlayan polis goygoylamıyor. Nahel’i öldüren polis de gözaltında, hatta özür bile diledi.
Yani bize hak ve hukuk dersi verenler ders vermeye devam ediyorlar aslında.
“Demokrasi havarisi Batı” tam orada seninle birlikte. Senin Türkiye’den gelip Fransa’yı özgürce çamura batırıp çıkarmana izin vermek işte o havarilik.
Rahatça Türk bir gazeteci olarak vizeni alıp Fransa’ya gidebilir Fransız polisini eleştirip, ortalığı yakıp yıkan göstericileri tutabilirsin.
Ta ki canlı yayında “yine Paris bu gece de karışacak” haberi yaparken, bir polis yanına kadar gelip “Kenara çekil” diyene kadar.
Üstelik bunu Türkçe söyledi.
Zaten eğer Fransızca söyleseydi, “demokrasinin ve özgürlüğün beşiği olduğunu iddia eden Fransa’da Türk gazeteciye polis müdahalesi” diye yeni bir “ikiyüzlü Batılılar” tiradı duyardık.
Ama Türkçe söyleyince, yani Fransız polis Ankara Balalı çıkınca bir anda “etrafımızda gezerek güvenliğimizi sağlamaya çalışan kahraman Türk polisi” moduna geri dönüldü.
Az önce göstericilerin yanında olan muhabir anında saf değiştirip, polislerin tarafına geçti.
Hatta anlaşılan Paris’teki Türk polisler, Türk gazetecileri merkezlerinde de misafir etmişler.
Bu yakınlaşma biraz daha devam ederse “Paris’te Türk polisine taş atan Arap çapulcular” diye haberler bile görebiliriz
Tabii bu sürpriz karşılaşma bile Fransa’ya ırkçı, mülteci düşmanı derken bir durup düşünmeye vesile olmuyor.
Halbuki olayın kendisi “benim üzerimde biraz düşünsene” diye bağırıyor:
Paris’te Türk kökenli Fransız polis, polis şiddetine karşı sokaklara çıkan Mağripli Müslüman gençlere karşı…
Bu arada Türk gazetecilerin sosyal medyada 30 saniye takdir görmek uğruna sorduğu YPG’li alakasız sorularına bile “bu benim konum değil” diyerek nezaketle cevap veren Paris belediye başkan yardımcısı da Martinikli.
Irkçı, mülteci düşmanı çiftestandartlı Fransızlar kuyusu içine atılan eski belediye başkan yardımcısı Fransa’nın sömürgesinden geliyor, yıllarca sömürgecilik, ırkçılık karşıtı mücadele vermiş eski bir gazeteci, sosyalist bir siyasetçi.
En son “ırkçılık tartışılırken beyazlar susmalı” demiş birini ırkçı, çifte standartlı ilan etmek herkese nasip olmaz.
Bunun için ismet sıfatına sahip bir milletin mensubu, hep tek standartlı bir devletin vatandaşı olmak gerekirdi.
Paris yanarken aynı sıralarda ise Türkiye’de komşular arası kavgadan sonra binlerce kişi Dilovası’nda “ülkemde Suriyeli istemiyorum” diye yürüyüşe geçiyor, faturanın çıkarıldığı 10 Suriyeli deport ediliyor, İzmir’de Arapça tabelalar indiriliyordu.
Neyse ki bunlara tepki gösteren Suriyeliler geceleri araba yakıp, karakol taşlamadı.
O zaman görürdük ırkçılığı, çifte standardı, gösteri hakkını, özgür gazeteciliği…
Çok fazla bunların üzerinde düşünüp, kafa karıştırmaya gerek yok.
Kahrolsun ırkçı, iki yüzlü, çifte standartlı çökmekte olan Batı.
Benim ülkemin insanını Fransız polisi olarak görmek bile ne güzel…
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.09.2025
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025