Yıldıray OĞUR
Geçen yıl 29 Ekim Resepsiyonu için Çankaya Köşkü’ne gittiğimde duymuştum. Ahmet Necdet Sezer, mesai saati bitince Köşk’ün internetini kapattırırmış. Dizüstü bilgisayarı olmayana kız verilmediği 2007 yılında Köşk’ün bilgisayarları, o günlerde bile artık bilgisayarın atası bir tür abaküs muamelesi çekilen 386 ve 486 diye bilinen modellerden oluşmaktaymış. Bilgisayarlar Orta Asya’dan atalarımız tarafından atlarının terkisine atılıp getirilmiş kadar eski olunca gece yarısı Dışişleri’nden gelecek özel bir e-postanın yarattığı krizler, çalışmayan printer’lar, mesai saatleri dışında Köşk’e ulaşamamayla ilgili epeyce komik hikâye duydum...
Yedi yıl boyunca askerî okul mezuniyet törenleri, resmî bayramlar dışında, bakımsızlıktan dökülen Köşk’lerinde oturmayı tercih etti Sezerler. Örnek ve Balbay günlüklerinden biliyoruz ki Köşk’teki günlerini de askerlerle darbe imalı konuşmalar yapmakla, ataması istenen bürokratların eşleriyle ilgili magazin raporlarını okumakla, Başbakan’a “Kürt Sorunu” dedi diye hesap sormakla geçirdiler.
Bir e-muhtırayla önü kesilmeye çalışılan Abdullah Gül ise –talihin bir cilvesi olacak– dört yıl sonunda dünyanın ilk e-cumhurbaşkanı olma yolunda ilerliyor.
Bir tweet mesafemizde olmanın devlet adamı ciddiyetine halel getirmediğinin en erken farkına varan siyasetçi olan Cumhurbaşkanı Gül, şimdi de facebook ve YouTube’da sayfalar açtı. Cumhurbaşkanı’nın facebook sayfası ilk gün itibariyle yorum yağmuruna tutulmuş.
Bir kullanıcı Cumhurbaşkanı’nı internet usullerine uygun olarak selamlamış: “Slm.sayın Cumhurbaşkanım” Bir başkası ise Gül’ün, artık gençlerin özel olarak facebook için çektirdiği arkasına Boğaz’ı aldığı profil fotoğrafının altına şöyle yazmış: Bıyıklar iyi ♥
Gül’ün sayfasındaki yorumlarda tartışmalar bile başlamış. İlk gün iş isteyenlerin, atamasını bekleyen öğretmenlerin akınına uğrayan sayfadaki yorumlardan birinde bir kullanıcı “Sayın Cumhurbaşkanı bu iki arkadaşı özellikle hiç bir kamu kuruluşuna almayın lütfen” diye yazmış. Bir başkası hemen alttaki yorumda cevap vermiş: “İnsanlar sizin gibi kuyumculukla uğraşıp işleri tıkırında olsa emin olun burada sayın cumhurbaşkanından sorunlarına çare olmalarını beklemezdi.”
Gül çiftinin fotoğrafları altına “Ay birbirinize çok yakışmışsınız” yazanlar, “iki cihan saadeti” dileyenler...
Hâlâ Cumhurbaşkanı’na ulaşamıyorum diyenler ise i-Phone ve i-Pad store’lardan cumhurbaşkanı uygulamasını indirip, 24 saat Cumhurbaşkanı’nı ceplerinde taşıyabilecek. Bir zamanlar cumhurbaşkanının ancak askerî darbelerle “indirildiğini” görmüş bir ülkenin vatandaşları için iyi haberler bunlar...
Cumhurbaşkanlığı ayağa düşürüldü yani. Bir demokraside tam da düşmesi gereken yere...
İnterneti, soysal medyayı boş ve sufli işler olarak görüp, milletvekillerine “Twitter’la olmaz, o tezek kokusunu hissedeceksiniz" diye çıkışan Başbakan, e-cumhurbaşkanının yanında 2007’de mesai saati bitince interneti kapatan Sezer gibi kaldı biraz. Twitter’da bir yaşam koçu edasıyla hayata dair tavsiyeler paylaşan Devlet Bahçeli, twitter’ı öfkesini deşarz için kullanan Kılıçdaroğlu bile Başbakan’la karşılaştırıldığında Cilalı Taş Devri’nde sayılabilir.
Az önce böyle bir cumhurbaşkanı için ben de “like” tuşuna bastım... Sayın Cumhurbaşkanı bunun ne anlama geldiğini, ilk haftalık olağan görüşmenizde Sayın Başbakan’a da anlatabilir misiniz?
Haydi Emine Hanım GATA’ya...
Geçen hafta Emine Hanım’a daha önce kapısından çevrildiği GATA’ya gidip hastaları ziyaret etmesi için çağrı yapmıştım. Bence bu durum askerî vesayet düzeninde nerede olduğumuz hakkında, 30 Ağustos’ta kutlamaları Genelkurmay Başkanı yerine Başkomutan’ın kabul etmesinden çok daha fazla şey söyleyecek bize. Dün Cihan Haber Ajansı “Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nden bir açılım daha geldi. Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) acil servisi, bütün vatandaşlara hizmet vermeye başladı” diye bir haber geçti.
Bu ayıbın bir gün daha sürmemesi gerek Emine Hanım. Size karşı yapılan bu ayıbı kendisine karşı yapılmış gibi hisseden annemin özel ricasıdır: Lütfen bir vesile bulup GATA’ya gidin bizi bu utançtan kurtarın...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025