Yıldıray OĞUR
Ankara’da CHP’nin düzenlediği 29 Ekim yürüyüşündeki bir kare ilginçti. CHP Gençlik kollarından gençler ortalarına Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu da alarak ellerinde tuttukları fotoğraflarla poz vermişlerdi. Yan yana duran fotoğraflarda Atatürk, İnönü ile birlikte Uğur Mumcu, Yılmaz Güney ve Mahir Çayan da vardı. En tuhaf olanı bir suikasta kurban gitmiş Uğur Mumcu ile 70’lerde bir İsrail Başkonsolosu ve üç İngiliz görevliyi kaçırıp öldürmüş, 14 yaşında bir kızı saatlerce rehin almış Mahir Çayan’ın fotoğraflarının yan yana tutuluyor olmasıydı herhâlde.
Hâlbuki bundan 9 yıl önce bu yürüyüşün yapıldığı güzergâh üzerindeki Tandoğan Meydanı’nda toplanan milyonlarca CHP’li ellerinde bayraklar ve Atatürk fotoğrafları, arkalarında ordunun olduğu öz güveniyle “başörtülü cumhurbaşkanı eşi istemiyoruz” diye bağırıyor, Cumhuriyet Gazetesi’nin Başyazarı ve sahibi İlhan Selçuk Ankara’da kuvvet komutanlarını dolaşıp hükümete karşı güç birliği imkânlarını arıyor, iktidar partisine karşı kapatma davası açılabiliyordu.
Bu 10 yılda ordu laiklerin sandıktaki açığını dengeleyen, onları koruyup kollayan gücünü ve etkisini kaybetti. CHP; devleti, statükoyu temsil eden Baykal’dan, Dersimli, muhalif, sola yakın Kılıçdaroğlu’na, Cumhuriyet gazetesi ise eski statükocu, yaşlı ulusalcılardan daha genç ve sol bir çizgiye doğru kaydı.
Yıllarca ordunun konforuna alışmış kesimlerde oluşan boşluk ve güvensizlik hissi, 2013 Mayıs’ında bir park için milyonlarca insanın haftalarca sokaklarda kalması ve bir zamanlar rejimin koruyucularının yüzleri maskeli direnişçilere dönmesine neden olmuştu.
Meclis’teki, medyadaki muhalefet yerini sokaklardaki direnişçiye bırakınca iktidarın kendini koruma refleksleri ortaya çıktı, sertleşme her iki tarafı daha da biledi, herkes bir cephede yerini aldı, diyalog imkânları azaldı, laik ve muhafazakâr cemaatler arasında zaten var olan nefret, güvensizlikler büyüdü.
Bu arada ‘’cemaat’’ devreye girdi. Türkiye’deki laiklerin hamisi gibi davranan, Suriye meselesinde AK Parti iktidarıyla çatışan Batı’nın değişen tavrını da arkalarına alacaklarını düşünerek (ya da zaten onunla paslaşarak) AK Parti iktidarına karşı 17/25 Aralık saldırılarını başlattı.
O tarihten itibaren Türkiye’deki muhalefet hükümete karşı siyasetini, kısa bir süre önce bütün kötülüklerin anası bellediği cemaatin operasyonları, cemaatin polislerinin, savcılarının iktidara karşı biriktirdiği, ürettiği malzemenin üzerine kurmakta bir beis görmedi. Cemaat öfkeli gezicilerden kendisine tape gazetesi bile açtı, CHP’yle, MHP’yle ve HDP’yle müttefik hâline geldi, doğudaki asker ve polis taraftarlarını HDP’ye dahi oy verdirdi.
Orduda, yargıda, poliste devletin koridorlarını ele geçirmiş cemaatin fiziksel ve psikolojik saldırılarına, bir süre sonra çözüm sürecini bitiren PKK’nın ölümcül ve psikolojik saldırıları da eklendi.
Böylece AK Parti’nin karşısında muhalefet cephesinde geriye iki ana ve dişli aktör kaldı; Geniş bir tabanı, siyasi partileri, gazeteleri hatta insan hakları örgütleri olan bir terör örgütü ve ordu, polis, yargı ve üst düzey bürokraside büyük hâkimiyet sağlamış, medya gücü, operasyonel gücü, parası ve yurt dışında güçlü bağlantıları olan bir cemaat.
Geri kalan muhalefet de bu güçlü, öfkeli, ateşli iki bloğa (PKK ve cemaat) doğru kaymaya, onlarla müttefik hâle gelmeye, onların malzemeleriyle siyaset yapmaya onların hakikatlerine inanmaya, en azından iktidara karşı onların müttefikliğini kaybetmemek için esnemeye başladı.
Karşısındaki muhalefet cephesi şiddet ve gayrimeşru yöntemler üzerinden hareket ettikçe, iktidar da onlarla mücadele edecek araçlarla, yöntemlerle, söylemlerle donandı. Cemaat, PKK ve batının topyekûn saldırısı altında olma hissi iktidar cephesinde bütün güvenlik kalkanlarını ortaya çıkardı, açılımları kapattı, güven sorunu içeriye doğru kapanmaya sebep oldu.
Temel meselesi iktidardan bir an önce kurtulmak olan muhalefet cephesinin ise bir kısmı PKK ile Ankara’da İstanbul’da otobüs bekleyen insanları canlı bombalarla katletmesine karşı bile sesini çıkaramayacak bir mesafesizliğe ulaştı, akademisyenler, aydınlar ve gazeteciler kendilerini PKK propagandasına teslim ettiler. Bir grup ise cemaatin imkân ve malzemeleriyle muhalefet yapmayı tercih etti, onların gücünü sorgulamadan, haklarında paralel devlet iddiasını karikatürize ederek, ürettikleri propaganda malzemesinin gönüllü dağıtıcısı oldular.
PKK’nın yüzlerce insanın ölümüne neden olan hendek terörü ve FETÖ’nün kanlı 15 Temmuz darbe girişimiyle, pragmatik olarak bu iki terör örgütüyle yakınlaşan, iş birliği yapan kesimler, organik ilişkilerinin düzeyine bakılmaksızın devletin gözünde kriminalize oldular, gözaltılar, tutuklamalar yaşandı.
Bu ittifakların, yakınlaşmalarının en somut, en gözle görünür hâli Cumhuriyet gazetesinde yaşandı. Eski Kemalist kadronun yerini bu muhalefet blokunu korumak, bir arada tutmak isteyen daha esnek ve pragmatik bir ekip aldı.
Birkaç yıl önce Cumhuriyet’in başyazarını, Ankara temsilcisini gözaltına almış cemaat savcıları Cumhuriyet’in manşetlerinden seslerini duyurmaya, cemaatin askerlerinin-polislerinin elde kalmış dosyaları bu gazetede haber olmaya başladı. MİT tırları belgeleri de bu gazeteye geldi, “DAEŞ’e giden tırlar” diye yalanlarla köpürtülerek bu malzeme üzerinden içeride ve dışarıda siyaset yapıldı.
Aynı pragmatik iş birliği PKK/HDP’yle de yaşandı. Bu uğurda canlı bombalı katliamlarda bile failin adını saklayan, Kandil’de yere izmarit atma yasağından apoloji yapabilen, hendek teröründe PKK’nın imdadına “katliam yapan devlet” haberleriyle koşan merkez medyada tek ses hâline geldiler.
Bu pragmatik ittifakların, paslaşmaların organik bir ilişkiye dönüşüp dönüşmediğini, gözaltıları gerektirecek hukuki sonuçlar çıkarıp çıkarmadığını ortaya çıkarmak savcıların görevi. En başta Cumhuriyetin eski Genel Yayın Yönetmeni’nin darbeden 10 gün önce görevinden istifa edip, yurt dışına çıkmasının bir tesadüf olup olmadığı gibi somut durumların izini sürmek de.
Şu ana kadar ortaya konan gerekçeler ve deliller (Zaman’la benzer manşetler, cemaatçi savcıların röportajları, PKK apolojisi yapılan haberler, MİT tırları meselesi vb.) siyaseten ve ahlaken yanlış, ayıp, kötü ama hukuken ikna edici değil. 76 yaşındaki bir gazetecinin kolundan girilip gözaltına alınmasını, dünyaya böyle bir resim verilmesini açıklayacak bir sebep de ortaya konmuş değil.
Diyarbakır Belediyesi Eş başkanlarını bundan iki yıl önce bütün televizyonların canlı verdiği, üzerine barış nutukları atılmış, yazıları yazılmış Newroz kutlaması organizasyonu ya da yine yıllardır var olan bir mezarlık gerekçesiyle tutuklanması için de aynı şey söylenebilir.
Peki neden iki yıl önce suç olmayan, bugün suç oldu? Ne oldu acaba bu arada?
Muhalefet cephesine göre Türkiye faşizme gidiyor, Erdoğan ihtirasları için ülkeyi ateşe atıyor, zaten bunların (dindarların/muhafazakârların/AK Partililerin) özü faşist, milliyetçi, halk da bu faşizmi destekleyen vicdansız bir sürü.
Hâlâ buradan bir muhalefet bloku çıkarmanın derdinde olanlar içinse Cumhuriyet’e yapılan neyse, PKK’nın resmî gazetesi, her gün PKK liderlerinin boy gösterdiği, katliamlara infaz, eylem diyen, hendeklerde direnen gururlu gerilla hikâyeleri anlatan Azadiya Welat’a, DİHA’ya yapılan da o. (O kadar kendi hakikatlerine gömülüler ki Ankara’da gencecik insanları öldüren canlı bombaların, çocuk milislerin kahramanlık haberlerini yapan Dicle Haber Ajansı’nın kapatılan ofisindeki papağanı aç bırakan vicdansız polis duyarı yapmakta hiçbir beis görmüyorlar…)
Neredeyse çizgi film düzeyinde iyiliği, demokrasiyi, vicdanı temsil ettiklerini, karşılarında ise vicdansız, otoriter, milliyetçi faşist bir iktidarın ve onun koyun gibi peşinden giden bir güruhun olduğuna inanıyorlar.
Bu kadar haklı, iyi, ve doğruyken kendi kitleleri tarafından bile yalnız bırakılmalarına ise o eski sloganla sitem ediyorlar: Susma, sustukça sıra sana gelecek…
Peki, neden susuyor insanlar acaba? Neden bundan beş yıl önce olsa yüz binleri sokağa dökecek bir gözaltı Diyarbakır’da üç yüz dört yüz kişiyi geçmeyen kalabalıklarca protesto ediliyor? Neden Cumhuriyet gazetesinin önüne Cumhuriyet mitinglerini dolduran büyük kalabalıklar akmıyor?
Bu sorularla yüzleşecek cesur insanlar hâlâ çıkmadı.
Çünkü muhalefet, medya, aydınlar, akademisyenler son üç yılda pragmatik ittifaklar kurdukları PKK ve FETÖ tarafından aklen zehirlendi, yetmedi bir de üstüne bu örgütler tarafından böylece kriminalize edildiler, ahlaki üstünlüklerini kaybettiler, müttefiklerinin meşruiyet sınırlarının dışına çıkmasında bir beis görmediler ve şiddetle aralarına mesafe koyamadılar.
O yüzden 246 insanın direnirken hayatını kaybettiği bir darbenin, son bir yılda 1000’i aşkın, sadece 15 Temmuz’dan bu yana 200’ü aşkın sivil, asker, polis, korucuyu öldürmüş, binlerce militanını gözünü kırpmadan hendeklere gömmüş, şehirleri harabeye çevirip, çıkıp gitmiş, otobüs bekleyen, sokakta yürüyen, evine gitmeye çalışan insanların ortasında tonlarca bomba yüklü araçlarla, canlı bombalarla katliamlar yapmış bir terör örgütünün yükü onlarla pragmatik ittifaklar kurmuş kesimlerin üzerine kaldı.
Siyasi kanadı oldukları örgütün cinayetlerinden, katliamlarından sonra hâlâ hiçbir şey olmamış gibi basın özgürlüğünden, demokrasiden bahsedebilen, hendeklerdeki direnişçilere yeterince destek vermedikleri için özür dileyen, göbeğinden bağlı olduğu örgütleri her gün bir askeri, polisi öldürürken, darbede halka ateş açan askerin boğazını kestiler yalanlarıyla duyar yapan HDP’li, DBP’li siyasetçiler, iki yıl önce onlarla müzakere yürütmüş ama buna rağmen her gün kayıplar veren bir devletin daha ne kadar aptala yatmasını bekliyorlardı acaba?
En kötüsü de bunları yaparak, bu ittifakları kurarak sadece kendilerini kriminalize etmediler, bu gayrimeşru saldırılar ve terör yüzünden Türkiye’nin bütün atmosferini de zehirlediler, büyük zorluklarla elde edilmiş demokratik kazanımların geri gitmesine neden oldular, haklı eleştirilerin ve meşru ve büyük bir ihtiyaç olan muhalefetin sözünün kıymetini azalttılar, insan hakları, hukuk mücadelesinin elini zayıflattılar.
Şimdi şikâyet ettikleri iktidarın biçimini de muhalefetin meşruiyet sınırlarının dışına çıkması, şiddetle arasına mesafe koyamaması belirledi.
O yüzden “korkunç diktatör Erdoğan”, “faşist AKP” tespitleri dışında kendilerine dönüp bakmadıkça, şiddetle ve gayri meşru yapılarla aralarındaki mesafeyi açmadıkça, ortaya toplumu yanına alacak, ahlaki üstünlüğü ele geçirecek bir muhalefet cephesi ve iktidar alternatifi çıkmayacak.
Zannettiklerinin aksine her zaman sağduyuyu temsil etmiş büyük kalabalıklar susacak, hukuk ve demokrasi değil intikam istediklerini ortaya koyan o slogandaki gibi “devran uzun bir süre daha dönmeyecek”, en çok onların eseri olan bu sıkışmışlıkta çözüm, barış, demokrasi isteyenlerin sesleri zayıflayacak.
Her şeye rağmen Ergenekon ya da KCK operasyonları tecrübesi toplumsal meselelerin, siyasetin, entelektüellerin çözmesi gereken sorunların polisler ve savcılar marifetiyle, yaptıkları, söyledikleri hoşumuza gitmeyen insanların hepsini tutuklayarak çözülemeyeceğini, hatta bunun sorunları daha da büyüttüğünü net biçimde ortaya koymuş olmalı.
İktidara düşense hem dışarıda Türkiye’nin fotoğrafında odağın darbeye direnen cesur insanlardan başka bir yere kaymasına müsaade etmemek ama en çok da içeride korku yerine ümidi artıracak tedbirlere öncelik vermek, terörle ve gayrimeşru yapılara karşı haklı ve hepimiz için hayati olan mücadeleyi verirken, demokratik standartları düşürmemek, arada kalmış kesimleri kazanacak açılımlar yapmak, demokratik adımlar atmak ve böylece pozitif gündemi ve ahlaki üstünlüğü kaybetmemek olmalı…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları









































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025