Yıldıray OĞUR
“Mücadeleyi kazandık diyen Vali’ye esnaf hala meydan okuyor. Manav ve kabzımallara göre karaborsayı bizzat belediye yaratıyor. Vali ise ‘Suyu bulandırmak istiyorlar fakat yakında aldığımız tedbirler semeresini verecektir’ dedi.”
Bu aralar karşımıza çıktı çıkacak gibi duran haber bundan 64 yıl önceki gazetelerden.
1955 yılında Türkiye yine hayat pahalılığını, el yakan meyve, sebze, et fiyatlarını konuşuyordu. Ve bir de buna çare olarak İstanbul’da açılan tanzim satış mağazalarını.
İstanbul’un Valisi ve Belediye Başkanı olan Fahrettin Kerim Gökay’ın açtırdığı tanzim satış mağazalarında yok yoktu. Temel yiyecek maddeleri, meyveler, sebzeler hatta biriket ve kömür bile satılıyordu.
Gazeteler o gün Mısır Çarşısı’nda tanzim satış mağazasına ucuz karpuz geldiğini duyuruyor, Fatih’teki mağazada bir kuzunun nasıl kapışıldığının fotoğraflı haberleri yapılıyordu.
Ama esnafı, kabzımalı bir hayli kızdıran mağazalardaki ürünler kimseye yetmiyor, anında tükeniyor, yetersiz arz piyasadaki fiyatları da düşüremiyordu.
Ama uzun yıllar adı domatesle birlikte anılma pahasına Vali Gökay zabıtayla, polis copuyla fiyatları düşürmekte kararlıydı. Bu ısrar ise daha ciddi bir soruna neden olmuştu: Karaborsaya.
Resmi olmayan bu narh uygulaması yüzünden elindeki ürünü zarar ettiği fiyata satmak istemeyen esnaf, ürünlerini tezgaha çıkarmıyor, her ürün müşterisini karaborsada buluyordu.
Peki nasıl olmuştu da 1950’den beri liberal bir ekonomik programı uygulayan Demokrat Parti iktidarının beşinci yılında devlet çarşıda tezgah açıp domates satmak zorunda kalmıştı?
Üstelik ülke 1950’dan 1954’e kadar sırasıyla yüzde 9,4, yüzde 12,8, yüzde 11.9, yüzde 11,2 oranlarında da büyümüşken...
Savaş sonrası ABD’nin bütün Avrupa’ya gönderdiği Marshall Yardımları ile tarımda rekorlar kırılmış, ülkenin her yerinde yol, baraj, liman inşaatları başlamış, yıkılıp yeniden inşa edilen şehirler şantiyeye dönmüştü.
Aslında tam da sebep buydu. Demokrasiye geçmiş taze bir iktidara açılan krediler, Marshall yardımları hızlı bir büyüme ve plansız harcamalarla tüketilmiş, hazinenin ödemeler dengesi bozulmuş, dış ticaret açığı büyümüştü.
Enflasyon yüzde 4.9’dan yüzde 9’a fırlamış, dolar fiyatı karaborsada iki katından (5,6 TL) işlem görmeye başlamıştı. 1953 yılından itibaren rakamlar bir krizin habercisiydi.
Hükümeti yaklaşmakta olan yüksek enflasyon ve devalüasyon için uyaranlardan biri de 1953’de bir rapor yazması için ülkeye davet edilen Harvard Üniversitesi’nin ünlü ekonomi profesörlerinden Hollis Chenery’di. Amerikan yardım kuruluşu USAİD’in başkan yardımcısı da olan Chenery yazdığı raporda planlı ekonomiye geçilmesini tavsiye ediyor ve “paraları sanayi yatırımlarına değil, tarıma harcayın” diyordu. Ama rapor hükümet için fazla “Sovyetik” bulunmuş, çekmeceye kaldırılmıştı.
Ama artan masrafları karşılamak için ülkenin acilen dış krediye ihtiyacı vardı. 1954’de büyüme oranı birden -3’e düşen, enflasyonu yüzde 9’a fırlayan bir ülke kredi verecekler için çok cazip değildi. Yine de Dünya Bankası Türkiye’ye kredi vermekte istekli olunca Cumhurbaşkanı Celal Bayar, görüşmeler için 1954’de ABD’ye gitti.
Bankanın önüne devasa yatırım projeleri için yüksek bir rakam konmuştu. Rakamı yüksek bulan Dünya Bankası başkan yardımcısı görüşme sırasında İngilizce olarak “But this is beyond Turkey’s credit worthiness” demiş, fakat başkan yardımcısının rakamın Türkiye’ye açılabilecek kredi limitini aşan bir miktar olduğunu söylemeye çalışırken kullandığı teknik terimi, çevirmen “Ama Türkiye’nin itibarı yok ki” diye çevirince Bayar küpleri binmişti. Derhal yanındakilere bir talimat verdi ve Dünya Bankası’nın Türkiye temsilcisi “persona non grata” yani istenmeyen adam ilan edilmişti.
Bir çeviri hatası yüzünden bir gecede istenmeyen adam ilan edilen Dünya Bankası Türkiye temsilcisi Piet Lieftinck
de sıradan bir isim değildi.
Hollanda ekonomisini savaşın sonunda ayağa kaldıran Maliye Bakanı’ydı. Türkiye’den kovulduktan sonra Dünya Bankası’nda uzun yıllar yöneticilik yapmış, bu muamele yüzünden en yakın kredi kaynağı olan Dünya Bankası’nın kapıları DP iktidarına kapanmıştı.
Sovyetlerden de istenen kredi bulunamadı. Ekonominin toparlanması için danışmanlık almak üzere ülkeye davet edilen ekonomistler hep aynı tavsiyelerde bulunuyordu: Kalkınma planları yapın, harcamaları azaltın, bütçe dengelerini koruyun, ekonomiyi ehil insanlarla rasyonel yönetin.
O raporlardan birini yazan yine Hollanda’nın savaştaki açlık yıllarından bir tarım devi haline gelmesini sağlayan planlamaları yapan isimlerden, ilk Nobel ekonomi ödülünü almış Prof. Tinbergen’di.
Ama popülizm, seçimleri kaybetme endişesi, ehliyet yerine sadakatle belirlenmiş kadrolar, radikal adımların atılmasını engellemiş, enflasyon yükselmeye, bütçe açığı büyümeye devam etmişti. Döviz eksikliği yüzünden ithal ürünlere yasaklar getirilmeye başlanmıştı.
İşte ekonomide yapısal çözümler yerine, halkın tepkisini azaltacak geçici çözümlerden biriydi tanzim satış mağazaları...
Ama mağazalar da derde çare olmadı. Bir yıl sonra, yerlerini İsviçreli ortağıyla perakende sektörüne giren Koç’un Migroslar aldı. Hükümet bu kez perakende şirketleriyle toplantılar yaparak fiyatları kontrol etmeye çalıştı ama yine olmadı. Piyasa sonunda kendi fiyatını buluyor ya da karaborsa ortaya çıkıyordu.
Geriye iki seçenek kalmıştı ya IMF’yle anlaşılıp ve acı reçete içilecek ya da serbest piyasadan daha büyük geri adımlar atılacaktı. Yaklaşan seçimler öncesi ikincisi seçildi. 1956 yılında Milli Koruma Kanunu çıkarıldı. IMF Türkiye’ye kredi vermekten vazgeçti.
Devlet tabir caizse sopayla piyasaya daldı. Memurlar yollarda kamyonları durduruyor, depolar basılıyor, fiyatları yükselttiği iddia edilen fırsatçılardan her gün bir ikisi tutuklanıyordu. Ekonomik kriz devlet eliyle sosyal bir krize dönmüştü. Dolar 5,6 TL’den 9 TL’ye yükseldi. Kıtlık, karaborsa baş gösterince 1958 yılında nihayet devalüasyon ve acı reçeteli bir istikrar programı geldi. 1961 yılında ise ilk IMF anlaşması.
Türkiye tanzim satış mağazaları adını daha sonraki yıllarda da ekonominin içine girdiği benzer kriz dönemlerinde duydu.
1960’dan sonra darbecilerin çıkardığı belediye yasası ile belediyelere verilen “halkın tüketimi ve sağlığını koruyucu hallerde tüketimi düzenleme satışı” yapma yetkisini yıllar sonra 1974 yılında İzmir’in CHP’li “halkçı” başkanı İhsan Alyanak kullandı. Belediye açtığı TANSA mağazalarıyla halka ucuz gıda ürünleri satmaya başladı.
Hikaye yine benzerdi. 1965-69 arası parlak bir ekonomik büyüme dönemi yaşanmış ama ardından 1970’de ülke tekrar devalüasyona gitmiş, ardından iyi görünen rakamların arkasında yine kısa vadeli dış borçlar ve eldeki rezervlerle günü kurtarma politikaların sonu yükselen enflasyona çıkmıştı. İzmir’deki tanzim satış mağazaları böyle bir krize çare olsun diye ortaya çıkmıştı. Ama yerel bir sosyal belediyecilik deneyimi dışında fiyatları düşürmekte yine başarısız oldu.
Bir merkezi hükümet uygulaması olarak tanzim satış mağazaları ise 1978’de patlak veren kriz sırasında açıldı. Yine irrasyonel ve popülist ekonomi politikaları, gerekli adımları atmaya çekinen Başbakanlarla yüzde 50’leri geçen enflasyona karşı Ecevit iktidarı ve CHP’li belediyeler çare olarak tanzim satış mağazaları açtılar. Ama sonuç değişmedi. 1980’de enflasyon yüzde 115’lara kadar çıktı, Karaborsa ve kuyruklar aldı başını gitti.
Sürekli kaçılan acı reçete de 24 Ocak 1980 kararlarıyla içildi.
İstanbul’daki belediye tanzim satış mağazaları 1984 yılında artık fiyatları düşürmede bir etkisi olmadığı, ticari işletmelere döndükleri, mağazaların borçlarını belediyelere ve çalışanlarına ödeyemediği gibi gerekçelerle ANAP’lı belediye başkanı Bedrettin Dalan tarafından kapatıldı.
İzmir’de daha başarılı bir örnek olan TANSA’yı ANAP’lı başkan Burhan Özfatura önce kapatmaya yanaşmadı. Daha sonra TANSA hisseleri borsada halka açıldı. Ardından TANSAŞ adıyla şirketleşti, kuruluş amacından uzaklaşmış bir market zincirine dönüştü. 1999’un sonunda da özelleştirildi.
Ve yıllar sonra, tanzim satış mağazaları bugün geri dönüyor.
Aslında hikaye yine benzer.
Ekonomide alınan ve alınmayan büyük kararların sonucu olan enflasyonun, devletin sopasıyla, esnafı, kabzımalı, marketleri denetleyip, korkutarak, ay sonu enflasyon sepetini tanzim satış mağazaları fiyatlarıyla doldurarak düşürülemeyeceğini sadece iyi ekonomistler değil, yakın tarihteki tecrübelerimiz, dünyadaki benzer denemeler de söylüyor.
Ayrıca bu tecrübeler gösteriyor ki, devletin piyasaya doğrudan müdahalesi fiyatları düşürmediği gibi, müdahalenin kapsamı ölçüsünde içeride dışarıda panik havasını ve ekonomiye güvensizliği artırdı, karaborsa ve mal yokluğu gibi daha ciddi krizleri tetikledi.
16 yıl boyunca serbest piyasa ekonomisiyle ülkeyi yönetmiş bir iktidar döneminde, 2019 yılında devlet önlüğünü giyip tezgahın arkasına geçiyor bugün. Ne diyelim, hayırlı işler, bol kazançlar...
Yazarlar
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025
30.08.2025