Yıldıray OĞUR
Üzerinden iki yıl geçmiş bir işkence davası geçen hafta verilen beraat kararıyla sessizce kapandı. Karar istinaf mahkemesinin önünde.
Ama iki yıl boyunca bu davada olan bitenler, Türkiye’de devletin hikmet-i hükümetinden sual olunmayacak bir varlığa dönüşmekte olduğu hükmünü vermek için yeterli.
İki yıl öncesine gidelim.
9 Haziran 2017 günü akşamı Van Gevaş’ta İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün bahçesinde yaklaşık bin kişinin katıldığı bir toplu iftar verilmekteydi.
Saat: 19.34’de bir araçtan Emniyet binasına doğru iki roket fırlatıldı. Roketlerden biri binaya isabet etti, diğeri ise havadayken patladı.
Allah’tan bir iftar sofrasına yönelik bu terörist saldırı maddi hasarla, kimsenin burnu kanamadan atlatılmıştı.
Polis aynı araçla kaçan teröristleri bulmak için operasyon başlattı.
Üç saat sonra Van Valiliği resmi bir açıklama yaparak teröristlerin yakalandığını açıkladı.
Halen Van Valiliği’nin internet sitesinde yer alan duyuruyu bir kere daha hatırlayalım:
“İlimiz Gevaş ilçesinde, 09.06.2017 günü saat 19:34'te ilçe emniyet amirliğine yönelik silahlı saldırıda BTÖ mensuplarınca 2 adet roket atılmış, ilçe emniyet amirliği ile aynı bölgede düzenlenen toplu iftar programı sırasında gerçekleşen saldırıda, herhangi bir can kaybı veya yaralanma olmamıştır.
Şahısların yakalanması amacıyla yapılan çalışmalarda ilçenin Selimiye Mahallesi Bediüzzaman Camii yakınlarında içerisinde bulundukları 56 XX XXX plakalı araçta 3 şahıs yakalanmış, yapılan ilk sorgulamada saldırıyı gerçekleştirdiklerini itiraf etmişlerdir.”
Tuhaflıklar valiliğin açıklamasıyla başlamıştı.
Valiliğin teröristlerin araçları içinde yakalandığını duyurduğu Selimiye Mahallesi Bediüzzaman Camii, roketli saldırının yapıldığı İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne arabayla 10 dakika mesafede, şehir içinde bir yerdi.
Dört saat önce ilçe emniyet müdürlüğüne roketli saldırı yapmış teröristlerin aynı araç içinde Emniyet’e 10 dakika mesafesinde yakalanmış olmaları tuhaftı.
Tabii yapılan sorgularında saldırıyı yaptıklarını hemen itiraf etmiş olmaları da...
Valiliğin açıklamasından kısa bir süre sonra o “sorgu”nun fotoğrafları sosyal medyada yayılmaya başladı.
İlk olarak tvlerde görünen terör uzmanlarının da takip ettiği isimsiz bir hesaptan yayılan fotoğraflarda, ikisi yaşlı biri genç üç kişi yüzleri kan ve morluklar içinde görülmekteydi. Başka bir fotoğrafta ise beyaz bir zeminde başı duvara sıkıştırılmış bir kişinin üzerinde bir polisin eli vardı.
https://twitter.com/onlardiridir/status/873272519901548544?s=20
Gevaş İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün nezarethanesinde çekildiği anlaşılan fotoğraflarla birlikte teröristleri araç içinde gösteren MOBESE fotoğrafı da servis edilmişti. Fotoğrafta dikkat çeken ayrıntılardan biri önde oturan kişinin başındaki dikkat çekici basit beyaz şapkaydı.
O gece sosyal medyada yüzleri dağılmış haldeki “terörist”lerin fotoğrafları “ellerinize sağlık”lı mesajlar ve işkence övgüleriyle dolaştırıldı.
Fotoğrafları ilk dolaşıma sokanlardan biri şöyle yazmıştı:
“Van Gevaş Emniyet Müdürlüğü'ne roket atan şahıs yakalandı. Bırakın kendimi öldüreyim diye ağlayıp kafasını duvarlara vururken görüyorsunuz.
https://twitter.com/fatihtezcan/status/873277074722697217?s=20
Fotoğraflar bazı gazete ve televizyonlarda da haber yapıldı.
https://twitter.com/Aksam/status/873427136920432640?s=20
Fakat fotoğraflarının dolaşıma girmesinden sonra bu kişileri tanıyanlardan, yerel gazetecilerden ve bazı HDP’li ve CHP’li siyasetçilerden itirazlar gelmeye başladı: “Bunlar terörist değil, dağa mantar toplamaya çıkmış esnaflar. Terörist diye yakalanıp işkence edilmiş.”
Eleştirilerin artması üzerine o günlerde TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olan AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı:
https://twitter.com/myeneroglu/status/873848828901949441
“Van Gevaş Emniyet Müdürlüğünde cereyan ettiği iddia edilen olayın incelenmesi için @TBMMinshakkom
olarak suç duyurusunda bulunuyoruz.”
Ama Yeneroğlu’nun bu mesajı bile, çoğunluğu AK Parti seçmeni olduğu anlaşılan binlerce kişi tarafından linç edilmesine yetti.
Tehdit edenler, AK Partili vekilin ajan, terörist destekçisi olduğunu söyleyenler, geleneksel “Reis yalnız” edebiyatı yapanlar, 2019’da aday olursan AK Parti’ye oy yok diyenler...
Sosyal medyada lince dönen tepkilere karşı Yeneroğlu’na sürpriz bir destek veren MHP Osmaniye Milletvekili ve İnsan Hakları komisyonu üyesi Doç. Dr. Ruhi Ersoy da kendi partililerinin tepkisini çekti, partisi tarafından da uyarıldı.
Ama her iki vekilin haklılığı beş gün sonra ortaya çıktı.
Valiliğin “suçlarını itiraf eden teröristler” dediği, dövülmüş fotoğrafları medyaya servis edilen mağdurlar mahkeme tarafından adli kontrolle serbest bırakıldılar.
Gerçek ifadelerle ortaya çıkmıştı.
Aslında her şey Van’da esnaflık yapan 32 yaşındaki Abdülselam Aslan’ın 9 Haziran günü mantar toplamak için ünlü Artos Dağı’na çıkmak üzere arkadaşından arabasını almasıyla başlamıştı.
Aslan, mantar toplamaya giderken 53 yaşındaki dayısı Cemal Aslan, 48 yaşındaki akrabası Halil Aslan ile 29 yaşındaki kayınbiraderi Nejdet Beysüm’ü de davet etmişti.
Dört akraba, Artos Dağı’nın arka tarafındaki yaylada mantar topladıktan sonra öğlen 12.00’de geri dönmek için yola çıktılar.
Bu sırada aracın önünü iki silahlı PKK’lı kesti. Araçtan indirilen dört akraba 500 metre yürütüldükten sonra kimliklerine ve cep telefonlarına el konarak bir mağara götürüldü. Başlarına silahlı bir terörist kondu ve dokuz saat boyunca burada tutuldular.
Hava kararınca mağaradan çıkarıldılar, teröristler “yolu takip edin, yolda arabanızı görürsünüz” diyerek onları serbest bırakmıştı.
Terörist bir saldırıya karıştığından habersiz arabalarına bindiler ve şehre doğru yola koyuldular.
Gevaş’a geldiklerinde önce Nejdet Beysüm’ü evine bıraktılar. Ardından başlarına geleni anlatmak üzere Gevaş Emniyeti’ne doğru gitmeye başladılar. Emniyet’e 10 dakikalık mesafede arabaları durduruldu. Esnaf olduklarını ve başlarından geçeni anlatmak üzere emniyete gittiklerini anlattılar ama kimse onları dinlemedi.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/terorist-diye-dovulen-o-koyluler-mantar-topluyormus-40494778
Gözaltına alınırken yaşadıklarını, savcının sokaktaki MOBESE kamerasından izleyerek iddianamesine yazdıklarından okuyalım:
“Araçtan inen 3 şahıstan 1 numaralı şahsın kollarını havaya kaldırmış biçimde yürüdüğü, 2 ve 3 numaraları şahısların ise yerde uzanır vaziyette üstlerine güvenlik görevlilerince oturulmuş biçimde görüldükleri, bir şahsın 1 numaralı şahsa gelerek önce tekme atarak yere düşürdüğü, sonrasında yerdeyken tekme ve yumruk attığı, 2 numaralı şahsın üzerinde yer alan bir şahsın, 2 numaralı şahsa yumruk attığı, 2 numaralı şahsa, şahsın yanında duran bir şahsın ayağı ile vurduğu ve üzerine bastığı, 3 numaralı şahsa yanına gelen bir şahsın tekme attığı, 3 numaralı şahsa üzerinde oturan bir şahsın yumruk attığı, 2 numaralı şahsın yerden kaldırılıp, bulunduğu yere yatırıldığı bu şahsa tekme ve yumruk vurulduğu...”
Dayak ve kötü muamele Emniyet’e götürüldükten sonra da sürdü.
Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun yoğun takibi ve ısrarıyla İçişleri Bakanlığı’nın açtığı idari soruşturmasında ifadesi alınan mağdurlardan Abdusselam Aslan o saatleri şöyle anlattı:
“İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne getirdiler. Araçtan indirdiklerinde, sağlı sollu koridor yapmışlardı. Koridordan geçerken hakaret edip vurdular. Lavabonun yanında fayansın üzerine bastırarak, kafamı dizlerimin arasına soktular. Ne kadar polis varsa vurup gitti. Tanıyan bir polis, beni nezarethaneye götürdü. ‘Niyetli misin’ dedi. ‘Evet’ dedim. Bir bardak su verdi, içtim. Gelen polisler beni nezarethane demirlerine çekip yüzümü yanaştırmamı istiyordu. Yanaşınca yüzüme yumruk atıyorlardı. Başkomiserin odasına götürdüler. Kafamı kaldırmama izin vermediler. Başkomiser başımı yere çöktürmüş, kafama vuruyordu. Parmak izimi alıp nezarete attılar. Birkaç resmi polis nezarethaneye gelerek resim gösterdi. ‘Ben tanımıyorum’ dedim. Tekme tokat döverek, ‘Bu sensin’ dediler. Lavaboya götürdüler. Bayan doktor ‘Ne oldu?’ diye sordu. Arkamda duran iki polis araçtan düştüğümü söyledi. Ben de ‘Hayır burada çalışan herkes beni dövdü’ dedim. İki polis ‘Sen araçtan düştün’ diye beni zorladı. Yarım saat sonra bizi arabaya aldılar, yüzü koyun aracın içine koyup Bölge Hastanesi’ne götürdüler. Araçta dövmeye devam ettiler. Hastane koridorunda resmi polis bana hakaret ederek, kafama vurdu. Hastaneden Terörle Mücadele Şubesi’ne gelene kadar resmi bir polis beni dövmeye devam etti.”
Bu arada arabadaki dördüncü kişi olan Nejdet Beysüm’ün evini basan polis, onu gözaltına alırken eve büyük zarar vermiş, camlarını kırmış, eşyalarını dağıtmış, Beysüm ve babasına hakaretler etmişti.
Beş mağdur polislerden şikayetçi oldular.
Peki şikayetçi oldukları polisler ya da güvenlik görevlileri kimdi?
Elde ilk gözaltı sırasında çekilmiş MOBESE görüntüleri ve Emniyet nezarethanesinde çekilmiş güvenlik kamerası görüntüleri vardı.
Sosyal medyada aydınlık ve net fotoğrafların çekildiği Emniyet nezarethanesindeki güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen emniyet ve savcılık “ortamın karanlık oluşuna bağlı olarak elverişli bir kayıt yapılamadığı” sonucuna vardı.
Hem MOBESE hem de nezarethane görüntülerinin gönderildiği Jandarma Kriminal de “kameraların açıları, şahısların uzaklığı, ışığın yetersizliği, görüntülerdeki bozulmalar ve yüz detayı elde etmenin teknik olarak mümkün olmaması” nedeniyle teşhiste bulunamadı.
Görüntüleri bir kere de İçişleri Bakanlığı’nın açtığı idari soruşturma kapsamında Van Olay Yeri İnceleme inceledi ama sonuç değişmedi; “Görüntü kalitesi, şahısların kameraya uzaklığı, ışığın yetersizliği” yüzünden polislerin teşhisi mümkün değildi.
Teşhis için şikayetçi ve mağdur beş kişiye kendilerine bu muameleyi yapan görevlilerin eşkalleri çizdirildi, onlara verilen 100’e yakın görevli polis memurlarının resimlerinden teşhis yapmaları istendi.
İddianameye göre Cemal Aslan ve Halil Aslan, “yüzleri yere kapalı olduğu ve havanın karanlık olması” nedeniyle herhangi bir teşhiste bulunamadı. Oğlunun gözaltına alınması sırasında evine zarar veren ve kendilerine kötü davranan polisleri teşhis eden baba Nevzat Beysüm ise savcılıkta ifadesini değiştirdi. Polisleri görmediğini söyledi, sadece kendilerine hakaret eden bir polisi teşhis etti ama ondan da şikayetçi olmadı.
Mağdurlardan Abdüsselam Aslan, kendilerine kötü muamelede bulunan beş polisi teşhis etti. Fakat, bu polislerden dördünün onun “fiziki tarifine uymadığı, olay tespit tutanağında imzaları olmadığından olay anında orada olmadıkları” sonucuna varıldı ve haklarında kovuşturmaya gerek yoktur kararı verildi.
Mağdur Aslan’ın teşhisinde tarif ettiği fiziki özelliklere uyan ve olay anında orada bulunduğu resmen ispatlanabilen tek bir polis vardı: O.Ş.
Soruşturma sırasında mağdurların avukatı Servet Haznedar ilk gözaltı sırasında ve nezarethanede çekilen görüntüleri savcılıktan talep etti ama ne tuhaftır ki onun talebinden dakikalar sonra soruşturma için gizlilik kararı verildi.
Sonunda iddianame yazıldı. Beş mağdurun ve onlarca polisin adının geçtiği olayda tek mağdur Abdüsselam Aslan, tek şüpheli ise onun teşhis ettiği polis memuru O.Ş.’ydi.
Savcı, O.Ş. için “kasten yaralama’ ve “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması”ndan bir buçuk yıldan dört buçuk yıla kadar hapis ceza istedi.
Ama iddianamesinde sık sık yaralanmaların basit ayakta tedavi edilebilecek yaralanmalar olduğunun, güvenlik güçlerine verilen güç kullanma yetkisinin altını çizdi, şüpheliye suçlamaları yöneltmeden önceki cümlelerinde “müştekinin çeşitli tarih ve aşamalarda verdiği ifadelerin kendi içerisinde çelişkiler barındırdığını” vurguladı, “yargılaması yapılarak ve çelişkiler değerlendirilerek” karar verileceğinin altını çizdi.
İddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi ve bütün delillerin üzerindeki gizliliğin kalkmasından sonra yaşanan bir olay ise hukuk tarihine geçebilecek türden.
Mağdurların avukatı Servet Haznedar davaya bakan Gevaş Asliye Ceza Mahkemesi’ne başvurarak soruşturmanın en önemli delilleri olan gözaltı sırasındaki MOBESE görüntülerinin ve nezarethanedeki güvenlik kamerası kayıtlarının bir örneğini talep etti.
Yeni mezun genç bir hakim olan mahkeme başkanı ise bu talebe şöyle cevap verdi: “Müşteki vekilin talebi CMK’nın 234. Maddesinin b bendinde belirtilen yetkilerinin sınırını aştığı ve talep ettiği kayıtların dosyanın delili olmasından dolayı talebin reddine.”
Yani bir hakim, bir avukata müvekkillerinin yargılandığı davanın en önemli delillerini, üstelik “bunlar dosyanın delili” gibi tuhaf bir gerekçe göstererek vermedi.
Mahkemenin geçen hafta karar duruşması vardı. Beklenen oldu.
Mahkeme “müştekinin olay yerinde bulunmayan polisleri dahi teşhis edişi ile sanık hakkında teşhisinin de sağlıklı olmadığına”, “kamera kayıtlarında teşhise elverişli veri tespit edilememesine” deyip, Türkiye’de hakimlerin mahkemelerde uzun süredir unuttuğu “şüpheden sanık yararlanır” ilkesine dayanarak davanın tek sanığı polis memuru O.Ş.’nin beraatına karar verdi.
Karar istinaf için Erzurum’daki Bölge Mahkemesi’nin önünde.
Bakalım kenar-ı Van Gölü’nde kurtların koyunları kapmasının hesabı nereden dönecek.
Mesele vatandaşın devlete değil de devletin vatandaşa hesap vermesi olduğunda yine ışıklar yetersiz, kişiler kameranın görüş mesafesinin dışında, şüphe de sanıktan yana olmaya devam mı edecek?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025