Yıldıray OĞUR
“Meclis’te Af Kanunu görüşülüyor. Af tasarısı geniş kapsamlı. Sağcıları, solcuları ve adli mahkumları da içine alıyor. Bizler cezaevinde çıkacak kanunu bekliyoruz. Maddeler birer birer geçiyor. Gönül ferahlığı içinde yatıp uyuyoruz. Sabah uyanınca bizi bekleyen tatsız bir sürpriz var: Düşünce, ifade ve örgütlenme hakkını hedef alan maddeler af dışı kalmış.”
Alıntı, geçen hafta Oral Çalışlar’ın Posta gazetesinde çıkan “Cezaevleri boşalırken muhalif tutukluya engel” başlıklı yazısındandı.
Yazıda anlatılan bütün tartışmalar, kaygılar, tehditler o kadar güncel ki bir an için Meclis’te görüşülmeye başlanan “infaz düzenlemesi”nden bahsettiğini düşünüyor insan.
Ama hayır, 46 yıl önceki af yasasından bahsediyor.
Kendisinin de bir siyasi tutuklu olarak hapishanede beklediği 1974 Affı’ndan.
Tam adı “Cumhuriyetin 50. Yılı Nedeniyle Bazı Suç ve Cezaların Affı” ydı.
Ama af Cumhuriyet’in 50’inci yıldönümü olan 1973’de değil, 1974’de gündeme gelip yasalaşmıştı. Yürürlük tarihi olarak 29 Ekim 1973 esas alınmıştı.
Çünkü her ne kadar “Cumhuriyet’in 50’inci yılı için” dense de affın amacı aslında 12 Mart darbesinin açtığı toplumsal tahribatı gidermekti.
Zaten Türkiye’deki af yasaları genelde darbeler ve büyük kırılma dönemlerinin açtığı yaraları, verdiği hasarları kapatmak için çıkarılmıştır.
DP’nin 1950’de iktidara gelmesinden sonra tek parti döneminin adaletsizliklerini temize çekmek için çıkarılan aflar, 27 Mayıs’ın ardından 1962’de hapishanedeki DP’liler için çıkarılan “Katilleri affedemezsiniz” diye büyük sokak gösterilerine neden olmuş af, 12 Eylül hukukunun hapse attığı insanlar için 1991’de çıkarılan af bunun örnekleri.
1974 affı da 12 Mart’ın ardından başlatılan büyük tutuklama dalgalarıyla ortaya çıkan siyasi ve toplumsal gerilime karşı gündeme gelmişti.
Askerlerin, 12 Mart 1971’de verdikleri muhtırayla hükümeti istifa ettirmelerinin iki sebebi vardı.
Birincisi; 9 Mart 1971’de Madanoğlu- Avcıoğlu cuntasının darbe girişimini engellemek. İkincisi 1968’den itibaren artan devrimci gençlik örgütlerinin silahlı-silahsız faaliyetlerini bitirmek.
Cuntayla ilişkili ya da ilişkisiz yüzlerce yazar, entelektüel, siyasetçi meşhur Ziverbey’e toplanmış, haklarında uçak kaçırmadan, bomba yerleştirmeye kadar tuhaf gerekçelerle davalar açılmıştı.
Aynı şekilde sol hareketle bir şekilde ilişkili olan neredeyse herkes de şiddete karışmış olsun ya da olmasın komünizm fikrini suç sayan TCK’nın meşhur 141 ve 142’inci maddelerinden içeri alınmıştı.
İrticai fikirlerle ilgili ceza kanunundaki 163. maddeden de tutuklananlar vardı.
Yani 12 Mart darbesinden dört yıl sonra siyasi fikirleri ve eylemleri nedeniyle binlerce insan hapishanelerdeydi.
Üç yıl süren askeri rejimden sonra 1973’de ilk seçimler yapılmıştı.
Seçimlerde büyük bir sürpriz olmuş ve ortanın solu fikriyatını savunan Ecevit’in CHP’si sandıktan birinci parti olarak çıkmıştı.
Ama 185 milletvekiliyle hükümeti kuracak çoğunlukları yoktu.
Seçimin bir başka sürprizi de Necmettin Erbakan’ın Milli Selamet Partisi’ydi. (MSP) Üç yıl önce 12 Mart darbecilerinin kapattığı Milli Nizam Partisi’nin yerine kurulan MSP, büyük bir başarıya imza atarak Meclis’e 48 milletvekili sokmuştu.
Ve hiç beklenmeyen oldu ve asla yan yana gelmeyeceği düşünülen CHP ile MSP anlaşarak Ocak 1974’de koalisyon protokolünü imzaladılar.
Bülent Ecevit’in Başbakan, Necmettin Erbakan’ın Başbakan yardımcısı, Deniz Baykal’ın Maliye, Turhan Güneş’in Dışişleri, Oğuzhan Asıltürk’ün İçişleri, Korkut Özal’ın Tarım Bakanı olduğu hükümet kuruldu. Adalet Bakanlığı koltuğuna ise 41 yaşında genç bir avukat olan Şevket Kazan oturmuştu.
Bu büyük uzlaşmanın ilk hedefini hükümet programını Meclis’te okurken Başbakan Ecevit açıklamıştı:
"Hükümetimiz geçmişin kırgınlık ve acılarını giderecek karşılıklı bağışlama ve hoşgörüye dayanan bir kardeşlik ortamının kurulmasını ilk görev saymaktadır. Toplumumuzdaki iç barışı kurmak üzere düşünce ve inanç suçlarını da kapsayan bir genel af ile orman suçlarına ilişkin affın gerçekleşmesini zorunlu görüyoruz."
Önce CHP ve MSP kendi aralarında uzlaştılar ve ortaya Cumhuriyet’in 50’inci yıldönümü için hazırlanmış bir af kanunu çıktı.
Aslında diğer partiler de cezaevleri fazlasıyla dolduğu için bir affa destek veriyorlardı ama tasarı ortaya çıkınca destek yerini büyük bir öfkeye bıraktı.
Çünkü af tasarısı 141, 142, 146 ve 163 maddelerden ceza almışları da kapsıyordu. Hatta Osmanlı ailesinin erkek üyelerinin yurda girişine de izin veren bir madde de tasarıyı girmişti.
O yılların en büyük, en affedilmez suçu olan “komünistlere” af getiriyordu.
Affın karşısında Demirel’in Adalet Partisi, Ferruh Bozbeyli’nin Demokratik Partisi, Turhan Feyzioğlu’nun Cumhuriyetçi Güven Partisi’nden ve Türkeş’in MHP’sinden oluşan ittifak vardı.
Komisyon görüşmelerinden itibaren kavgalar, yumruklaşmalar, suçlamalar eksik olmadı.
Bugün hepimize tanıdık gelecek suçlamalar, tehditler, vehimler havada uçuştu.
Demirel, CHP’yi anarşinin yanında durmakla suçladı, “17. Türk devleti ilelebet yaşayacaktır” nutukları attı.
Turhan Feyzioğlu “Türkiye’nin kaderi Leninci Atatürk düşmanlarıyla, Abdülhamitçi Atatürk düşmanlarının keyfine bırakılmayacaktır” dedi.
Kürsüye çıkan Adalet Partililer;
“Taviz vermek suretiyle komünistlerin affını temin edenler tarih ve millet önünde unutulmayacaktır”
“Bunları affedenlerin dalalet içinde hatta vatana millete karşı hıyanet içinde olduğunu görüyoruz”
“Cumhuriyetin 50. Yılında iktidara sahip olanlar komünistleri affetme gafleti içinde olmuşlardır.”
“Erbakan’a söylüyorum: Senin affettiklerin yarın halk mahkemelerinde seni affetmeyecektir” gibi ağır cümlelerle yüklendiler.
Eleştirilerin hedefinde böyle bir affa destek vermesi beklenmeyen Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan vardı.
Ama Erbakan da af tasarısında 141 ve 142’liklerin olmasından asla vazgeçmiyor, mahalle baskısına yenik düşmüyordu.
Bir keresinde eleştirilere şöyle cevap vermişti:
“O devir kapanmıştır artık. Anarşik olayları bahane ederek benim istediğim gibi düşüneceksin oyunu sökmeyecektir. Bunu mutlaka sağlayacağız. Bu memlekette herkesin ben böyle düşünüyorum deme hakkı olacaktır. Bütün Batı memleketindeki fikir hürriyeti kadar hürriyet, Türkiye’de de olacaktır. Ancak fikir hürriyet başka şey anarşi başka şey... Düşünceye düşünceyle karşılık verilecektir. Batıdaki tatbikat tıpı tıpına, ne bir gram fazla, ne bir gram eksik aynen uygulanacaktır.
Artık komünistleri affediyorlar sloganını bırakın. Türkiye’de fikirleri baskına altına aldığınız için bugüne geldiniz. Memlekete iç barış, hürriyet havası ile gelecektir. Kimsenin şiddete başvurmağa ihtiyacı kalmayacaktır. 141 ve 142’inci maddeler bir fikri açıklar, şiddetle, anarşi ile ilgili değildir. Ama tatbikatta başka uygulamalar yapılmıştır, bunun günahı fikirde değildir.”
Komisyonda ve Meclis’te af tasarısını MSP’li genç Adalet Bakanı Şevket Kazan savunuyordu ama parti içinde de bir çatlak ortaya çıkmıştı.
MSP içindeki Nurcu olarak bilinen milletvekilleri komünistlerin affına karşıydı.
Affa karşı en sert muhalefeti Adalet Partisi’ni destekleyen Yeni Asya gazetesi yapıyordu.
Gazete bir keresinde “Erbakan yanıltıyor!” diye bir manşetle çıkmış, hapishanelerde 163’üncü maddeden çok fazla kişi olmadığını, Erbakan’a yanlış bilgi verildiğini iddia etmişti.
Hatta gazeteye muhafazakar tutuklular “Af istemiyoruz. Biz hapishanede kalmaya razıyız. Yeter ki anarşistler affedilmesin” diyen mektuplar dahi göndermişlerdi.
Yeni Asya gazetesi imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular, hatıralarında affa karşı verdikleri mücadeleyi şöyle anlatıyor:
“....bizimle münasebeti olan Hüsamettin Akmumcu, Hacı Tevfik Paksu gibi insanları harekete geçirerek, “Bu büyük bir vebaldir. Tarih sizi affetmez. Bu kadar anarşisti affetmeye, sizin bunlara af çıkarmaya hakkınız yok” mesajını verdik. Biz bu noktada gayretli çalışmalarımızla ciddî mesafeler aldık. Sonunda, “Nasıl olur? Elbette af olmaz” noktasına geldiler. Af meselesinde, MSP’nin milletvekillerinden aşağı yukarı yirmiden fazlasını tesir altına aldık.”
MSP içindeki kırılma Meclis’teki oylamada ortaya çıktı. 21 MSP milletvekili oylamaya katılmadı.
Ama buna rağmen af tasarısı CHP ve MSP’nin oylarıyla Meclis’ten geçti.
Ama o günlerde bu yeterli değildi. Kanunun Cumhuriyet Senatosu’ndan da geçmesi gerekiyordu. Senato’da da sadece seçimle gelen partililer yoktu, çoğu emekli asker, eski Milli Birlik Komitesi üyeleri olan daimi senatörler de vardı.
Senato’daki çoğunluk 141,142 ve 146. maddelerde affa karşıydı.
Nitekim Senato’daki oylamalarda aftan hem bu maddeler hem de Osmanlı ailesinin erkek üyelerinin yurda geri dönmesine izin veren madde çıkarıldı.
Uzlaşmazlık yüzünden o günkü yasalara göre af tasarısı 8 senatör ve 8 milletvekilinden oluşan karma komisyona gitti. Komisyonda da “komünistlere affa” karşı olanlar çoğunluk olmuştu.
Af yasasına, 141, 142, 146’ıncı maddelerin kapsam dışı olduğunu söyleyen bir 5’inci madde eklendi.
Son sözü söyleyecek Meclis’te hem karma komisyonun, hem Senato’nun hem de Meclis’in taslakları tek tek oylanacaktı.
Karma Komisyonu’nun 141 ve 142’siz taslağı görüşülürken MSP içindeki af karşıtı kanat tümüyle ortaya çıktı ve 20 MSP milletvekilinin kabul oyuyla affın siyasi mahkumları ve tutukluları kapsam dışına bırakan versiyonu Meclis’ten geçti.
Hemen meşhur katiller, uyuşturucu kaçakçıları, dolandırıcılar, 1964’de İsmet İnönü’ye suikast girişiminden mahkum olmuş biri kişi, Litvanya’dan İstanbul’a uçak kaçırmış bir baba ve oğul tahliye edilmeye başlandı.
Ama siyasi tutuklular ve mahkumlar hapishanelerde kalmıştı. Cumhuriyet’in 50’inci yıldönümü bile onların büyük suçlarını affettirmeye yetmemişti.
CHP, Meclis’ten geçen af yasasının 141 ve 142’den işlenen suçları kapsam dışı bırakan beşinci maddesini eşitliğe aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.
Mahkeme, 2 Temmuz 1974 günü 4’e karşı 11 oyla affın beşinci maddesini esasa girmeden Meclis’teki oylamada yapılan yanlışlar yüzünden usulden bozdu ve iptal etti.
Böylece bir kaç ay sonra af, 141, 142, 146’ıncı maddelerden hapiste olan siyasi tutuklu ve mahkumları da kapsadı.
Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın girişimleriyle hemen tahliyeler başladı.
Bu afla kimler hapishanelerden çıkmadı ki;
Türkiye İşçi Partisi’nin yöneticileri Behice Boran, Sadun Aren, Turgut Kazan.
Yazar ve yayıncılar Can Yücel, İsmail Beşikçi, Muzaffer Erdost.
İki adet Çetin Altan yazısını gazetede yayınlamaktan tutuklanmış gazeteci Doğan Koloğlu. Osman Saffet Arolat.
Ve tabii aralarında Oral Çalışlar’ın, Doğu Perinçek’in, Nuri Çolakoğlu’nun da olduğu Şafak davasının 166 sanığı.
Ama ne tuhaftır ki bugün aynı hareketin gazetesinde, Meclis’teki infaz düzenlemesi Anayasa Mahkemesi’ne taşınırsa FETÖ ve PKK’lılar da serbest kalır uyarıları yapılıyor.
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi ve PKK’nın terör saldırılarının travmalarıyla, aralarında siyasetçilerin, gazetecilerin, işadamlarının, sivil toplumcuların, ev hanımlarının, doktorların olduğu eline silah değmemiş, herhangi bir şiddet eyleminin içinde, kenarında köşesinde yer almamış on binlerce insan, fikirleri ve tercihleri yüzünden propaganda, üyelik, örgüte üye olmadan yardım gibi suçlamalarla hapishanelerdeler.
Somut olarak ne yaptıklarına bakılmaksızın kitlesel bir yargılamayla karşı karşıyalar.
Hepsi terörist, hepsi darbeci. Bugünün asla affedilmeyenleri de onlar.
Bırakın bir aftan yararlandırılmayı mahkemelerin haklarında verdiği tahliye kararları bile anında yeniden tutuklamaya çevriliyor.
Hakkında savcılığın üç yıl önce takipsizlik kararı verdiği KHK’yla ihraç edilmiş, Princeton-Utrecht üniversitelerinde yüksek lisans ve doktorasını yapmış ülkenin koronavirüs üzerine tek doktoralı doçentinin bile, biraz adı gündeme gelince, göreve iade edilmesi konuşulunca bir anda 2000’li yılların başında Fatih Üniversitesi’nden mezun olduğu ve aynı üniversitede bir süre çalıştığı gibi ‘müthiş suçlamalar’la hakkındaki takipsizlik kararı kaldırılabiliyor.
50 yıl sonra Cumhuriyet’in 100’üncü yıldönümüne doğru giderken, Meclis’in önünde yine bir af tasarısı var.
Yine bir darbe sonrası hapishaneler tıklım tıklım dolu.
Üstelik bu kez affın gerekçesi bütün dünyada yayılan bir salgından cezaevlerindeki insanları korumak.
Ama virüs siyasi tutuklu/hükümlü, adli tutuklu/hükümlü ayrımı yapmazken, infaz düzenlemesi yapıyor.
Çünkü elli yıl sonra yine herhangi bir şiddet eylemine katılmamış, fikirleri, tercihleri yüzünden hapiste olan on binlerce siyasi tutuklu, adli tutuklulardan daha tehlikeli görülüyor.
Onların affı asla gündemde değil.
Devlet yine kendisine karşı işlendiğini düşündüğü suçlara karşı kindar, vatandaşa karşı işlenen suçlara karşı merhametli.
Tarihler değişiyor, Cumhuriyet 50 yaşından 100 yaşına geliyor ama her dönemin muhakkak bir “asla affedilemeyenleri” oluyor.
Yazarlar
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025
30.08.2025