Yıldız ÖNEN

“Direnirken korkmadık, barışırken de korkmayacağız”
25.03.2014
1936

 "Ben dememiş miydim?" diyenler, en sevdiğim insanlar. Sadece "Ben dememiş miydim?" diyebilmek için politikaya bulaştığını düşündüğüm insanlar var ve sayıları hiç de az değil. Çözüm sürecinde, KCK'nin yaptığı açıklamalarının ardından, "Ben dememiş miydim?" demeye başladılar.

KCK açıklamasını tek yönlü okudular, algıladılar. Çözüm sürecinin bitişi olarak kavradılar.

"Ben dememiş miydim?" diyenler, "AKP ile barış mı olur?" sorusunu çözüm süreci başladığı andan itibaren soranlara çok benziyorlar. Aslında ya çözüm sürecine karşılar ya da bu sürecin dinamiklerini zerre kavramamışlar.

Bu yüzden, Newroz'da Amed'de Abdullah Öcalan'ın açıklamasının en kritik cümlelerinden birisi olan, "Direnirken korkmadık, barışırken de korkmayacağız" vurgusunun altını bir kez daha çizmek gerekiyor.

Kürtler, kiminle barış yaptıklarını biliyor.

Savaştıkları güçle. Bu gücün komuta merkezinde, AKP, AKP'nin başında da Tayyip Erdoğan oturuyor. Bu güç, aynı zamanda KCK tutuklamalarına onay veren, bu tutuklamaların arkasında olan güç. Bu güç, Roboski katliamında hükümet olan, katliamcılara teşekkür eden güç. Bu güç, evet, Gezi eylemlerinde 8 kişinin ölümünde sorumlu olan siyasi güç, 17 Aralık'la beraber ne kadar derin bir yolsuzluğun içine bulaştığı gün gibi açığa çıkmış olan bir güç.

Her şey bir yana, bu devleti kontrol etmek isteyen, bu devletin kanlı tarihinin bazı yönlerini eleştirip bazı yönlerini coşkuyla sahiplenen bir siyasi güç.

Her şeyden önce burjuva bir güç!

Peki, "dememiş miydim?" diye soranlar, Kürt hareketi, çözüm görüşmelerini kiminle yapacak? Hükümetin yolsuzluğa bulaşma derecesi, Erdoğan'ın Berkin Elvan'ın ailesini bile miting meydanlarında yuhalatması, Kürtlerin masayı devirmesini mi gerektiriyor? Bunu mu demek istiyorsunuz?

Esasında ne dediğinizi biliyoruz!

Başından beri çözüm sürecine karşısınız!

Bugünlerin tam da AKP'nin devrileceği günler olduğunu düşünüyorsunuz. Abdullah Öcalan'ın çözüm sürecinde ısrarının ise bu devrilme çabasına destek olmadığını görüyorsunuz. Bu nedenle de çözüm süreci her zoru gördüğünde, "çözüme evet, barışa evet" diyenlere söyleyecek bir çift sözünüz oluyor.

Bu arkadaşların kibirleri nedeniyle göremediği bir tek şey var: Kürt hareketinin açtığı olanaklarla politika da yapsa bazıları, Kürt hareketinin kendisi değiller, temsilcisi değiller, inşacısı değiller. Kürt hareketine ikame olmuş durumdular. İyidir bu ikame olma becerisi. İnsanın sosyal şoven yanlarını törpüler. Ama o kadar. Karar verici, özellikle nihai kararı veren özne değiller.

Bu yüzden, "direnirken korkmadığı gibi barışırken de korkmayan"lar, net bir şekilde nasıl bir güçle, siyaset alanıyla barış sürecinin içine girdiğini biliyor.

Kararı onlar veriyor.

Siz bu kararı eleştirseniz de desteklemelisiniz. Batıda, barışı savunan, çözüm sürecini destekleyen, çözüm sürecinin Kürt halkı lehine derinleşmesini dayatan yaygın kampanyalar yapmalısınız.

Yoksa, bir Newroz açıklaması kadar kısa olur siyasal öngörülerinizin ömrü.

Sonra "dememiştin" demeyin!

http://marksist.org/yazarlar/yildiz-onen/14359-direnirken-korkmadik-barisirken-de-korkmayacagiz

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar