Cemil KOÇAK
Elbette bu yıl da CHP’nin 9 Eylül’de kuruluş tarihini vesile ederek tören düzenleyeceğini biliyoruz; ne var ki, her ne kadar 9 Eylül sembolik bir gün de olsa, partinin kuruluş tarihi değildir. ‘Yok daha neler’ diyecekler çıkarsa, bu yazıyı okumalarını öneririm.
Herkesin bildiği bir tarihtir 9 Eylül; İzmir’in kurtuluşu günü, o zamanki deyimle İzmir’in istirdadı. Bu bakımdan CHP’nin de kuruluş günü olarak bu tarihi benimsemesine şaşmamak gerekir. Buradaki yegane eksiklik, CHP’nin kuruluşunun gerçekte bu tarihe rastlamamasıdır; gerçek kuruluş tarihi biraz daha geçtir.
Mustafa Kemal yeni bir parti kuracağını açıklıyor
Daha millî mücadele ateşi neredeyse yanmaya devam ederken Mustafa Kemal Paşa, 1922 yılının son günlerinde barış dönemi geri geldiğinde parti kuracağını açıklamıştı bile. Partinin adı bile belliydi: Halk Fırkası. Parti halkçılık ilkesi temeline dayanacaktı. Saltanatın kaldırılmasının ve Osmanlı Devleti’nin tarihe karıştığının ilân edilmesinin üzerinden neredeyse sadece bir ay geçmişti. Parti programının hazırlanması için aydınlardan da öneriler bekleniyordu. Bu arada halk kavramının içeriği de birdenbire tartışma konusu olmuştu. Halktan kasıt tam olarak neydi? Aslında bu tartışma ikinci meşrutiyet döneminde epey kızışmıştı. Rusya’daki Narodniklerden alınan kavram, daha çok fakir fukarayı içine alıyor, fakat toplumun zengin ve asil tabakalarını dışlıyordu. Ancak Mustafa Kemal Paşa, halk kavramında önemli bir farklılaşmaya gitti: Halkı bütün sınıfları içine alan bir kavram olarak kabullendi. HF, sınıflaşmanın olmadığı bir ülkede doğal olarak tüm milleti bağrında taşıyacaktı. Zengin-fakir ayrımına gerek yoktu.
‘Dokuz Umde’ ile ortaya konan yeni yol haritası
Mustafa Kemal Paşa bu aşamada Dokuz Umde bildirisini de açıkladı. Bir anlamda yol haritası çıkarılmış ya da genel vaatler sıralanmıştı. Meclisteki Müdafaai Hukuk grubu HF’ye dönüşecekti ve programı da hazırlanıyordu. Bu program hazırlama sürecinin tam sekiz yıl süreceğini ve ancak 1931 yılında tamamlanabileceğini elbette bu sırada hiç kimse öngöremezdi! Sonra birinci meclisin dağılmasının ardından yeni seçime geçilmiş ve birinci grup üyelerinin ikinci meclisi tamamen doldurması da sağlanmıştı. Müdafaai Hukuk grubunun adayı olarak meclise katılan üyelerin HF’yi oluşturacağı da önceden deklare edilmişti.
Meclisin ikinci dönemi 11 Ağustos’ta açılmış, Lozan anlaşması da 23 Ağustos’ta onaylanmıştı. HF’nin kuruluşu 9 Eylül’de ilân edildi. Ancak bu resmî bir müracaat değildi; sadece Müdafaai Hukuk grubunun 9 Eylül tarihli toplantısında HF tüzüğünün kabul edildiği açıklanmıştı.
CHP resmî olarak 23 Ekim’de kuruldu
Yeni partinin programı ne ölçüde görüşüldü, bilemiyoruz, çünkü parti kurulurken bir program benimsenmemişti; fakat tüzüğü kabul edilmişti. Bu son toplantının tarihi de 11 Eylül’dür. Lakin eğer bir partinin kuruluş tarihi olarak onun kurulmasına karar verilen, ya da program ve tüzüğünün kurucuları tarafından benimsendiği tarihi değil de, esas olarak kurucuların dernekler yasasına göre kuruluş dilekçesini içişleri bakanlığına verdikleri tarih olarak saptayacaksak, zaten başkaca nasıl olabilir ki, o takdirde CHP’nin resmî kuruluş tarihini cumnhuriyetin ilânından neredeyse bir hafta öncesine kadar ileri almamız gerekir. CHP’nin kurucuları kuruluş dilekçelerini 23 Ekim’de sundular ve parti yasalara göre bu tarihte kuruldu. Acaba kaç CHP’li partisinin kuruluş tarihinin gerçeğini biliyordur dersiniz?
Kuruluş dilekçesinde İnönü ve Atatürk ismi yok
Nitekim Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nde bulduğum belgeler de kuruluş tarihini gözler önüne sermektedir: 23 Ekim 1923 tarihli belgeye göre, partinin genel sekreteri Recep Peker’le birlikte Sabit Sağıroğlu (ama bir yıl sonra Terakkiperver’in kurucusu olacaktır), geleceğin değişmez sağlık ve sosyal yardım bakanı olacak ve nihayet başbakanlık da yapacak olan Refik Saydam, yine başbakanlık yapacak olan Celâl Bayar, Münir Hüsrev Göle, geleceğin genel sekreteri Cemil Uybadın, Halil Kâzım Hüsnü, yine genel sekreterlik yapacak olan Saffet Arıkan, Zülfi Tiğrel partinin kurucularıydılar. Bu isimler partinin ilk yöneticileriydiler aynı zamanda. Atatürk genel başkanlığa, İnönü onun vekilliğine getirilmişti. Ama ikisinin de partinin kuruluşu için verilen dilekçede isimleri geçmiyordu.
HF ancak bir yıl sonra ‘Cumhuriyet’ olabildi
HF, kurulduğundan yaklaşık bir yıl sonra, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kuruluş aşamasında, rakip partinin cumhuriyet adını alacağı belli olduktan sonra alelacele 10 Kasım 1924’de CHF olacaktır. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nde bulunan bir belgeye göre, CHF meclis grubu “hâkimiyeti milliyeyi istihsal ve cumhuriyeti idareyi tesis ve ilân eden” partinin adını CHF’ye çevirmeyi uygun görmüştü. İsmet İnönü’nün imzalı dilekçesi içişleri bakanlığına sunulmuştu. Elbette fırka kelimesinin partiye çevrilmesi de zaman alacak ve ancak on yıldan daha uzun bir süre sonra 1935 yılında gerçekleşecektir.
Müdafaai hukuk cemiyeti CHP’ye katıldı
HF’nin kurulmasının üzerinden yaklaşık bir ay geçmişti ki, HF genel başkan vekili sıfatıyla başbakan İsmet İnönü imzasıyla yayınlanan bir genelgeyle, millî mücadele döneminin müdafaai hukuk cemiyetinin HF’ye katılacağı açıklandı. Genelgede “bütün vatan için halası istiklâl getiren” cemiyetin “sulh devrinin feyizli inkişâfatını temine sarfı mesaî eylemek üzere” bugünden itibaren partiye “inkılâp edeceği” açıklanıyor ve cemiyetin bütün yönetim kurullarının partinin yönetim kurulu olacağı belirtiliyordu.
Milli mücadelenin tek mirasçısı olarak CHP
Böylece millî mücadelenin kadrosu da HF kadrosuna dönüşmekle kalmıyor; HF adeta milli mücadeleye de tek başına sahip çıkmış oluyordu. Zaten bu nedenle ve yaklaşımla CHP, 1927 yılında toplanan ilk kurultayını ikincisi sayacak ve ilkini Sivas (ama kesinlikle Erzurum değil) kongresi olarak kabul edecektir. 1923 yılında başlayan millî mücadele ile CHP arasında kurulan özdeşlik 1927 yılında tamamlanacaktır. Millî mücadeleyi Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti başarmıştı; ama bir anda bu cemiyet HF’ye dönüştüğünde, artık millî mücadelenin yegane mirasçısı da CHP olarak kalacaktır. Bu dönüşümün siyasetteki kalıcılığı günümüzde de hissedilmektedir.
Düşmanları imha eden mukaddes bir cemiyet
Bizzat Atatürk, aradan geçen bir yıldan sonra HF için şöyle diyecektir. HF, “memleket ve millet her türlü istinattan mahrum bırakılarak felâkete atıldığı meş’um hengâmda bütün milleti kadrosu içine alarak kuvvet ve kudret yapan, haricî düşmanları tard, dahilî düşmanları imha eden, halka hürriyet ve hâkimiyet temin eden mukaddes bir cemiyettir.” Bu cümlede şimdiye kadar hiç dikkati çekmemiş olan bir nokta da, CHP’nin de tıpkı bir zamanlar İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) için ifade edilen “mukaddes” sıfatıyla anılmasıdır. Cemiyeti mukaddes sıfatı İTC için uygun görülürken, aradan geçen hayli zamandan sonra HF için de kullanılmıştı. Acaba Atatürk iki fırka arasındaki sürekliliği hatırlatmak için mi böyle demişti, düşünülmesi gereken bir husus.
PARTİ KURMAK ‘MİLLİ BİRLİĞİ BOZABİLİR’ KAYGISI
1908 sonrasındaki fırkacılık (particilik) deneyimi pek de güzel anılar bırakmamıştı doğrusu. Tarık Zafer Tunaya hocamızın bu alanda yazdıkları, kitapları ve makaleleri okunacak olursa, toplumun fırkacılık bahsinde nasıl en az iki kocaman parçaya ayrıldığını, sadece ayrılmakla da kalmayıp, birbirine düşman saflara bölündüğünü; nihayet düşman saflar arasında acımasız ve kıyasıya bir kavga çıktığını yakından öğrenmek kolay olur. Herkesin hatırlayacağı gibi, İttihatçı-İtilâfçı kavgası, bütün dönemin ve hatta millî mücadele döneminin neredeyse alâmeti farikasıydı. Bu kötü hatıralar, kamuoyunda fırkacılığın siyasal sonuçlarının bir felâket olduğunu ve olacağını çoktan ikna edici şekilde göstermişti. Artık fırkacılık istenmiyordu, hele İttihatçılık tamamen dibe vurmuştu. Bu aşamada millî mücadele yıllarında hiç kimse bir daha fırka kurmaktan söz etmedi. 1920 yılında kurulan ilk mecliste pek çok grup oluşturuldu, doğru, fakat hiçbir parti kurulmadı, hatta teşebbüs dahi edilmedi. Bunun nedeni oluşacak tepkiye karşı durmanın imkânı olamayabileceği endişesiydi. Şimdi 1922 sonunda Atatürk fırkadan söz edince, bütün bu olumsuz hatıralar ve deneyimler yeniden akla geldi. Bu bakımdan particiliğin millî mücadelede kurulan birliği bozabileceği, hatta buna neden olabileceği yönünde endişe ve kuşkular da dile getirildi. Parti kurmanın başlı başına doğru tercih olmadığı yazıldı. Dahası Atatürk’ün bir partinin başına geçmesinin daha da yanlış olacağına ilişkin görüşler boy göstermekte hiç gecikmedi. Onun herkesin üzerinde siyasal bir hakem ve yol gösterici olarak geleneksel ve bıktırıcı fırka kavgalarının dışında, üzerinde kalması gerektiği en çok rastlanan görüşlerden biriydi. Atatürk’ün parti kurma hamlesi bu bakımdan da çekinceyle karşılanmıştı.
CHP’NİN AMAÇLARI
Partinin amacı, “millî hakimiyetin halk tarafından ve halk için icrasına rehberlik etmek ve Türkiye’yi asrî bir devlet haline yükseltmek ve Türkiye’de bütün kuvvetlerin fevkinde kanunun velayetini hâkim kılmaya çalışmaktı.” HF “nazarında halk mefhumu, herhangi bir sınıfa münhasır değildi.” Her Türk ve dışarıdan gelip Türk tâbiyet ve kültürünü kabul eden herkes partiye üye olabilirdi.
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016