Cemil KOÇAK
Özellikle seçim dönemi geldiğinde İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki karne uygulaması hep hatırlanır ve hatırlatılır. CHP’nin geçmiş günahlarına bir ek daha yapılır. Ama karneyi de tartıya koymanın sırasıdır.
1939 yılının Eylül ayında Avrupa’da patlak veren ve hızla genişleme eğilimi göstererek kısa sürede dünyanın dört bir yanına yayılan İkinci Dünya Savaşı’nın çok geçmeden Türkiye ekonomisi üzerinde de önemli ve derin etkilerini göstereceğini tahmin etmek ilk dünya savaşının tecrübesiyle de hiç güç değildi. Bu gerçeği ve tecrübeyi değerlendiren Refik Saydam Hükûmeti, savaşın çıkışından çok kısa bir süre sonra, 18 Ocak 1940’da Millî Korunma Kanunu’nu (MKK) meclisten hızla geçirdi. Yasada, hâli hazırdaki özel duruma atıfta bulunuluyor; savaşın etkilerine karşı ekonomik bakımdan da yeni önlemler alınmak istendiği vurgulanıyordu. “Fevkalade hâllerde devletin bünyesini iktisat ve millî müdafaa bakımından takviye maksadıyla” hükûmete olağanüstü görev ve yetkiler verilmekteydi. Saydam Hükûmeti, hiç zaman kaybetmemiş ve 19 Şubat 1940 tarihli hükûmet toplantısında yasayı uygulamaya koymaya karar vermişti.
Buğday ununa kısıtlama
MKK’ya göre; hükûmet halkın ve milli savunmanın kesin ihtiyacı olan gerekli maddelerin tüketim miktarını gerektiğinde saptamaya ve sınırlandırmaya yetkiliydi. Bu madde, daha sonra 1945 yılına dek üç kez değiştirilecek ve kapsamı genişletilecekse de, özünde herhangi bir değişikliğe uğramayacaktır. Tarımsal alandaki üretim yetersizliği nedeniyle hükûmet yasanın bu maddesine dayanarak 18 Şubat 1941 tarihinde tek tip ekmek çıkarılmasına karar verdi. Bu kararda ekmek çeşnisi de saptanmıştı. Örneğin; 22 Şubat 1941 tarihli Ulus gazetesi, Ankara, İstanbul ve İzmir’de tek tip ekmeğe % 15 oranında çavdar karıştırılacağını haber veriyordu. Ancak üretim darlığı, ekmek çeşnisinin sık sık değişmesi sonucunu doğuracaktır.
Şevket Süreyya Aydemir şöyle yazıyor: “Mesela İzmir’de palamutun, küspenin una karıştırılmasını gerektiren tedbirler alınmak zorunda kalınıyordu. İzmir valisi, bir gün bana İzmir’de kasasını açarak: ‘İşte dün fırınlardan çıkan bu! Bir tanesini hatıra olarak saklayacağım!” diyerek, taşla moloz arası kara bir hamur, daha doğrusu çamur parçası göstermişti.” Hatta buğday unundan bazı maddelerin (pasta, çörek vs.) yapımı ve satışı yine bu sıralarda yasaklanmış; bu yasak ancak 1944 yılı sonlarında, o da ancak bazı koşullarla kaldırılmıştı.
Karneyle ekmek satışı
Nihâyet 1942 yılı başında buğday üretimindeki düşüş nedeniyle büyük kentlerde ekmek tüketimini sınırlandırmak amacıyla karne uygulamasına geçildi. “Ekmek ve ekmeklik hububat” tüketiminin sınırlandırılmasına ilişkin kararda, ekmeğin “kart usûlü” ile dağıtılacağı; 7 yaşına kadar olan çocuklara günde 187,5 gram, 7 yaşından yukarı olanlara 375 gram ve ağır işçilere de 750 gram ekmek dağıtılacağı öngörülmüştü. Karara göre, karne dağıtımı yerel belediyelerce yapılacak ve eğer köylerde karne uygulaması olursa herkese günde 300 gram ekmek dağıtılacaktı.
Önce 11 Ocak 1942’de Ankara’da ve bundan iki gün sonra da İstanbul’da ekmek karnelerinin dağıtımına başlandı. Karne karşılığında ekmek dağıtımına ise 17 Ocak’ta başlanacaktır. Üretim düşüklüğü nedeniyle 13 Nisan 1942’de günlük ekmek istihkâkı 7 yaşından büyükler için 175 grama inmiş, Mayıs ayında ise 150 gram olmuştu. İstihkâk miktarı ancak 1 Eylül 1944’ten itibaren; 7 yaşına kadar çocuklarla 7 yaşından büyükler için yeniden 375 gram olacak, bu miktar ağır işçiler için ise 750 grama kadar yükselecektir. 1945 yılı Ocak ayından itibaren de bu rakamlar sırasıyla 450 ve 900 gram olacaktır. Metin Toker şöyle yazıyor: “Şimdi aradan geçen yılların sonunda o günleri hatırlıyorum. Evlerde ekmek kavgaları, kim daha çok yedi, kim daha az yedi tartışmaları hiç eksik olmazdı. ‘Ağır işçi’ karneleri sözümona kollarıyla çalışanların karınlarını biraz daha iyi doyurmak içindi, ama bunlar karaborsada bol bol satılmaktaydı. Hatta francala bile bulmak bedelini ödedikten sonra pekâlâ kâbildi. Halk ile memur iki sınıf hâlinde birbirlerinden ayrılmıştı ve devlet, kendi memurunu kısmen koruyabilmenin gayreti içindeydi. Bunun aslında halkı, memurdan yani devletten daha fazla ayırdığının farkında değildi. Sümerbank’ın memurlara verdiği kumaş ve ayakkabılar, ucuz fiyatlarıyla tamah çekiyorlardı. Şeker için memurlara ve halka değişik bedel ödetiliyordu. Halbuki bunları almak da bir meseleydi ve nüfus cüzdanlarının başındaki beyaz sayfalar çeteleye dönmüştü.”
Sahtecilik ve suistimaller
Ekmek karnesinde tahrifat yapanlara ya da kendisine ait olmayan karne kullananlara üç yıla dek hapis cezası verileceği 7 Şubat 1942 tarihli Ulus gazetesinde açıklanmıştı. Yine Şevket Süreyya Aydemir şöyle yazıyor: “Haydarpaşa istasyonunda tesadüfen hamalın sırtından düşerek parçalanan bir sandıktan dökülen binlerce sahte ‘ağır işçi ekmek karneleri’ni bastıran ve dağıtan dolandırıcı: ‘Bu sahte vesikalar tam taklit sayılmaz. Çünkü şu köşedeki çizgilerden birisi tam aslına benzemiyor’ gerekçesiyle ve hiç tutuklanmadan hemen serbest bırakılıyordu.”
Dağıtımı karne ile yapılan tek mal elbette sadece ekmek değildi. 14 Mayıs 1942’de tarihinde karar altına alındığı şekilde Halk Dağıtma Birlikleri’nin görev ve amaçları arasında hükûmetçe dağıtımı karneye bağlanmış olan maddelerin kartlarının halka dağıtımı da vardı. Dönemin basın koleksiyonları şu tür haberlerle doludur: “Küçükpazar’da Mehmet adında biri 77 tane günlük ekmek kuponunu satarken yakalandı.” (Ulus, 16 Nisan 1942); “Karnesiz ekmek satan kimseler yakalandı.” (Ulus, 30 Mayıs 1942).
MESELE TEK BAŞINA KARNE DEĞİLDİR
Siyasette zaman zaman demagojik tartışmalar görülmesi bir anlamda doğaldır; yine de tarihi tartışmak biraz da güncel siyasetin dışına çıkılmasını gerektirir. Güncel siyasî konjonktürün ortaya çıkardığı bakış açıları tarihsel geçmişin değerlendirilmesinde çok kez terazinin dengesinin bozulmasına da yol açabilir. Bu bakımdan daha soğukkanlı ve mesafeli bakışlar, güncel siyasetin zaman zaman yakıcı sıcağına karşı güvence de sağlar. Savaş yıllarında bütün ülkelerde karne uygulaması görüldü. Yeterli üretimin olmadığı ya da üretimin savaşın önceliklerine yöneldiği bir sırada elbette tüketim maddelerinin sınırlandırılmasından başka bir yol bulunamazdı. Sorun, ekmeği ya da başkaca basit tüketim malzemelerini karneye bağlamak değildi. Sorun, toplumda çekilen sıkıntıların olabildiğince âdil ölçülerde dağıtıldığının hissedilmesini sağlamaktı. Maalesef idari uygulamalar, bunu başarmaktan uzak kalacaktır. Geniş halk yığınları, gerek yüksek enflasyonun getirdiği hayat pahalılığından, gerekse karaborsanın genişliğinden dolayı hayli sıkıntı çekti. Diğer yandan, elbette bu sıkıntıları istismar eden ve böylece çok para kazanan bir kesim de vardı. Herşey halkın gözü önünde olduğundan, bütün bunların faturası hükûmete yükleniyordu. Hükûmetin işin içinden çıkabilmek için aldığı bütün kararlar, masa başında öngörülenlerin aksine çıkıyor; idari cihazlar, bu olağanüstü koşullarda alınan ekonomik ve sosyal önlemlerin hayata geçirilmesini sağlayabilecek kalite ve nitelikte olmadığını açığa vuruyordu. Fiyatlar almış başını gitmişti. Devletin narh uygulaması sadece karaborsanın daha da canlanması anlamına geliyordu. Denetimin adı var, kendisi ise yok gibiydi. Dağıtım mekanizmaları felç olmuştu. Memur zihniyeti içinde yeni bir nizam tesis etmeye tabiî ki imkân yoktu.
HALKIN HAFIZASINDA ÇÖKEN DEVLET RESMİ KALDI
Zaten olağan koşullarda dahi mekanizmaları iyi işlemeyen, yavaş çalışan ve kırtasiyeci yöntemlerle iş gören devlet-hükûmet-bürokrasi çarkı, çeşitli zamanlarda ve her yönden sürekli şikâyet konusu iken, aynı devlet örgütü ile yeni bir devlet müdahaleciliği sistemi kurmaya çalışmak elbette bağdaşamazdı. Eski örgütlenmeye, yani bürokrasiye bırakılan kararlar ya çok geç çıkıyor ya da çıktığında artık bir etkisi de kalmamış oluyordu. Sorun, elde var olan imkânlardan ne ölçüde yararlanılabildiğiydi. Ve bundan da yararlanmak mümkün olamamıştı. Devletin müdahale ve denetimi altındaki ekonominin değişik alanları, eski örgütlenmenin çalışma yöntem ve mekanizmaları içinde kısa zamanda çıkmaza sürükleniyor ya da tamamen felç oluyor, kısaca çarklar boşlukta dönüyordu. Hatta çok kez çarklar birbirinin içine geçerek, birbirlerinin çalışmasına da engel oluyordu. Halkın hafızasında kalan resim bu olacaktır.
BAŞBAKAN REFİK SAYDAM GERÇEĞİ GÖRÜYORDU
1942 yılında şöyle diyordu: “Fikrim şudur: Bugün harbin başladığı günden beri yaptığımız tedbirlerle görüyorum ki, devlet teşkilâtı A’dan Z’ye kadar baştan başa bu memleketin ihtiyacı ile telif edilebilecek şekilde tebdil edilmek lazımdır. Bu teşkilatı behemehal yenileştirmek mecburiyeti vardır. Behemehal dinamik ve teknik kabiliyetli tam bir devlet teşkilâtına mutlak ihtiyaç vardır.” Bu saptamaların aradan geçen 70 yıldan sonra güncelliğini korumaya devam etmediğini söylemek mümkün müdür? Hele üstat Çetin Altan’ın uzun yıllardan beri hep söyleyegeldiği gibi, kabuk devletten teknik devlete geçiş süreci acaba daha ne kadar zamanımızı alacak?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016