Halil BERKTAY
Ben Ataol Behramoğlu’nun şahsında hem Atatürk’ün neleri bilip bilmediği, hem de daha genel olarak Atatürk kültü üzerine daha yeni kafa yormaya başlarken, belki her iki konuya da dolaylı olarak ışık tutan bir kitap yayımlandı. Bazı gazetelerin internet sayfalarında çıkış haberini gördüm. Arayıp buldum ve okudum : Atilla Oral, Atatürk’ün Sansürlenen Mektubu (Demkar Yayınevi, Haziran 2011).
Bir noktada, allah allah, kim ve ne, dedim kendi kendime. Google’dan baktım; Demkar’ın 2007-2011 arasında listelenmiş yedi kitabına rastladım. Bunlardan biri hariç (Türk Tespih Sanatı), diğer altısının kâh yazarı, kâh editörü hep Atilla Oral. Konular da daima “millî” ve “tarihî” : Yörük Ali Efe; Selim Sırrı Paşa; Kocaeli Tarih ve Rehberi; Kâzım Özalp Anılar-Belgeler; Üsküdar Faciası; nihayet Atatürk’ün Sansürlenen Mektubu. İnternette, kesin teşhis konamayacak kadar çok Atilla Oral var; keza, daha bir yığın başka Demkar : tekstil, klima, fındık fıstık, otomotiv, motosiklet vb. Vardığım sonuç şu oldu : sahafları ve müzayedeleri düzenli izleyecek kadar meraklı, istediğini satın alabilecek kadar varlıklı, çok Atatürkçü, yerine göre mütevazı (görünüşlü) ama yerine göre de (ideolojik kıvamda) son derece iddialı bir “amatör tarihçi” ile ve herhalde bu kişinin daha çok kendi eserlerini bastığı bir “aile yayınevi”yle yüz yüzeyiz. Eh, bu da Türkiye’de oldukça sık rastlanan bir durum. Şimdilik daha ötesine gitmeyi gerekli görmüyorum.
Bütün bunlar bir yana; Atilla Oral’ın bu son çalışmasının birçok açıdan üzerinde durulmayı hak ettiği kanısındayım. İlk aşamada, meseleyi şöyle özetleyebiliriz. 30’ların başında üçlü bir süreç yaşanıyordu. (1) Türk Tarih Kurumu’nun kuruluş adımları atılıyor; Türk Ocakları içinde vücut bulan Türk Tarihi Tetkik Heyeti, önce Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’ne ve sonra TTK’ya evriliyordu. (2) Resmî Türk Tarih Tezi formüle ediliyor ve TTK’nın programı haline getiriliyor; başka bir deyişle, bir biçim olarak TTK, içerik olarak TTT etrafında örgütleniyordu. Nihayet (3) Tarih müfredatı da yeniden düzenleniyor; Tetkik Cemiyeti 1931 yazında yoğun bir “ekip çalışması”yla önce dört ciltlik lise kitaplarını hazırlayıp öğretim yılına yetiştiriyor; ardından, bunların kısaltılması ve özetlenmesi yoluyla yeni orta ve ilkokul kitapları elde ediliyordu.
Daha da geniş çerçeveyi kurmak istersek; bu, bir Türk kültür devrimi denemesiydi. Her devrimde illâ bir “kültür devrimi” aşama veya momenti görülmeyebilir. Devrimlerde kültür de değişir (değiştirilir) tabii, ama bu değişim, çok kısa bir süreye sıkışmış, radikalliği ölçüsünde yapay bir “geçmişten toptan kopma” şeklini almayabilir. Rusya’da Bolşevikler kültürü bu kadar zorlamadılar; bütün proletkult veya sol futurism denemelerine karşın, klasik Rus sanat ve edebiyat geleneğiyle bağlarını (hattâ belki fazlasıyla; formel muhafazakârlığa düşüp modernizmi reddedecek kadar) korudular. Buna karşılık Fransız Jakobenleri yeni, “sivil” bir din ve sıfırdan başlayan yeni bir takvim yaratmaya kalkıştılar. Çin’de Mao’nun başını çektiği (veya yaslandığı) ultra-solcular ile Kızıl Muhafızlar 1966-76’da “feodal geçmiş”e karşı daha da nihilist bir tavır aldılar. Kemalizm de bir süre, benzer bir inkârcılığı denedi. Alfabe değişikliği (Latin harfleri), öztürkçecilik, ezanın Türkçe okunması, alaturkanın yasaklanması, Türk Tarih Tezi ve Güneş Dil Teorisi bu açıdan bir bütündür. Türkiye ve Çin’de liderler de doğrudan işin içine girdi. Mao’nun Büyük Proleter Kültür Devrimi’yle ilgisi kadar, hattâ belki daha bile fazla, bu adı konmamış Türk kültür devriminin Mustafa Kemal’in özel projesi olduğunu; yeni bir yazı, yeni bir dil ve yeni bir tarih (efsanesi) ile donanmış, yepyeni bir Türk (vatandaşı) tipinin yaratılmasıyla, en küçük ayrıntısına kadar Atatürk’ün bizzat ilgilendiğini görüyoruz.
Atilla Oral’ın sözünü ettiği “sansürlenen mektup” olayı bu projeye has çelişkilerin ve iktidar ilişkilerinin bir parçası. 1931’in yeni lise ders kitaplarının İslâm Tarihi konuları, ilk ağızda Zakir Kadirî’ye (Ugan) sipariş edilmişti. Zakir Kadirî, zamanının olağan Arap-İslâm ilâhiyatı ve edebiyatı öğrenimini görmüştü. O dönemde başka türlüsü pek mevcut olmadığı gibi, bütünüyle de çürük ve yanlış değildi bu birikim. Ne ki, Kemalist milliyetçiliğin istediği “Türk merkezli” bakış açısını değil, “Klasik İslâm merkezli” bir bakış açısını esas alıyordu.
Kıyamet de bu yüzden koptu. Özetle, önce 1931 yazında Mustafa Kemal iki mektupla TTK’yı tekdir (hattâ tedip) ve Zakir Kadirî’yi sansür etti. Daha sonra ise TTK belli belirsiz Atatürk’ü, eh, sansürledi diyelim (kendilerini nasıl azarladığını kamuoyuna açmayarak). Mustafa Kemal’in çok ağır iki mektubundan ikincisinin elyazısı aslının fotokopisini Atilla Oral bir şekilde bulmuş (çöpten kurtarmış). Şimdi yayımlıyor. Bu, tabii çok önemli bir katkı.
Ama etrafında öyle bir kitap yazmış ki... hafazanallah. Hangi Tek Parti gerçeklerine ışık tuttuğunu hiç idrak edemeyen Oral, Atatürk’ün her dediğini savunurken bir de tarihçilik dersi vermeye kalkınca, çok zorluyor insanın sabrını. Açıklamaya çalışacağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024