Halil BERKTAY
[4 Haziran 2020] Bir. Giriş yerine.
Yıllardan 1941, mevsimlerden ilkbahar. Türkiye Cumhuriyeti 18; 1925’teki Şeyh Sait İsyanı ve Takrir-i Sükûn Kanunu’ndan sayarsak, Tek Parti yönetimi 16 yaşında. Atatürk öleli üç yıl olmuş. Ebedî Şef ilân edilmiş. Halefi İsmet İnönü, Millî Şef sıfatıyla cumhurbaşkanı. Olası bütün tırmanıcılar CHP içinde yer tutmaya; özel burjuvazi devlet üzerinden palazlanıp yükselmeye çalışıyor.
Kapalı bir toplum, kapalı bir basın. 1927’de kurulan Ankara ve İstanbul radyoları, yüzde yüz rejimin emrinde. Gazete patronları sustada. Sansür yoğun. Rejimi eleştirmek yasak. Hayatını yazar ve muhabirlikten kazanmak zorunda olanların şeref ve haysiyetlerini korumaları çok zor. Sınırlı sayıda kapıdan hangisinde tutunacaksın? Kovulursan nereye gideceksin? Piyasa çok dar. Bütün karaktersizler birbirinin gözünü oymaya çalışıyor. Uluslararası koşullar da yırtıcılığı körüklemekte. Demokratik değerler dipte; aşırı sağ ve aşırı sol totalitarizmler yükselişte. Nâzım öyle görmüyor tabii. Onun için bir yanda en kötüler var: Faşizm ve Nazizm; diğer yanda da en iyi, yani Sosyalizm, Sovyetler Birliği. Ama bugünden geriye baktığımızda tarihin hükmü daha net tecelli ediyor.
Geçelim, zira şimdiki konumuz açısından o kadar da önemli değil. İkinci Dünya Savaşı patlak vereli belki 20-21 ay olmuş (1 Eylül 1939’dan Nisan-Mayıs 1941’e). Yani Hitler Sovyetlere saldırmamış henüz (Wehrmacht’ın sürekli ilerlediği 1941 yazı ve sonbaharı ile sonunda Moskova önlerinde durdurulmaları, MİM’in dördüncü kitabında anlatılacak). Ama daha o zaman, orduda ve kamuoyunda güçlü bir Alman taraftarlığı mevcut. Medyada başını Yunus Nadi ve Cumhuriyet gazetesi çekiyor. Turancı gençlik örgütlü, çığırtkan, saldırgan. Türk milliyetçiliğinin resmî ana mecrasını temsil eden Kemalizme kıyasla Turancılık hem marjinal, hem en ziyade müsaadeye mazhar. Bizzat Nâzım’ın kurban edildiği 1938 komplosu da Türkiye üzerine çöken karanlığın bir parçası.
Hükümet Batı demokrasileri, Mihver devletleri ve Sovyetler Birliği arasında resmen tarafsız. 22 Haziran 1941’de Barbarossa Harekâtı başladıktan sonra da bu tarafsızlık şeklen sürecek. 1942 sonbaharındaki Stalingrad muharebesine kadar görece Almanya tarafına; Stalingrad’dan sonra giderek Müttefiklere meyledecek. Bu da 1944-45’te Turancılığın önünü kesecek. Ama Memleketimden İnsan Manzaraları’nın büyük perdesi açıldığında bu altüst oluş henüz çok uzakta. Gün Alamancıların günü.
* * *
İki. Zaman ve mekân.
Bu koşullarda Nâzım, iki tren kaldırır Haydarpaşa Garı’ndan Ankara’ya ve Anadolu’ya. İlki 15:45 katarıdır. “Bu tiren / yataklı vagonuna rağmen / tirenlerin en külüstürüdür, / altı kuruşluk cıgara gibi bir şey.” MİM’in Birinci Kitabı, kâh tren kalkmadan önce istasyonda, merdivenlerinde veya bekleme salonlarında, kâh halk sınıflarından kesitlerle birlikte bir grup komünist mahkûmu da taşıyan bu trenin çeşitli kompartımanlarında geçer.
İkinci tren 19:00’da kalkan (kalkacak olan) Anadolu Sürat Katarı’dır, yani ekspres. MİM’in İkinci Kitabı, gene kâh bu tren kalkmadan önce istasyonda ve gar büfesinde, kâh trenin yemekli vagonunda geçer. Ama bu yemekli vagon da iki ayrı mekânı kapsar. Masalarda Türkiye’nin o zamanki eliti yemek yer, şarap içer. Halk treninin kompartımanlarındaki yaşam ise buzlu camın ardındaki mutfak bölümünde sürer. Burada aşçı, metrdotel ve genç garson hem servis yapar, hem de siparişler arasında, sarı bir defterden “hapisteki şair”in Kuvayı Milliye’sinden okumaya devam eder.
Nâzım bu iki tren ve içlerindeki insanlar için, iki ayrı şekilde tarif eder baharın gelişini. İlkinde, Birinci Kitapta “Denizde balık kokusu / döşemelerde tahtakurularıyla gelir / Haydarpaşa garında bahar.” İkinci Kitaba ise unutulmaz bir İstanbul lirizmiyle başlar Nâzım: “Gülden güzel kokan Arnavutköy çileği / ve asma yaprağına sarılı barbunya ızgarasıyla gelir / Haydarpaşa Garı’nın büfesinde bahar.”
* * *
Üç. Hasan Şevket.
Fakat Nâzım durmaz orada. İzin vermez, bu üç mısranın uzaktan uzağa belki Ahmet Haşim’i, belki Yahya Kemal’i çağrıştıran, ama onların asla inmeyeceği bir gündelik hayat kertesinden seçilmiş imgelerle güzelleşen hayal âlemine dalıp gitmemize. Hemen ardından, bizi uyandırıp zıplatan bir tezat gelir: “Buna rağmen / Hasan Şevket / rakıyı bir tek dilim beyaz peynirle içiyordu / ve saat / on sekizi otuz sekiz geçiyordu.” Ve böylece Hasan Şevket’le tanışmış oluruz.
Kimdir Hasan Şevket? Yoksul bir muharrirdir; kendi kendisiyle hesaplaşmasından öğreniriz. İçmekte ve birkaç kuruş daha kazanmak için ne yapabileceğini düşünmektedir. Aklına bir kitap gelir: Silvester Bonar’ın Suçu (Anatole France’ın 1881’de yayınlanan ilk romanı, Le Crime de Sylvestre Bonnard). Nâzım hem acır hem tokatlar: “Çevrilmiş mi acaba? Ne zaman? Bilmiyor: / tanınmış ediplerimizden oldu olalı / Türkçede kendi yazılarından başkasını okumadığından.” Ama sonuçta, tatminslik ve hayıflanmalarla dolup taşan Hasan Şevket, “baş parmak boyundaki adam” metaforunu yarım yamalak hatırladığı o romandan ödünç alır:
“Baş parmak boyundaki adam / vicdanımız yani / bizimle mum ışığında konuşan, / yahut da kadehimizle bir başımıza kaldığımız zaman. / işte benim de baş parmak boyundaki adamım / (tıpkı benim gibi kumral ve bodur) / tırmanıp oturdu kadehimin kenarına. / (…) / Hasan Şevket, diyor, / Hasan Şevket, / sen mahvolmuş bir insansın. / Nasıl bu hale düştün? / Seni kimler bu hale soktu? / Ne zamandan beri bu haldesin? / Halbuki nasıl yol aldı bazıları. / Şimdi onlar eski bir hatıra gibi sıkıyorlar elini senin. / Namussuz bir merhametle bakıyorlar yüzüne. / Elbet / onlar çoktan unuttular, Hasan Şevket, / yanmış zeytinyağıyla sidik kokusunu / Beyaz Rus ve Ermeni pansiyonlarının. / Şimdi nasıl küstah ve muzaffer dokunuyorlar kadınlara. / Onlar çoktan unuttular / kahredici hicabını yamalı donlarının. / Bütün nimetleriyle dünya onların artık. / Artık edebî tefrika yazmaya mecbur değiller / lise talebeleriyle genç subaylar için; / iki liraya tefrikası, / elli yaşında. / (…) / Bahar geldi, Hasan Şevket, / dallara su yürüdü. / Kuş bile yuva yaptı, / kuş kadar olamadın…”
* * *
Dört. Nuri Cemil.
Giderek yedi kadeh rakıyı bulacaktır Hasan Şevket, ikincisini ısmarlamaya parası çıkışmayacağı için bir türlü yiyemediği o tek dilim beyaz peyniri seyrederek. Derken eski arkadaşları ve rakiplerinden, başarılı olup yükselmiş birini farkeder:
“Kalabalıktı peron. / Tam 19’da Anadolu Sürat Katarı kalkacak. / Hasan Şevket kadehinin üzerinden baktı perona, / Nuri Cemil’i gördü: / (…) / ‘Bak, — dedi Hasan Şevket, / baş parmak boyundaki adamına, — / Nuri Cemil’e bak. / Yazlık ev tutmuş Suadiye’de. / Kazancı beş yüzden aşağı değil. / Belki Alaman Sefareti’nden de alıyor. / Hay yaşayasın Nuri Cemil, / hay yaşayasın. / Sen de çoktan unutmuşsundur / bir sefil, / bir umutsuz ve perişan gece yarısı, / tepemizde, / çok yukardaki yıldızlara karıştırıp yalnızlığımızı, / Galatasaray’ı dönünce orda / İş Bankası’nın eşiğinde sızdığımızı, / ben rakıdan / sen kokainden.”
* * *
Beş. Metodoloji. Anlamak ama affetmemek.
Nâzım hiç farkında olmadan tarihçilere bir metodoloji dersi verir bu arada. İkisi bazen birbirine karıştırılır, ama aslında anlamak (verstehen) affetmek demek değildir.[1] Nâzım anlar ama affetmez Hasan Şevket ve Nuri Cemil gibi karakterlerini. Anlar, çünkü özcü (essentialist) değildir. Marksist materyalizmi ve dolayısıyla materyalist determinizmi varsa da, insanın hür iradesi ve ahlâkî sorumluluğu da vardır Nâzım için. Kötüler analarından kötü doğmaz. Troller analarından trol doğmaz. Son derece gerçek ve insanî zaaflarının üstesinden gelemedikleri, hırslarına mağlup oldukları için kötüleşir ve trolleşirler.
Nitekim Hasan Şevket’in Nuri Cemil’i ilk gördüğü noktada satır satır gitmeyip birkaç sayfa ileriye atlarsak, Nuri Cemil’in de özel geçmişine, hattâ onun üzerinden Tek Parti döneminin bütün basın dünyasına gireriz. Bu arada Nuri Cemil (herhalde Suadiye’deki yazlığına gitmek için) banliyö treninde birinci mevki vagonuna girmiş; şansına, artık sadece iki üç örneği kalmış “kırmızı kadife vagon” denk gelmiştir. Bomboştur, memnundur Nuri Cemil; “bu havı dökülmüş yumuşak kızıltının gömüldükçe içine” geçmişini hatırlar:
“Kadife vagona kavuşmak için / on beş yıl boğuştu Nuri Cemil, / tıpkı kendine benzeyen insanlarla çevrili olarak: / kediye, / kirpiye, / tavuskuşuna / ve bozkırda başları önde dolaşan / bir çakal sürüsüne benzeyen insanların içinde. / Onlarda düşmanlık ikiyüzlüydü, / dostluk / hazırdı ihanete. / Hepsi Nuri Cemil gibi yalnız kendini haklı görüyordu, / yalnız kendini cesur, / yalnız / kendini bahtsız… / Ve tıpkı onun gibi, / hepsi teker teker, / dehalarının inkâr olunduğuna emindiler / göze gözükmeyen / lânetli kuvvetlerle dolu bir dünyada. / Ve hepsi Nuri Cemil gibi / kafalarının gücünü satarak geçiniyor / ve birbirlerinin yüreğini, etini, / haysiyetini yiyordular.”
Sonra sıra, bu gösterişçi, poseur yarı-aydının ideolojik geçişi veya dönüşümüne gelir (ki burada, meselâ “eski bir şapka” metaforunun günümüz trollerinin dilinden düşmeyen “eski ezberler” klişesini, ya da medya patronlarının dün ve bugün istediklerini 24 saatte meşhur etme kapasitesini hatırlatmaması mümkün değildir):
“Hiçbir kitabı sonuna kadar okumadı Nuri Cemil. / Ve hiçbir kitap için ‘Okumadım’ demedi. / Ferdiyetçi, liberal, demokrattı Nuri Cemil / 935’e kadar. / “Ferdin mutlak hürriyetinde”ydi ümit / fırlayabilmek için yukarı. / 935’e kadar / hükümete muhalifti Nuri Cemil / demokrat değil diye. / (…) / 935’te bir bahar ikindisiydi, / Turancı gençler odayı bastılar. / Nuri Cemil dayak yiyecekti az daha, / ‘Aşırı demokrat’ diye. / (…) / Bir yerlere erişmek için boğuşmak on beş yıl, / sonra yıkılmak böyle güneşli bir bahar ikindisinde… / Nuri Cemil yeni bir hamle için kuvveti buldu kendisinde, / (bu onun tarifidir) / eski bir şapka gibi bıraktı demokratlığı / (bu tarif de onun) / ve Rıfat Beyle oğullarının emrine girdi. / Onlar gazete patronlarıydı. / En çok satıyordular. / Yirmi dört saatte bir ilim şöhreti yaratıyordular. / (…) / Şimdi Nuri Cemil’in / (bir gece eşiğinde sızdığı) / İş Bankası’nda hesab-ı carisi var. / Şimdi evlidir. / Daha az sarhoş, / daha çok meşhur. / Şimdi bizde en âlim düşmanıdır demokrasinin.”
* * *
Altı. Nuri Cemil ve Hitler.
Buradan tekrar geriye gidersek, Hasan Şevket’in gözüne çarptığı sıralarda Nuri Cemil, 1930’ların ikinci yarısında Kadro çevresine mensup Burhan Belge’den (Murat Belge’nin babasından) esinlenerek tiplenmiş olduğunu düşündüğüm, uzun boylu, yakışıklı, elâ gözlü, daha sonra yataklı vagondaki konuşmalarından anlayacağımız üzere CHP’nin hâlâ inkılâpçı sol kanadına mensubiyette direnen mebus (ve doktor) Tahsin’i görüp, göstere göstere yüzünü buruşturur (kendisi o sırada artık aşırı sağcı ve Nazi yanlısı kampta yer aldığından). Hasan Şevket fırsatı kaçırmaz; kendi iç diyaloguna devam eder: “Farkında mısın, baş parmak boyunda adamım, / Nuri Cemil çatlayacak, / Tahsin’i kıskanıyor. / Mendebur topal. / Gözü mebuslukta, / vekillikte belki.”
Ardından, bütün zamanların bütün trollerinin ciğerini okuyan o benzersiz, o tüyler ürpertici tasvir gelir:
“Her Alaman zaferinde kalbi / bir Prusya piyade alayının davulu gibi vuruyor. / Hitler’de benim affedemediğim şey: / satılabilmek imkânını verip Nuri Cemil gibilere, / müthiş arzular yüklemesidir yüreklerine onların. / Müthiş, / taşıyamayacakları kadar. / Zaten bundan dolayı belli ediyorlar, / böyle aptal, hayâsızca.”
* * *
Yedi. Para ve iktidar.
Bununla beraber Nâzım asla izin vermez, Nuri Cemil karşısında Hasan Şevket’efazla taraf olmamıza. Zira onun da hırsları, tereddütleri, dolayısıyla satılabilirliği söz konusudur. Kimse aşılı değildir, muafiyeti yoktur kâh Tek Parti kâh Nazizm (veya her ikisi) karşısında. Nâzım Nuri Cemil üzerinden yaptığı gibi Hasan Şevket üzerinden de, insanların nasıl ifsâd edilebileceğini (veya kendi kendilerini ifsâd edebileceklerini) çok iyi bildiğini gösterir:
“Baş parmak boyundaki adamım, / açık konuşalım seninle: / Satılabilir misin? / Hayır. / Ayda beş yüz verseler? / İmkânı yok. / Yedi yüz? / Tehlikesiz, / kırmadan haysiyetini? / Küçük, âlimane fıkralar, / tarafsız makaleler için?”
Bundan iki önceki yazımda (“Ben de bir troldüm,” 3 Haziran 2020), günümüzü anlamak açısından çıkar kavramını illâ şu kadar maaşa, şöyle bir villaya, bir zamanlar Sovyetlerdeki Nomenklatura’yı karakterize eden türden ayrıcalıklara indirgememek gerektiğini savunmuştum: “Herhalde iktidara, özel bir çevreye, dar bir halkaya mensubiyetin; ‘etkili’ ya da ‘sözü dinlenir’ sayılmanın ve ‘ekran yüzü’ haline gelmenin; kendi astları olmasının ve onlara emir verebilmenin manevî tatmini, en az bunlara eşlik eden maddî tatminler kadar, belki daha büyüktür.” Nâzım’ı hatırlamadan yazmıştım ama o da benzer bir kanıdaymış meğer. Hasan Şevket’e kendi vicdanıyla, baş parmak boyundaki adamıyla mücadelesinde şunu da söylettirir:
“Para? / Para müstekreh şeydir. / Ya iktidar mevkii? / Mevki-i iktidar? / Kumanda etmek, buyurmak imkânı?”
Bu bağlamda Nâzım, galip tarafta olma ve bu sayede kendi özel düşmanlarının hakkından gelme tasavvuruna da parmak basar. İlginçtir, çünkü çağdaş tarih ve siyaset bilimi araştırmaları, yerel anlaşmazlık ve kan dâvâlarının, faraza İspanya (1936-39) veya Yunanistan (1946-49) iç savaşlarında kimin hangi safta yer aldığında ne kadar etkili olduğuna işaret ediyor. İdeoloji önemli olmasına önemlidir kuşkusuz. Ama altında başka belirlenimler de yatmaktadır:
“Hem başka çare yoksa? / Hem belli artık / Alamanlar kazanacaklar. / Hem zaten benim / bazı insanlarla görülecek bir hesabım var sanıyorum.”
* * *
Sekiz. Biat. Büyüklerden bir adam.
Gene de Hasan Şevket’in vicdanı iyi kötü direnir, baştan çıkarılmaya karşı. Adını hatırlamadığı bir dostu gelip oturur masasına. “Ben Allah diyorum, / siz tabiat deyiniz. / Bir müntekim / bir manevî kuvvet var, beyim” diye başlayan uzun bir nutuk atar. Sinirlenir Hasan Şevket. İçe dönüklüğünden çıkar; dünyayı, büyük resmi hatırlar: “Söyleyecek ne kadar güzel sözlerim vardı insanlara / bana hiçbirini söyletmediler.” Bu öfkeyle o tek dilim peynir tabağını dostunun önüne sürer. Fakat tam o sırada başka bir olay gelişmeye başlar. Nâzım sahneyi hızlı fırça darbeleriyle resmeder:
“Peron. / Üniformalı bir başkomiser geçti perondan / büyük kapılara doğru / koşar adım / fakat dimdik. / (…) / Bir teğmen / bir şeyler söyledi kulağına bir binbaşının. / Binbaşı yürüdü büyük kapılardan yana. / (…) / Peronda çoğaldı birdenbire taharri memurları. / (…) / Şef istasyon, işletme müfettişiyle konuşuyor, / telâşlı ikisi de. / Büyük kapının yanında duran insan / geçti soldan sağa. / Kısa boylu, şişman. / Çıkardı şapkasını. / Ceketini ilikledi. / Kavuşturdu ellerini göbeğinin üzerinde. / Boynunu büktü. / Bekledi. / (…) / Birdenbire bir telâş oldu kalabalıkta. / Büyük kapıdan başlayarak / tıpaları çekilen şişeler gibi insanlar / şapkalarını çıkarıp / eğildiler. / Hazindi manzara. / Büyük kapıdan en önde bir adam girdi gara. / Sanki kapıdan girmedi de / eğilen çıplak başlara basarak / geniş mermer bir merdivenden indi.”
* * *
Dokuz. Sonuç yerine.
Evet, buydu bir dönemin özellikleri. Onun için, o kadar da benzersiz sanmayalım şimdi yaşadıklarımızı. Edebiyat, büyük edebiyat yakalıyor bir evrenselliği. “Satılabilmek imkânı… Yüreklerde müthiş arzular… Taşıyamayacakları kadar…” Başka ne denebilir ki?
[1] Bu karışıklığa özellikle Ermeni soykırımı tartışmalarına çok rastlanır. Kaba bir kestirimle, Türk milliyetçi söylemi (genocide denial politics, ya da soykırımı inkâr siyasası), olayın kendisini, 1915’te ne olup ne olmadığını konuşmaktansa dikkati bağlamına, arkaplanına kaydırmayı tercih eder. Türklerin gerek Büyük Devletlerden, gerekse diğer milliyetçiliklerden neler çektiğini öne çıkarıp, bir bakıma tehciri ve katliamları anlaşılır, dolayısıyla affedilir kılmayı dener. Buna karşı Ermeni milliyetçi söylemi (genocide acceptance politics, ya da soykırımı kabul ettirme siyasası) için neredeyse sadece 1915 vardır. Zira onlar da bağlamından ve arkaplanından söz etmeyi anlamak, dolayısıyla affetmek gibi düşünürler.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024