Mehmet TIRAŞ
AKP’nin 20 yıllık iktidar süreci yüzüncü yılına giren Cumhuriyetin beşte bir ömrüne tekabül ediyor.
3 Kasım 2002 Tarihinde yapılan erken genel seçimlere 18 parti girdi.
Beklenmedik sürpriz bir sonuçla “AKP ve CHP” barajı aşarken 16 parti ise baraj altında kaldı.
AKP’e seçim sonucunda oyların yüzde 34.28’ni alarak parlamentonun yüzde 65’i gibi ezici bir çoğunluğunu elde ederek 363 milletvekili çıkarttı.
CHP ise yüzde 19.39 oy alarak 178 milletvekiline sahip olurken,9 milletvekili de bağımsız olarak Meclise girdi.
Kürtler parlamentoya girmesin diye ittifak eden seçim barajının yüzde 10’da kalmasını isteyen; MHP, ANAP, DYP ve DSP gibi partiler baraj altında kalırken, eştikleri kuyuya düştüler.
Yüzde “45 gibi çok büyük bir oy” parlamentoya yansımadı.
1946 yılından sonra ilk defa “AKP ve CHP” den oluşan iki partili bir parlamento ortaya çıktı.
AKP’nin hükümet programı bir “demokrasi manifestosu” gibiydi.
Bizde araştırmacı, fikri takip bir gazetecilik yapılmayınca, yapanında bertaraf edildiği veya hapislere atıldığı bir ülkede, her şey çok çabuk unutuluyor.
Gelin AKP iktidara geldiğinde topluma ne vaatte bulunmuş, hükümet programına ne yazmış, bunun bir kronolojisini yapıp, ülkenin nereden nereye savrulduğunu hatırlatalım.
Hükümet programı şu radikal sözle başlıyordu:
“Eğer bir tek parlamentoya AK Parti olarak biz girmiş olsa idi, parlamentoyu fesih edip tekrar seçim kararı alacaktık. Muhalefetsiz demokrasiyi kabul etmeyiz.
Bir kişi özgür değilse o toplum özgür değildir.
Milli iradenin dışında hiçbir gücü tanımıyoruz, tanımayacağız.
Sandık demokrasinin namusudur.
Bizim iktidarımızda üstünlerin değil hukukun üstünlüğü olacak.
Demokrasi hukuk çeşmesinden beslenir.
Demokrasinin kök salması ve boy atması için, merkeziyetçilikten Adem-i merkeziyetçiliğe geçeceğiz; yerel meclisler kuracağız, hatta Valilerin seçimle gelmesi için reformlar yapacağız.
Bizim iktidarımızda atanmışlar seçilmişleri yönetemeyecek.
Seçimle gelen seçimle gidecek.
AB üyeliği bizim olmazsa olmazımız ve devlet politikamız olacak.
AİHM’nin kararları Türkiye’deki yasaların üstündedir bunu herkes böyle bilsin.
Devlet vatandaşına format atmamalı.
Kimsenin yaşam tarzına müdahale edilmeyecek ve kadınların kılık kıyafetine karışılmayacak.
Gönüllü birlikteliği zina sayılmaktan çıkaracağız.
Bizim iktidarımızda vatandaş devletin değil, devlet vatandaşın hizmetkârı olacak.
İktidarımızda devlet vatandaşına garsonluk yapacak.
Kopenhag kriterleri yerine getirilecek.
Eşit vatandaşlık hukuku eksiksiz uygulanacak.
YÖK kaldırılacak.
Batı standartlarında yöneten ve yönetilen hesap veren bir demokrasimiz olacak.
Çoğunluk üstünden değil, çoğulculuk üzerinden siyaset yapacağız.
Kürt sorunu benimde sorunum diyor:
“Kürt sorunun üzerine Ana dilde eğitim vereceklerini… Güney Doğuda “Devlet”, PKK’dan farklı bir yol izlemiyor. Abdullah Öcalan’a bebek katili denilmemeli. Akil insanlar heyeti kuruyor ülkenin yedi bölgesinde toplantılar düzenliyor. Kardeş kavgasını bitireceğiz, akan kanı durduracağız, analar ağlamasın diye PKK ile görüşmeler yapılıyor.
28 Şubat 2015 Tarihinde Dolmabahçe’de Başbakanlık Ofisinde PKK adına HDP milletvekillerinden Pervin Buldan Sırrı Süreyya Önder,İdris Baluken katılırken, AKP adına İçişleri Bakanı Efkan Ala,Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve Mahir Ünal’dan oluşan heyet, 10 maddelik bir mutabakat anlaşması imzalıyorlar ve kamyona deklere ederken...21 Mart 2015 Tarihinde Diyarbakır’da Nevroz bayramında Abdullah Öcalan’ın mektubu meydana toplanmış yüzbinlerce insana “Kürtçe ve Türkçe okutulurken” TRT kanallarından da canlı yayınlıyorlardı.”
Biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almış bir iktidar olacağız.
Uluslararası sözleşmelere sadık kalacağız.
Evrensel değerler olarak bilinen “temel hak ve özgürlüklerin pazarlık payı olmayacak.”
Yoksulluğu, yolsuzluğu yok edeceğiz ve yasakları da yasak hale getireceğiz.
Gelir dağılımında ki adaletsizliği bitireceğiz.
Parmağındaki alyansı göstererek benim tek sermayem bu,eğer bir gün zengin olursam bilin ki Recep Tayyip Erdoğan haram yemiştir.
Komşusu açken tok yatan bizden değildir.
Düşünce ve basın özgürlüğü önündeki bütün engelleri ortadan kaldıracağız, hiç kimse düşüncesinden, inancından ve kültüründen dolayı, hiçbir cezaya çarptırılmayacak diyen, böylesi özgürlükçü bir parti birden; “derin devletin fabrika ayarlarına” dümen kırdı.
2009 yılına kadar AB müzakereler sürecinde başta zinayı suç olmaktan çıkartmak üzere söylediklerini kısmi olarak yerine getiren Şahsım devletin sahibi;”milliyetçi,dinci,ırkçı ve devleti kutsayan, değerlerimiz,inancımız, geleneklerimiz,bayrak,toprak” söylemini sık dillendirmeye başladı.
Gezi olaylarından sonra iyice AKP zıvanadan çıkıp, yürürlükte olan yasaları yok sayarak, askeri darbelerde yaşanmamış hukuk tanımaz, siyasi bir korku iklimi yarattı.
Toplum olarak önceden Generallerin kaç lira maaş aldığını bilmiyorduk, Erdoğan buna Valilerin ve Hâkimlerin maaşını da gizledi.
Önceden söylediklerini unutturmaya, hükümet programında yazılı olanları yok saymaya, muhalefeti de rejim karşıtı gören bir yola girdi ama; bu program hala AKP’nin internet sitesinde duruyor.
TİRANLIK sisteme geçmesi ile şahsım devletin sahibinin dili de, yolu da değişti:
“Biz bu devleti sokakta bulmadık.
Bizim neslimizi bozdular dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz.
AB bizi bölmeye çalışıyor.
AHİM kararlarını tanımıyoruz.
Demokrasi varacağın yere kadar bindiğiniz bir tramvaydır.
Dolmabahçe ofisimden bakıyorum Kadıköy vapurundan inen kadınların kıyafetinden rahatsız oluyorum.
Evlilik dışı birlikte yaşamanın bizim dini değerlerimizde ve kültürümüzde yeri yoktur.
Böyle yaşayanları Muhtarlarımız güvenlik güçlerine şikâyet etsinler.
Biz toplumun sosyal kültürünü değiştiremedik bu konuda daha çok çalışmalıyız.
Demokrasinin kuvvetler ayrılığı önümüzde engel oluyor.
Beni halk seçerek Meclisi dinlenme odasına aldı.
Anayasa Mahkemesi yerel mahkemeleri boğuyor..
AYM’nin kararlarına yerel mahkemeler direnmeli.
Bu ülke de bir yargı diktatörlüğü var..
Milli iradenin üstünde hiçbir güç olmamalı açıklamasından ardından, yargı iktidar talimatlı karar vermeye başladı.
Süreç ilerledikçe..
Kamu ihaleleri üzerinden Kendi zenginini ve kendi besleme medyasını yaratırken, yargıyı da muhalefete karşı sopa olarak kullanmaya başladı.
Şahsım devletin sahibi yargının verdiği kendisinin beğenmediği kararları uygulatmıyor, hatta tanımaz oldu.
Sandık demokrasinin namusu diyen kişi kendi adayının seçilmediği yerlerde, seçimi tekrarlatmaya gitti ve bunu ilk defa, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde yaşadık.
Kürtlerin seçtiği onlarca belediye başkanlarını ortada bir yargı kararı olmamasına rağmen görevden aldılar.
Yerlerine kayyım olarak Vali ve Kaymakamları atadılar..
Güya iktidarlarında seçilmişleri atanmışlar yönetmeyecekti
PKK ile görüşmeler yapmak ve mutabakata varmakta sakınca görmezken, 6 milyon seçmenin oyunu almış parlamentonun üçüncü büyük partisi HDP’yi,terör örgütünün meclisteki temsilcisi diye hedef göstermeye başladı.
Mutlak iktidar mantığı ile parti devletine dönüştürme yoluna girdi.
YARGI,YSK,TÜİK,RTÜK,AA,MB gibi kurumlar devletin değil de, iktidarın kurumları gibi kararlar vermeye ve açıklamalar yapmaya başladılar.
Yolsuzluk ve yoksulluk Cumhuriyet tarihinde görülmemiş boyutlara ulaşırken;AKP iktidara geldiğinde toplumun en varlıklı kesimi milli gelirin yüzde 39’nu alırken,2021 yılına gelindiğinde en varlıklı aynı kesim milli gelirin yüzde 54’nü alıyor ve bu makas gittikçe açılıyor.
20 milyon insan açlık sınırında yaşarken, 50 milyon insan da yoksullukla boğuşuyor.
Toplumda açlık ve yoksulluk kol gezerken…
Sermayem parmağımdaki alyansım, eğer bir gün zengin olursam bilin ki Erdoğan haram yemiştir diyen kişi,20 yıllık iktidarında dolar milyarderi oluyordu.
Şahsım devletin sahibi iktidara geldiğinde:
“Bir dolar 1.60 TL,1 litre motorin 1.83 TL, bir çeyrek altın ise 29 liradan işlem görüyordu. Asgari ücret 226 lira iken, bir asgari ücretli 7 çeyrek altın alıyordu.”
2022 yılının son ayına girdiğimiz süreçte, bir dolar 18.60 liradan,1 litre motorin 26 liradan, bir çeyrek altın ise 1.670 liradan alıcı bulurken… Bugün asgari ücret 5.500 lira, bir asgari ücretli ancak 4 çeyrek altın bile alamıyor. TL ise tüm para birimleri karşısında tarihinde görülmemiş kan kaybetmeye devam ediyor.”
Yasaklar ise askeri darbeleri aratır oldu:
2003 yılında cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 58 bin iken,2021 yılında cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 295 bin kişiyi bulmuş durumda.
Toplam 355 cezaevinin 196’sını AKP hükümetleri açmış ve cezaevlerini yatırım olarak görüyor.
RTÜK, İktidarın aleyhinde yayın yapan gazetelere resmi reklam vermeme, kanallara para cezası,ekran karartma, program yayınlatmama gibi cezalar keserken…
Yargıyı muhalefete karşı bir sopa olarak kullanırken,hedef gösterdikleri yazar,gazeteci ve akademisyenlerin yanında; hükümetin baskılarına boyu eğmeyen ve mücadele veren Barolar,TMMOB ve Türk Tabipler Birliği gibi meslek örgütlerine baskılar artarken,en son TTB ‘ligi Başkanı Prof.Dr. Şebnem Fincan Korucu’nun hukuksuz tutuklanması bunlardan biri.
Bu baskılardan hükümete muhalif olan işverenler de nasibini alıyor..
İktidarın ekonomik, sosyal ve hukuk politikalarını eleştirenleri tehdit ediyor.. Ya bir taraf olursun veya bertaraf olacaksın derken,bu işverenlerin iş yerlerine vergi operasyonları çekiyor.
YÖK ise üniversitelerde hükümet aleyhine yazı yazan, konuşan ne kadar akademisyen varsa üniversitelerden uzaklaştırıyor. YÖK’ün önerdiği Erdoğan’ın atadığı 60 üniversite rektörünün bilimsel bir tane makalesinin olmadığı,YÖK’ün 4 bin kişiyi profesör yaptığı basında haber oldu ama, bu haberi tekzip eden çıkmadı.
YSK ise milli irade gaspı yapan bir mahkeme durumuna geldi.
Anadolu Ajansı ise algı operasyonu yaparak inandırıcılığını yitirdi ama havuz medyasının kaynakçası olarak gösteriliyor.
Merkez Bankası ise bağımsızlığı elinden alınmış, asli görevi olan “faiz belirleme ve fiyat istikrarından sorumluluğunu” talimatla karar alır pozisyonuna geldi.
Uygulanan yanlış “ekonomi politikaları sonucunda” Türkiye dünyada enflasyon rekoru kıran ülke oldu.
Hukuktan uzaklaşınca…
Türkiye demokrasi liginden düştü…
“Uluslararası Hukuk devleti endeksinde 140 ülke arasında 116’cı sıraya gerilerken, basın özgürlüğü sırlamasında ise 180 ülke arasında 154’cü sıraya yerleştik.”
Köprüden önce son çıkış..
Tiranlık sistemi bertaraf edecek önümüzdeki yıl Haziran ayında yapılacak seçimlerde; vereceğimiz oylarımızla ya “yöneten ve yönetilen bir demokrasinin” hayata geçmesinin önün açacağız, veya daha zor karanlık günlere yol vereceğiz.
”Biz Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmadığımız sürece iktidarlar değişse de hiçbir şey değişmiyor.”
AKP’nin 20 yıllık iktidar karnesi de bunu göstermiyor mu?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYADevlet, Komün ve Demokratik Sosyalizmin İnşası; Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu... 14.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025