Mehmet TIRAŞ

HUKUKTAN UZAKLAŞAN NEYE TUTULUR?
17.11.2025
18

Demokrasi ve hukuk eğitim düzeyi yüksek, kurallı ve örgütlü toplumlarda kök salar boy atar.

Demokrasinin ve hukukun kurallarına uymayan toplumlar savrulur.

Bizde son on yıldır bunu yaşıyoruz.

Siyasal iktidar hukuktan uzaklaştıkça savruluyoruz.

Hâlbuki hukuk bir kurallar silsilesi olduğu gibi, aynı zamanda bir “devlet aklıdır.”

Toplum olarak başımıza ne geliyor ve toplumsal sorunlarımızı çözemiyorsak, hukuk toplumu olamadığımız içindir.

Başta “temel hak ve özgürlüklerle” birlikte “ekonomide yaşadığımız sıkıntılar  bunun canlı örneği değil mi?

Toplumsal sorunlarımızı çözemediğimiz gibi gittikçe de ağırlaşıyor: 

Uluslararası Demokrasi endeksinde 102’ci,Hukuk endeksinde de 118’ci sırada yer alıyoruz, geçen yıl 117’ci  sıradaydık.

“Türkiye’de 20 milyon çalışan işçinin TÜİK’e göre 8.5 milyonu, DEVA partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a göre ise, 11 milyonu kaçak olarak çalışıyor.

Kaçak işçi olarak çalışanlardan 689 bini çocuk yaşta işçiler.

Böyle olunca da…

Ülkede her gün 6 işçi, iş cinayetinden ölüyor,8 işçi de sakat kalarak iş göremez durumuna düşüyor. Yılda ortalama 2 bin işçi iş kazalarında ve yangınlarda insanlar toplu ölümlerle yaşamdan koparılıyor.

İş kazalarında da toplu ölümler olmazsa haber bile yapılmıyor.

 Siyasal iktidar  bu işin fıtratında var deyip geçiyor.

AKP’nin 22 yıllık iktidarında 34 bin 600 işçi cinayet ekonomisi sonucu hayatını kaybetmiş.

İş cinayetlerinde Dünya da Çin’den sonra ikinci, AB üyesi ülkeleri arasında ise birinci sıradayız.

Son Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde parfüm dolum tesislerinde yanarak ölen 6 kadın(ben yazıyı bitirdiğimde bir işçi daha öldü) işçilerinin işyerleri kaçak ve hiçte denetlenmemiş.

 Bunu 10 ay önce Kartalkaya otelinde ölen 78 insanın yanarak ölümünde de tanık olmuştuk.

ABD,Avrupa ve Kanada’da son 50 yıldır maden ocaklarında ölümlü kazalar olmuyor.

Yılda ortalama 6 bin kişi trafik kazasında ölürken, son on yılda 62 bin insanımızı trafik kazalarında kaybetmişiz.

İçişleri Bakanı açıkladı bu yılın ilk on ayında trafik kazalarında 6.800 kişi trafik kazalarında ölmüş.

Trafik kazalarındaki ölümlerin yüzde 90’nın sürücü hatasından kaynaklandığı emniyetin verilerinden öğreniyoruz.

Buna kaza denilir mi?

Trafik kazalarında ortaya çıkan sonuca  göre, arabayı bir silah olarak kullanan toplum olmuşuz.

Kurallar uymadığımız gibi başkalarının haklarına da riayet etmediğimizin tablosu bu.

Bir başka önlenemeyen katliamlar ise kadın cinayetleri…

Her gün bir kadın erkekler tarafından katledilirken, son on yılda 4.800 kadın erkekler tarafından öldürülmüş.

Kadınları öldüren erkekler kadınların ya kocası,ya ayrıldığı kocası oluyor veya  sevgilisi ya da yakını, yani yabancı biri değil.

Kadın katliamlarını bilen siyasal iktidar “İstanbul sözleşmesinden çıkmasını” da anlamış değiliz. 

Ya depremlerde yaşadıklarımız;binlerce insanlarımıza evlerinin kendilerine  mezar olmasını nasıl anlamalıyız.

Depremlere karşı hala kalıcı bir önlem alınmaması akıl tutulması değil de, nedir Allah Aşkına?

Yukarıda yaşanan olaylar ve cinayetler ülkede yargının bağımsız ve tarafsız olmamasından ve hukuktan uzaklaşmamızın sonucu.

Hukuktan uzaklaşma kayıt dışı ekonomiye olan ilgiyi artırdığını;Türkiye,Küresel organize suç endeksinde 193 ülke arasında 10’cu sırada yer alırken, organize suç örgütleri siyasi ve ekonomik çevrelerden güç aldıkları görülüyor.

Türkiye hukuktan uzaklaştıkça ekonomik sorunlarımız her geçen gün daha da derinleşiyor.

Piyasada “yüz milyar dolar gibi devasa bir uyuşturucu sermayesi” dönüyor.

Uyuşturucu kullanma yaşının 12-13 yaşlarına düştüğü.

Cezaevlerinde 400 bin tutuklu ve hükümlünün, 80 bini uyuşturucudan içeride yatıyor.  

Yüksek enflasyon sonucu gelir dağılımını da bozuyor.

Toplumun en varlıklı kesimi olan 4 milyon insan Milli gelirin yüzde 40’nı alıyor.

 Açlık ve yoksulluk makası gittikçe açılıyor.

2025 yılı Ekim ayı itibarı ile 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 28 bin 412 liraya yükselirken.4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı ise 92 bin 547 Liraya yükselmiş durumda.

Asgari ücret açlık sınırının altında kalarak 22 bin lira olarak yerinde sayıyor.

Ekonomideki bütün göstergeler dip yapmış durumda.

TL tüm para birimleri karşısında değer kaybediyor ve TL’deki kan kaybı durdurulamıyor.

Döviz ve altın ise tüm zamanların rekorunu kırmaya devam ediyor.

Yolsuzluk ve yoksulluk deyim yerinde ise kol geziyor.

Kamusal alanın bir ortak alan olduğu;kurallı yaşamayı ve başkalarının hakkına riayet etmeyi kabullenmediğimiz…

Eşit vatandaşlık hukukunu hayata geçiremediğimiz sürece…

Toplumsal sorunlarımızı çözemez, demokratik yeryüzü ile de rekabet edemeyiz ve akıl tutulmasından da kurtulamayız.

Daha birkaç gün önce AYM bir karar alarak; Meclisin aldığı kararlara bakmayacağını açıkladı.

Böylece yerel mahkemelerin AYM’nin  kararlarını tanımamasını meşrulaştırırken, kendini de AYM,Anayasanın dışına atarak “kuvvetler ayrılığına da gerek yok demiş” oldu.

Siyasal iktidara çağrımızdır: “Hukuku yok sayarak, muhalefeti rejim karşıtı ilan ederek mi, Kürt sorununu çözecek, ülkeyi demokratikleştireceksiniz?”

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar