Mehmet TIRAŞ
Ergenekon davasında yargılananlara verilen cezaların tartışılması hız kesmeden devam ediyor;içte ve dış dünyada ülkeyi ilgilendiren birinci haber olarak gündemi de belirliyor.
Ergenekon davsından çıkan kararların açıklanmasından sonra ;üzülerek görüyorum ki bazı düşünce akrabalığım olduğunu bildiğim yazarların,yazılarını okuyunca afalladım, gözümü ovuşturdum, yanlış mı anladım diye ikinci sefer okuyunca doğru okumuşum bir ara durakladım şaşkın ördek gibi,ve şu karara vardım; bu ülkede herkesin bir darbecisi,bir hırsızı,bir de teröristi var ve koşullara göre herkes kendine bir pay çıkartıyor.
Darbe bir destekten öte bir kültür olmuş ve toplumun her kesimine değil,darbelere karşı bedel ödemiş olsa da; tüm bireylerin ve hepimizin darbecilik genel kültürümüzün ayrılmaz parçası haline gelmiş iliklerimize kadar da işlemiş,iliklerine işlemeyeninde kanına girmiş,ayıklamak ve temizlemek çok uzun bir zaman alacağı kesin gözüküyor.Yarım asırdan fazla bir darbe kültürüyle büyümüş bir toplumun indesiniz, darbelere karşı en ağır bedel de ödeseniz de bir yerinizden fışkırıyor,bu alçak darbeciliğin kültürü.
Ergenekon davasının en kıdemli sanığı eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a verilen cezanın adil olmadığını söylüyor düşünce yakınlığım olan bir arkadaş ama yazısının başka bir bölümünde ise;2007 Ergenekon operasyonuyla siyasi cinayetlerinde durduğunu belirtiyor, gel de bunu anla ve anlat,elbette dalkavuk medyanın tetikçileri için bir taşla iki kuş vurma buna denilir.
Ergenekon operasyonuyla siyasi cinayetler durmuşsa ki öyledir..Demek ki bu siyasi cinayetlerin ve faili meçhullerin,gözaltı kayıpların olmasında, bu davadan yargılananların büyük payı olduğu ortada değil mi?
Bir başka düşüncesine önem verdiğim medya özgürlüğü için bedel ödeyen işinden kovulan gazeteci yazar şaşırttı beni..Başbakana olan öfkesinden gelen bir duyguyla olsa gerek, Ergenekon davasında verilen cezaları yorumlamış olmalı ki:”Adalet duygusu yara almıştır.Bu kararlarla adaletin yerini bulduğunu sanmıyorum.Toplum vicdanı bu kararlardan dolayı rahatsızdır.Daha da rahatsız olacaktır.” diyor.
Gel de işin içinden çık sanki bu ülkedeki adalet,demokratik dünyaya örnek olmuş ve demokrasiye yargı boyutunda katkı sunmuş bir yargı modeli varmış ta, biz bilmiyoruz.Yargı ne zaman adaletli olmuş,yürütmenin ve darbecilerin emrinde olmamış.Sıkıntı da yargının bağımsız olmadığından gelmiyor mu?
Ergenekon operasyonlarından içeri alınan askerlerin evlerinden çıkan, askeri mühimmat malzemeleri üzerine; Genelkurmay Başkanlığında canlı basın toplantısı yapıp ta elinden boş lav silahıyla çıkıp korkmayın bunlar boş boru,ıslak imza olayına da kağıt parçası deyip,Mehmet Altan’ı hedef göstererek ferman okuyan;yine Samsunda bir savaş gemisinden yanına kuvvet komutanlarını alıp parmağını sallayarak,Taraf gazetesini ima ederek tehdit eden ve yok edeceğini söyleyen bu general değil miydi?
Bu generalin sözlerine ve ferman okuyuşlarına hep birlikte karşı çıkmadık mı,şimdi bu kişiye verilen cezanın adalet duygusunu zedelediğini, söylemek ne kadar inandırıcı olur?
Böyle yazarsanız AKP’nin yandaş medyasının besleme yazarlarına malzeme olur,tetikçilerini de demokrasi kahramanı yaparsınız!.
Benim anladığım kadarıyla bu arkadaşlar; başbakanın Gezi olaylarından sonra kendine muhalif olan herkesi, darbeci görmesi yanlışına düşmüşler gibi geldi..Çünkü bu arkadaşlar darbeci olamaz ve destekte vermezler.
Başbakan Gezi olaylarını okuyamadığından veya süreci iyi idare edemediğinden Ergenekon ve balyoz davasından yargılananları ilk defa böyle bir destek görürken, destekçileri arasında ciddi bir ittifak kurdurdu.Gezi olaylarından sonra Başbakan, Türkiye’de kendine muhalif olan herkesi hatta anayasal haklarını arayanları bile düşman görmekle kalmadı,herkesi dış güçlerle ittifak yapan suçlamaları kabul edilir bir durum değildi; Ergenekon davasına karşı bir masumiyet tartışmalarını da başlattı.
AKP’nin MEB’nı Nabi Avcı Gezi olaylarına katılanlar için yaptığı analiz çok yerinde bir değerlendirmeydi;”hayatlarında bir araya gelmeyecek insanları biz üç günde bir araya getrdik” diyordu.
Avcı’ın tezini teyit eden,Süddeutsche Zeitung Gazetesinden Chrıster Schlötzer imzalı ”Erdoğan yeni düşmanlar yaratıyor” diye bir yazı yayınlandı Radikal Gazetesinde 7 Ağustos 2013 tarihinde.
Bu yazıdan alıntı alarak Ergenekon davasını ve gelişmeleri analiz edelim.
Yazar şöyle diyor:“Türkiye ‘de iktidarların,kendi halkının bir kısmını tehlikeli düşman ilan etme geleneği vardır.Yeni düşmanları ise genç,eğitimli ve Erdoğan’ın bir zamanlar vaat ettiği tüm özgürlüklere özlem duyan bir kuşak.Ama Erdoğan,zararsız göstericileri darbecilerle aynı kefeye koyarak,kendini güçlü değil,zayıf hissettiğini gösteriyor.”Senin göremediğini dışarıdan nasıl görüyorlar ayna gibi vallahi.
Yazarın yazısında girişte belirttiği gibi bizim devlet nötr olmadığı için,devletin zılgıtın yemiş olanlarda iktidara gelse bile,devletin dışladığı bir kesimi onlarda uyguluyor Erdoğan’ın Kemalizm’in “din versiyonunu “uygulamaya koyduğu gibi ve askeri darbelerden sadece 28 şubata yönelik rövanş mücadelesi verip, 12 Eylül faşizminin çıkarttığı yasalarla ve kurumlarla ülkeyi yönettiği gibi..
Yazar yazısının başka bir bölümünde şöyle diyor:
“Davanın(Ergenekon davasını kastediyor) başladığında hükümet ve yargı Türkiye’deki liberal yorumculardan bol bol alkış almış,AB’li siyasilerin hürmetini kazanmıştı.” diyor.
Çok doğru bir tespit biz bu davaya destek verdik, AİHM de bu davanın yerinde bir dava olduğunu demokrasi ve hukuk açısından karar verdi ama; Erdoğan Askeri vesayeti uzaklaştırınca ,çıkarttım dediği Milli görüş gömleğini geri giydi ve Erbakanın fabrika ayarlarına döndü.
Erdoğan’ın Gezi olaylarına gösterdiği sert tepki ve polis şiddeti ve demokrasiyi de sandıktan ibaret algılaması,çoğunluktan yola çıkıp, çoğulculuğu yok sayıp,özel hayata müdahale eden açıklamaları,bireysel hakları,temel hak ve özgürlükleri,din ve mezhep üzerinden okuması,askeri darbelere meşruiyet kazandıran tartışmalarını da beraberinde getirdi,Mısır’da ki askeri darbe de, tuzu biberi oldu gelişmelere.Ve Başbakan siyasal iktidarının en büyük yalnızlığını ve sıkıntısını yaşıyor içte ve dışta;bunu da Gezi direnişi başardı demokratik yoldan.
Evet Başbakanın çoğu görüşleri demokratik hukuk devletinde olmaması gereken şeyler,tek din,dindar nesil yetiştireceğim,Reyhanlı da 53 Sünni vatandaşım şehit oldu,Roboski katliamının üstünü kapatmaya çalışması,her kürtaj bir Uludere sözü,Kadıköy vapurundan inen kadınların kıyafetinden rahatsız söylemi,hangi anne baba kızını bir erkeğin kucağında oturmasını ister gibi sokak ağzıyla konuşması,yargıya talimat verdim demesi, kabul edilecek bir şey değil,Gezi direnişinin ruhu da buradan çıkmadı mı?
Amasız, lakinsiz, fakatsız asker darbelere karşı çıkmaktır görevimiz.. Gezi de gösterdiğimiz Erdoğan’a karşı tepkimizi ve tutarlılığımızı, darbeler karşı da göstermeliyiz.
Son söz darbeciler masum değil,Ergenekon davasında verilen cezalar tartışılabilir tutukluluk süresi hukuki açıdan ama bunların birer darbeci olduğu da realitedir.Eğer darbeyi gerçekleştirmiş olsalardı sanıkların yeri ve mekanı değişik olacaktı.
Bunların darbeci olduğuna demokrasiye inanmış kim olsa kalıbını basar
Ergenekon ve Balyoz davasından yargılananlar için; dönemin eski genelkurmay başkanı orgeneral Hilmi Özkök demedi mi:”darbeci de diyemem karşı da diyemem” diye.
Yakışmadı ve kusura bakmayın sevgili arkadaşlar, dost acı söyler;”Ergenekon davasından adil bir karar çıkmadı,kamuoyu vicdanını yaraladı sözü,sizlerin yazı hayatınızda bu sözler hep önünüze konulacak ver yıllarca verdiğiniz demokrasi mücadelesinin üzerinde bir gölge gibi duracaktır.”
Not:Tüm okurlarımın Ramazan bayramı kutluyorum.M.T.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025