Mehmet TIRAŞ
Azerbaycan devlet başkanı Haydar Aliyev ile KKTC devlet başkanı Rauf Denktaş’ın bir ayağı görevde bulundukları sürece Türkiye de oldu..Devlet protokollerinde olmayan bir sıkı fıkı diplomaside pek rastlanmayan ilişkiydi,Aliyev ve Denktaş ikisi de hakkın rahmetine kavuştular ama Haydar Aliyev’in gelip gitmeleri çok şaşalı geçerdi Türkiye de; en çokta Haydar Aliyev ile Süleyman Demirel’in aralarında olan görüşmeler televizyon ekranlarına yansır ana haber gültenlerinde birinci haber olarak verilirdi;görüşmenin içeriğinden çok beden dilleri ve kendilerine özgü figürleri öne çıkardı, tabi karşılıklı iltifatlarda hava da uçuşurdu.
Haydar Aliyev’in Türkiye ye her gelişinde uçaktan iner inmez kendi aksanıyla o meşhur ve klasik haline gelen karşılaşmalarında sık kullandığı bir söz vardı iki ülkeyi kardeş gören bir görüştü,”iki devlet tek millet” diye övgüler dizer; Süleyman gardaşımla Nazmiye bacımla bir arada olmaktan gurur duyuyorum, ikinci vatanımdayım, diyerek sarılır kardeşlik işaretleri verirdi..
Yine böyle bir iki devlet adamının Azerbaycan da karşılaşmasında Süleyman Demirel’in onuruna Bakü’ de gece görkemli bir yemek veren Haydar Aliyev, Demirel için ne kadar övgüye değer söz varsa hepsini söyler..
Bu övgü dolu sözlerinin içinde “pezevenk” sözcüğünü çok sık vurgular Demirel için,Haydar Aliyev..
Azeri dilinde pezevenk sözcüğünün kelime anlamı “başarılı yetenekli anlamındadır”.
Böylesi görkemli yemekte Haydar Aliyev Süleyman gardaşım dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı siyasi pezevenği, der,kadehimi de değerli pezevenk gardaşımın ve heyetinin onuruna kaldırıyorum,diye yudumlar..Bu sözler Demirel ve heyetinde bulunan siyasiler , gazeteciler arasında Türk heyetinde büyük gülüşmelere neden olur.
Haydar Aliyev den sonra konuşma sırası Demirel’e gelir, Demirel de devlet erkanına yakışır diplomasi bir dille konuşmasını yapar ama aklı Haydar Aliyev’in kendisini dünyanın gelmiş geçmiş en yetenekli büyük pezevenklerinden sözüne takılır;Demirel kendine münhasır espri yeteneğiyle Haydar Aliyev’e döner “sende az pezevenk değilsin” diyerek işi kotarır.
Kelimeler her ülke de aynı anlama gelmediğinden her dilin kendi içinde büyük vecizeler anlatan anlamları vardır; yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu art niyetli veya bilinçli kullanan kasıtlı bir söz değildir ama işte dillerin esprisi de buradan gelir.
Ben Azeri ve Arap spikerlerin futbol maçlarını anlatmalarına bayılırım dillerini anlamasam da.
Azeriler kaleciye kapıcı derler,topun direğe çarpmasını da top kapının kenarına vurdu demeleri, tabi bunu benim yazıyla anlatmam çok fazla düşündüren bir güldürmeyi yaratmayacaktır,bunu ancak Azeri bir spikerden dinlediğinizde anlarsınız her hikaye ve olay kendi dilinde ve aksanında anlatılır ve söylenirse edebi bir tat verir.
Bir Azeri İstanbul da dolmuşla bir yere gitmek için biner Azerilerde ineceği yere düşecek,dedikleri için ineceği yere yaklaşınca Azeri, şoföre” birazdan düşecek” var der.
“Şoför kapı kapalı niye düşeceksin ki” der.
Azeri düşecek var diyorum ,diye ısrar eder geldiği yere yaklaştıkça ama şoför hiç oralı olmaz,tam ineceği yere gelince Azeri birden araba yavaşlayınca durmadan atlar, tabi atlamasıyla da yuvarlanır,şoförde düşeceğim düşeceğim dedin ve en sonunda düştün,der.
Dillerin tezadının çokta değişik tat veren edebi bir lezzeti vardır bunu ancak çok dilli bir lisansa sahip olduğunuzda anlarsınız veya karşılaştırıldığında .Yabancı diliniz yoksa bendenizde buna dahilim çok farklı dillerin tadını ancak yabancı romanlarda ve sanat eserlerinde çevirmenlerin sayesinde anlarsınız sinema ve tiyatroda olduğu gibi.
Bir insanın ikici bir dili bilmemesi bir kulağının duymaması ve bir gözünün görmemesi gibidir.Tek dilli olmak tek yönlü beslenmek gibidir.
Yabancı dillerden çevrilen eserleri size sevdiren ve peşinde koşturan çevirmenlerdir;eğer çevirmenin dili çevirdiği eserin dillinin aykırı zenginliğini yani aksanlarını yansıtmıyorsa o eser çok edebi bir tat vermez ne kadar iyi bir eser olursa olsun.
Ben bir çevirmenin derdini ve sıkıntısını okumuştum bir edebiyat dergisinde bir romanın veya hikayenin okunabilir ve beyinde bıraktığı lezzeti editör ve çevirmen verir.
Çevirmen şöyle diyordu; bir Alman yazarın romanını bana bir yayın evi çevirmemi istedi, ben Almanca eserleri Türkçeye çeviriyordum.Çevirmemi istedikleri eseri ilk önce aldım,her zaman olduğu gibi baştan sona eseri çok dikkatlice not alarak bazı cümlelerin altını çizerek okudum ve yayın evini aradım ben bu eseri Türkçeye çeviremem dedim;gerekçemi de sıraladım; bir kere bu eser çok zengin bir Alman diliyle yazılmış ve bazı Almanca sözcüklerin Türkçe de karşılığı yok dedim..
Tekrar yayın evi bana döndü ve ne kadar karşılığı varsa lütfen çevirin diye ısrar ettiler.
Ben olmaz dedim ve bir örnek verdim:bir bardak suyu bir sürahiye doldurabilirsiniz ve sürahi bunu alır ama bir sürahi suyu bir bardağa dolduramazsınız; edebiyatın böyle bir inceliği ve zenginliği vardır,deyip kabul etmedim.
Çevirmenin üstünde durduğu gibi bir dil bir toplumun gelişmişliği,zenginliği ve sosyalliğiyle anlam kazandırır esere.Eğer diliniz farklı toplumların günlük kullandıkları dillerin içinde geçmiyorsa,dış dünyaya açılmamışsa o dil sığlaşır.Dili zenginleştiren edebi eserlerdir yani edebiyat ve sanattır.
Ben hep şu tezimi ileri sürerim; İngilizceyi ABD gibi dünyanın en zengin ülkesi kullanmasaydı bu kadar evrensel bir dil haline gelmezdi,derim.ABD kullandığı için İngilizce evrensel bir dil oldu.
İngilizceden sonra dünyada en fazla kullanan dillerin başında Portekizce ve Arapça gelir.Portekizce güney Amerika da çok yaygın bir dildir. Arapça ise orta doğu toplumlarından tutunda Müslüman toplukluların yaşadığı tüm kıtalarda kullanan bir dildir.Bizim günlük kullandığımız dilin pek çoğu Arapça kökenlidir.Aşk sözcüğü Arapçada sarmaşık anlamına gelir.
Dillerin zenginliği ve esprisi hiçbir yemekte tatmadığınız lezzet ve hiçbir tatlıda tadamadığınız kadar haz verir.
Yukarıda Azeri dilindeki pezevenk kelimesinin anlamı ne kadar düşündürücü bir mizahı anlatıyor, bize değil mi?
Pezevengin Türkiye de anlamı ney:kadın pazarlayan kişiye söylenir.
Pezevenk sözcüğünün Türkçe de bir anlamı olmasaydı,bir makale konusu olur muydu?
Sende az pezevenk değilsin,diye..
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025