Melih ALTINOK
Eğer sıkıntınız varsa ve çığlığınız kimsenin umurunda değilse, ülkenizi uluslararası topluma “şikâyet” edebilirsiniz. Kardeşinizin duymadığı sesinizi, aranızda ulus devletlerin sınırları var diye eloğlu sayılmayacaklara ulaştırabilirsiniz.
Bu ne ihanettir ne de jurnalcilik. Zira başka seçeneğiniz yoktur.
Örneğin 90’lardaki ceberut devletinizin JİTEM’i, işi Kürt köylülere “b.o.k” yedirmeye kadar vardırmışsa, isyanınıza hükümetiniz, mahkemeleriniz kulak tıkıyorsa bağırırsınız. Kapıkule’nin ötesindekilere, “duyun çığlımızı” dersiniz.
Kız öğrencilerin okullarına başörtüleriyle girmesini yasaklayan bir hukuk sisteminiz varsa ve oylarınızla kurduğunuz parlamentonuz da bu sorunu çözmüyorsa, derdinizi uluslararası kamuoyuna taşırsınız.
Ya da şu an Mısır’da olduğu gibi, ordunuz halkını ve seçilmiş siyasetçileri esir aldığında, sokakta ve mahkemelerinde kıyım yaptığında, başka ülkelerin kamuoyundan yardım istersiniz.
Diktatör Esad’ın zulmü altında inim inim inleyen bir Suriyeli iseniz, çektiğiniz zulmü komşu ülkelerdeki kardeşlerinize anlatırsınız.
Bu enternasyonalist dayanışma hakkı, çığırından çıkmaya pek müsait ulus devletin potansiyel şiddetine karşı bir sigortadır.
Elbette bu satırları durup dururken yazmıyorum. Önümde, Fethullah Gülen’in ‘Onursal Başkanı’ olduğu ABD’deki Peace Islands Institute’ün Washington ve New York’taki yabancı elçiliklere gönderdiği bir mektup var. Hani şu varlıklarından bahsedilince Cemaat çevrelerinin “yalan, varsa yayınlayın da görelim” dediği delil.
Günün Manşeti’ndeki partnerim Murat Çiçek’in tabiriyle “aha da mektup”un altında eğer imzaları olmaza Cemaat değil başkası derdim. Mektubun ortalama bir oryantalist lobi çevresinin ya da bizim Kemalistlerin elinden çıktığını falan düşünürdüm. Çünkü ancak onlar, Türkiye’nin tek parti dönemini ya da 90’ların o karanlık günlerini, bugünün Türkiye’sine tercih edilecek “Asrısaadet” dönemi gibi sunabilirlerdi.
Neyse, arkadaşların 90’ların açık faşizm günlerine ya da 28 Şubat’ın dindar kıyımına, eski Türkiye’ye niçin özlem duyduklarının psikolojik nedenlerini sorgulayacak değilim.
Ne var ki Türkiye’nin uluslararası camiadan tecrit edilmesine yönelik bu lobi faaliyeti, ülkenin içteki demokratikleşmesine can suyu olan çağdaş dünyayla entegrasyon hedefine karşı açık bir saldırı.
Zira Cemaat’in dış dünya ile kurduğu bu “münasebet” girişte tarif ettiğim gibi, Türkiye’nin uluslararası saygın platformlarla denetim de getirecek bağlayıcı ilişkiler kurmasını hedeflemiyor. Tam aksine, yalnızlaştırılmasını, dünyadan koparılmasını ve ulus devlet sınırları içine hapsedilmesini amaçlıyor.
Üstelik de bu manipülatif lobi faaliyeti, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, BM’nin oryantalist yapısına karşı, Türkiye’nin mazlum halkların sesi olması amacıyla Güvenlik Konseyi geçici üyeliği için dişini tırnağına taktığı bir döneme denk geliyor.
Peki, ne uğruna? İçte türlü komplolarla, demokrasi dışı yöntemlerle yıkamadıkları Türkiye halkının sandıktan çıkmış meşru hükümetini dışta yıpratmak için.
Gerçi kimse yemiyor ama hadi başardınız diyelim. Türkiye’yi çağdaş dünyadan tecrit ettirdiniz, içine kapattınız. Ve ardından methiyeler düzdüğünüz o tek parti günlerine, AK Parti öncesindeki 90’ların karanlığına döndürdünüz Türkiye’yi. Söyler misiniz, bu çölde neyleyeceksiniz o hayallerini kurduğunuz “iktidarı?” Bu kadar mı gözünüz döndü?
Cemaat çevresinden bir arkadaşım, dün TV’de yaptığım bu minval üzere konuşmadan sonra mesaj attı. Özetle diyor ki: “İhanet çok ağır bir ifade değil mi?”
İnan değil canım kardeşim. Kaldı ki ben vatana ihanetten falan bahsetmiyorum. Oldum olası bu gibi kavramları kullanırken elimi korkak alıştırdım. Ama her şeyden çok önemsediğim demokrasi, barış ve ülkemin dünyayla entegrasyonu gibi konularda dün nasıl askerî vesayete ve Kemalistlere “halkınızın geleceğine ihanet ediyorsanız” dediysem, faile bakmadan şimdi size de derim.
Evet, Allah yeryüzünde hiçbir halkı kendi ulus devletiyle baş başa bırakmasın. “Diyalog, diyalog” deyip, ülkesinin dış dünyayla diyalog kanallarını tıkamak için her türlü manipülasyona başvuranlarla da…
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019