Melih ALTINOK
Cemaatini eleştiremiyorsan, karşı mahalleye ne kadar cengâverce saldırırsan saldır kıymet-i harbiyesi yoktur.
Ha, belki iyi bir “asker” sayılırsın ama asla ve asla bu tek başına cesaretine delil değildir. Çünkü, kinlendiğin, sinirlendiğin, düşman saydığın insanların üzerine yürümek için düşünmek bile gerekmez çoğu zaman.
Bir deli bile bunu rahatlıkla yapar. Haplanıp beyninin korkuyla ilgili bölümünü tatile çıkartan serserilerin hasımlarıyla bayılıncaya kadar dövüşmelerini cesaret diye alkışlayabilir
misiniz?
Cesaret bazen dövüşmemektir.
Bazen de kavgaya hazırlanan dostlarına dönüp, “Haksızız” demek ve kavga etmemek için dövüşmeyi göze alabilmektir.
İnadı, mücadeleyle karıştırmama basireti göstermektir cesaret; “Yanıldım, yanıldık” diye sesini yükseltebilmektir.
Ortada ciddi deliler varken bile Demirel gibi, “Bana bazı sol örgütler Ergenekon’a alet oldular dedirtemezsiniz” diye bağırarak her türlü reform adımının karşısına dikilmek, pozisyon koruma kaygısını devrimcilik diye satıp sokağa çıkmak da cesaret değildir mesela.
Ama kendinizi solda tanımlıyorsanız ve PKK yol kesip adam kaçırdığında Kandil’den yapılan “Operasyonlar esirlere zarar verir. Tüm kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz” açıklaması karşısında “el insaf” çekebiliyorsanız cesaretiniz takdire şâyandır.
Bu yalnızca sola mahsus bir sakatlık değil elbette. Solun, “Kerinçekler’in, Perinçsizler’in,” Küçükler’in tutuklanmasına delil saydıklarını, Devrimci Karargâh gibi kirli yapılar sözkonusu olduğunda görmezden gelmesi gibi, Ergenekon ve Balyoz davalarında askerî vesayete karşı demokratik mücadelede saf tutan bazı mütedeyyinler de Deniz Feneri tutuklamaları karşısında tökezliyorlar.
Tutuklanan, üzerine gidilen PKK, generaller ya da laik solcular olduğunda, haklı olarak, masumiyet karinesinin, bazı ayrıcalıklı zatların soruşturma ve kovuşturma sürecinden muaf tutulması anlamına gelmediğini savunan muhafazakâr camianın bazı isimleri bugün, Yaşar Büyükanıt gibi “Tanırız iyi çocuktur” teranesine sarılmış durumdalar.
Bir dönem RTÜK Başkanı Zahit Akman’ı kolladığı iddia edilen Bülent Arınç’ın, yargı süreci başladığında Akman’ı sahiplenmeyeceğini söyleyerek cesaretini, vicdanını bir kez daha kanıtlamasını hazmedemiyorlar.
Demokratlığından şüphe etmediğim pek çok muhafazakâr yazar arkadaşım bile “Ama” demeye başladılar, “Gece yarısı ev basmak da ne oluyor canım!”
Bu taşra siyasetinin sirayet etmediği cenah yok gibi. Ama bereket, makamlarını mevkilerini elinin tersiyle itip bu cemaatçiliğe karşı duran cesur yürekler de var.
Ermeni Soykırımı konusundaki çıkışıyla milliyetçilerden aldığı tepkiyi, arkaik söylemlerini sahiplenerek pekâlâ solun kucağına absorbe edebilecekken, aydının görevinin “adada değil adayla birlikte yaşamayı göze almak” olduğunun manifestosunu yazıp cemaatiyle kavgaya tutuşan Orhan Pamuklar’ın cesareti geçer akçe olmaya başlıyor.
Murat Belge’nin, Sezen Aksu’nun, Halil Berktay’ın benzer cesurlukları, hayatları olan takımları Beşiktaş’ın yönetimine “Pisliğe bulaşan arınsın da gelsin, şeffaflaşmada iltimas yok” deme cüreti gösteren Çarşı Grubu’na ilham oluyor.
Pek çok dindar da, Deniz Fener’i soruşturmasında kararlı olunmasını talep ediyor.
Bir millet cesaretle korkaklığın farkına varıyor, kendine güvenmeyi, birey olmayı öğreniyor.
Bu zihniyet değişimini görmeyip, arkadaşlarını değil de gerçeği satmanın makul olduğunda ısrarcı olanlarsa günden güne batağa daha çok saplanıyorlar. Çünkü taraftarlığın girdabı da diplere doğru karşı konulamaz bir debiye ulaşıyor ve kapılanı sağını solunu ayırt edemeyecek kadar dengesizleştiriyor.
Öyle ki, gazetedeki, televizyondaki işinizden çıkartıldığınızda meçhul adreslere mektup yazacak ve bunu da hâlâ cesurca muhalefet etmek sanacak hale geliyorsunuz.
Mektubun adresi yanlış sanki
Biliyorsunuz, NTV’nin yüzü haline gelen Banu Güven işten çıkartılınca Başbakan’a bir mektup yazdı.
Güven’in sansürden değil de otosansürden yakındığı mektubunun muhatabının Başbakan olmadığını düşünüyorum. İlla bir mektup yazılacaksa Ferit Şahenk ilk akla gelen isimdir mesela. Patronlarının, AK Parti döneminde ahım şahım işler alamadığı için kanalı soktuğu mecrada oklarını önce reform sürecini destekleyen kesimlerle yönelten, ne idüğü belirsiz ittifaklarla bugün yakındıkları baskıyı doğuran ve besleyen statükoya hizmet eden “meslektaşlarına” da bir çift sözü olmalıydı Güven’in. Öyle ya, yayın organlarını patronların siyasal iktidarlarla pazarlık aracı haline getiren merkez medya ideolojisi hiç mi eleştirilmeyi hak etmiyor?
Hem karşısında siyaseten mücadele ettiğiniz cepheye sitem etmenin, “sizden korkuyoruz” demenin anlamı var mı? Size ya da patronunuza cesareti de mi “karşı tarafın” vermesini bekliyorsunuz.
Merak ediyorum ve samimi şekilde soruyorum Güven’e, PKK’nin kirli ilişkilerine dair imalarda bulunan biz demokratların linç edildiği ya da en basitinden yok sayıldığı o ekranların, şimdi Leyla Zana ile röportaj yaptığı için kendisine kapatıldığına ve tek sorumlunun da siyasal iktidar olduğuna gerçekten inanıyor mu?
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019