Melih ALTINOK
on dönemlerde PKK-BDP çizgisine gözü kara eleştiriler yönelten solcular tabiri caizse bombardıman altında.
PKK kuyrukçularının, ulusal solun ve mevzuu komplekslerine zemin yapanların zırvalıklarını es geçiyorum elbette.
Bazı demokratların, PKK-BDP çizgisinin provokatif eylemleri ve milliyetçi-arkaik söylemleri karşısında tavır almamızı “liberal bir moda” olarak nitelendirmesini ise, sol sekterliğin zamansız nükseden romantizmine bağlıyorum.
Tartışmayı, dostluğumuzun yanı sıra, demokratlığının, birikiminin ve yetkinliğinin verdiği hoşgörüsüne sığınarak, Alper Görmüş’ün “Masasız barış, Öcalansız masa olmaz” isimli yazısı üzerinden sürdüreceğim.
Alper Görmüş’ün geçen salı Taraf’ta yayımlanan yazısındaki, “paralel merkez medyanın” egemen Kürt siyasal hareketine karşı iflah olmaz husumetine dair eleştirilere katılıyorum.
Ancak “eleştiriler ağırlıklı olarak hükümete yöneltilmeli” şeklindeki “makul” önermenin, son günlerde “yine” amentü haline gelmesi üzerinde biraz durulması gerektiğini düşünüyorum.
İcra makamı olan siyasal iktidarın, toplumsal meşruiyeti de oluşan, cesur adımları artık atması gerektiğine elbette ki hiçbir demokratın sözü olamaz.
Ne var ki Görmüş’ün, Kandil’in kimi zaman var olan durumu daha da vahimleştirme girişimlerine rağmen mazlum edebiyatını fütursuzca kullanarak yürüttüğü psikolojik harbi önemsiz bir ayrıntıymış gibi sunmasının da işe yarayacağını sanmıyorum.
Kaldı ki Kandil’in statükonun yanı sıra bölgedeki fiili durumun sürmesi için çaba harcayan Suriye gibi dış aktörlerle ilişkilerinin komplo teorisi boyutuna indirgenip değersizleştirilmesi büyük de bir ihmal.
Bu hata, daha çok eleştirilmesi salık verilen hükümete yapılacak önerileri ütopikleştirdiği gibi, tartışmanın günün gerçekleriyle olan bağını kopartıp, perspektifi aydınlar arası etik problemlere odaklıyor.
Örneğin Görmüş’ün Ak Parti’nin halkın demokratikleşen reflekslerine uygun adım atamadığı görüşünü desteklemek için yazdığı şu cümleye bakalım:
“Abdullah Öcalan ‘devletle üç önemli konuda mutabakata vardığını ve gelinen aşamanın şimdiye kadarki en ileri nokta olduğunu’ açıkladı... Peki, açıkladı da ne oldu?” Doğru, kamuoyu “teröristlerle müzakere yapıyorsun” deyip kazan kaldırmadı.
Peki, açıkladı da ne mi oldu?
Öcalan’ın bu beyanatının ardından PKK’nin kaçırdığı askerleri ve sağlık memurunu aramaya gidenlere pusu atıldı, 13 asker yaşamını yitirdi. Madenler basılıp iş makineleri yakıldı, işçiler kaçırıldı. Van’da bir polis sivildeyken sokak ortasında JİTEMvarî bir usulle infaz edildi. Urfa’da haraç vermeyen iki Kürt öldürüldü...
Daha sayayım mı? Haklısınız, gerek yok.
Evet, Görmüş, “dağda silahlı adamlar gezerken müzakere olmaz” bahanesinin gerçekçi olmadığı noktasında da haklı.
Hükümete usanmadan Davutoğlu’nun Esad’a yaptığı “Önce güvenlik sonra reform denemez” uyarısının Türkiye için de geçerli olduğu hatırlatılmalı.
Ama dağdakiler de çatışma çıksın diye çabaladığında bir hop çekmeli, değil mi? Uzaktan kumandalı mayınla pusu atmanın, çatışma çıksın diye taciz atışları yapmanın, adam kaçırmanın, meşru müdafaa sayılamayacağı söylenmeli.
Kandil, devletle görüşen Öcalan’ın etkisiz olduğu mesajını sözle ve eylemle verirken, niye eleştirilerimi “ağırlıklı” olarak, Habur’a, İmralı görüşmelerindeki iradeye rağmen masaya oturmaktan imtina ediyor denen hükümete yöneltmek zorundayım, doğrusu aklım almıyor.
Yine geçen salı konuyu işleyen bir başka değerli isim Gürbüz Özaltınlı yazmıştı. Hareketin savaşçı tutumunu deşifre edilip daha meşru bir zemine çekilmesi için kamuoyu baskısı yaratılmaya çalışmanın, çözümün aktörlerinden birinin meşruiyetine niçin zarar vereceğini de anlamıyorum.
Masanın başındaki bir savaşçının aman meşruiyetine halel gelmesin diye bırakalım dağınık mı kalsın, insanlar mı ölsün, hükümet ulusalcı muhalefet tarafından daha da sıkıştırılıp şahinleşsin mi?
Vallahi yazılar arşivde, isteyen açar bakar, yeri gelince hükümeti, militarizmi nasıl radikalce eleştirdiğimizi görür. Ancak simetri obsesyonundan mustarip değilim ve bu saplantının hakkaniyet diye cilalanmasına da eyvallah demem.
Çünkü sol camiada linç edilmeyi göze alıp PKK’yi ve BDP’yi eleştirmenin değil, bu hareketin günahlarını görmezden gelmenin “taraftar desteğinin konforuna teslim olmak” anlamına geldiğini ve aslında bu tavrın “organiklik” olduğunu biliyorum.
Cemaatini eleştirip çirkin ördek yavrusu muamelesi görmenin moda olup olmadığıyla ise gerçekten ilgilenmiyorum. Ben üzerime, demokratlığıma yakışanı giyiyorum o kadar.
Ha, eskinin aksine artık PKK’nin çözümün önündeki en büyük engel olduğuna dair bunca kanıt varken susmamak modaya uyuyorsa da ne ala; güzel olmak kötü bir şey değil ya.
Bence son açıklamasında “T.C. devletine yakın duranlara, iş yapanlara, araçlarını kullandıranlara, yol ve barajda yapımında çalışanlara, orman kesenlere yaptırımlarımız olacak” türünden tehditler savuran HPG’ye bile sözü olmayan PKK muhibbi organikler de “modaya” biraz uysalar fena olmayacak aslında.
İnsan içine çıkıyoruz sonuçta, değil mi?
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019