Roni MARGULIES
Gördüğüm tweet aşağı yukarı şöyleydi: “Haksızlıklardan haberi olup bugüne kadar ses çıkarmayan herkes en az suçladıkları kişiler kadar suçludur.”
İki üç gün önce görmüştüm, bulup doğrusunu yazayım diye düşündüm bu yazıya başlarken. Twitter’ın arama motoruna “ses çıkarmayanlar suçlu” ifadesini girdim, pek de umutlanmadan arattırdım.
Ve hayretler içinde kaldım. Çok çeşitli konuda ses çıkarmayanları suçlayan sınırsız sayıda, sayfalar dolusu tweet çıktı karşıma:
“Farkında olup ses çıkarmayanlar da mağdur değil suçludur!”
“Vakit isyan vaktidir. Artık susmak suçtur! Ses çıkarmayanlar suçludur artık!”
“Hırsızlığa adaletsizliğe yolsuzluğa haksızlığa ses çıkarmayanlar bunları yapanlardan daha da suçludur…”
“Diktatörlerin yanında yer alarak iktidarın nimetleri için suça ses çıkarmayanlar da EN AZ DİKTATÖRLER KADAR SUÇLUDUR.”
Ben ise ilk tweet’i gördüğüm zaman şöyle yazmayı düşünmüş, sonra vazgeçmiştim:
“Hayır, suç karşısında ses çıkarmayan herkes suçlu değildir. Ses çıkarmak isteyen ama çıkarırsa soluğu toplama kampında alacağını bilen, çocuklarını babasız bırakmak istemeyen, Nazi devletine karşı elinden zaten bir şey gelmediğini çaresizce hisseden bir Alman, suçlu değildir örneğin.”
Halkının bir kesimine karşı suç işleyen devlet, halkın geri kalanının ses çıkarmasını engellemek için iki ana yöntem kullanır: Cezalandırma ve ödüllendirme.
Yahudi soykırımında faşistler ağırlıklı olarak cezalandırma yöntemini kullanmıştır. Direnen, Yahudileri koruyan, saklayan Almanlar, istediği kadar sarışın, mavi gözlü ve safkan olsun, derhal katledilmiştir.
Ermeni soykırımında ise daha ziyade ödüllendirme yöntemi ön plana çıkmıştır. Uygulanan politikaya karşı çıktığı için öldürülen üst düzey görevliler de olmakla birlikte, çoğunluğun ses çıkarmamasının ana nedeni Ermenilerin malına, mülküne sahip olma vaadi ve beklentisidir.
Halk ister cezalandırılmaktan korktuğu için, ister ödüllendirilmek istediği için ses çıkarmamış olsun, sonuç olarak olayın suçlusu devlettir. Suçu devlet planlamış, organize etmiş ve işlemiştir, ses çıkarılmaması için gerekli önlemleri devlet almıştır.
Bunun örnekleri güzel vatanımızda pek çoktur: 1934 Trakya olayları, 1938 Dersim, 1942 Varlık Vergisi, 1955 6-7 Eylül olayları, 1964 Rumların bir gecede sınırdışı edilmesi, 2007 Hrant Dink cinayeti vs, vs, vs. Kürtlerle ilgili olarak liste çıkaramadım; ben “Kürtler” demekle yetineyim, isteyen kendi listesini çıkarsın.
Türk ve Müslüman olmayanların bu memlekette 1923’ten beri yaşadığı bitmez tükenmez “olaylar” dizisi ve bunun yarattığı “tehlike” duygusu, azınlıkların çoğunluğu tarafından Müslüman bir ülkede yaşıyor olmanın sonucu olarak düşünülür. Belki de “düşünülür” demek doğru değil; pek de düşünerek varılmış bir kanaat değildir çünkü bu. Çoğu kişi tarihçi, siyaset bilimcisi veya sosyalist olmadığı, derin toplumsal analizler yapmadığı için, “Azınlıklara eziyet edilen bir ülkede yaşıyorum” ve “Çoğunluğun Müslüman olduğu bir ülkede yaşıyorum” gerçeklerini yan yana getirir ve basitçe birbirine bağlar: “Demek ki, sorun Müslümanlıktan kaynaklanıyor.”
Oysa, Türkiye’de azınlıkların yaşadığı bütün felaketler “Müslümanlıktan” değil, devletten kaynaklanmıştır. Bütün bu suçları devlet planlamış, organize etmiş ve işlemiştir. Devlet Müslüman olduğu için değil, milliyetçi, Türkçü, ırkçı olduğu için. Cumhuriyet Türkiyesi’nin kurucu kadrolarının konuyla ilgili görüşleri açıktır, açıkça ifade edilmiştir: Bu memleket, sınırları içinde yaşayan herkesin değil, Türklerin memleketidir. Türk olmayanlar “yabancı”dır, sorundur, güvenilmezdir; bunlara göz yumulur, ama kayıtları tutulur; mümkün olduğunda bunlardan kurtulmak gerekir.
Devletin bu yaklaşımı Türklere öğretmesinde, kabul ettirmesinde, benimsetmesinde din farklılığı kuşkusuz kolaylık sağlamıştır. Katledilenlerin Ermeni, yağmalananların Yahudi olması devletin işini kolaylaştırmıştır, evet, ama temel sorun dinî değildir; Cumhuriyet Türkiyesi’nin sadece etnik Türklerin ulus devleti olarak kurulmuş ve sürdürülmüş olmasıdır.
Öte yandan, devletin suçluluğu memlekette her gün, her saat ırkçılık yapan, nefret suçu işleyen bireyler olduğu gerçeğini de değiştirmiyor maalesef. Bu bireyler Müslüman tabii, ama tanımlayıcı özellikleri Müslümanlıktan ziyade budalalık oluyor genellikle.
İki küçük örnek vermekle yetineyim.
Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan’ı anladığım kadarıyla Yeni Şafak’ta bile hiç kimse ciddiye almıyormuş, meczup diye düşünüyorlarmış. Niye böyle düşündüklerini anlamak çok kolay. Şu satırlar iki hafta önce yayınlanan “Kazakistan’da Türkiye’ye darbe!” başlıklı köşe yazısından:
“Bendeniz öteden beri, Rusya ile ABD’nin birlikte hareket ettiklerini düşünüyorum. Yaşananlar zaman zaman bu fikrimi doğruluyor.
Neye dayanarak söylüyorum bunu?
Şuna: Amerikan derin devletinin de, Rus derin devletinin de ipleri Yahudilerin kontrolünde. Bu yazdığıma komplo diyecek olanların ahmaklığına şaşarım!”
İkinci örnek, AKP Çorum İl Başkan Yardımcılığı yapan, 2015 seçimlerinde AKP’den aday adayı olan ve Çorum Barosu Başkanı’yken bu hafta Anayasa Mahkemesi’ne seçilen Kenan Yaşar’ın yazdığı ve sonra sildiği tweet:
“Yahudiler öyle insanlardır ki iki yumurta pişirmek için dünyayı ateşe verirler.”
Herif bunu yazarken ırkçılık yaptığını, nefret suçu işlediğini gayet iyi bildiği için, tweet’i büyük ihtimalle Anayasa Mahkemesi üyeliği gündeme geldiğinde silmiş. “Bu kadarı da ayıp olur artık” diye düşünmüş herhalde.
Haklı. Bunlar gibilerinin Yeni Şafak’ta bile köşe yazarlığı yapması, Çorum’da bile baro başkanı olması gerçekten ayıp.
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023