Roni MARGULIES
Çok tanıdık, çok bildik bir senaryoyla başlıyoruz. Dünya berbat bir hâlde: Her tarafta habis, militarist diktatörlükler var; bütün ülkelerin dahil olacağı dev bir savaş geliyor. Ve bu savaşın sonucunda, hem medeniyetin ortadan kalkması hem de büyük ihtimalle gezegenin fiziksel imhası anlamında dünyanın sonunun geleceği çok açık.
Çare yok mu? Belki de var.
İnsanlığın taşınabileceği, her şeye yeniden başlayabileceği bir gezegen bulmak amacıyla bir uzay gemisi inşa ediliyor. Gemiye insan değil, insan ceninleri, bitki tohumları ve robotlar yükleniyor, uçup gidiyorlar.
Onlar uçup giderken, dünyada beklenen savaş patlak veriyor, on yıllarca süren bir barbarlık döneminin ardından ortaya tek bir otoriter rejim çıkıyor.
Bu arada, uçup giden gemi müthiş olumlu koşullara sahip, son derece verimli, cennet gibi bir gezegen buluyor. (Merak eden varsa, Alpha Centauri yıldız sisteminde buluyor!) Robotlar iniyor, insan yaşamı için gerekli her şeyi hazırlıyor, tarımsal üretime başlıyor, sanayi üretimi için gerekli tesisleri kurup tesislerde çalışacak robotları üretiyor ve nihayet ceninlerin gelişimini tamamlamasını sağlayıp gezegenin insan nüfusunu oluşturuyorlar.
Bu nüfusun çalışması gerekmiyor: Her şeyi robotlar yapıyor, her şey var, her şey bol, kimsenin bir eksiği yok. Bu koşullarda kavga yok, rekabet yok, eşitsizlik yok. Yaşayıp gidiyorlar.
Beş kuşak sonra, dünyada işler yine sarpa sarmaya başlıyor, yavru gezegene haber yolluyorlar: “Geliyoruz!”
Robotlar derhal işe koyuluyor, gelenler için yeni şehirler inşa ediyorlar.
Ve günün birinde dev bir uzay gemisi gelip yörüngeye giriyor. İçinde dünyadaki insan toplumunun daha küçük ölçekli bir karbon kopyası var. Başkan ve hükümet, ordu, polis, yargı, cezaevi… Mülk sahipleri ve mülksüzler, çalışanlar ve çalışmayanlar…
Yeni gezegende nasıl bir toplum olduğunu bilmedikleri için gemideki hükümet kaygılanıyor. Aşağıdakilerin protokole ve resmîyete önem vermemesinden iyice kıllanıyorlar, bir tuzak olduğundan kuşkulanıyorlar. Dolayısıyla aşağı önce bir askerî birlik gönderiyorlar; ne olur, ne olmaz.
Askerleri robotlar karşılıyor ve hepsini yeni inşa edilmiş şehirlere yerleştiriyorlar.
Askerlerden biri, diyelim ki Mustafa, önce kendisine tahsis edilmiş evin ne kadar iyi ve güzel olduğunu, her şeyin ne kadar hatasız çalıştığını fark ediyor, şaşırıyor. Sonra alışveriş yapmak gerektiğini düşünüp hizmet robotunun peşine takılıyor, süpermarkete gidiyor. Kapıdan girdiğinde bir sepet yanına gelip “Buyurun efendim, yardımcı olayım” diyor, yan yana dolanıp alacaklarını alıyorlar.
“Tamam,” diyor Mustafa, “Şimdilik yeter. Nerede ödeyeceğim?”
Sepet bakakalıyor. “Ne yapacaksınız?”
“Parayı nerede ödeyeceğiz?”
“Neyi?”
“Parayı, parayı. Bu kadar mal aldık, karşılığını vermeyecek miyim?”
“Ama bu mallar size lazım.”
“Evet, lazım.”
“E tamam işte. İhtiyaçlarınızı karşıladık, gidebiliriz.”
Mustafa gıcık olmaya başlıyor. “Bak sepet kardeşim, şu ekmeği aldım ya. Madem karşılığında hiçbir şey vermem gerekmiyor, ya yüz tane alıp gidersem!”
“Niye?”
“Ne demek niye? Oburluktan, bencillikten. İnsanlar çeşit çeşit, hepsi senin gibi değil ki.”
“Tamam da,” diyor sepet, “niye yüz tane alacaksın? Alıp nereye koyacaksın? Ekmekler zaten burada, istediğin zaman gelip bir tane daha alırsın!”
Mustafa ikna olmuyor, ama yapacak bir şey yok, çıkıyorlar. Sepetle sohbet ede ede yolda giderken, elde fırça, bir evi boyayan bir adama rast geliyorlar. Mustafa adamın ustalığına, gösterdiği özene hayran kalıyor, durup uzun uzun seyrediyor. “Tebrik ederim, ne güzel boyuyorsunuz evinizi,” diyor.
“Teşekkürler. Benim evim değil ama.”
Mustafa “para karşılığı” diye bir şey olmadığını öğrenmiştir ya, “Bir arkadaşınızın mı?” diye soruyor.
“Yoo, tanımıyorum evsahibini.”
Mustafa’nın yine kafası karışıyor. “Niye boyuyorsunuz o zaman?”
“Dün buradan geçerken baktım, evin boyanmaya ihtiyacı var. E, ben de boyacıyım. Seviyorum boya yapmayı. Bugün geldim, boyuyorum.”
“Ama ne kadar özene bezene boyuyorsunuz!”
“Tabii, sevdiğim işi yapıyorum işte.”
* * *
İrlandalı yazar James P. Hogan’ın romanının ismi Voyage from Yesteryear. Çok da başarılı bir roman değil doğrusu.
Ama komünizm propagandasının bu kadar gizlice ve bu kadar ikna edici bir şekilde yapıldığını hayatımda başka hiçbir kitapta görmedim. Roman boyunca açıkça siyasî olarak algılanabilecek tek bir kelime yok, siyaset dünyasına ait olan tek bir ifade yok. Didaktik bir tavır, ders veren bir ses tonu yok.
Ama her sahnede (yukarıda sadece iki tanesini aktardım), makul bir dünyanın nasıl bir şey olduğunu basitçe gösteriyor ve dolayısıyla kapitalist toplumun ne kadar akıldışı, uygunsuz, absürt ve saçma olduğunu göstermiş oluyor.
Dünyada bütün nüfusa yetecek kadar ekmek var mı? Var. Yaşamak için insanın doyması gerekiyor mu? Gerekiyor. O zaman makul bir dünyada, başka her şeyden bağımsız olarak, herkes her gün yeterince ekmek yer.
Kapitalizm bunu sağlayacak şekilde örgütlenmiş bir sistem mi? Hayır. “Parası olan insanların” değil, “insanlığın” temel ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan bir sistem mi? Hayır.
Demek ki makul bir sistem değil.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023