Roni MARGULIES
Bu herifleri gerçekten de serbest bırakacak galiba.
Başbakan geçen gün Halkalı Mehmet Akif Ersoy Hastanesi’ne uğradı, Balyoz davasında 18 yıla mahkûm olan emekli Orgeneral Ergin Saygun’u ziyaret etti. Elini tuttu. Sevgi dolu bir bakış ve yumuşak bir sesle “Biz sizi biliriz Paşam” dedi.
Sanırım bu cümleyi “Biz sizin ve arkadaşlarınızın ne habis planlar yaptığını, kimleri fişleyip kimleri öldürmeyi tasarladığınızı biliriz” anlamında kullanmadı.
Yüzündeki ifadeden anladığım kadarıyla, “Biz sizin ve arkadaşlarınızın nasıl munis, masum, insancıl ve demokrat melekler olduğunuzu biliriz” anlamında kullandı.
Fethullahçılarla şeriatçılar
Saygun ise, yine hayret dolu bakışlarından anladığım kadarıyla, “Ulan, herif bizi hapse attırdı, memleketi Fethullahçılarla şeriatçılara teslim etti, cebren ve hileyle aziz vatanın bütün kalelerini zaptetti, bütün tersanelerine girdi, şimdi gelmiş bir de elimizi sıkıyor”diye düşündü.
Yine de, her subayın Harbiye’de aldığı centilmenlik eğitimi sayesinde, “Yürü lan, hastaneden ve hapisten bir kurtulayım, görürsün sen gününü” dememeyi, “Hoşgeldiniz. Zahmet ettiniz. Sağolun” diye mırıldanmayı becerdi.
İşin ilginç tarafı, Başbakan’a “Yürü lan” demedikleri için Saygun ailesinin kendi çevresinden fırça yediği anlaşılıyor. Saygun’un oğlu Tolga şöyle demiş çünkü: “Biz belli bir devlet terbiyesiyle büyümüş insanlarız. Gelen her misafirimize ‘hoşgeldin’ deriz.. Bizim aldığım terbiye bunu gerektirir. Bunun altında da başka bir şey aranmaması gerekir. Bizim vatanseverliğimizin de, bu konularda tartışma konusu yapılması da sözkonusu değildir. Bizi bilen bilir zaten.”
Belli ki, Saygunlar “vatansever” dostları tarafından “Siz ne biçim vatanseversiniz? O örümcek kafalı vatan hainine nasıl ‘hoşgeldin’ dersiniz?” diye eleştirilmiş. Yoksa niye durup dururken“Bizim vatanseverliğimiz tartışma konusu değildir” desin Tolga Bey?
Hak arayan, hakları ortadan kaldıran
Başbakan’ı ikaz etmek isterim.
Eminim, çok derin ve ayrıntılı planlar yapıyordur.
Barış sağlanması için KCK tutuklularının serbest bırakılması gerek, onları bırakırsak darbecileri de bırakmak gerek, yoksa hoş karşılanmaz diye düşünüyordur büyük olasılıkla.
Bu düşünce şöyle dile getiriliyor bazen: “Teröristleri serbest bırakıp terörle mücadele edenleri bırakmamak olmaz.”
Okuyucularıma üç yaşında çocuk muamelesi yapmaktan çekiniyorum, ama n’olur izin verin, bu saçmalığa cevap vereyim.
PKK ve KCK tutuklularına “terörist” diyebilirsiniz, yaptıklarını her şeyi yanlış bulabilirsiniz, kullandıkları yöntemlerin tümüyle yanlış olduğunu düşünebilirsiniz. Tamam. Ama tüm yanlışların arkasında haklı bir talep olduğunu kabul etmemek mümkün değil herhalde. Nitekim, on yirmi milyon vatandaşın kendi kimliğine, diline, kültürüne sahip çıkmasını, nüfusun geri kalanının büyük çoğunluğu da yanlış değil haklı buluyor.
Ergenekoncularla Balyozcular ise, “teröre karşı mücadele” ettikleri için, vatanı savundukları için filan yatmıyorlar. Darbeci oldukları için yatıyorlar. Hepimizin demokrasi koşullarında yaşama hakkını ortadan kaldırmaya yeltendikleri için.
Hak aramak ile tüm hakları ortadan kaldırmak aynı şey ise, elbette birileri serbest bırakıldığında öbürleri de bırakılmalıdır.
Var mı bunların aynı şey olduğunu zanneden?
“Halk istiyor diye değiştiremezsin”
Başbakan belki de “Askerî vesayeti hallettik, zararsız artık bu herifler” diye düşünüyordur.
Düşünüyorsa, yanılıyor.
Son üç günden üç alıntı:
CHP Aydın Milletvekili Osman Aydın, “Eskiden ihtilaller olurdu. Arada bir iktidar değişikliği sözkonusu olurdu. Şimdi o ihtilali yapacak olan komutan da kalmadı. Hepsini tasfiye ettiler” dedi.
Anayasa hukuku profesörü ve CHP’nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na gönderdiği Süheyl Batum,“Devletin düzenini halk istiyor diye değiştiremezsin” buyurdu.
Ünlü demokrat Tarık Akan, “Demokrasinin üzerinde bir baskı, parçalanma görüldüğünde ilk hareketlenen o ülkenin silahlı güçleri, başta ordu, arkasından polis, arkasından millî istihbarat, onun arkasından bilim insanları ve öğretim görevlileri olur. Sonra halk gelir” dedi.
Benden söylemesi: Aydın, Batum ve Akan gibi insanların yaşadığı yerde, asker hiçbir zaman zararsız değildir.
Alimallah, başbakan astıkları bile görülmüştür.
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023