Roni MARGULIES
Hollywood sinemasının sıradan bir filmi adeta. Sylvester Stallone veya Arnold Schwarzenegger liderliğinde bir avuç Amerikan komandosu Afrika veya Latin Amerika’nın berbat bir ülkesinin balta girmemiş ormanlarında tepeden tırnağa silahlı binlerce adamı hallaç pamuğu gibi atar, ya esir bir Amerikalıyı kurtarır ya da Amerika’nın bir düşmanını alnından zımbalar.
Ve Başkan, Beyaz Saray’ın çimlerinde basın açıklaması yapar: “Amerika Birleşik Devletleri, Usame bin Ladin’in öldürülmesiyle sonuçlanan bir operasyon gerçekleştirmiştir.”
Minneapolis, Philadelphia ve Los Angeles sokaklarında halk coşkuya kapılır, dans edenler bayram sevinci yaşarken, kamera küçük bir çocuğun elindeki Amerikan bayrağına zoom eder.
Schwarzenegger evine döner. Karısı öldüğünü zannediyordur, televizyonda Başkan’ın konuşmasını izlerken sarışın, mavi gözlü, melek gibi kızına buruk ama gururlu bir sesle babasının ne kadar kahraman olduğunu anlatır. Kafasını kaldırır ve pencereden Schwarzenegger’i görür. Ne mutluluk, Tanrım!
Televizyondan Başkan’ın “God bless America” dediği duyulur ve millî marş çalmaya başlarken ekran yavaşça kararır.
Dünyanın geri kalanında kimin ne düşündüğü, ne yaptığı, dans mı ettiği, lanet mi okuduğu görülmez bu filmlerde.
Örneğin, Britanya Müslümanlar Konseyi’nin ılımlı başkanı Shaikh Shuja’nın şu sessiz sakin konuşması, çok da sinematik bir sahne oluşturmadığı için, yer almaz bu filmlerde:
“ABD hükümetinin ve hem Amerika’da hem dünyanın başka yerlerinde terörizmin kurbanlarının Usame bin Ladin’in ölümü karşısında sevinç duyması anlaşılabilir bir şey. Ancak Usame’nin ölümü kendi başına bir simgeden öte bir şey değil. Gerçekte, terörizmin sebepleri yerinde durdukça terörizm tehdidi de varlığını sürdürecektir. Görünen o ki, Anglo-Amerikan ittifakı hâlâ gücün kibrine kendini kaptırmış durumda ve bilgeliğin sesini, yani özgürlüğün ve gerçek demokrasinin sesini dinlemeye niyetli değil.”
Filmlerde bir de Arap şehirlerinin sokaklarındaki halkın tepkisi görülmez. Renkli ve hoş sahneler yoktur çünkü o yoksul, kalabalık, kirli sokaklarda. Ne dans edenler vardır, ne coşku, ne bayram havası.
Aynı filmi defalarca izlemekten sıkılmış insanlar vardır burada. Kendi topraklarında Schwarzenegger ve Stallone bozmalarının at koşturmasından rahatsız insanlar. Kendileri öldüğünde kimsenin umurunda bile olmazken Amerikan ölümlerinin tüm dünyada haber olmasından bezmiş insanlar. Terörist ilan edilmekten, küçük görülmekten, hayvan muamelesi görmekten sıkılmış insanlar. Hayatlarını zehir eden diktatörler Amerika’dan silah alır ve Beyaz Saray’da ağırlanırken, aynı Beyaz Saray’ın demokrasi havariliği yapmasıyla dalga geçen insanlar.
Ve her şeyden çok, onurları ve hakları her Allah’ın günü ayaklar altına alınırken isyan eden, adalete susamış, öfkeli insanlar.
Bu insanları ne Hollywood gösterir, ne dünya medyası görür.
Önemli olan onlar değildir.
Afganistan’da, Irak’ta her yıl binlercesi ölür. Ne önemi var! Karınca gibi kalabalıktırlar. Ve zaten her biri El Kaide’ye katılmayı, kan dökmeyi bekliyordur. Uygarlık düşmanıdırlar.
Bin Ladin’in öldürülmesi sadece bir Schwarzenegger filmi kadar anlamlı. Sadece böbürlenme ve intikam. Sadece bir mesaj.
Gerçekte çünkü, Müslüman ve Arap dünyasında bin Ladin’le El Kaide’nin uzun zamandır hiçbir anlamı yok.
Müslüman toplum içinde siyasî yapılar örgütlemekle ilgilenmeyen El Kaide, gösterişli silahlı eylemlerin çıkmaz sokağında çoktandır sıkışmış durumda. Aileleri ve cemaatleriyle tüm ilişkilerini kesen köksüz gençleri örgütledi, alıp Pakistan dağlarına veya Londra’nın kenar mahallelerine götürdü. Toplumsal ve siyasî bir tabanı olmayan, kitlelerin ve gündelik mücadelenin dışında, kopuk bir örgütlenme olarak kaldı. Kendisini Müslümanların Batı’ya karşı mücadelesinin önderi olarak gösterme çabaları sonuç vermedi. Kahire, Bağdat ve Kabil sokaklarında gerçek etkisi sıfıra yakın.
Bin Ali ile Mübarek’i deviren, Esad’ı devirmek üzere olan kitleler, Tunus’ta ve Tahrir Meydanı’nda kendi gücünün bilincine varan kalabalıklar bin Ladin’in ölümüne üzülmüştür kuşkusuz, ama El Kaide’nin ne yapacağı çok da dertleri değildir.
Amerika’nın anlamsız intikamı çok ilgilendirmeyecektir onları.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023