Roni MARGULIES
Bulgar faşistlerinin yaptıklarına akıl erdirmek zor.
Katunitsa sokaklarında “Romanları sabun yapalım” ve “Türkleri bıçaktan geçirelim” sloganları yankılanmış.
Niye?
Niye Romanlar sabun yapılıyor da Türkler bıçaktan geçiriliyor?
Niye tersi değil?
Bulgaristan Avrupa Birliği’nin en yoksul ülkelerinden biri.
İşsizlik oranı 2008’de yüzde 5’ten 2009’da yüzde 7,6’ya, 2010’da yüzde 9,5’e çıkmış. Bu yıl ağustos ayında yüzde 11,7 düzeyine ulaştığı tahmin ediliyor.
Bulgar ekonomisi 2009’da yüzde 4,8 oranında küçülmüş. Sonrasını bulamadım. Ama işsizlik rakamlarının gidişatından anlaşılıyor ki, küçülmeye devam etmiş. Ve daha 2009’da, küçülmeye devam etmeden önce, nüfusun yüzde 17’si hükümetin resmî “yoksulluk” düzeyinin altındaymış.
Bulgaristan 2007 yılında Avrupa Birliği’ne girdi. Ne fark etti?
Bu hafta, bir Roman’ın kullandığı minibüsün bir Bulgar’a çarpıp öldürmesinden sonra ülkenin her yanında faşistlerin Romanlara saldırmasının ardından Başsavcı Boris Velçev’in yaptığı açıklamaya göre, “Bulgaristan’ın her kasabasında karanlık ilişkileri ve çok yüksek yaşam standardı olan yerel bir feodal ağa var”.
AB dört yıldır Bulgaristan’ı yolsuzlukla ve örgütlü suçla yeterince mücadele edilmediği için eleştiriyor. Tüm AB raporları etkisiz ve çürümüş bir yargı sistemine, üst düzey hükümet görevlilerinin yolsuzluğuna ve her istediğini yapan mafya tarzı suç örgütlerine dikkat çekiyor.
Bu örgütlerden bir kısmı Romanların ve etnik Türklerin örgütleri.
Yine AB raporlarına göre, Bulgar devleti onyıllardır Romanların ve Türklerin eğitim kurumlarına ve işgücü piyasasına eşit erişim haklarını ihmal ve ihlal ediyor. Avrupa’nın tüm ülkelerinde olduğu gibi, Bulgaristan’da da eğitimsiz ve işsiz bırakılan etnik azınlıkların gençleri, yoksulluk ve çaresizlik içinde, suç örgütlerinin tabanını oluşturuyor.
Londra’da, örneğin, eroin lazım olursa, şehrin kuzeyindeki Türk ve Kürt çetelerine başvurulur; ‘ecstasy’ lazımsa, güneydeki siyahlara.
Ben buna eskiden beri bayılırım: Yoksulluktan, savaştan veya baskıdan kaçıp Avrupa’ya gelmeyi becerenlere kapıyı açacaksın; ucuz emek ihtiyacının önemli bir kısmını bin bir sorunla boğuşan, dil bilmeyen, örgütsüz insanlar karşılayacak; ucuza çalışmaya devam etmelerini sağlamak için yoksul, çaresiz ve tüm haklardan mahrum kalmalarına dikkat edeceksin; mecburen kendi içlerine kapanacaklar ve bir kısmı iki kuruş kazanabilmek için suç işleyecek; “İşte, bak” diyeceksin, “bunlar hep böyledir, hep suç işlerler, ahlaksızdırlar, bizim ulvi değerlerimizi paylaşmazlar, zaten ırk olarak suça/ tembelliğe/ pisliğe/ vahşete düşkündürler”.
Ve ülkendeki yoksul beyazlar, işsiz “yerliler”, seni suçlamayacak. Yoksul ve işsiz olmalarının suçunu ekonomik krizde, krizi yaratan milyarder bankerlerde, bankerleri yaratan kapitalist sistemde değil, krizin faturasını emekçi kitlelere ödettirmeye çalışan hükümetlerde değil, “zaten ırk olarak suça düşkün” olanlarda bulacak.
Kim bu suçlular”?
Siyahlar, Kuzey Afrikalılar, Araplar, Hintliler, Romanlar, Türkler. Ve elbet tüm Müslümanlar.
Bu hafta TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, AB üyeliği için hedef tarih belirlenmesini isterken, “Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da demokratik ideallerin zemin kazandığı bir dönemde Avrupa’nın dönüştürücü, demokratik, yumuşak gücünün pek de görülmediğini” belirtmiş, “Türkiye, bölgede ilham kaynağı olacak bir liberal ve laik demokrasi olarak gösterilirken, Yunanistan, İspanya ve Portekiz’in demokrasiye geçiş dönemlerinde yumuşak gücünü kullanan AB, Arap Baharı’nın sokaklarında gündemde bulunmuyor. AB yumuşak gücünün ve cazibesinin erozyona uğraması hakkında düşünmeli” demiş.
Avrupa Birliği’nin “dönüştürücü, demokratik, yumuşak gücü” nedir, doğrusu ben pek bilemiyorum.
Bulgaristan’da faşistler Romanlara saldırırken, Başsavcı “Eylemleri veya sözleriyle ırksal ve etnik nefreti kışkırtan herkes tutuklanacaktır” demiş. Bulgar yasalarına göre bunun cezası altı yıl hapis ve 10.000 dolar.
Bir ihtimal, bu yasa AB sayesinde geçirilmiştir.
Türkiye’de böyle bir yasa yok. Irksal ve etnik nefret kışkırtmak serbest.
AB’ye girip girmemek çok da umurumda değil. AB’ye girmek ırkçılığı ortadan kaldırmıyor.
Önemli olan, girsek de girmesek de, böyle bir yasanın çıkması için mücadele etmek, ırkçılığa karşı mücadele etmek.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023