Roni MARGULIES
Hürriyet gazetesinde bir zamanlar çok önemli olan, gazeteyi yöneten bir adam vardı. Hâlâ yazı yazıyor, ama şimdilerde Doğan Holding yönetim kurulu üyesi ve yürütme komitesi başkan yardımcısı olarak işi başından aşkın olduğu için gazeteciliğe, yazarlığa filan pek vakit ayıramıyor anlaşılan, yazdıkları da pek ciddiye alınmıyor.
Bu hafta Özgür Düşünce gazetesinin benimle yaptığı (ve T24’te de yayımlanan) söyleşide, AKP hükümetinin cezaevlerinden salıverdiği darbecilerin, Ergenekoncuların, Balyozcuların şu anda kuşkusuz yine darbe planları yapıyor olduğunu söylemiştim. Adam çok sinirlenmiş, çok üzülmüş. Bir yazı döşenmiş.
Silivri’de “İnsanlar yıllarca boş yere yatırılmış” iken, “Türk ordusunun şerefli subaylarına atılmadık iftira bırakılmamış... Donanması denize açılamaz hale getirilmiş” iken, “onca kumpas”, “onca zulüm” yapılmışken, bizden, yani darbecilerin hapiste olması gerektiğini düşünenlerden, “artık susmamızı”, “biraz utanmamızı” bekliyormuş.
Beyefendinin beklentilerini karşılayamadığım ve karşılayamayacağım için çok üzgünüm. Heyhat, hep böyle oluyor, hiçbir holding yöneticisinin beklentilerini hiçbir zaman karşılayamıyorum. Hakiki yöneticiler de, gazeteciymiş gibi numara yapanlar da, bana baktıklarında hayal kırıklığına uğruyor hep. Sosyalist olduğumdan mıdır, beceriksizlikten mi, kimbilir, istedikleri gibi olamıyorum bir türlü.
Yaşım da ilerledi, darbecileri, darbe isteyenleri, memleketin silah zoruyla yönetilmesini tercih edenleri bundan sonra da memnun edebileceğimi sanmıyorum. Susmayı veya utanmayı ise, vallahi çok denedim, ama olmuyor, beceremiyorum.
Şimdi de, korkarım, susmayı beceremediğimi kanıtlamak üzereyim!
Söz konusu holding görevlisi “kumpas” diyor. Ne diyecekti ki zaten?
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tüm profesyonel mensupları, hepsi, memleketteki tüm futbol sahalarını kiralayıp hep birlikte ve kamuoyunun gözleri önünde darbe planları yapsa, sizce bu adam “Darbe planları yapılıyor” der miydi? Sanmam.
Plan yapmayı filan bir kenara bırakalım. Farazî bir tartışma yapmaya gerek yok. Bu ülkede epeyce darbe, muhtıra, elektronik darbe, postmodern darbe filan yaşadık. Bunların herhangi biri hakkında bu adam tek bir olumsuz laf etmiş midir? Seçilmemiş, eli silahlı adamların seçilmiş bir hükümeti devirmesinin yanlış olduğunu söylemek bir yana dursun, ima bile etmiş midir? Etmediğini biliyoruz. Yönettiği gazetede herhangi bir yazar herhangi bir darbe hakkında tek bir itiraz, tek bir çekince ifade etmiş midir? Hayır.
Haydi, darbe meselesini tümüyle bir kenara bırakalım. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaptığı herhangi bir antidemokratik, yasadışı veya aptalca iş hakkında bu adam tek bir kez “Gık” demiş midir? Örnekler saymakla bitmez, ama mesela bu adam “LAV silahı” ile “boru” arasındaki farkı bilir mi? Bilmez. Sincan’da 15 tank sokakta gövde gösterisi yaptığında rahatsız olur mu? Olmaz. Seçilmemiş Genelkurmay Başkanı’nın seçilmiş Başbakan’a emir vermesini yanlış bulur mu? Bulmaz. Tersini yanlış bulur mu? Bulur. Beş yıl Dışişleri Bakanı olarak görev yapmış bir kişinin Cumhurbaşkanı seçilmesini doğal karşılar mı? Hayır, söz konusu kişinin eşi başörtülüyse, karşılamaz. Engellemeye çalışır mı? Çalışır. Engellemek için Genelkurmay Başkanlığı sitesinde bir muhtıra yayınlanmasını doğru bulur mu? Bulur.
Demek ki, kısacası, bu adamla benim aramda tartışılacak hiçbir şey olamaz. Ben her koşulda, seçilmiş hükümetin yaptığı her şeye fena halde muhalif olduğumda bile, askere karşıyım. O değil.
Ben halkın istediği hükümeti seçme hakkına, o hükümetin berbat ve habis olduğunu da düşünsem, saygı gösteririm. O göstermez.
Ben o adam gibilerinin hiçbir şeyi yönetme hakkına doğuştan sahip olduğuna inanmam. O inanır.
O, kendisi gibi olmayanları, yoksulları, emekçileri, dindarları küçük görür. Ben, onun gibiler dışında hiç kimseyi küçük görmem.
Dolayısıyla, bu yazıyı uzatmaktansa, Ertuğrul Özkök’e iki önerim var.
Birincisi, Amiral Özden Örnek’in günlüklerini şöyle hızla bir okuyuversin.
İkincisi, Hürriyet gazetesinin eski sayılarını önüne getirtsin, biraz karıştırsın. Sonra da utanç duyup artık bi sussun.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023