Roni MARGULIES
AK Parti hükümetinin onuncu yılına hayırlısıyla girdik.
Bu “hayırlısıyla” ifadesinin tersi nasıl söylenir, çıkaramadım. Bildiğim kadarıyla, “Hayırsızıyla girdik” şeklinde bir kullanım yok. “Hayırsız hayırsız girdik” desem olur herhalde.
Anlatmak üzere olduğum hayırsızlık hepimizi etkiliyor elbet, ama en çok ve en acı şekliyle hükümeti etkileyecek.
Hükümet bunun farkında değil. Sanırım, başarıdan başarıya koştuklarını düşünüyorlar.
Genel anlamıyla ben de öyle düşünüyorum.
Seçimlerde kaydettikleri başarı zaten belli.
Ama benim daha çarpıcı bulduğum başarı seçim başarısı değil. O, daha temel bir başarının göstergesi sadece.
Temel başarı, dünyada tüm hükümetlerin amaçladığı ama pek azının gerçekleştirebildiği başarı, toplumdaki iki büyük sınıfın ikisinin de desteğini kazanmış olmak.
AK Parti, sadece Anadolu sermayesinin değil, İstanbul sermayesinin, TÜSİAD’ın da desteğini kazandı. Hem büyük sermayenin önündeki tüm engelleri kaldıran ekonomik siyasetleriyle, hem 20-30 yıllık bir karmaşa döneminden sonra ekonomik istikrar sağladığı için, hem de Türkiye’yi bölgesel bir güç haline getirmeye çalışarak büyük sermayenin ufkunu genişlettiği için kazandı.
Bunu anlamak kolay. Muhafazakâr, neoliberal bir hükümetin, TÜSİAD’ı devirmek değil TÜSİAD gibi olmak isteyen Anadolu sermayesinin üzerinde yükselen bir hükümetin tam da bunları yapması doğal. Ve başarıyla yapabilmiş olduğu için, AK Parti hükümeti hem TÜSİAD’ın hem Anadolu kaplanlarının onyıllardır arayıp da bulamadığı hükümettir. Avrupa’nın herhangi bir ülkesindeki muhafazakâr bir büyük sermaye partisinden farksızdır.
Ama aynı zamanda, Türkiye’ye özgü nedenlerle, bu hükümet devletle itişmek zorunda kaldı.
İşte bu, Avrupa’nın hiçbir yerinde olmayacak bir şeydi. Normal bir ülkede, devlet de hükümet de son tahlilde büyük sermayenin hizmetindedir; muhafazakâr bir hükümet devletle el ele çalışır, itişmez, itişmesine gerek yoktur.
Türkiye’de ise, devlet bize özgü bir canavar olduğu için ve AK Parti devlet geleneğinin dışından gelen bir parti olduğu için, hükümet bu devletin tüm dişlerini ve tüm tırnaklarını değil ama en sivri dişleriyle en sivri tırnaklarını biraz törpülemek zorunda kaldı.
Ve bunu yaptığı için, Cumhuriyet tarihi boyunca devletin gadrine uğramış çok çeşitli halk kitlelerinin de desteğini kazandı. Kemalizm’in aşırılıklarını sorgulayarak, 88 yıllık eziyetin artık hafiflemesini isteyen emekçi kitlelerin onayını kazandı. (İşin bu yanını çakamayan ‘Türk solu’nun ne hallere gelmiş olduğu aşikâr.)
Hem egemen sınıfın hem emekçi kitlelerin desteğini kazanan bir hükümet, dünyanın neresinde olursa olsun, çok uzun yaşar.
Ama AK Parti hükümeti yaşayamayacak.
Hem de, tarihin ilginç bir cilvesi, Kemalist devletin mevcut haliyle yaşamasını imkânsız kılan, AK Parti’nin devletle itişmesinde şimdilik galip gelebilmesini sağlayan unsur, aynı unsur, bu hükümetin uzun yaşamasına izin vermeyecek.
Bu unsur, Kürtlerdir.
Şöyle anlatayım.
Kemalist devlet 1923’te kurulurken, kurucu kadrolar ne istediklerini ve bunu nasıl elde edeceklerini çok iyi biliyordu. Türk/Müslüman ulus-devletini kuracaklardı ve bu devletin yönettiği halkın hem sadece Türk/Müslüman hem de “çağdaş” olmasını sağlayacaklardı.
Ama aşmaları gereken bir iki ufak sorun vardı. Bir kere, epeyce sayıda Türk olmayan Müslüman vardı ve daha az sayıda ne Türk ne de Müslüman olan vardı. Bunları halletmek gerekiyordu. İkincisi, Türk/Müslüman olanların ezici çoğunluğu Kemalist kadroların anladığı anlamda “çağdaş” değildi ve, daha da kötüsü, “çağdaş” olmaya pek meraklı da değillerdi.
Ne yapmalı? Ne Türk ne Müslüman olanlar dehlenmeli; Türk olmayan Müslümanlar Türkleştirilmeli; “çağdaş” olmayan kaba saba Türk/Müslümanlar sopa zoruyla çağdaşlaştırılmalı.
Neredeyse başarıyorlardı vallahi! Gayrımüslimlerden kurtuldular; artık kalmadı. Türkler de direne direne, bağıra çağıra “çağdaşlaştı”.
Ama Kemalist devlet, sorunlarından bir tanesini çözemedi. Türk olmayan Müslümanlar, yani Kürtler, bir türlü hallolmadı. Türkleşmediler ve çok kalabalık oldukları için başka şekilde de, tüm çabalara rağmen, halledilemediler.
Ve Kemalist devletin gelip çarptığı kaya bu oldu.
Hükümet de aynı kayaya çarpmış durumda, su alıyor, ama henüz farkında değil.
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023