Roni MARGULIES
Sınıf bilinçli bir işçi, bir sendikacı, bir sosyalist, İngiltere’de Muhafazakâr Parti’den nefret eder.
Parti’yi ve üyelerini sınıf düşmanı olarak görür. Parti’nin tüm siyasetlerinin büyük sermayenin çıkarlarını korumak için üretildiğini bilir.
Ve haklıdır.
Muhafazakâr Parti tarihsel olarak gerçekten de İngiliz egemen sınıfının partisidir. Gerçekten de uyguladığı tüm siyasetlerin doğrudan sınıfsal bir içeriği vardır.
İngiltere İşçi Partisi ise, klasik bir sosyal demokrat parti (yani “sol”) olarak, yalpalar durur. Sendikalarla organik bağları vardır, hem üye tabanı hem seçmenleri büyük ölçüde işçilerden oluşur. Düzeni zedelememek kaydıyla, düzenin koşulları olanak verdiği ölçüde, emekçileri kayırmaya çalışır. Ama bir yere kadar.
Sosyalistler açısından hayat kolaydır.
Muhafazakâr Parti ve üyeleriyle hiçbir koşulda hiçbir temas olmaz. Yaptıkları her şeye, pek düşünmeye bile gerek olmadan karşı çıkılır.
İşçi Partisi ve üyeleriyle ise birlikte iş yapmanın, birleşik cepheler kurmanın yolları aranır, taban ile parti liderliği arasına nifak sokmanın taktikleri geliştirilir.
Bizdeyse hayat zor!
İşçi Partisi’nin dengi olduğunu zanneden (ve maalesef halk tarafından da öyle olduğu düşünülen) “sol” parti, her türlü değişimin önünde engel olan, milliyetçi, devletçi, sağcı bir parti.
Bu partiyle, sosyalistlerin işi olmaz, değil mi?
Heyhat, var.
Aslen gizliden gizliye paylaştıkları Kemalizm nedeniyle, sosyalistlerin epey bir kesimi gözlerini CHP’den alamaz, hayırhah bakar, sessiz bir umut besler.
Bu, birinci sorun.
İkincisiyse AK Parti’yle ilgili.
Sosyalistlerin büyük çoğunluğu, ilk gününden beri AK Parti’ye İngiliz sosyalistlerinin Muhafazakâr Parti’ye baktığı şekilde bakıyor. Yaptığı her şeye, düşünmeye bile gerek duymadan karşı çıkıyor.
Evet, AK Parti tam da İngiltere’deki gibi muhafazakâr bir parti, büyük sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda, bu ihtiyaçları karşılayan siyasetler uyguluyor ve başka türlü bir şey yapması mümkün değil.
Durum bundan ibaret olsa, iş kolaydı. Yaptığı her şeye, düşünmeye bile gerek duymadan karşı çıkmak doğru olurdu.
Ne var ki, durum bundan ibaret değil.
Bu parti, Türkiye’ye özgü manyaklıklar (yani Kemalist devlet) nedeniyle, hiçbir muhafazakâr partinin (ve hatta hiçbir sosyal demokrat partinin) yapmayacağı ölçüde devletle itişmek zorunda kaldı.
Üstelik, askerî vesayetin bittiğini, AK Parti’nin artık devletle itişmek zorunda olmadığını düşünenler yanılıyor. Askerî vesayet bitmedi, AK Parti devletle itişmek zorunda kalmaya devam edecek.
Fakat burada kilit kelimeler “devletle itişmek zorunda kaldı”.
İstediği için itişmedi. Demokrat olduğu, insan haklarının yılmaz taraftarı olduğu, devlet düşmanı olduğu için itişmedi. Askere karşı olduğu, Ermeni soykırımının tanınmasının bir insanlık borcu olduğuna inandığı, Kürt halkının hak ve taleplerini desteklediği için itişmedi.
İtişmek zorunda kaldı.
AK Parti muhafazakâr bir partidir, üyeleri muhafazakâr insanlardır. Devlete inanırlar. Askerin kahramanlığına ve önemine inanırlar. Türk milletinin yüceliğine inanırlar. Gayrımüslimlere en azından kuşkuyla bakarlar. Misak-ı Millî sınırlarını kutsarlar.
Son Türk devletiyle ve bu devletin işleyişi ve resmî ideolojisiyle sorunları yoktur.
Devlet onları rahat bıraksa, “Vay şeriatçı Atatürk düşmanları!” diye üzerlerine gelmese, kimse kimseyle itişmezdi, gül gibi yaşar giderlerdi.
Devlet buna izin vermedi.
Dolayısıyla, istese de istemese de, AK Parti devlete de, resmî ideolojiye de ters düşen işler yapmak zorunda kaldı. Kürt açılımı, Ermeni açılımı, Alevi açılımı, Anayasa değişiklikleri, Ergenekon, Balyoz, Kafes ve diğer davalar, orgenerallerin ve Genelkurmay Başkanlarının tutuklanması hep bu nedenle gerçekleşti.
Ben bunlardan iki sonuç çıkarıyorum
Bir, AK Parti’nin yaptığı şeylerden bazıları, devletle itiştiği noktalarda, olumludur.
İki, AK Parti bu noktalarda devletle mümkün olduğunca az itişmeye çalışır, devlete zarar vermemeye çalışır, bir yandan itişirken bir yandan da devleti kollar. Yaptıklarını az ve eksik yapar.
Hrant Dink davası bu durumun en açık örneğidir. Davanın açılmasına ve tetikçilerin hapse atılmasına izin verilmiştir, ama devletin herhangi bir görevlisine mahkeme tarafından el uzatılmasına izin verilmemiştir.
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023