Roni MARGULIES
* Gerçekçi olun, imkânsızı talep edin!
Garip olabilir, ama 68 deyince benim aklıma Sorbonne ve London School of Economics öğrencileriyle Renault ve Sud Aviation işçileri kadar, sinemada izlediğim 1950’lerin Amerikalı gençleri gelir.
Dünyanın 1960’ların başıyla sonu arasında ne kadar değiştiğini American Graffiti veya Diner gibi filmler anlatır bana en iyi. Evet, 1968 dünyayı değiştirmedi; kapitalizm ve emperyalizm ve ırkçılık ve cinsiyetçilik, yani 68 hareketinin hedef aldığı her şey, yaşamını sürdürdü. Ama 68 hayatlarımızı değiştirdi! Bugün böyle yaşıyorsak, bunu tam olarak hiç bilemeyeceğimiz, belgeleyemeyeceğimiz, rakamlara vuramayacağımız ölçüde 1968’de sokaklara dökülenlere borçluyuz.
Kıyafetler düzgün ve temiz, kravatlar dar
Diner, 1959 yılında geçer, bir iki yıl öncesinde liseyi bitirmiş, hayata atılmanın eşiğinde bir grup arkadaşı izler. American Graffiti ise, 1950’lerin herhangi bir yılında iki arkadaşın bir yaz gecesini anlatır. İkisi de liseyi yeni bitirmiş, üniversiteye gitmek üzeredir. Hepsi çocukluktan yeni çıkmış, gençliğe ilk adımlarını atmıştır ve hepsinin ortak yönü inanılmaz bir masumiyet, bugünün gözüyle bakınca kavranması zor bir saflıktır. Saçlar kısa, sakal bıyık filan yok, kıyafetler düzgün ve temiz, kravatlar dar (evet, kravat takıyorlardır!). Aileleriyle ilişkileri saygı ve itaatten ibarettir, babalarına “Sir” diye hitap ederler; kız arkadaşlarıyla temasları ise el ele tutuşmaktan ileri gitmez, gidebilmesi için evlenmeleri gerekir. Aralarından biri evlenir, nedenini de arkadaşlarına “Cinsel ilişkide bulunabilmek istiyorum artık” diye açıklar. Kısacası, hayat düzenli ve boğucu, insan ilişkileri hiyerarşiktir; her şey tanımlanmış ve değişmezdir, gençlerin nasıl yaşayıp yaşlanacağı bellidir, hiçbir şey sorgulanmaz.
Aynı yıllarda Fransa’daki durumu, romancı ve senarist Guy Hocquenghem şöyle anlatıyor “Unutmamak gerekir ki, Mayıs öncesinde, Fransa düşünülebilecek en Victorien ülkeydi, en püriten, cinsellik konularında en gerici ülkeydi”. Victorien, Kraliçe Victoria döneminin, yani 19. yüzyılın ikinci yarısının İngiltere’sindeki toplumsal ve ahlakî ortamı tarif etmek için kullanılır: Dinî inançların sarsılmaz önceliği, çok çalışmak, sadakat, küçüklerini sevmek, büyüklerini saymak üzerine kurulu sıkı ve boğucu bir ahlakî değerler silsilesi, sınırları kalın çizgilerle belirlenmiş bir dünya görüşü ve tekdüze bir tekrenkliliğin hüküm sürdüğü bir yaşam tarzı.
Mayıs 68 sonrasında, Fransa’da da, Amerika’da da ve hatta Türkiye’de de bu değerler silsilesi, bu dünya görüşü ve bu yaşam tarzı çöktü, çökmediği yerde sorgulanır oldu. Her şey sorgulanır oldu. Marks’ın Manifesto’da kullandığı çarpıcı ifadeyle, “Katı olan her şey buharlaştı”, egemenlerin net dünyası flulaştı. Kısacası, her şey değişti. Bir daha geri dönmemecesine değişti.
Arkanda eski dünya var!
Bunu bugün kavramak zor. İnsan geriye doğru baktığında, tarihçi değilse, geçmişi özellikle araştırmamışsa, hayat hep böyleydi, insanlar hep aşağı yukarı bizim gibi yaşarlardı diye düşünür. Paris sokaklarında öğrenciler, “Cours camarade, le vieux monde est derrière toi!” (Koş yoldaş, arkanda eski dünya var!) diye bağırıyordu. Öyle bir koştular ki Paris, Chicago, Londra ve Prag sokaklarında ve dünyanın dört bir yanında onların ayak sesleriyle yankılanan daha binlerce şehirde, eski dünya gerçekten de arkada kaldı.
Biliyorum, 1950’lerden “eski dünya” diye söz etmek garip. Alt tarafı 60-70 yıl önce! Babam bir yana, ben bile bir kısmını gördüm o yılların. Babamın, kendi babasının önünde el pençe divan durduğunu hatırlıyorum; ben babamın önünde hiç öyle durmadım. Ve benim yaşamımda Bruno Barbey’in fotoğraflarında belgelenen olayların çok benzerleri yüzlerce, binlerce kez tekrarlandı, alıştık, doğal karşılar olduk. Ama koşuyu o fotoğraflardaki gençler başlattı, ilk adımları onlar attı. Alışık değillerdi, yaptıkları hiçbir şey ‘doğal’ değildi; ‘doğal’ olarak düşünülen, düşünmeden kabul edilen her şeye isyan ettiler, isyanın mümkün olduğunu kanıtladılar. Kanıtlamak ne kelime, şiar edindiler: “Tout et possible!” (Her şey mümkün!).
O yıl, daha pek çok şey oldu. Vietnam’da Tet saldırısıyla Amerika’nın yeniliyor olduğu gün yüzüne çıktı. Prag Baharı, Rusya’nın Doğu Avrupa’daki hükümranlığının kırılganlığını gösterdi. Fransa’da Avrupa tarihinin en büyük genel grevi yaşandı, De Gaulle Almanya’da konuşlanmış Fransız askerî birliklerine sığınmak zorunda kaldı. On binlerce genç öğrenci ve işçi 40 yıldır Stalinist bir örtünün altında kalmış olan marksizmi yeniden keşfetti. Avrupa işçi sınıfı resmî Komünist Partilerin boğucu ve muhafazakâr sultasını kırmaya başladı.
Yeniden kuramadılar
Bütün bunlar, dünyayı yerinden oynattı. Öğrencilerin başlattığı isyan, yaratıcılık ve mücadele ateşi, zaten patlamaya hazır bir barut fıçısı gibi bekleyen dünyanın fitilini ateşledi. O ateş on yıl yandı, dünyayı kasıp kavurdu. Sonra çıtırdayarak, yavaş yavaş söndü. Ardından, 1980’lere girerken, Thatcher, Reagan ve Kohl eski dünyayı tekrar yaratabilmek için acımasız bir savaşa girişti. Önemli başarılar elde ettiler, ama kazanamadılar. Eski dünya, saygı, itaat ve değişmezlik dünyası tarihe karışmıştı artık; yeniden kuramadılar.
Ben 1968’de 13 yaşındaydım. Kaçırdım. Katılamadım. Ama BERLİET otomobil fabrikasında kapının önündeki tabelada harflerin yerlerini değiştirip “LIBERTE” yazan işçilerden dersimi iyi öğrendim. O gün bugündür gerçekçiyim, imkânsızı talep ediyorum. Ve başka bir dünyanın mümkün olduğunu, hiçbir şeyin imkânsız olmadığını biliyorum.
Roni Margulies
(Bu yazı, AltÜst dergisinin 25. sayısından alıntıdır. AltÜst'e ulaşabileceğiniz satış noktaları: http://www.altust.org/satis-noktalari/)
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023