Roni MARGULIES
Dinsiz insan çok, ama dinsiz toplum dünyada hiç yok. Tarihte de, bildiğimiz kadarıyla, hiç olmamış.
Belli ki, din insanın temel bir ihtiyacını karşılıyor. Böyle olmasa, din kurumunun hiç bulunmadığı toplumlar olması beklenirdi.
Nedir bu ihtiyaç?
Kesin olarak bilemiyoruz, ama tahmin yürütmek mümkün.
Din, özellikle insanın ölüm karşısındaki çaresizliğine, korkusuna, bilinmezlik paniğine bir çözüm sunar, daha rahat ve huzurlu bir yaşam sağlar. Tüm dinler ölümden sonra ne olacağını anlatır, öte dünyadan söz eder. Çoğu güzel bir başka dünya anlatır. Korkuyu ve anlaşılmazlığı hafifletir. Dindar insanların daha mutlu olduğu bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış.
Din, zor sorulara kolay cevaplar verir. İnsan, dünya ve evren nasıl ortaya çıktı, nereden geldik nereye gidiyoruz gibi varoluşsal soruları herkesin anlayacağı bir şekilde çözüverir.
Din, toplumsal bir yaratık olan insanın toplum içinde diğer insanlarla ilişkilerini nasıl kurması gerektiğini anlatır, bu ilişkilerde neyin “iyi”, neyin “kötü” olduğunu belirler. Ve üstelik, herkesin makul bulacağı bir şekilde belirler. “Her sabah komşunun kafasını kır”, “Küçük çocuklar görüldükleri yerde katledilmelidir” veya “Zengin insan mükemmeldir, kim takar yoksulları” diyen din yoktur.
Bu saydıklarım kuşkusuz eksiktir, ama kısacası, din insanı rahatlatır, sorularını cevaplar ve “iyi” davranmaya özendirir.
Böyle olması da çok doğal.
Çünkü dinleri tanrılar değil insanlar yaratmıştır. Ve insan, yarattığı dinlere tüm özlemlerini dökmüştür. Ölüp yok olmama özlemini, dünyayı anlama özlemini, eşit ve adil bir toplumda yaşama özlemini dökmüştür.
Dolayısıyla, benim dine hiç itirazım yok.
Ama “Benim dinim tek doğru dindir, benim tanrım tek tanrıdır” diyenlere itirazım var.
Musevilerin tanrısı ile Sümerlerin Enkidu’su arasında ne fark var? Buda ile Hıristiyanların tanrısı arasındaki fark nedir?
Enkidu’nun doğa güçlerine emir vermesini saçma bulacağım da, Yehova’nın taş levhalara kazılı emirler yollamasını makul bulacağım, öyle mi?
Buda için “Yok be, şişman ve garip görünümlü bir adamdan tanrı mı olurmuş?” diyeceğim de, Hıristiyanların tanrısının Meryem’in bileğine üfleyerek çocuk doğurttuğunu makul bulacağım, öyle mi?
Her yanımızda ölülerimizin görünmez ruhları var. Bu ruhlara gıda ve içecek sunmamız gerekir, yoksa bizi hasta ederler.
Öldükten sonra bir başka biçim alarak geri geliriz. Yaşarken kurallara ne kadar uyduğumuza bağlı olarak, ya daha üstün ya daha geri bir biçim alarak geliriz.
Her şeyi bilen ve her şeye kadir olan tek bir tanrı vardır ve tüm düşüncelerimizi duyar, bilir. Bu tanrıya bir ibadethanede ya da istediğimiz her yerde dua edebiliriz.
Köyümüzün din adamı, ruhu vücudundan ayrılıp ölüler diyarına gidene kadar dans eder. Geri döndüğünde bize atalarımızdan haber getirir.
Bazı abanoz ağaçları gölgelerinde yapılan konuşmaları hatırlar. Daha sonra ağacın bir dalını yakıp küllerini yorumlayarak o konuşmaların ne olduğunu anlamak mümkündür.
Bütün bu inançlar dünyanın bazı yerlerinde geçerli. (Antropolog Pascal Boyer, Religion Explained adlı kitabında bunlar gibi daha pek çoklarını belgelemiş.)
Bunlardan bir tanesi makul, ama diğerleri saçma sapan, öyle mi? Niye?
Hayır, hiçbiri makul değil, hiçbiri gerçek değil.
Ama hepsinin ardında yatan insanlık özlemleri gerçek.
Bu nedenledir ki, hiçbirinin tek bir kelimesini bile makul bulmamakla birlikte, dinlerle, dindarlarla hiçbir sorunum yok.
Dahası, burası Türkiye.
Burası, Ermenilerin, Hıristiyanların, Yahudilerin, Alevilerin, Sünni Müslümanların ve daha pek çok dine mensup insanın dinini istediği gibi yaşamasına, istediği gibi uygulamasına devlet tarafından izin verilmemiş bir memleket. Dindar insanların dindar olduğu için eziyet gördüğü bir memleket.
Tüm inançlar gibi, dinî inançların da özgür olması gerektiğine inandığım için, dinle sorunum olması bir yana dursun, aksine, devlete karşı dindar insanların yanında olmak
gerektiğine inanıyorum. Her zaman da oldum, olmaya çalıştım.
Hatta, gözünden kaçmış olma ihtimali çok yüksek, ama din konusunda devletle itiştiği, cezaevine düştüğü, şeriatçılıkla suçlandığı günlerde Tayyip Bey’in bile yanında oldum.
Çocuklarımı dindar yapmaya çalıştığında ise, güler geçerim.
Boş yere uğraşmasın. Yapamaz.
Yazarlar
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023