Roni MARGULIES
Bir tek ben değilim herhalde.
Memlekette siyasî gelişmeleri izlemekten tamamen vazgeçip kendini neolitik çağ araştırmalarına veya Japon kâğıt katlama sanatlarına vermeyi düşünen benden başka birileri de olsa gerek.
Hatta Türkiye’yi anlamaya çalışmaktan tümüyle ümidi kesip Özbekistan’da iş bulmanın yollarını arayanlar vardır, hiç şaşmam.
Yahu, bir aydır karşıma çıkan ve hükümet ve/veya cemaat ve/veya istihbarat işlerinden biraz anladığını düşündüğüm herkese sorup duruyorum. “Abi, n’olur, bi anlatsana bana, ne oluyor?”
Henüz bir anlatabilen bulamadım.
Bizim bakkal zaten kafayı yemek üzere, at iziyle it izini ayırmaya çalışırken geçen gün çığlıklar atmaya başladı, beyaz önlüklü birileri gelip herife bir iğne yapıp götürdüler. Ama sadece zavallı bakkalım değil, danıştığım gazetecilerden, profesörlerden filan da “Valla, ben de tam çözemiyorum” cevabını alıyorum.
Nazlı Ilıcak, Her Taşın Altında “The Cemaat” mi Var? diye bir kitap yazmış. O biliyordur diye düşündüm, aldım okudum.
Olmamış. Her taşın altında “The Cemaat” yok diye anlatmaya çalışıyor, ama Fethullah Gülen’den uzun uzun alıntılar yaparak anlatınca çok da ikna edici olmuyor.
Tamam, her taşın altında Cemaat arayanlar olduğunu ve bunların çoğu zaman saçmaladığını güzel göstermiş, ama o kadarını ben de zaten biliyordum.
Aralarında bir bilen vardır diye, son gelişmeler hakkında yazı yazan bir dizi köşeyazarının bir yığın yazısını okudum.
Birçoğu hükümet ile Fethullah Gülen cemaatinin itişiyor olduğunu anlatıyor. Cemaat istiyormuş, Tayyip vermiyormuş.
Ne istiyorlar, niye vermiyor filan, tam da belli değil. Verse ne olur, vermese ne olur, o da belli değil.
Daha düne kadar Kemalizm’in kalesi olan yargı ne zaman Fethullahçı oldu, belirsiz.
Yargı ve Emniyet Fethullahçı, MİT hükümetçi, hükümet başka bir şeyci!
Bu kadar mı basit yahu bu işler?
Bu kadar basit olabileceğine ihtimal vermediğim ve açıklamalardan hiçbirini ikna edici bulmadığım ve ama kendim de başka bir açıklama bulmaya çalışırken bakkalımın götürüldüğü kliniğe kaldırılmak istemediğim için, “Ne oluyor lan burada” sorusunu duymazdan gelmeye karar verdim.
Ama olup bitenlerden bazı sonuçlar çıkarmıyor da değilim.
Canınızı fazla sıkmadan, çıkardığım sonuçları kısaca yazıp bu yazıyı da kısa kesip bitireyim.
Bir.
“Fethullah geliyor!” yaygaralarına karnım tok. “Şeriat geliyor!” yaygaralarına karnım nasıl tok idiyse, buna da tok. Geçmişte bu yaygaralar ne zaman ayyuka çıksa, arkasından darbe gelmiştir. Benim midemi Fethullah değil, bu ihtimal bulandırıyor. Fethullah yaygarası koparanların neye hizmet ettiğini iyi biliyorum, ama hangisinin bilerek hangisinin farkında olmadan yaptığını her zaman anlayamıyorum.
İki.
Bu memlekette sorun Fethullahçılık değil, derin ve sığ devlet, Kemalizm ve darbeciliktir. Dün de böyleydi, bugün de böyle. Askerî vesayetin ve Ergenekon’un kökünün kurutulduğunu düşünenleri saf buluyorum. “Ergenekon”, bir örgütlenme olmanın ötesinde, bu memleketteki devlet geleneğinin, devletteki düşünce tarzının, devlet kurumlarında geçerli dünya görüşünün adıdır. Bunun, üç beş generalin hapsedilmesiyle üç beş yılda ortadan kaldırılmış olduğunu düşünmek bana garip bir iyimserlik gibi geliyor.
Üç.
MİT’e yapılan yargı saldırısının içyüzünü bilemiyorum. Ama açık ki, Öcalan’la yapılan görüşmeler ve müzakere süreci hedef alınıyor, suç olarak gösterilmeye çalışılıyor. Doğrudur, değildir, bilmem, ama bir iddiaya göre hükümetin Kürt sorununda atmaya hazırlandığı adımların önünü kesmek amaçlanıyor. Kim amaçlıyor, Fethullahçılar mı, Ergenekoncular mı, uzaylılar mı, bilmem. Önemli değil, benim için önemli olan müzakerelerin devam etmesi, barış yolunda adımlar atılması.
Dört.
Hükümetin ayakları belli ki birkaç çarşafa birden dolanmış durumda.
Oh, canıma değsin!
O çarşafı oraya hükümetin kendisi koydu.
Bugüne kadar bir yandan savaş naraları atıp bir yandan gizli kapaklı işler yapmak yerine, açık açık Kürt hareketiyle masaya oturup barışa doğru yol alabilirdi. Almamayı seçti. Kendi düşen ağlamaz.
Beş ve son.
Ben Kemalizm’e, Ergenekon’a ve darbecilere karşı mücadeleme devam ederim. Kürt sorununda barışçı çözüm için elimden gelen her şeyi yapmaya devam ederim. Türkiye’nin temel sorunları bunlardır, beni bunlar ilgilendirir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023