Roni MARGULIES
Türk solu, tarihiyle, gelenekleriyle, yaptıkları ve yazdıklarıyla özel ilgi alanlarımdan birini oluşturuyor.
Çok acıklı bir durumda olduğum düşünülebilir.
Kimsenin umurunda olmayan, siyasî gelişmelere en ufak bir katkıda bulunmayan, ülkede olup bitenleri etkilemekten tümüyle aciz bir “sol” benim özel ilgi alanımsa, bende bir gariplik olsa gerek, değil mi?
Bence değil!
Türk solu bu haliyle var olmaya devam ettikçe, Türkiye’de bir sol olmayacak. Bu nedenle ilgileniyorum. Bu hali ilgimi çektiği için değil, bu haliyle devam etmemesini amaç edindiğim için.
“Bu hali” derken, hangi halden söz ettiğim geçtiğimiz günlerde en belirgin haliyle sergilendi.
Kenan Evren, 1980’de cezaevlerinde, işkencehanelerde, idam sehpalarında imha etmeye çalışıp edemediği Türk solunu bu kez bir mahkeme salonunda, üstelik o salonda bizzat bulunmadan, bir hastane yatağında yatarken, imha etti.
Geçen gün bu sayfalarda Yıldıray Oğur, Evren’in mahkemesinde gördüğü bazı “sol” isimlerin, 12 Eylül Anayasa değişikliği referandumundan önce söylediklerini belgelemiş. Hatırlatayım:
“... AKP’nin bu meseleyi bir demokratikleşme ve 12 Eylül’le, darbecilikle hesaplaşma gibi yutturmaya çalışmasının, nasıl olup da sol adına savunulabildiğidir. Sanırım ileride insanlar böyle bir budalalığın nasıl yapılabildiğini izah etmekte çok zorlanacaklardır.” (Oğuzhan Müftüoğlu - ÖDP)
“... 12 Eylül Anayasası ile hesaplaşma olarak pazarlanmaya çalışılması, daha önce de benzer örneklerini gördüğümüz, halkı aptal yerine koyan, aldatmaya ve kandırmaya dayalı AKP tarzı politik bir hamledir.” (Türkiye “Komünist” Partisi)
“Pakette Geçici 15. Madde’nin olması benim oyumun renginin belli olması anlamına gelmemeli. O kadar basit değil. Toplumun çeşitli kırılmaları var. Bu kırılmaları Anayasa’nın 15. maddesini kaldırıyoruz dediğimizde çözebiliyor muyuz?” (Nimet Tanrıkulu - 78’liler Vakfı)
Referandumda “Hayır” oyu çıkması için, yani Evren’in yargılanmasını engelleyen Geçici 15. Madde’nin kalkmaması için var güçleriyle çabalayan, sonra da hiç utanmadan mahkemede boy gösteren, hatta bazıları davaya müdahil olan bu kişi ve örgütler hakkında Yıldıray, “Fikirlerini değiştirmeleri iyi bir şey, ama keşke bunu özür dileyerek, kendileriyle hesaplaşarak yapsalardı” demiş.
Yıldıray saf ve temiz bir çocuktur. Ben ise sözkonusu örgütlerin özür dilemesi, kendileriyle hesaplaşması önerisi karşısında gülümsemeden edemedim.
Özür dilemek de neymiş, tümüyle haklı buluyorlar hâlâ kendilerini!
“Hepimiz davacıyız, Evren Yetmez” kampanyası çerçevesinde geçtiğimiz haftalarda bir dizi toplantı, forum, panel düzenledik. İzmit’teki toplantıda bir “solcu” kalktı, önce referandumda “Hayır” oyu kullandığını belirtti. Sonra özür mü diledi? Hayır. Şöyle dedi:
“Darbe, darbe deyip duruyorsunuz. Şu anda durum darbe koşullarından on kat daha kötü. Biber gazı yiyip duruyoruz, arkadaşlarımız hapiste, herkes tutuklanıyor. Darbe günlerinden ne farkı var? Çok daha kötü! Siz ikide bir darbeden, Evren’den söz ederek AKP’nin işini yapıyorsunuz, AKP’ye hizmet ediyorsunuz!”
Sizi temin ederim, bu sözleri eden adamın kafasında huni yoktu, görünüşe bakılırsa aklî dengesi yerinde gibiydi.
Aynı toplantıda bir başka “solcu”, herhalde birincisinden gaza gelmiş olmalı, “Ayrıca,” dedi, “bugün olanların hepsi sizin gibi ‘Yetmez ama Evet’çilerin kabahati. Doğrudan sorumlusunuz.”
Solun büyükçe bir kesiminin bu garipliğini çoğu yorumcu, Yıldıray gibi, “anti-AKP’lilikten malul zihnî sefalet” ile açıklar.
Doğru. Ama eksik.
Sosyalist olarak ben AKP’ye ve politikalarına egemen sınıfın çıkarlarını temsil ettiği için karşıyım. Kenan Evren’i, Veli Küçük’ü, Çetin Doğan’ı yargılamasına ise hiç itirazım yok.
ÖDP, TKP ve benzerleri ise AKP’ye İslamî kökenli ve dindar olduğu için ve dindarlığın gericilik olduğuna inandıkları için karşı. Yani sınıfsal nedenlerle değil, Kemalizm’in “dindar, geri”/ “çağdaş, ileri” saçmalığına inandıkları için.
Ve generallerin, ne kadar kötü de olsalar, son tahlilde AKP’ye kıyasla çağdaş ve ileri olduğuna inandıkları için.
Yani hayallerinde “sosyalist Türkiye” değil, “muasır medeniyet seviyesine ulaşmış Türkiye” olduğu için.
Yani dünya görüşleri Marx’tan değil, Mustafa Kemal’den kaynaklandığı için.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023