Roni MARGULIES
Bir arkadaşı bugün bir yürüyüşe davet etti annemi. Şişli’de bir 19 Mayıs yürüyüşü.
Annem gitmeyecek elbet, ama onu davet eden ve yürüyüşe ellerinde Türk bayrakları ve Atatürk resimleriyle katılacak olan kadınları iyi tanıyorum. Çocukluğum ve ilkgençliğim onların arasında geçti, aynı semtte büyüdüm, çocuklarıyla aynı okullara gittim, aklım yerine gelene kadar aynı dünya görüşünü paylaştım.
Benzer bir yürüyüş 16 mayısta Beşiktaş’ta yapıldı: “Bağımsızlık İçin İlk Adım!”
Yarın da yine Beşiktaş’ta “Bağımsızlık İçin İlk Adım Halk Koşusu” var.
Belediye’nin bildirdiğine göre, “Mustafa Kemal önderliğindeki bir avuç yurtsever insan çıkılacak yolculuğun belki de modern zamanlara damgasını vuracak bir müthiş adım olduğunun farkında değildir. Ezilen ulusları, emperyalizmin köleleştirdiği halkları ayağa kaldıracak bir isyanın ateşi yakılmak üzeredir. Ulusun onuru ve geleceği için, bağımsız ve özgür bir vatan için ‘ilk adım’dır bu. Sadece Türk Ulusu’nun değil, ezilen, sömürülen, hor görülen dünyanın, onurlu halkların bağımsızlığa giden ilk adımıdır.”
Belediye’nin bu sözleriyle bir iki sorunum var.
Önce, yürüyüşlere ve halk koşusuna katılan, yakinen tanıdığım Şişli, Nişantaşı, Beşiktaş ve Kadıköy halkıyla ilgili bir yanlış anlama olduğunu sanıyorum.
Bu ilçeler İstanbul’da CHP’nin kaleleri. “Kale” kelimesi burada uygun düşüyor mu, pek emin değilim. Daha ziyade ahşap ve derme çatma kulübelere benziyor bu kaleler, ama o kadar kılı kırk yarmaya gerek yok, “kale” diyelim. Bu kalelerin sakinlerini iyi tanırım; aralarında çok sayıda akrabam, ilkokul arkadaşım, eski ahbabım yaşıyor.
Ve emin olabilirsiniz ki, ezilen uluslarla, emperyalizmin köleleştirdiği halklarla, isyan ateşleriyle filan alakaları bile yoktur.
Aksine. Bu ulus ve halkları ezenlere ve köleleştirenlere çok yakındırlar. Amerika’nın ve Avrupa’nın yöneticilerini ve zenginlerini kendilerine çok yakın bulurlar. Zaten doksan yıldır onlara benzemek için, onlar gibi olabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.
Zaten 16 Mayıs günü Samsun’a doğru yola çıkan Mustafa Kemal’in yaratmak istediği “muasır medeniyet seviyesi” tam da Amerika’nın ve Avrupa’nın yöneticilerinin ve zenginlerinin temsil ettiği seviyedir.
“Medeniyet”, hem Mustafa Kemal için hem de onun yarattığı Şişli ve Nişantaşı halkı için, emperyalizme karşı mücadele eden Mısırlılar, Filistinliler, Afganlar değil, bu halkların diktatörlerini destekleyen, kafalarına bomba yağdıran Amerika ve Avrupa’dır.
Dolayısıyla, lütfen bu antiemperyalizm mavallarını geçelim.
CHP’nin kalelerinde Mısır, Filistin ve Kürt halklarının mücadelelerini destekleyen yürüyüşler olduğu gün, “Bağımsızlık İçin İlk Adım!” yürüyüşleri yapmak da anlamlı olur. Ama şu anda anlamsız ve komik oluyor, lütfen yapmayın.
İkinci bir sorunum da şu.
Beşiktaş Belediyesi’ne göre, Mustafa Kemal “ezilen ulusları, emperyalizmin köleleştirdiği halkları ayağa kaldırmak” için Samsun’a çıkmış.
Öyle mi?
Buyurun, ben size bazı halklar sayayım.
Türkiye’de 1927 nüfus sayımına göre, 1.184.446 kişi Kürtçe, 134.273 kişi Arapça, 119.822 kişi Rumca, 95.901 kişi Çerkesçe, 68.900 kişi Ladino (Yahudilerin konuştuğu dil), 64.745 kişi Ermenice, 21.774 kişi Arnavutça, 20.554 kişi Bulgarca, 11.465 kişi Kırım Tatarcası konuşuyordu. “Anadiliniz nedir” sorusuna verilen cevaplara göre.
Toplam nüfus 13,5 milyondu.
Yani nüfusun yüzde 13,58’i Türk değildi.
Üstelik, bu yüzdenin aslında daha yüksek olduğunu, sayım yapan devlet memuruna herkesin doğru cevap vermeyeceğini tahmin edebiliriz.
İşte size çeşit çeşit ulus ve halk.
“Ezilen, sömürülen, hor görülen dünyaya” bakmaya gerek yok; bizzat kendi topraklarımızda çeşit çeşit ulus ve halk.
Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkması sonucunda ne oldu bu ulus ve halklara?
Sorunun cevabını, Mustafa Kemal’in yakın çalışma arkadaşı, 1924-30 yıllarında Adalet Bakanı olan Mahmut Esat Bozkurt’a bırakıyorum:
“Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler!”
Doğrusu, “antiemperyalist” Nişantaşı halkını da, “ezilenleri savunan” Şişli halkını da, 19 Mayıs’ı da çok inandırıcı bulmuyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023