Ümit KARDAŞ
İdris Küçükömer, Batılılaşma- Düzenin Yabancılaşması isimli kitabında, Batılı kavramlar olan “sağ” ve “sol”un Türkiye’deki tarihsel- kurumsal şemasını çizer. Küçükömer’e göre “sol” yan, yeniçeri- esnaf- ulema birliğinden gelen Doğucu- İslamcı halk cephesine dayanan Jön Türkler’in Prens Sabahattin kanadı yani Hürriyet ve İtilaf Fırkası, Birinci Büyük Millet Meclisi’nde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nde ikinci grup, sırasıyla Terakkiperver Fırka, Serbest Fırka, Demokrat Parti,Adalet Partisi çizgisidir. Biz bu çizgiyi ANAP, DYP, Milli Nizam Partisi’nden gelen Refah Partisi veAKP olarak uzatabiliriz.
Yine Küçükömer’e göre “sağ” yan, Batıcı- laik bürokratik geleneği temsil eden Jön Türklerin Terakki ve İttihat kanadı yani İttihat ve Terakki Cemiyeti sonra fırkası, Birinci Büyük Millet Meclisi’nde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nde birinci grup, CHF, CHP- Milli Birlik Komitesi, CHP çizgisidir. Biz bunu CHP-MGK ve MGK’nın askerî vesayetin geriletilmesiyle gücünü kaybetmesi nedeniyle CHPolarak uzatabiliriz. Ancak burada Milliyetçi yan için bir parantez açmamız gerekir. Milliyetçilik, Cumhuriyet’le birlikte devlet tarafından Batılılaşma- Modernleşme çabasının bir aracı olarak kullanılmış, milliyetçi- Türkçü temsili yerine getiren milliyetçi partiler ve son olarak MHP Batıcı-laik bürokratik gelenek içinde yer almıştır. Ancak MHP zaman zaman Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün seçilmesinde ve türban yasağının kaldırılmasında olduğu gibi muhafazakâr- dindar kesime göz kırpmaktadır. BBP ise İslam’ı öne çıkararak MHP’den farklılaşmaktadır.
Kuşkusuz sözkonusu Batıcı nitelemesini Batılı gibi giyinip, Batılı gibi yaşamak ama Batı demokratik değerlerini ret etmek gibi anlamak gerekir. Darbeciliği ya da darbecileri savunmanın nedeni de burada yatmaktadır.
Kapatılan Kürt partileri ve BDP etnik milliyetçilik üzerinden her iki yanı barındırmakta ve yeni bir sentezin sancılarını yaşamaktadır. TİP’in durumu ve solun parçalanıp güçsüzleşmesi ayrı bir konu olup, Küçükömer’in Batılı anlamda solu demokrasiyle, siville ve bireyle buluşturacak tezlerini ve açtığı kulvarda yol alınamayışını tartışmak gerekmektedir
Sınıf meselelerinin ortaya çıkmadığı Osmanlı’dan Cumhuriyet’e gelindiğinde de Küçükömer’e göreBatıcı- laik bürokrat, Batılılaşmayla devleti kurtarmak isterken, yeterli derecede üretim güçleri yaratamadığından tarihî büyük halk cephesiyle ters düşmüştür. Böylece iki cephe arasındaki mücadele kızışınca olay, laik Batıcılar ile dindar Doğucular arasında bir mücadeleye dönüşmüş, temel çelişkiler ve sorunlar üzerinde tartışamayan Türkiye bir üstyapı kavgası üzerinden ikiye bölünmüştür.
Yine Küçükömer’e göre tarihî toplum dokusu kapitalist olan Batı’nın üstyapı kurumları Türkiye toplumunun farklı dokulu yapısına sokuldukça ve buna bağlı kapitalist yetiştirilmeye gayret edildikçe tarihî toplum yapısı bu kurumları kabul edemeyecekti. Halkın katılmadığı bir devrim ya da reform hareketi yalnızlığa ve halka karşı düşmeye mahkûm oluyor ve bu zıtlaşma Anadolu toplumunun tabanındaki çekirdek ya da tohumun yeşermesini önlüyordu.
2002 seçimleriyle Küçükömer’in sol yanda gördüğü Doğucu- İslam halk cephesi, bugünün nitelemesiyle Batı’yla da ilişki kurabilen muhafazakâr- dindar kesim tek başına iktidara gelmiş ve Batıcı- laik bürokratik cephe ile doğrudan çatışmaya girmiştir. Bu çatışmanın sonunda rejimin Kürtlerin de desteğiyle demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve hukuk devletine dönüşmesi fırsatı doğmuştur. Bu fırsatın nasıl değerlendirileceğini muhafazakâr- dindar kesim, bu kesimin içinde dinamik bir güç olan Anadolu sermayesi ve Kürtler belirleyecektir. Batıcı- laik bürokratik kesimin temsilcileri olan CHP ve MHP ise kıstırıldıkları tarihsel kıskaçtan çıkamamaktadırlar.
Küçükömer’in tezleri, bu tezleri önemseyen ve kitap hâlinde yayımlayan dostum Yücel Yaman’ın da belirttiği gibi bugüne ışık tutmaktadır. Bu tezleri güncellemek ve tartışmak demokrasi için mücadele eden herkesin görevidir.
www.umitkardas.com
Yazarlar
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025