Ümit KARDAŞ
“İnsanlar yaşadıkları gibi düşünürler.” Friedrich Engels’in bu düşündürücü sözünü Burgazada’daki dostum Hakan hatırlattı. Kuşkusuz bu söz bir paradoks da barındırıyor. İnsan düşündüğü gibi yaşar da diyebilirsiniz.
Belki gücün farkında değilken, ona yanaşma imkânı bulmamışken, bizi kendimiz olmaktan çıkaracak bir çıkarla karşılaşmamışken düşündüğümüz gibi yaşadığımız duygusuna kapılabiliriz. Asıl yüzümüz herhalde güçle tanıştıktan, o bizle flört etmeye başladıktan sonra, bizi iktidarı için kullanışlı görüp sunduğu imkânlarla başımızı döndürdüğünde ortaya çıkıyor.
Güce ve illüzyon yaratan imkânlara ve hırslarımıza direnebiliyorsak ve vicdanımızı ölçü tutarak, değer ve ilkelere sahip çıkarak, hayatın asıl amacının hoş bir seda ile bir iz bırakmak olduğu bilincine varmışsak, varlığımızın bilincine vararak yaşıyoruz demektir.
Ama gücün, iktidarın, şöhretin, statünün yani egomuzun şişirilmesinin cazibesine kapıldıysak, o zaman bize sunulan çıkarların ve imtiyazların, kimlerin haklarından çalınarak, kimlerin ezilmesi pahasına sunulduğunu unutmaya başlıyoruz. Güçle girdiğimiz ilişki bizi onu eleştiremez duruma getiriyor. Hatta bütün yanlışlarına, hatalarına, yalanlarına ve olumsuzluklarına gerekçeler üretiyor, bizi sever gözüken ve imkânlar sunan gücü her durumda savunuyoruz.
Adeta varlığımız ve ruhumuz güç tarafından çalınıyor ve onun zayıflaması durumunda biz de kaybedeceğiz korkusu ruhumuzu kaplıyor. Kaderimizi gücün varlığına bağlıyor, yani kendimiz olmaktan çıkıyoruz.
Bu süreçte gücü eleştiren arkadaşlarımıza yabancılaşıyor, kendi çevremizi ve cemaatimizi aşağılamaya başlıyoruz. Daha önce eşitlik, adalet, barış derken birden seçkinci, elitist ve kutuplaştırıcı davranmaya başlıyoruz. Yaşantımız kolaylaşıyor, eşimizin, çocuklarımızın hayat standardı yükseliyor ve onlar ne pahasına olursa olsun bunun altına düşmeyi kabul etmemeye başlıyorlar.
Güç kimi yerin dibine batırıyorsa, kimi aşağılıyorsa, kimi suçlu ilan ediyorsa, kime zarar veriyorsa biz de aynı şeyleri yapıyoruz. Gücün iktidarı tehlikeye girdiğinde kendi güç ve imkânlarımızı kaybedeceğimiz endişesine kapılıyoruz. Vicdanımızın terazisini kaybediyoruz. Çıkarlarımız aklımızın rehberliğini engelliyor. Düşüncelerimiz artık yüreğimizle ve duygularımızla buluşmuyor. Gözlerimiz bizi ele veriyor, sözlerimiz ağzımızda iğreti duruyor. Ve artık hayatımız düşüncemizi belirlemeye başlıyor.
Bir gün o güç, mutlaka güç olmaktan çıkacak. Biz belki de sağladıklarımızla hayatımızdaki illüzyonu yaşamaya devam edeceğiz. Belki de güçle işbirliği yapma bağımlılığıyla daha önce eleştirdiğimiz yeni bir güce günah çıkarıp teslim olacağız. Ama vicdanımızı, itibarımızı belki de en önemlisi hayatta bir iz bırakma şansını yitirmiş olacağız.
Kurumlar ve onların ürettiği kültür tarafından öğretilen bir şey olan egomuz her türlü arzuya, hırsa sahip. O, hep daha çok ister, bizi kullanır ve kullandırır. Bizi bir gölgeden ibaret olan gücün peşinden koşturur. Varlığımızdan uzaklaştırarak var olmamızı engeller. Oysa hayat geçicidir ve ne elde edersek edelim yine de tatmin olmadan ölürüz.
Bizi hakikatten uzaklaştıran maddi çıkarların ve üstünlük duygusu veren pozisyonların üzerinden güce eklemlenirken ruhumuzu kaybediyoruz.
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yazarlar
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025