Ümit KARDAŞ
Cinsel istismara ilişkin suçlara yeni düzenlemeler getirilirken bu konuyla hiç ilişkisi olmamasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan, zinanın suç olmaktan çıkarılması konusunda yanlış yapıldığını belirterek zinanın yeniden suç olarak düzenlenmesi yönünde işaretini verdi.
Zinaya aile bütünlüğü cephesinden bakıldığı belirtilirken bu konuda ayrı bir komisyon çalışmaya başladı. O halde bize tekrar başa dönmek ve zinanın neden suç olmaması gerektiğini yeniden açıklamak düştü.
Evlilik kurumu ve ona bağlı olarak ortaya çıkan zina kavramı babalığın bilinmediği ve babalığa önem yüklenmediği dönemlerde (anaerkil dönem) söz konusu değildi. Tarımda sabanın devreye girmesi sonucu değişen ekonominin erkeğin durumunu güçlendirerek mülkiyet ve miras kavramlarını ortaya çıkarmasıyla birlikte erkeğin çocuğun kendi tohumu olduğunu kavraması iktidar tutkusu ve dölün devamı düşüncesine egemenlik kazandırdı. (ataerkil dönem)
Erkek, döllerinin yaşamını ve başarısını kendi başarısı ve yaşamı olarak görmeye başladı. Tutku artık kuşaktan, kuşağa geçerken, soyun bozulması korkusu erkek egemen dönemde rekabeti, hırsı ve savaşları arttırdı.
Bu nedenlerle erkek egemen toplumun kadın bedeni üzerinde denetimi başladı. Çocuklarının babası olmak isteyen erkekler babalığın bilinmediği dönemlerde daha özgür olan kadınların özgürlüklerine kısıtlamalar getirdiler. Bu dönemde cinsel ahlak kuralları sadece kadınlara yönelikti.
Tek tanrılı dinlerle birlikte günah kavramı ortaya çıkınca kadın bedeni denetlenmesi gereken bir günah nesnesi gibi algılanmaya başlandı. Ancak bu dönemde cinsel ahlak kuralları kuramsal olarak erkekleri de kapsamı içine alır gözüktü ise de bu sınırlamaları erkeklere uygulamanın zorluğu erkeklerin bu kuralları çiğnemelerine hoşgörü ile bakılmasına neden oldu. Böylece ana tanrıça kültünün bastırılıp kadının cinselliğinin günaha dönüştürüldüğü süreç başlamış oldu.
Zina, evli bir kişinin eşinden başka bir kişi ile cinsel ilişkiye girmesi olarak tanımlanmakta. Zina ile ilgili yasaklar her toplumun evliliği düzenleyen yasalarının bir bölümünü oluşturdu. Zina da evlilik kurumu gibi evrensel ve evlilik kadar yaygın oldu.
Asur’da kocasını aldatan kadının burnu kesilir, onunla cinsel ilişkiye giren erkek de hadım edilirdi. Babil’de Hammurabi yasaları ise eşini aldatan kadının sevgilisi ile birlikte bağlanarak suya atılıp boğulmalarını öngörüyordu.
Roma İmparatorluğu’nda zina ev reisine karşı işlenmiş bir suç olarak kabul ediliyordu. Zina eden kadın koca tarafından öldürülürdü. Kocanın zinası ise suç değildi.
Bütün semavî dinlerde de zina büyük günah ve suç sayılmış recm, yakma, boğma, sürgüne gönderme, değnek vurma gibi cezalar uygulanmıştır.
Doğal hukuk anlayışı ile birlikte zina sözleşmeye uymama olarak kabul edildi. Bu anlayışın sonucu olarak cezalar hafifletildi. Daha sonra ise zina eşler arasında bulunması gereken sadakat görevinin ihlali olarak nitelendirildi. Bunun sonucu zina Avrupa ülkelerinde önce şikayete bağlı bir suç haline geldi, daha sonra ise suç olmaktan çıktı.
Tarihsel gelişim gösteriyor ki zinanın suç sayılmasının ne toplumsal ne de bireysel bir yararı bulunmakta. İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, İsveç, Norveç, Bulgaristan başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde zina suç sayılmamakta. Zinanın suç sayılmamasını destekleyen ve doktrinde de kabul gören gerekçeler şunlar:
Zinanın suç sayılmasını gerektiren neden evlilik kurumunu sarstığı görüşü ise evlilik kurumunu zinadan çok başka nedenler daha çok sarsmakta. Eşlerden birinin evi terk etmesi, ailenin geçimi ile ilgilenmemesi, eşlerden birinin ahlaksız ve kötü bir yaşam sürmesi, eşlerden birinin alkol bağımlısı olması gibi nedenler de evlilik kurumunu etkili bir şekilde sarsmakta. Devletin bu eylemleri cezalandırmayıp, bunlar arasından zinayı seçip suç olarak saptaması ancak ideolojik bir tercih olabilir.
Devlet, evlilik içinde yaşayan eşler arasında duygusal ilişkiyi, yaşamı paylaşmayı ve uzlaşmayı hiçbir zaman ceza yaptırımı ile kuramaz. Devletin müdahalesi düzelebilecek bir ilişkinin daha da olumsuz bir noktaya gelmesi sonucunu doğurmakta.
Zinanın şikayete bağlı bir suç olduğu dönemde uygulamada eşler arasında çirkin pazarlıklar yapılması, kişisel öç alma duyguları tatmin edilerek özel hayat ve ikili ilişkinin düzeysiz bir şekilde kamuya mal olması sonucu doğmuştu. Oysa yasalar kişisel öç alma duygularına alet olmamalı.
Devletler zina suçuna ağır yaptırımlar uygulamalarına rağmen bu eylemin yapılmasını engelleyemediler. Tarihsel gelişim bu eylemin suç olarak düzenlenmesinin teorik olarak açıklanamadığını, pratik yönden de herhangi bir yararı bulunmadığını göstermekte.
Bu eylem çok yapılmasına rağmen zinanın suç olduğu dönemde dava sayısının az olması anlamlıdır. Bu eylem eşin dışında ciddi bir sosyal tepki doğurmamakta.
Zinanın suç sayılmasının asıl önemli sonucu çocuklar üzerindeki olumsuz etkisidir. Çocukların anne ve babaları ile ilgili tüm değerleri ve duyguları yerle bir edilmekte, cinselliği bireysel bir alan olarak değil, resmi denetime tabi bir alan olarak algılamalarına neden olunmaktadır. Anne veya babanın başka bir insanla polis tarafından yakalanıp, tutuklanması tablosunun çocuklarda ruhsal çöküntülere yol açması kaçınılmazdır.
Zinanın suç sayıldığı dönemde yargıya intikal eden her zina olayı bir sosyal rezalet olarak yaşanmıştır. Aşk, sevgi, saygı ve güven duygusu yasa ile korunamaz. Eşinin sadakatini korumak için ihtiyatlı bir eş ceza yasası maddelerinden daha başka şeylere güvenmelidir.
Çağdaş bir topluluk olarak yaşamak için kesin olarak cezalandırılması zorunlu olan eylemlerden başkalarının cezalandırılmaması önemli ve evrensel bir ceza hukuku ilkesidir.
Tarihsel gelişim ve yukarıda belirtilen gerekçeler göstermektedir ki çağdaş bir toplumda zinanın suç sayılmasının hiçbir gerekçesi olamaz. Demokratik bir toplumda devletin onurlarını koruyorum gerekçesiyle bireylerin özel yaşamlarına sırf bir tarafın isteğiyle müdahale etmesi düşünülemez. Aksine böyle bir müdahale insanların duygularını ve onurlarını örseler.
Zaten Medeni Kanun zinayı boşanma nedeni olarak kabul etmekte, kusursuz eşin, kusurlu eşten tazminat isteme hakkını tanımaktadır.
1926 tarihli eski Türk Ceza Kanunu’nun 440. maddesi kadınlar, 441. maddesi de erkekler için zina suçunu düzenliyordu. Fakat kadın için sadece cinsel ilişkinin yeterli sayıldığı suç, erkek için kendi ikametinde veya diğer bir yerde başka bir kadınla herkesçe bilinecek surette ve karı-koca gibi yaşamak koşullarına bağlanıyordu.
Anayasa Mahkemesi, 23 Eylül 1996'da erkeklere ilişkin zina suçunu düzenleyen 441. maddeyi iptal etti. Mahkemenin verdiği 1 yıllık sürede yeni düzenleme yapılmayınca zina erkekler için suç olmaktan çıktı. Ancak bu iptal üzerine zina sadece kadın suçu haline gelmişti. Bu eşitsizliğe de Anayasa Mahkemesi 23 Haziran 1998'de 440. maddeyi iptal ederek son verdi.
TBMM, 2004 yılında iktidar ve ana muhalefetin uzlaştığı metin üzerinde Türk Ceza Kanunu reformunu görüşürken, AK Parti zinanın tekrar suç sayılması için girişimde bulundu. Avrupa Birliği, zinanın tekrar suç sayılmasının tam üyelik müzakerelerine geçişi etkileyebileceğini duyurdu.
AK Parti, uzlaşma sağlanamayınca zinanın suç sayılması girişimden de vazgeçti ve yeni TCK 26 Eylül 2004'te yasalaştı. AKP’nin 13 yıl sonra cinsel istismar suçlarını bahane ederek zinayı suç haline getirmek istemesi devletin özel hayata müdahalesini meşrulaştıran eski TCK anlayışına dönmekte olduğunu göstermekte.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025