Ahmet TAŞGETİREN
Türk - Amerikan ilişkileri tarihi bir kırılmaya doğru gidiyor. İster Fethullah Gülen’in iadesi konusunda olsun, ister Ortadoğu’daki gelişmeler çerçevesinde olsun, kırılma riski her geçen gün artıyor.
Türkiye, rahatsızlığını, gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekse Başbakan, Başbakan Yardımcısı, Adalet Bakanı seviyesinde çok net ifadelerle dile getiriyor.
“Usame bin Ladin Türkiye’de olsaydı ve sen onu istediğin halde ben vermeseydim, ne yapardın?” sorusu son derece net bir sorgulama.
“Sen Suriye’ye Esed seni çağırdığı için mi geldin de benim Irak’ta bulunuşum için İbadi’den izin almamı şart koşuyorsun?” sorusu da çok net bir sorgulama.
Bunların makul bir cevabı yok. Cevap, sadece “Türkiye ile ilişkilerde yaşanan gerilim”den ibaret.
26 Ekim’de ABD’ye gidecek olan Adalet Bakanı Bozdağ’ın Gülen’in iadesi ile ilgili ABD tavrına yönelik değerlendirmesi son derece haklı.
Diyor ki Bakan:
“Bu tür meselelerde kararın yargıya havale edilmesi, devletlerarası ilişkilerde diplomatik esnekliği sağlamaya yöneliktir. Devlet, siyaseten Gülen’i iade etme gereği duyuyorsa ona ‘Ne yapalım bize ulaşan belgelere göre yargı sizi darbeden sorumlu görüyor, biz de suçluların iadesi anlaşması gereği sizi iade edeceğiz” der, eğer siyaseten iade etmeme kararında ise bu defa Türkiye’ye döner ve “Gönderdiğiniz 85 koli belge, darbede Gülen’in sorumluluğunu ispat etmiyor, onun için iade etmeyeceğiz” der.”
Bakan diyor ki: “Gülen’in darbe ile ilgili sorumluluğunu görmek için üç-beş belge bile yeterli olabilir.”
Bakan’ın sözleri, Gülen’in iadesi konusunda çok ümitvar olmamak gerektiği izlenimi veriyor.
Bakan diyor ki: “Gülen’i iade etmemek, onu Türkiye’ye tercih etmek anlamına gelir.”
Evet, işte kırılma “ABD neden Gülen’i Türkiye’ye tercih eder” sorusu ile devreye giriyor.
Kimse bize “ABD bunu hukuk hassasiyeti sebebiyle yapar” gibi bir gerekçe göstermesin. Ona dünyada bile kimse inanmaz. ABD, gücüne göre bir hukuk oluşturuyor dünyada. 11 Eylül sonrası dünyanın dört bir yanından uçaklarla adam topladı ve sorgusuz sualsiz Guantanamo’ya yerleştirdi.
Ortadoğu’da var, kendi güç hukukuyla var. Burada önemli bir soru sormak gerekiyor:
Türkiye’de “milad” olarak görülen bir darbe girişimi ve ona yönelik millet direnişini ıskalayan bir ABD acaba darbeye nasıl bakmıştır?
Bizim liderlerimiz “Dünyada pek çok ülke darbe başarılı olacak mı diye bekledi” derken, parmaklar genelde Amerika’yı ve Batı’yı gösteriyordu. ABD’de Tayyip Erdoğan’ın ölümüne oynayan kimileri üçüncü bir darbe rüyası görüyor hala.
Süreç halen işliyor. 26’sında Adalet Bakanı Amerika’da olacak ve “Verin bize Gülen’i, yargılayalım” diyecek.
Amerika vermediğinde ne olacak?
Amerika’nın vermemesi “Gülen’i koruma” niteliğinde yorumlanacağına göre, böyle bir korumanın gerekçesi ne olacak?
Acaba darbe de ABD’nin Ortadoğu hesaplarının bir parçası mı idi ve o iş, vekaleten Gülen hareketine mi ihale edilmişti ve ABD Gülen’i hala operasyon yapabilecek bir güç olarak mı telakki etmekteydi?
Kırılma, dedik.
İsrail ile ilişkileri düzelttik, hatta ilişkiler gelişiyor. Bu, ABD’deki Yahudi lobisi tarafından olumlu karşılanmış olmalı. ABD “İsrail’in güvenliği”ne yönelik riski önemsiyorsa, Türkiye açısından bu risk ortadan kalkmış olmalı.
Ama ABD’nin Erdoğan yönetimindeki Türkiye’ye karşı tavrı normalleşmiş değil. Gülen meselesi kadar YPG meselesi de, Musul’da Türkiye’nin önüne İbadi’yi çıkarmak da, hatta belki Sayın Cumhurbaşkanı birkaç defadır gündeme getirdiğine göre Zarrab operasyonu da o anormal tavrın ürünü. ABD, Türkiye ve Erdoğan bir şekilde içine sindirir, diye mi bekliyor, yoksa Erdoğan’la uzlaşmayı hepten gözden çıkarıp ip inceldiği yerden kopsun politikası mı izliyor? ABD, Türkiye’nin Rusya ile yaşadığı açılımı, radikal bir eksen değişmesi olarak mı okudu?
Kırılma, çok daha keskin hesaplaşmalara mı yol açacak?
Sanıyorum ki şu anda Türkiye’nin karar mercilerinde de en hayati gündemlerden birisi Türk - Amerikan ilişkilerinin nasıl seyredeceği konusudur, Washington’daki mahfillerde de..
Bakalım ateş nasıl düşecek?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
11.12.2025
4.12.2025