Ahmet TAŞGETİREN
Evet kızıyorduk, öfkeleniyorduk. Türkiye'nin çıkarlarına zarar veren, Türkiye'nin hassasiyetlerini göz ardı eden, müttefik isek müttefiklikle bağdaşmayan politikalar izliyorlardı.
Bir kısmımız, Batı'nın zaten miadını doldurduğu, yeni çağlara söyleyecek bir şeyi kalmadığı, yeni çağın Türkiye'nin çağı olacağı söylemini geliştiriyordu. Batılı güç odakları "Büyüyen, güçlenen, bölgesinde etkinliği artan Türkiye"nin önünü kesmek istiyorlardı.
Bir yandan bu iklim devam ederken, diğer yandan siyaset yapıcılar, Batı ile ve Batı'nın patronu gözüken yeni ABD yönetimi ile bir iletişim zemini geliştirmek için çaba harcıyorlardı. ABD'ye başkan seçilen Biden'ın üç ay süreyle Erdoğan'ı aramaması belli ki ciddi rahatsızlık konusu olmuştu. Üstelik aradığında da "Ermeni soykırımı" gibi Türkiye'yi çok rahatsız eden bir sözü söylemişti. Erdoğan, bu iletişimsizlikten rahatsızlığını çok açık biçimde ifade etmişti.
Batı ile ilişkiler önemseniyordu, çünkü, en iyi iletişim sağlanan Trump'ın "ekonominizi mahvederim" şeklindeki çılgın sözü bile dövizi yukarı fırlatmaya yetmişti. Önemsendiği için Brüksel zirvesi öncesinde ABD'li yatırımcılara "Türkiyede size her türlü kolaylık sağlanır" yollu çağrılar yapılmış, Batı'yı rahatsız eden kimi operasyonlara ara verilmiş, diyalog eksenli söylemlere girilmişti. Ekonomi için dış kaynak lazımdı. Erdoğan'ın Biden'la yüz yüze görüşmesi bir tür prestij meselesine dönüşmüş, sanki zirvenin en önemli hadisesi haline gelmişti.
Şöyle bir soru işin psikolojik boyutu açısından sanırım açıklayıcı olur: Acaba Biden, ya da Amerikan kamuoyu da Erdoğan ile görüşmeyi, bizdeki beklenti kadar yüksek hassasiyetle takip etmiş midir?
Bu tür psikolojik zeminlerin diplomatik ilişkilerde de anlamlı olduğunu kaydetmek zaittir.
Neyse, Brüksel'e gidildi, ikili görüşmeler yanında Biden'la buluşuldu. Her iki tarafça, "iyi bir görüşme oldu" açıklamaları yapıldı. Sonuçta problemler büyük, görüşme için planlanan zaman kısaydı. Bu kısa zamanı belli ki "kavga"ya ayırmadı iki taraf da.
Bilinen şu: S-400ler konusunda bir ilerleme olmadı. PYD-YPG konusunda bir ilerleme olmadı. FETÖ, Zarrab, Yaptırımlar konusunda bir ilerleme olmadı. Hukuk, demokrasi konusundaki başlıklar kavga çıkarmadı. Bütün tarafların altını çizdiği NATO eksenli değerlendirmeler ilişkilerde yumuşatıcı rol oynadı.
Bu arada Biden'ın 24 Nisan açıklamasının bile gerilime sebep olmadığı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Hamdolsun hiç gündeme gelmedi" açıklamasıyla anlaşıldı. Bu ifadeler önce kamuoyunu şaşırttı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Brüksel'e gitmeden önce "Temenni ederim ki bu görüşmelerimizi aynı hassasiyet içerisinde yaparak 24 Nisan’ı unutturacak adımları da atmış oluruz" dememiş miydi? Şimdi "hiç gündeme gelmedi" demek ne demekti?
Abdülkadir Selvi'nin dünkü Hürriyet'te Beştepe kaynaklarına dayandırdığı bilgilere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyu gündeme getirmiş, "soykırım sözcüğünün Türk halkını hayal kırıklığına uğrattığını" söylemiş, ama "görüşmenin Biden'ın 24 Nisan'daki açıklamasını unutturacak kadar olumlu bir atmosferde gerçekleştiğini" anlatmak için, "Hamdolsun hiç geçmedi" gibi bir ifade kullanmış. "
Bu açıklama iyi oldu denebilir ama, gene de Biden'ın ABD adına "soykırım açıklaması" kayda geçmiş bulunuyor ve "iyi geçen görüşmeler" bu açıklamanın yol açacağı domino etkisini ortadan kaldırmıyor.
Başlıktaki "Oh be psikolojisi" ifadesi, Cumhurbaşkanlığı çevresindeki "birebir temas arzusu"nun Brüksel'de elde edilmiş olmasındaki duygu durumunu ifade ediyor. Bunu çok istediğimiz bizzat sayın Cumhurbaşkanı'nın sözlerine yansıyan beden dilinden anlaşılıyor. Muhtemel ki, sayın Cumhurbaşkanı birebir ilişki ile herkesle Türkiye yararına iletişim kurabileceğini ve etkileyici olabileceğini düşünüyor.
Şu sorular tabii ki soruluyor: Bunun bir zaafa dönüşme ihtimali yok mu? Muhatapların bu psikolojiyi kullanma ihtimali sıfır mı? Böyle bir yaklaşım, "işi en tepede bitirme, diğer tüm kademelerin katkısını sıfırlama riski"nden söz edilemez mi? Kurumların varlığı, -en çok dadiplomatik alanda- aynı zamanda bir süzme mekanizması işlevini icra etmiyor mu?
Bunlar sorular. Ama Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerindeki hassasiyet, biraz da böyle bir yönetim tarzına olan iştiyaktan kaynaklanıyor olmalı.
Afganistan'daki misyon. Bu, ABD ile ilişkideki en pozitif alan gibi gözüküyor. Türkiye'den "Neden ABDyi mutlu eden böyle bir misyon üstlenildi ki? Bu, Türk askerinin canını tehlikeye atmak anlamına gelmiyor mu?" gibi itirazların gelmesi tabii. Ancak benim okuduğum kadarıyla Ak Parti yönetimleri NATO veya ABD ile ilişkiler bağlamında ortaya çıkan bu tür misyonları, tehlikelerine rağmen, -Somali, Bosna, Kosova gibi- insani projeleri devreye sokarak bu ülkelerin Müslüman halklarıyla iletişim imkanı olarak görüyor. Bir tür yumuşak güç açılımı. Bence de olumlu bir inisiyatif. Tabii "can riski"ne karşı tedbir alarak ve söz konusu ülkelerde "Amerikan misyonunu ifa ediyor" konumuna düşmeyerek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları











































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
11.12.2025
4.12.2025