Akın ÖZÇER
Orta-Doğu’daki son gelişmeler, Mısır’daki darbeye ve bu ülkeyle Suriye’de meydana gelen ağır insan hakları ihlallerine uluslararası alanda duyulan kayıtsızlık, hatta şu veya bu nedenle gösterilen hoşgörü bu başlıkla çelişiyor belki ama gelişen dünyanın gidişatı bu yönde. Birçok ülke birbirinden karmaşık, içinden çıkılamaz sorunlarını demokrasiyle çözüyor ya da çözmek için adım atıyor. Öyle ki evrensel ilkelere dayalı standart demokrasi bile yeterli olmuyor bazı durumlarda. Sorunları çözebilmek için daha çok demokrasi gerekiyor, İspanya’da olduğu gibi.
Geçtiğimiz hafta, özellikle 11 ve 12 Eylül, demokrasi açısından, daha doğrusu demokrasi eksikliğinin dünyada nelere mal olduğunun anlaşılması bakımından önemli günlerdi. Tam 40 yıl önce Şili’de seçilmiş Devlet Başkanı sosyalist Allende, kendini ülkenin kurtarıcısı ilan eden General Pinochet’in darbesiyle yıkılmıştı. Bundan yedi yıl sonra bir 12 Eylül günü, Şili’deki kadar çok insan ölmüş olmasa da Türkiye de bir askeri darbe yaşamıştı. ABD yönetiminin Pinochet darbesine destek verdiği, 12 Eylüle de yeşil ışık yaktığı yazılmış, çizilmişti. Sonra, 2001 yılının 11 Eylül günü insan hayatını hiçe sayan şiddet bu kez ABD’yi vurmuştu. Ortada bir askeri darbe yoktu ama New-York semalarında kol gezen acımasız terör, İkiz Kuleleri yerle bir etmişti, arkasında binlerce isimsiz kurban bırakarak.
Geçen hafta uluslararası toplumun kendi halkına karşı sadece konvansiyonel değil, kimyasal silah da kullanan Baas rejimine olası müdahalesi tartışılırken, anımsattığım acı olayların kurbanları da anıldı bu üç ülkede. Keşke dünyanın her ülkesinde demokrasi, daha çok demokrasi olsaydı, insanların başta yaşam hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerine saygı gösterilseydi de bu acılar yaşanmasaydı.
Bu yıl 11 Eylülde Suriye konusunun gölgesinde kalan bir başka gelişme daha oldu dünyanın bir başka köşesinde. İspanya’da kendini ayrı bir millet sayan ama anayasanın özerk topluluk olarak tanımladığı Katalunya’da” ulusal gün” Diadia vesilesiyle sokağa çıkan bağımsızlık yanlıları, Fransa sınırından başlayarak 400 kilometrelik tüm sahil boyunca bir insan zinciri oluşturdu. Bu, demokratik bir ülkede, daha çok demokrasi talebinden başka bir şey değildi kuşkusuz.
Katalunya’da insan zinciri
Konuyla ilgili yazılarımı okumuş olanlar, İspanyol Anayasasına göre bölge değil bir “ milliyet” olan Katalunya’da bağımsızlık eğiliminin yeni Katalan Özerklik Statüsü’nün (Estatut) 2010’da Anayasa Mahkemesince öze ilişkin olmayan bazı kısmi iptallerle kabul edilmesiyle birlikte arttığını anımsarlar. Milliyetçi Katalanlar, yeni Estatut ‘un Temsilciler Meclisi’nce kabulünden önce o dönem iktidarda olan PSOE (Sosyalist İşçi Partisi) kurmaylarınca budanmış olmasından rahatsızdı. Meclis’te o zaman ret oyu kullanan bugünkü iktidar partisi PP’nin (Halkçı Parti) bununla yetinmeyip Estatut’u Anayasa Mahkemesi’ne götürmesi bu memnuniyetsizliği daha da arttırmıştı. Aradan dört yıl geçtikten sonra, Anayasa Mahkemesi’nden gelen kısmi iptaller Estatut’un özüne dokunmasa bile Katalan milliyetçileri çileden çıkarmış ve yarım milyondan fazla kişiyi sokağa dökmüştü.
Demokrasilerde talepleri zamanında karşılamak, geciktirip tırpanlama kurnazlığına yönelmekten çok daha olumlu karşılık buluyor. Geciktirilerek karşılanan talepler insanları tatmin etmediği gibi bazı yeni talepleri de gündeme getiriyor. Katalunya’da bağımsızlık talep edenlerin son üç, dört yıl içinde çığ gibi büyümesi ve sandıktan salt çoğunluk olarak çıkmasının başlıca nedeni bu. Ayrı bir yazı, hatta bir yazı dizisi olabilecek bu konuyu ayrıntıya girmeden biraz daha açarsak, bağımsızlığa giden yolun Katalunya’nın egemen partisi milliyetçi CİU’nun (Convergència i Unió) özerklikçi tutumunu bir tarafa bırakarak bağımsızlık tezini benimsemesiyle açıldığını belirtmek gerekir. Böyle bir değişikliğin temel nedeninin 2010 seçimlerinde Parlament’te (özerk parlamento) salt çoğunluğa yakın sandalye kazanan CIU’nun ekonomik krizin etkisini yumuşatmak amacıyla devlet ile mali anlaşma (pacto fiscal) yapma önerisinin, başka bir deyişle daha çok özerklik talebinin PP hükümetince kabul edilmemesi olduğunu söylemek mümkün.
Sonra olaylar özetle şöyle gelişti: önce CİU Başkanı Artur Mas geçen sonbaharda Başbakan Mariano Rajoy’la köprüleri atarak, “mali anlaşma yoksa, ben de bağımsızlığı savunurum” noktasına geldi ve öteden beri bağımsızlık yanlısı Cumhuriyetçi sol parti ERC (Esquerra Republicana de Catalunya) ile işbirliği yaparak 25 Kasımda (2012) erken seçimlere gitti. Anayasaya göre özerk yönetimin yetkisi olmamakla birlikte, iki parti 2014’te kendi kaderini belirlemeyle ilgili bir referandum düzenlemeyi seçmene vaaat etti ve sandıktan salt çoğunlukla çıktı. Ardından aylarca tartışılan egemenlik bildirisini Parlament’ten geçirdi.
Kendi geleceğini belirleme sürecinin demokratik biçimde, Katalan toplumunda diyalogla yürütüleceği vurgulanan bildiride referandum sözcüğüne ve daha önce “2014” olarak açıklanmış olan tarihine yer verilmedi. Bu hakkı mevcut yasal çerçevelerden (marcos legales) yararlanılarak kullanılacağının ve süreçle ilgili olarak devlet ve Avrupa kurumları başta olmak üzere uluslararası kuruluşlarla diyalog ve müzakereler yürütüleceğinin altı çizildi.
Taraf’ta ayrıntılarıyla yazmış olduğum gibi, bu gelişmeler aslında özerklikler sistemine dayalı 1978 tarihli İspanyol anayasasına aykırıydı. Özetle belirtmek gerekirse, anayasa özerk yönetimlere hem İspanya’dan ayrılma, hem de kendi kaderini belirleme gibi BM sisteminde sömürge altındaki halklara tanınan bir hakla ilgili olarak referanduma gitme hakkını tanımıyor. İspanya Anayasa Mahkemesi’nin konuyla ilgili içtihadına göre, ayrıca merkezi hükümetçe düzenlenebilecek böyle bir referanduma sadece özerk bir topluluğun değil tüm İspanyol halkının katılması gerekiyor. Dolayısıyla son olarak yayımlanan bir kamuyu yoklamasına göre Katalan halkının yüzde 52’sinin bağımsızlıktan yana olması pek bir şey ifade etmiyor.
Anayasalar değişebilir ama...
Anayasalar sonuç itibariyle değişmez metinler değildir elbette. Toplumun talepleri doğrultusunda ve her zaman “daha çok demokrasi” ilkesi doğrultusunda değiştirilebilir. Katalunya’da sandıktan sürekli olarak bağımsızlıkçı bir çoğunluğun çıkıyor olmasının İspanya’ya bu konuda baskı yapacağına kuşku yok. Kamuoyu yoklamalarına göre, Mas hükümetine dışarıdan destek veren bağımsızlık yanlısı ERC, şu sıralarda Katalunya’nın birinci partisi konumuna yükselmiş durumda. Bu nedenle CİU da, içindeki Hıristiyan-demokrat kanadı Unió İspanya’dan ayrılmaya karşı çıkıyor olsa da, bağımsızlık rüzgârını iliklerine kadar hissediyor. Dolayısıyla İspanyol siyasetinin Katalunya için bir şeyler yapması şart görünüyor.
Ana muhalefet partisi PSOE, özellikle Katalan kolu PSC, Katalanlara artık eskidiği anlaşılan yeni Estatut’un yerine yenisini öneriyor. Aslında ana muhalefetin İspanya’nın bütününü kapsacak olan bir federal İspanya projesi var. Daha 90’lı yılların sonlarında dillendirilen bu proje, İspanya’nın fiilen adı konulmamış bir federalizme dönüştüğü görüşüne dayandırılıyordu. Federal İspanya son dönemde Katalunya’nın İspanya içinde tutulma formülü olarak sosyalistlerce sıkca dile getiriliyor. Peki federal sistem bağımsızlıkçıları tatmin eder mi?
Katalan milliyetçiler konuya AB üyesi bir bağımsız Katalunya açısından bakıyor. Oysa bir üye devlet bölünür ve içinden yeni bir devlet çıkarsa, bu devletin –Kosova gibi istisnai olarak uluslararası camia tarafından tanınması halinde bile- AB üyeliğini otomatik olarak yitireceğine kuşku yok. AB kuruluş anlaşmalarını imzalayacak, tüm ölçütleri karşılayacak durumda olsa bile Katalunya’nın üye olmak için İspanya’dan veto yememesi şart.
Kaldı ki Katalan milliyetçilerin Katalunya’nın İspanya sınırları içinde kalan bir bağımsız devletle nasıl tatmin olacakları da ayrı bir tartışma konusu oluşturuyor. Katalunya’nın diğer ucu olan “Rousillon” bölgesi 1659’da imzalanan Pirene Anlaşması’ndan bu yana Fransa sınırları içinde kalıyor. Milliyetçi Katalanların hayali olan Birleşik Katalunya’nın oluşması için sadece İspanya’nın değil aynı zamanda Fransa’nın da ikna edilmesi gerekiyor ki bunun bugünkü konjonktürde gerçekleşmesinin “imkansız” olduğunun altını çizmek gerekiyor. Tıpkı dünyanın başka bölgelerinde, örneğin Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları yerlerde olduğu gibi.
Kürt sorununu çözmek için daha çok demokrasi
Bugün dört ülkeye dağılmış olan Kürtleri bir araya getirerek Büyük Kürdistan’ı oluşturmak, bazı senaryolarda dile getiriliyor olsa da, Birleşik Katalunya hedefi kadar olanaksız görülüyor. Ayrıca Kürtlerin içinde yaşadıkları ülkelerin çoğu demokrasiden nasibini pek almamış olduğu için demokrasi taleplerinin çıtası da Katalanlara oranla daha düşük kalıyor. Ancak İspanyol siyasetçiler Katalanların taleplerini karşılamak için nasıl gerekirse demokratik anayasalarını “daha çok demokrasi” ilkesi doğrultusunda değiştirmeyi düşünüyorlarsa, siyasetçilerimizin de Kürt sorununu aynı ilke uyarınca ve gecikmeksizin çözmeleri gerekiyor.
Ama gel gör ki, geçen yazımda altını çizdiğim gibi, Türkiye’de hep daha az demokrasiyi önceleyen bir devlet aklı ve parti siyasetleri var. Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda siyasi partiler bir yılı aşkın süredir bireysel bir hak olduğunun altını çizdiğimiz “ana dilde eğitim” hakkını yeni anayasaya dâhil etmemek için direniyor. Hal böyle olunca diğer siyasi partilerden demokrasi konusunda bir adım önde giden AK Parti de, iki, üç adım öne geçmeyi gereksiz, hatta sakıncalı buluyor ki “demokratikleşme” adı verilen yasal düzenlemeler paketini bir türlü açıklayamıyor.
Bu ülkede adına derin devlet mi denmesi gerekiyor bilmem ama her zaman, her vesileyle “daha az demokrasi” zihniyetini savunan ve siyasetçileri de yakından etkileyen devlet aklını aşmak nedense mümkün olmuyor. Çünkü siyasi senaryolar seçmenin hep daha az demokrasiye oy vereceği üzerine kuruluyor ve AK Parti gibi demokratik açılımlar yapmaya hevesli bir parti bile açılımlarını oy kaybedeceği kaygısıyla hep sınırlı tutuyor. Seçmen mi böyle istiyor gerçekten, yoksa bilmediğimiz bazı şeyler mi var?
Bu sorunun yanıtı yok ama şurası muhakkak ki Türkiye daha çok demokrasi hedefiyle evrensel ilkeleri benimseyemediği ölçüde Orta-Doğu’ya da model oluşturamayacak.
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018